İzmir'de asbest farkındalığı için eylem
İzmir'de 26 Eylül Mezotelyemo Farkındalık Günü'nde asbestin zararlarına dikkat çekmek için Kıbrıs Şehitleri Caddesinde bir araya gelenler, deprem sonrası hasarları bina yıkımlarının ikinci bir afete dönüşmemesini istedi. "Kentsel dönüşüme değil, 'kara düzene' ve 'kansere dönüşüme' karşıyız" denildi, yetkililer göreve çağrıldı.
İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı Derneği ve Türkiye Asbest Mağdurları Grubu, 26 Eylül Mezotelyemo (Akciğer zarı kanseri ) Farkındalık Günü dolayısıyla Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesindeki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı, kısa bir sokak tiyatrosu sergiledi.
Mezotelyemoya farkındalık yaratmak için gerçekleşen sokak etkinliğine Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) de destek verdi. Servet Ertaş ve Çiğdem Yıldız'ın okuduğu basın metninde, asbestin gemi söküm sanayisinde, endüstride birçok alanda, inşaat sektöründe kullanıldığı hatırlatıldı. Açıklamada, "Asbestin diğer ticari adı amyant olarak biliniyor. Asbestin, dünyada 2005 yılında, Türkiye'de ise 2010 yılında kullanımı yasaklanmıştır. Ancak inşaat sektöründe stoklarda var olmaya devam ettiğinden, 2020'lere kadar kullanıldığı şeklinde endişeler mevcut" denildi.
'DEPREM SONRASI HASARLI BİNA YIKIMLARI İKİNCİL AFETE DÖNÜŞMESİN'
Asbestin birçok farklı riskinin olduğuna dikkat çekilen açıklamada, asbest maruziyeti şubat deprem katliamının ardında ortaya çıkan afet boyutu ile ele alındı. Açıklamada, "30 Ekim 2020 depremi ile birlikte deprem anında yıkılan binaların haricinde, ağır ve orta hasarlı olduğu için yıkımı gerçekleşen yaklaşık 2000 civarında bina oldu İzmir'de. Bu binaların yıkımı ne yazık ki çevre ve halk sağlığı tedbirleri alınmadan ve yönetmeliklerde yazılan şartlara uyulmadan yapıldı. Tam tabiriyle kara düzen yapıldı. Yıkımlarda yönetmelikte yazılı belli standartların olunması gerekiyordu Bunlar, tozumayı engelleyen pulverize buhar püskürtme makineleri, toz perdesi, güvenlik filesi gibi kat eksiltme gibi yöntemlerin neredeyse hiçbirinin bu yıkımlarda uygulanmadığını basına da yansıyan haber fotoğraf ve videolarında gördük. Birkaç gün sürecek yıkımın alttan kolon kopartılarak birkaç saatte paldır küldür yapıldığı, tam bir kara düzen işleyiş hakimdi. Bu konuda yüzlerce fotoğraflar ve videolar olup, haberlere de konu olan görüntülerle gördük. Yapılan kara düzen durum, denetim eksikliğinden dolayı ne kadar düzensiz ne kadar özensiz çalışıldığını göstermektedir. Yıkımların ruhsatını ilçe belediyeleri düzenlemektedir. Hangi ilçede yıkım yapılıyorsa o yıkımın ruhsatını o ilçe belediyenin İmar İşleri Müdürlüğü 26 Eylül 2024 vermektedir. Ancak verilen yıkım ruhsatının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, çevre ve halk sağlığı açısından gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belediyelerce denetlemediği pek çok örnekten anlaşılmaktadır. Yıkım firmalarında da işi kendileri açısından en kolayından yapmak için, yönetmelikte yazılı şartlara uymadıkları görülüyor. 30 Ekim ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde birçok büyük sıkıntılar yaşandı. Hafriyat atıklarının yıkımdan sonraki taşınması, bertaraf yerine gönderilmesi ve orada da yine çevre halk sağlığı önlemleri alınmadan dökülmesi sıkıntıya sebep oldu. Bunların her birisi bizlerin hayatını etkileyen çevre ve halk sağlığı sorunu ve tehlikesidir" ifadeleri yer aldı.
'KENTSEL DÖNÜŞÜME DEĞİL, KARA DÜZENE VE KANSERE DÖNÜŞÜME KARŞIYIZ'
Açıklama, şöyle devam etti: "Kentimizdeki yapı stoğu çok eski olup, depreme ve afetlere dirençsiz oluşu bir gerçek. Mutlaka bir dönüşüme, bir yenilenmeye, yapı stoğunun iyileştirilmesine ihtiyaç var. Ancak kentsel dönüşüm yapılırken yıkılacak binaların çevre ve halk sağlığı önlemleri alınarak yapılması, çevre güvenliğini tehlikeye atmayacak, insanların sağlığını tehlikeye atmayacak, insanlara kanserojen asbest solutmayacak şekilde, gerekli önlemler alınarak yapılmalıdır. Kentsel dönüşüme değil, ama kentsel dönüşümün kansere dönüşmesine karşıyız. Özellikle bunu vurgulamak istiyoruz. Buradan tüm belediyelere kendi ilçeleri sınırları içinde yapılan yıkımların ruhsatını verdiklerinden sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz. Bina yıkımlarını denetleme yetkilerinin ve sorumluluklarını olduğunu belirtiyor ve belediyeleri çevre ve halk sağlığını asbeste karşı da korumak için göreve davet ediyoruz."