26 Eylül 2024 Perşembe

HDK: Halkı siyasetin öznesi haline getirmeye kararlıyız

12. Dönem 2. Genel Meclis Toplantısının sonuç bildirgesini açıklayan HDK, "HDK, ekonomi başta olmak üzere, topluma sadece baskı, yasaklar ve manipülasyonlarla yönelen rejimin yaşadığı çoklu krize, kaos ve yıkıma karşı; yeni döneme toplumsal mücadele alanlarında, yaygın ve güçlü mücadele örgütleri yaratarak; halkı bu örgütlenmeler üzerinden siyasetin öznesi haline getirerek cevap olmaya kararlıdır" dedi.

Halkların Demokratik Kongresi, 12. Dönem II. Genel Meclis Toplantısını 25-26 Mart 2023 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirdi. Genel meclis Maraş merkezli depremler sonrası sahada yürütülen yoğun çalışmanın ardından toplandı.

Siyasi sürecin değerlendirildiği toplantıda, "Depremden çıkarılacak en önemli ders, merkezi iktidarın vesayetinin kırılması, yerel yönetimlerin özerkliğinin güçlendirilmesi, halkın mahalle ve sokak meclisleriyle siyasetin doğrudan öznesi olması ve dayanışmanın önünün açılmasıdır. Bu doğrultuda atılması gereken ilk adım ise, halkın iradesini gasp eden kayyum uygulamalarına derhal son verilmesi; seçilmiş yönetimlerin işbaşı yapması ve halkın yaralarının, gene kendi iradesi ve dayanışması ile sarılmasıdır. Çok açıktır, kayyum politikası ile HDP'li belediyeler gasp edilmemiş olsaydı, enkaza müdahale çok daha erken, etkin ve kapsamlı olacaktı. Deprem sonrası yaşanan iç göçün tüm Türkiyede kira fiyatlarının fahiş artışına ve fırsatçılığa zemin hazırlamıştır. Halkın temel barınma ihtiyacını karşılamak ve fırsatçılığı önlemek merkezi idarenin, yerel yönetimlerin sorumluluğu altındadır" denildi.

14 Mayıs seçimlerine işaret edilen metinde, kadınlar ve LGBTİQ+'lar olarak tüm toplumsal alanlarda yaşanan erkek egemenliğinin kendi kurumlarında da yaşandığı tespitiyle bulunan her alanda, içeride ve dışarıda mücadelede kararlı olunduğu vurgulandı.

Seçim gündemiyle güçlendirilmeye çalışılan IŞİDvari gerici ittifaka karşı hem seçimlerde hem de seçim sonrasında mücadeleyi sürdürme iradesinin açığa çıktığına dikkat çekilen metinde, seçimler sonrasında da oluşabilecek her türlü atmosferde başka kadın özgürlük mücadelesi yürütenler olmak üzere toplumsal dinamiklerin aktif mücadele etmesinin zorunluluğuna vurgu yapıldı.

Şöyle devam edildi: "Seçim süreci rejim tarafından gündeme getirilmiş ve getirilecek bir dizi tuzağı ihtiva etmektedir. Bunlardan birisi HDP hakkında açılan ve tam bir tuzağa dönüştürülen kapatma davasıdır. HDP bu tuzağı, seçime bileşenimiz Yeşil ve Sol Parti üzerinden katılma kararı ile bir ölçüde boşa çıkardı. Rejimin seçim sürecinde gündemleştirebileceği bir savaş ve şiddet ihtimali de az değildir. 7 Haziran 1 Kasım seçimleri arasında olduğu gibi cihatçı/paramiliter örgütlerin saldırılarına yol vermeleri muhtemeldir. Bu çerçevede ‘özel savaş' operasyonları gündemdedir. Bursaspor-Amedspor maçı öncesinde ve esnasında yapılanlar ve tribünlerde açılan pankartlar; Üsküdar Amerikan Lisesine ve Yahudi kurumlarına yönelik saldırılar, özel savaş operasyonlarının toplumsallaştırılması girişimleridir. Göçmenlere ve mültecilere yönelik ırkçı, ayrımcı, hedef gösteren bir söylem seçim sürecinin belirgin unsurlarından birisidir. Keza başta Güney Kürdistan olmak üzere, Suriye'nin kuzeyine ve Rojava'ya yönelik bir savaş geliştirme yönünde hazırlık konumu değişmemiştir.

Dolayısıyla seçim süreci barış mücadelesidir; İmralı tecridine ve siyasi tutsaklara yönelik baskılara karşı taleplerimizin yükseldiği bir mücadele dönemidir. Seçim sonrasında nasıl bir iktidar ortaya çıkarsa çıksın tecridin son bulması, kayyumların gitmesi, seçilmişlerin görevlerine dönmesi; siyasi tutsakların özgürlüğü taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. HDK, ekonomi başta olmak üzere, topluma sadece baskı, yasaklar ve manipülasyonlarla yönelen rejimin yaşadığı çoklu krize, kaos ve yıkıma karşı; yeni döneme toplumsal mücadele alanlarında, yaygın ve güçlü mücadele örgütleri yaratarak; halkı bu örgütlenmeler üzerinden siyasetin öznesi haline getirerek cevap olmaya kararlıdır."