26 Eylül 2024 Perşembe

'Öldülerse cenazemizi verin' talebi İzmir'de dile getirildi

Gözaltında sistematik işkence gören, sonrasında bir tekneye bindirilen ve kaldıkları tekne bombayla infilak edilerek katledilen Metin Andaç, Neslihan Uslu, Hasan Aaydoğan ve Ali Mandal'ı gündeme taşıyan İHD İzmir Şubesi, kaybedilenlerin akıbetinin açıklanmasını ve faillerin yargılanmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, 31 Mart 1998 tarihinde; 46 yaşındaki Bergama doğumlu Metin Andaç, 30 yaşındaki Düzce doğumlu Neslihan Uslu, 24 yaşındaki Tokat doğumlu Hasan Aydoğan ve 40 yaşındaki İzmir Menemen doğumlu Mehmet Ali Mandal'ın dosyasını paylaştı, 90'lı yıllarda uygulanan işkence, kaybetme, katletme saldırılarını aktardı. Eylemde üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu "Kayıplar belli failler nerede", "Kayıplar vicdanındır sahip çık" pankartları taşındı.

Alaçatı'da gözaltına alınan Andaç, Uslu, Aydoğan, Mandal'ın ailesi, avukatları ve İHD'nin Uluslararası Af Örgütü'nün ve Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği'nin tüm girişimleri sonuçsuz kaldığına dikkat çekilen açıklamada, "Onların gözaltında oldukları kabul edilmedi. Hükümet adına dönemin İçişleri Bakanı Murat Başeskioğlu, 'adı geçen şahısların örgüt üyesi olmaktan dolayı arananlar listesinde olduğu anlaşılmıştır' demekle yetindi. Olayın üzerinden bir yıl kadar sonra kendisini JİTEM'e bağlı 03 Tim Görevlisi olarak tanıtan Turan Ünsal'ın basına yansıyan itiraflarına göre, Neslihan Uslu ve arkadaşları önce Foça'da askeri alan içerisinde olan kontrgerillaya ait bir binada işkenceyle sorgulandı. Sonra İzmir'in Hatay Üçkuyular semtinde yine kontrgerillaya ait bir binada tutuldular" denildi.

Neslihan ve arkadaşlarının sistematik işkenceden çıktığı, kolları ve bacaklarının kırık, ilaçla uyuşturulmuş bir halde balıkçı teknesine bindirildiği ve teknenin Seferihisar açıklarında bomba ile infilak ettirilerek batırıldığı vurgulanan açıklama şöyle devam etti: "Olayın detaylarını anlatan Turan Ünsal, işkenceye katılanların eşkal bilgilerini ve isimlerini de verdi. Bu iddialar hakkında etkin bir soruşturma yürütülmedi. Neslihan Uslu, Metin Andaç, Mehmet Ali Mandal ve Hasan Aydoğan'ın akıbetleri karanlıkta bırakıldı. Ailelerin, 'kaybolan yakınlarımızla ilgili tüm başvurularımızı sonuçsuz bıraktınız, hiç olmazsa onların ölü veya diri olduklarını söyleyin. Öldülerse bize cenazelerimizi verin' talebi de bugüne kadar karşılıksız bırakıldı. Bizler bir kere daha; görmek istemeyen gözlere, duymak istemeyen kulaklara sesleniyoruz. Devletin kaybettiği insanlarımızın akıbetleri açıklansın ve failleri yargılansın!"

Eylem, bir süre devam eden sessiz oturmanın ardından sona erdi.