26 Eylül 2024 Perşembe

Onur Yaser Can davası: Polislerin yalan beyanı ortaya çıktı

Gözaltında uğradığı çıplak arama işkencesi sonrası ajanlık dayatılan ve intihara sürüklenen Onur Yaser Can'ın ölümünden 12 yıl sonra açılan davanın 4. duruşması sürüyor. Beyanda bulunan tanıklar polislerin evrakta sahteciliğini anlatırken, avukatlar ise yıllar narkotik şube giriş-çıkışını gösteren görüntülerle polislerin yalan beyanlarını ortaya çıkardı. Ayrıntılı mütalaa sunan savcı, polislerin evrakta sahtecilik suçunu işlediğini kayderek cezalandırılmasını istedi. Mahkeme ise geçen celse verdiği işkence suçundan suç duyurusunda bulunmama kararını, hükümle değerlendirilmesine karar vererek geri çekti. Duruşma sonrası açıklama yapan Ezgi Sevgi Can, "Bu zafer gibi bir celseydi" dedi. İşkenceci polisler işkence ve intihara sürüklemeden ceza alana kadar da mücadele edeceğini kaydetti.

Onur Yaser Can'ın ölümünden 12 yıl sonra açılan davanın dördüncü duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Gözaltında çıplak arama işkencesine uğrayan Onur Yaser Can, ikinci kez karakola ifadeye çağrılarak ajanlık dayatmasına maruz kalmıştı. Muhbirliğe zorlandığını, takip edildiğini arkadaşlarına aktaran Can, yaşadıkları sonucu intihara sürüklenmişti. Onur Yaser Can'ın ölümünden 12 yıl sonra açılan davanın 3 Şubat'taki 3. duruşmasında tanıklar dinlenmişti. Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, "Onur Yaser işkenceci bu polislerin eline düşmeseydi bunların hiçbiri yaşanmayacaktı, Yaser Can aramızda olacaktı, benim bütün ailem yaşıyor olacaktı" demişti.

TANIKLARIN YENİDEN DİNLENMESİNE KARAR VERİLDİ
"Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma", "Resmi belgede sahtecilik", "Resmi belgeyi bozma, yok etme" suçlarından dördü polis beş kişi hakkındaki davada söz alan Avukat Çiğdem Şat, geçen celsede beyanı alınan tanıkların SEGBİS'de yaşanan aksaklıklar nedeniyle yeniden dinlenmesini istedi.

Mahkeme heyeti tanıkların yeniden dinlenmesine karar verdi. Ardından Onur Yaser Can'ın üniversiteden arkadaşları tanık olarak dinlendi.

TANIK ACIL: TAKİP EDİLDİĞİNİ SÖYLÜYORDU
Tanık Burak Acıl, "Muhbir yapılmak istendiğini, takip edildiğini söylüyordu. Uzaklaşmasını ve dinlenmesini istedim. Kendim kadar yakın bildiğim bir arkadaşımın bu kadar tedirgin olmasına çok üzülüyordum. Daha sonra da ölüm haberini aldık" ifadelerini kullandı.

TANIK TAŞKIN: ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİNE MARUZ KALDI
Tanık Selda Taşkın da Can'ın gözaltında çıplak arama işkencesine maruz kaldığını, ikinci kez karakola çağrıldığını, söylemediği şeylerin altında imzası olduğunu söylediğini aktardı. Taşkın, Can'ın psikolojisi kötü olduğu için bunları güçlükle ifade ettiğini belirtti.

TANIK ÖZGÜN: ÇIRILÇIPLAK SOYUP, KÖTÜ SÖZLER KULLANMIŞLAR
Tanık İbrahim Özgün, Can'ın neşe dolu bir insan olduğunu kaydetti ve şöyle devam etti: "Mimar olarak çalıştığı için yardıma ihtiyaç duyan insanlar için çalışmalar yapıyordu. Yaser'i çok uzun zamandır tanıyorum. Ben hiç görmedim, uyuşturucu kullanan bir insan değildi. Ertesi gün doğumgünüydü o nedenle böyle bir şey yapmış. Uyuşturucu aldıktan sonra, aldığı arabadan indirildikten sonra, polis tarafından duvara yaslanmış. Yani Yaser araçtan indiği anda yakalanmış ama araçla ilgili hiç bir işlem yapılmamış. Yaser'i 3-5 gün sonra bize anlattıklarına göre çırılçıplak soyuyorlar, yüzünü duvara çevirip uzun süre bekletiyorlar, öksürmesini istiyorlar. Kötü tabirler sözler kullanıyorlar."

