28 Eylül 2024 Cumartesi

Yoleri: Hapishanelerden ciddi şikayetler var, süreç acilen kamuoyuyla paylaşılmalı

Türkiye'de salgın yayılırken, hapishanelerdeki durum kaygıları büyütüyor. Salgınla birlikte hapishanelerden çok sayıda hak ihlali başvurusu geldiğini kaydeden İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, sürecin şeffaf yürütülmesi ve sağlık, hukuk ve insan hakları örgütlerinin muhakkak sürece dahil edilmesini istedi.

Türkiye'de koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı binlere ulaşmak üzere. Vaka sayısı ise 50 bine yaklaştı. Salgının tehdit ettiği alanlardan biri de hapishaneler. Resmi makamların açıklamalarına göre virüs henüz hapishanelerde görülmüyor. Ancak tutsak yakınlarının verdiği bilgiler, kaygıları büyütüyor.

Salgınla birlikte hapishanelerde aile ve avukat görüşü kaldırıldı. Buna karşılık haftada bir kez olan telefon görüşünün haftada iki kez, on dakikadan yirmi dakikaya çıkarıldığı duyurulmuştu. Ancak, hak ihlalleriyle gündeme gelen hapishanelerde bu uygulamalarda idarenin keyfiyetinde. İHD İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, derneğe yapılan başvurular neticesinde tutsakların durumuna ilişkin bilgi verdi. ETHA'ya konuşan Yoleri, salgınla birlikte hapishanelerden ciddi şikayetler geldiğini kaydetti.

'BİLGİLERİ NETLEŞTİREMİYORUZ'
Hapishanelerle ilgili bilgilerin tutsak yakınları tarafından yapılan başvurularla edindiklerini söyleyen Yoleri, önlemler adına devreye sokulan yasaklar nedeniyle iddiaları netleştiremediklerini belirtti. Yoleri "Mahpusların salgınla karşılaştığı yani hastalandığı bu hastalanan mahpusların kimilerinin hastalığa bulaştığını tespit edildiği ama aslında belirti gösteren pek çok tutsağın da test yapılmadığı için bu durumun netleşmediği, bulaşanların yakın mesafelerde tutulduğu ve bulaşma riskinin söz konusu olabileceği gibi değişik başvurular gelmeye devam ediyor" diye konuştu.

Bu süreçte şikayetlerdeki en önemli diğer bir sorunun hasta tutsakların durdurulan tedavileri olduğunu kaydeden Yoleri, "En fazla başvuru hasta tutsakların tedavi süreçlerinin durmuş olmasına ilişkin yapılıyor. Bir diğer mesele temizlik malzemelerine ulaşım konusu" dedi. Yoleri şöyle konuştu:

"Temizlik malzemelerinin aslında ücretsiz sağlanması gerekirken parayla verilmesi ya da genel dezenfektan işlemlerinin daha sık periyotlarla yapılması gerektiği, tutsaklara test uygulanması salgının bulaşıp bulaşmadığının tespiti açısından, buna karşı yeterli önlemlerin alınması ya da hastalandıklarında hekime daha kolay ulaşmalarına yönelik talepleri ve şikayetler var. Son noktada salgının önlenmesi konusunda toplumda çokça dile getirilen sosyal mesafe ve özellikle hijyene özen gösterilmesi noktalarında hapishanelerdeki aşırı doluluk ve hijyenin sağlanmamasından kaynaklı sorunlar önemli bir problem olarak iletildi.

'UYGULAMALARDA FARKLILIKLAR VAR'
Derneklerine yapılan başvurunun özellikle kaygıların ağır bastığını söyleyen Yoleri, "Başvurular salgınının, ölüme yol açma ihtimali üzerinden yapılıyor. Aileler 'bizim yakınımız serbest bırakılsın, hapishanede bir salgın durumunda hayatını kaybedebilir' başvurusunda bulunuyorlar" dedi.

Başvurularda görüş hakkının yasaklanması, telefon hakkının uygulanmasındaki belirsizlikler gibi en temel uygulamaların öne çıktığını söyleyen Yoleri; farklı hapishanelerden değişik açıklamalar yapıldığı bilgisini verdi. Yoleri şunları aktardı:

"Kimi hapishanelerden telefon hakkını bir kat daha arttırarak on dakikadan yirmi dakikaya haftaya iki gün olacak gibi bilgiler gelmişti başlangıçta. Ancak daha sonra bu uygulamanın da her hapishanede farklı gerçekleştiği bildirildi. Örneğin, bazılarında bir kere de yirmi dakika görüşme hakkı uygulandığı ama süreye uyulmadığı gibi. Ailelerin değişik şikayetleri bugüne kadar devam etti" diye konuştu.

'SÜRECİN ŞEFFAFLIKLA YÜRÜTÜLMESİ GEREK'
Avukat görüşünün sınırlandırılması ve yüz yüze aile görüşünün gerçekleşmemesi nedeniyle elde edilen bir bilginin teyit edilmesinin oldukça zor olduğunu kaydeden Yoleri, şöyle devam etti: "Bazı önemli konularda örneğin kimin salgına yakalanıp yakalanmadığı meselesi bizi de harekete geçmekte geciktiriyor ve belirsizliği teyit etmeden bilgileri paylaşmaya mecbur bırakıyor. Bu sebeple ta baştan bu yana hep bu sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunduk. Hem belirti veren ya da risk grubunda olan tutsaklardan başlamak üzere tüm mahpuslara testin yapılması ve sonuçların kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Hangi önlemler alınabilir, hastalık durumu, salgın durumu nedir bunlar hepi resmi ağızlardan paylaşılsın istiyoruz. Ailelerin, avukatların, insan hakları savunucularının süreci yakından takip edebilme şansı söz konusu değil."

Yetkilerin gerekli şeffaflığın sağlanması açısından sağlık, hukuk ve insan hakları örgütlerini sürece dahil etmesinin önemine dikkat çeken Yoleri, "Nasıl ki dışarıda dayanışmayla çözülüyor bazı sorunlar, içeride de mahpusların salgınla ilişkili proplemleri mesleki dayanışma da dahil bu dayanışmanın sağlanması açısından da işbirliği ve sürecin şeffaf yönetilmesi oldukça önemli" dedi.