'Ulucanlar katliamının hesabını soracağız'
Ulucanlar katliamının 25. yıldönümünde Karacaahmet Mezarlığında gerçekleştirilen anmada, "F tipi saldırısını devreye sokmak için Ulucanlar saldırısını gerçekleştirdiler, canları pahasına direnen devrimcilerin iradesine çarptılar" denilerek, devrim şehitlerinden devralınan mücadele bayrağının kararlılıkla taşınacağı vurgulandı.
Ankara'daki Ulucanlar Hapishanesinde 26 Eylül 1999'da gerçekleştirilen operasyonda katledilen 10 devrimci, Üsküdar'da bulunan Karacaahmet Mezarlığında anıldı.
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Kaldıraç, Devrimci Parti, Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Sosyalist Mücadele İnisiyatifi (SMİ), Köz ve Proleter Devrimci Duruş'un (PDD) katıldığı anmada, "Ulucanlar katliamı 25. yılında hesabını soracağız" pankartı açıldı, katledilen devrimcilerin fotoğrafları ve kızıl bayraklar taşındı.
Mezarlık girişinden, Ulucanlar'da katledilen Ümit Altıntaş'ın mezarına kadar sloganlarla yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşte, katliamda ölümsüzleşen devrimciler; Ümit Altıntaş, Abuzer Çat, Ahmet Savran, Aziz Dönmez, Habip Gül, Halil Türker, İsmet Kavaklıoğlu, Mahir Emsalsiz, Önder Gençaslan, Ümit Altıntaş, Zafer Kırbıyık'ın isimleri sayılarak "Yaşıyor" dendi.
Ümit Altıntaş'ın mezarı başında yapılan anma, 10 devrimci şahsında, devrim ve sosyalizm şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı.
ALTINTAŞ: HİÇBİR ZAMAN UNUTULMAYACAKLAR
Saygı duruşunun ardından, Altıntaş'ın annesi Songül Altıntaş söz aldı. "Yılacağımızı, susacağımızı, unutulacağımızı zannedenler yanılmışlardır, daima da yanılacaklardır. İnsan olmak için devrimciyi tanımak lazım, yoksa yaşamanın ne hükmü var ki" ifadelerini kullandı. "Hiçbir zaman unutulmadılar, unutulmayacaklar da, yollarında devamlı gideceğiz" diyen Altıntaş, anmaya katılan herkese teşekkür etti.
'SALDIRININ ZEMİNİ GÜNLER ÖNCESİNDEN HAZIRLANDI'
Ortak basın açıklamasını okuyan Murat Yıldırım, 26 Eylül 1999'da Ankara'daki Ulucanlar Hapishanesinde 10 devrimcinin katledildiğini belirtti. Hapishanelerde süren mücadelenin merkezi haline gelen Ulucanlar Hapishanesine saldırının zeminin günler öncesinden hazırlandığını kaydeden Yıldırım, "Sömürü düzeni, gerçekleştireceği katliama toplumsal meşruiyet kazandırmak için gazetelerinden televizyonlarına kadar tüm propaganda aygıtlarıyla işçi ve emekçileri yanıltmaya çalıştı" dedi.
'ÖRGÜTLÜ DEVRİMCİLER BEDENLERİNİ ORTAYA KOYARAK DİRENDİLER'
26 Eylül günü sabaha karşı binlerce asker ve polisin katıldığı, ağır silahların, kimyasal gazların, helikopterler ve iş makinalarının kullanıldığı vahşi bir operasyon gerçekleştirildiğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti: "Devletin tüm araçlarını devreye soktuğu saldırıya zindanlardaki örgütlü devrimciler davalarına olan inanç ve kararlılıkla bedenlerini ortaya koyarak direndiler. Kendilerinden önceki devrim şehitlerinden devraldıkları bayrağı, sonraki kuşaklara zulme karşı direnişin onurunu yükseklerde tutmanın gururuyla teslim ettiler. Devrimci dayanışmanın en nadide örneklerinden birini sergileyerek ölümsüzleştiler."
'CANLARI PAHASINA DİRENEN DEVRİMCİLERİN İRADESİNE ÇARPTILAR'
"Ulucanlar'da yükseltilen direniş bayrağı bu topraklarda devrim davasının yok edilemeyeceğinin yeniden ilanı oldu" diyen Yıldırım, 10 devrimcinin katledildiği saldırıda onlarca devrimcinin de ağır işkencelerle karşı karşıya kaldığını, buna rağmen sömürü düzeninin amacına ulaşamadığını söyledi.