'ÖNÜNE TANIMADIĞI İSİM VE PLAKALARDAN YENİ İFADE ÇIKARILDI'
Özgün, birkaç gün sonra polislerin Can'ı işyerinden aradığını, ifadesinde bir tarih yanlışlığı olduğundan yeniden imza atması için karakola çağırdıklarını söyledi. Can'ı karakola gitmesi için ikna ettiklerini söyleyen Özgün'ün anlatımına göre, orada karanlık bir ortamda  Onur Yaser Can'ın önüne tanımadığı isim ve plakaların yer aldığı yeni bir ifade çıkarıldı.

AVUKATLAR TANIK BEYANLARINDAN VAZGEÇTİ
Tanıkların dinlenmesinin ardından Can ailesinin avukatı Mehmet Ümit Erdem, duruşmanın uzamaması için, isimlerini belirttikleri diğer tanıkların dinlenmesinden vazgeçtiklerini beyan etti.

AVUKAT ŞAT SANIK BEYANLARINI ÇÜRÜTEN GÖRÜNTÜLERİ SUNDU
Avukat Çigdem Şat, sanık beyanlarını çürüten nitelikteki narkotik büro giriş-çıkış kayıtlarından oluşan görüntüleri mahkemeye sundu.

'İŞKENCE SUÇUNU ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞILDIĞI GÖRÜLÜYOR'
Görüntülerde sorguyu yaptığını iddia eden Yunus Başar'ın bulunmadığına işaret eden Avukat Şat, "Hakan Aydın bulunmadım demesine rağmen görüntülerde yer alıyor. Onur Ülker'in başından itibaren sürecin parçası olduğu görünüyor. Bu kayıtlarla ısrarla 'yakalama anında var mıydınız' sorusuna açıkça yalan söyleyerek resmi evrakta sahtecilik, kötü muamele ve işkence suçunu ortadan kaldırmaya çalıştıkları görünmektedir" dedi.

AV. KÖKSAL: YOK ETME VE GİZLEME İLE İŞTİRAK BAĞI KURULMALI
Avukat Tuğçe Duygu Köksal da 12 içerisinde hiçbir mahkemece izlenmeyen görüntü kaydında şu an devam eden yargılamanın esas konusunun resmi belgede sahtecilikle iştirak bağının kurulması bakımından ifadeye giren, yakalamayı yapan, tahkikatı yürütenlerin sanıklar olduğunun açık olduğuna dikkat çekti. Köksal, şöyle devam etti: "3 sanık açısından iştirak bağının kurulabilmesi ve sanıkların kendilerini kurtarmaya yönelik ifadelerinin bulunduğunu gösteren, ilk defa bir mahkemece izlenen kamera görüntüleri bulunuyor. Sadece sahtecilik açısından değil yok etme ve gizleme bağlamında iştirak bağının kurulması gerek. Bu delil kolluk mevzuatı acısından da değerlendirilmelidir."

'MAHKEMENİN RES'EN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ DOĞDU'
11 tutanakta değişiklik yapıldığını ve bunun da Hakan Aydın'ın bilgisi dışında yapılmasının mümkün olmadığının altını çizen Av. Köksal, "Bu çerçevede kolluk mevzuatı çok önemli" dedi. Mahkemenin bir önceki duruşmada "işkence", "eziyet" ve "intihara yönlendirme" eylemleriyle ilgili suç duyurusunda bulunmama kararını hatırlatan Köksal, mahkemenin videoyu yeni delil kabul kabul ederek suç duyurusunda bulunması gerektiğini söyledi ve şunları söyledi: "Mahkemenin, Onur Yaser Can'ın yaşam hakkının ihlali bakımımdan,  res'en suç duyurusunda bulunma yükümlülüğü doğmuştur. Yaşam hakkına ilişkin etkin soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, mahkemenin bu tür ihlallere hoşgörü gösterdiği,cezasızlığa sebebiyet verecek bir sürece sebep olacağı, dolayısıyla etkin soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği kanaatine varmamıza sebep olacak."

MAHKEME BAŞKANI AVUKAT BEYANLARI BİTMEDEN MUTALAA İSTEDİ
Mahkeme başkanı, görüntüler izlenmeden önce ve avukatların beyanlarının tamamlanmasını beklemeden, savcıya esas hakkındaki görüşünü sordu. Görüntüler izlendikten sonra bununla ilgili talepler olmasına rağmen başkan savcıya yine mutalaasını sordu.

SAVCI CEZALANDIRILMA TALEP ETTİ
Savcı, esas hakkında mutalaasını açıkladı. Savcı, sanık polisler için iştirak yönünden delillerin olduğunu belirtti ve sanık polislerin "resmi belgede sahtecilik" ve "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçlarından cezalandırılmasını talep etti. Savcı ayrıca bilirkişi Zafer Gökdemir'in beraatına karar verilmesini istedi.