Egemenlerin içeriye hakim olamadan dışarıya hakim olamayacaklarını bildiklerini söyleyen Yıldırım, "Bunun için devrimcileri teslim alma hedefiyle Eskişehir Tabutluğunu devreye soktular. Bu saldırı direnişle geri püskürtüldü. F tipi saldırısını devreye sokmak için Ulucanlar saldırısını gerçekleştirdiler, canları pahasına direnen devrimcilerin iradesine çarptılar" ifadelerini kullandı.
'TECRİT SALDIRISI İÇİN YOLU DÜZLEMEYİ HEDEFLİYORLARDI'
"ABD-IMF patentli 'istikrar programı' adı altındaki yeni saldırıları devreye sokmak isteyen dönemin hükümeti Ulucanlar'la işe başlamak istedi. Ulucanlar saldırısıyla toplumun direngen kesimlerine gözdağı vermek ve devrimci tutsakları F tipi zindanlara atarak tecrit saldırısını devreye sokmak için yolu düzlemeyi hedefliyorlardı" diyen Yıldırım, Ulucanlar'da tarihin sadece katliamı değil, devrimci tutsakların şanlı direnişini de yazdığını vurguladı.
'SÖMÜRÜ DÜZENİ 25 YILDIR KATLİAMLAR VE BASKI POLİTİKALARIYLA AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR'
Katliamın üzerinden geçen 25 yılda sömürü düzeninin yeni katliamlar, baskı ve zorbalık politikalarıyla ayakta kalmaya çalıştığını belirten Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: "İşçi ve emekçileri her geçen gün daha fazla yoksulluk ve sefalete mahkum eden sömürü düzeni hakkını arayan, greve çıkan, direnen işçilere gaz bombaları, coplarla saldırıyor, gözaltına alarak işkence yapıyor. Aynı sömürü düzeni kuralsız, güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle oluk oluk işçilerin ve çocukların kanını akıtmaya, yağma, talan politikasıyla doğayı ve tüm canlı yaşamını yok etmeye devam ediyor. Kirli savaş ve saldırganlık politikaları ile Ortadoğu'yu kan gölüne çeviriyor. Başta Kürt ve Filistin halkı olmak üzere özgürlük ve eşitlik isteyen halkların üzerine bombalar yağdırıyor. Sömürünün, baskının son bulması için direnen, mücadele eden devrimcilere içeride dışarıda gerçekleştirdikleri saldırıları yeni boyutlar kazanarak sürüyor. Onlarca hasta tutsak çeşitli bahanelerle zindanlarda tutuluyor, ölüme sürükleniyor. Keyfi uygulamalarla devrimci tutsakların infazları yakılıyor. Yeni kuyu tipi (S, R, Y) hapishane ve tecrit uygulamalarıyla devrimci tutsakları yıldırmak iradelerini teslim almak için her yolu deniyorlar. Saldırıların dozunu artırarak yıllardır başaramadıklarını başarmayı, devrimci iradeyi teslim almayı hedefliyorlar."
'MÜCADELE GELENEĞİNİ YOK EDEMEYECEKLER'
Sömürü düzeni ne kadar saldırı, ekonomik ve siyasal baskı politikası uygularsa uygulasın bu topraklardaki mücadele geleneğini yok edemeyeceğini ifade eden Yıldırım, "Bu topraklar sayısız katliama ve buna karşılık direnişe ev sahipliği yaptı. Her bir direniş bize büyük bir miras ve ışık oldu. Onlardan devraldığımız bayrağı sömürüsüz, özgür, eşit bir ülke ve dünya kurana dek taşıyacağız" dedi.
'DEVRALDIĞIMIZ MÜCADELE BAYRAĞINI KARARLILIKLA TAŞIYACAĞIZ'
Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: "Ulucanlar katliamında yitirdiğimiz Aziz Dönmez, İsmet Kavaklıoğlu, Ahmet Savran, Habip Gül, Ümit Altıntaş, Önder Gençaslan, Halil Türker, Abuzer Çat, Zafer Kırbıyık, Mahir Emsalsiz şahsında tüm devrim şehitlerinin anısı önünde bir kere daha saygıyla eğiliyoruz. Yoldaşlarımızdan devraldığımız devrim ve sosyalizmin mücadele bayrağını zafere kadar kararlılıkla taşıyacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz."
Anma boyunca, "Yaşasın devrim ve sosyalizm", "Devrim şehitleri ölümsüzdür", "Faşizme karşı omuz omuza", "Yaşasın devrimci dayanışma", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "Yaşasın Ulucanlar direnişimiz" sloganları atıldı.
Anma, Altıntaş'ın mezarına çiçekler bırakılması, marşlar ve sloganlarla son buldu.