CAN: ONLARI ÖLDÜREN, İŞLEMEYEN ADALET
Mutalaanın ardından Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can söz aldı. Can, şunları söyledi: "Kamera kayıtları 1. celseden beri yalan beyan verdiklerinin kanıtı. Evrakta sahtecilik suçu iştirak halinde işlenmiştir. Bu suç öncesindeki işkence ve sonrasındaki intihara sürükleme suçunun göstergesidir. 13 yıldır iğneyle kuyu kaza kaza bu sürece gelindi. Annem ve babamın, oğullarının yaşam hakkı ihlal edilirken nasıl yıprandıklarının tanığıyım. Bu süreçte işlemeyen adalet onları öldüren şeydi sadece evlat acısı değil."

'KAYBETTİĞİM AİLEM ADINA TALEBİMİZİ DEĞERLENDİRİN'
Bir önceki duruşmadaki ara karardan dönülmesini ve mahkemenin işkence yönünden suç duyurusunda bulunma yükümlülüğünü, yaşam hakkı ihlali yönünden etkin soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyen Ezgi Sevgi Can, "Adalet ihtiyacı, resmen hayatta kalma meselesi haline geldi. Kaybettiğim ailem adına, lütfen işkence yönünden talebimizi değerlendirin" dedi.

Ezgi Sevgi Can'ın beyanı ardından taraflar mütalaa için süre talep etti.

DURUŞMA ERTELENDİ
Ara kararını açıklayan mahkeme, taraflara esas hakkındaki mütalaaya ilgili süre verdi ve duruşmayı 5 Haziran'a erteledi. Bir önceki duruşma işkence suçundan suç duyurusunda bulunmamasına hükmeden mahkeme, bu ara kararında polislerin "işkence" ve "intihara yönlendirme" eylemleriyle ilgili suç duyurusunda bulunulması talebinin hükümle birlikte değerlendirilmesine karar verdi.

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA: ZAFERLE SONUÇLANAN BİR CELSEYDİ
Duruşma sonrası Ezgi Sevgi Can, avukatlarıyla ve davayı bugüne kadar ısrarla takip edenlerle duruşmayı değerlendirdi. Can, dayanışma içinde olanlara teşekkür ederek sözlerine başladı. "Bugün zaferle sonuçlanan bir celseydi diyebiliriz" diyen Can, tanıkların beyanlarıyla polislerin evrakta sahtecilik yaptığını aktardığını anlattı. 13 yıldır hiçbir mahkemeye sunulamayan, delil olarak dikkate alınmayan, narkotik büro giriş-çıkışlarını gösteren kamera kayıtlarının mahkeme huzurunda gösterildiğini hatırlatan Can, sanık polislerin yıllardır evrakta sahtecilik yalanlarının bu görüntülerle ortaya çıktığını ve mahkemenin de delil olarak dikkate aldığını ekledi.

'SAVCI ÇOK AYRINTILI BİR MÜTALAA SUNDU'
Ana talebin geçen celse verilen işkenceyle ilgili suç duyurusunda bulunmama kararından geri dönülmesi olduğunu belirten Ezgi Sevgi Can, "Talebimizi yineledik. Neticede savcı bir mütalaa verdi. Evrakta sahtecilik suçunu özellikle tespit eden, delillerin daha önceki soruşturma aşamasında tartışılmadığını, Onur Yaser'in ardından bıraktığı el yazısında evrakta sahtecilik suçunun somutlaştığının altını çizen çok ayrıntılı mütalaa sundu. Sanıkların evrakta sahtecilikle ilgili dahli, suça iştirakini beyan etti. Tüm sanıkların bu konuda ceza almasını istedi" ifadelerini kullandı.

'İNANIYORUM Kİ POLİSLER İŞKENCE VE İNTİHARA SÜRÜKLEMEDEN DE CEZA ALACAK'
Ailesinin bu duruşmayı göremediğini ama onların çok büyük emeği olduğunu dile getiren Can, "Videoları annem babam hazırladı. 10 cd verildi bize sorgu odası yok, asansör önü, koridor kayıtları vardı dalga geçer gibi. Biz polislerin yalan beyanını ortaya çıkardık. Gelinen aşamada polisler yargı önüne çıktı. İnanıyorum ki sadece evrakta sahtecilikten değil asıl suçlar olan işkence ve intihara sürüklemeden de ceza alacaklar. Sonuna kadar takip edeceğiz" ifadelerini kullandı.