Siyonist İsrail'in Lübnan saldırısı
Daha önce işgal ettiği Golan Tepeleri'yle Güney Lübnan'ın bu bölgesini bir köşebent biçiminde birleştirmeyi ve çift taraflı tampon olarak kendi topraklarına dahil etmeyi hedefliyor. Siyonist İsrail'in muktedir sözcüleri bu amaçlarını açıkça ilan etmede hiçbir sakınca duymuyor.
Tarihsel Filistin direnişi Aksa Tufanı hamlesinin ve siyonizmin soykırımcı savaşının birinci yılına yaklaşıyoruz. Filistin ulusal direniş iradesi 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı hamlesiyle kendine yeni bir yol açtı. Filistin'in adım adım yok edilme sürecine karşı ulusal varoluş hakkını eylemli biçimde ortaya koydu. Bu hamlesiyle siyonist boyunduruğu asla kabul etmeyeceğini, özgür bir ulus olarak varlık hakkını kazanmak istediğini bir kez daha ilan etti. Siyonizme muazzam bir tarihsel darbe vurdu. İsrail terör devletinin demir kubbelerini delik deşik etti, dokunulmazlık mitini yıktı.
7 Ekim Aksa Tufanı'yla ağır bir darbe alan siyonist işgal devleti, Gazze başta olmak üzere Filistin ulusuna karşı topyekun bir soykırım savaşı başlattı. Gazze'de 42 bini aşkın insan katledildi. Okulları, hastaneleri, mülteci kamplarını soykırımcı savaşla hedef aldı. Kuralsız ve açıktan savaş suçu işledi. Tüm alt yapıyı tahrip etti. Savaş Gazze'yle sınırlı kalmadı. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs de İsrail ordusunun hedefi oldu. Siyonist terör devleti baskınlarla, gözaltı ve tutuklamalarla, suikastlarla, Filistinli tutsaklara işkence ve tecritle, siyonist yerleşimcilerin saldırılarıyla savaşı her yönüyle boyutlandırıp yoğunlaştırdı. Soykırımcı savaşı limitine vardırmasına rağmen Filistin ulusunun direniş iradesini kıramadı. Siyonist İsrail, Filistin direnişinin duvarına çarptı. Filistin direnişi korkunç yıkımları ve tarihinde görmediği bedelleri göğüsleyerek ilerledi.
Siyonist İsrail savaş makinası bu kez Lübnan'a hava bombardımanıyla saldırdı. Bir hafta önce Lübnan'da, Hizbullah ve Güney Lübnan'ı hedef alan siyonist İsrail tıpkı Gazze'de yaptığı gibi tüm savaş kurallarını çiğnedi. Hiçbir hedef gözetmeksizin bütün yerleşim alanlarına en yıkıcı silahlarla saldırdı. Yerleşim alanlarını yerle bir etti. Siyonist terör bölgeyi kan deryasına çevirmiş bulunuyor. Hiç kuşku yok ki; ezilen halklara kan banyosu yaptıran İsrail bu gücünü ABD ve batı emperyalizminden alıyor. Emperyalizmin suç ortaklığıyla savaşı bölgeye yayma pervasızlığını gösteriyor.
İsrail'in soykırımcı savaşı Lübnan'a taşıması dolaysız biçimde Filistin direnişiyle bağlı bir olgu ve hakikattir. Bölgede 'direniş ekseni' olarak saflaşan İran, Lübnan-Hizbullah, Yemen, Suriye baştan beri Filistin halkının direnişiyle politik ve pratik ilişki içindedir. Özellikle Lübnan-Hizbullah Filistin direnişinin dolaysız bir parçası ve cephesi olageldi. İsrail, direniş ekseninin en güçlü cephelerinden biri olan ve Filistin halkıyla omuz omuza duran Lübnan halklarına saldırıyor. Siyonist ırkçı savaş makinası bir hafta önce Lübnan'da Hizbullah ve halkın kullandığı çağrı cihazlarını patlatarak kuralsız ve asimetrik savaşı yeni bir boyuta taşıdı. Bütün yıkımına rağmen Aksa Tufanı'yla başlayan silahlı Filistin direniş iradesini yenemeyen, 'direniş ekseni'ni parçalayamayan siyonist terör devleti Beyrut'a düzenlediği hava saldırılarıyla savaşı boyutlandırdı. Emperyalistlerin desteğini arkalayarak soykırımcı savaşı Lübnan'a taşıyan İsrail, son olarak Lübnan'ın güneyindeki yerleşim bölgelerine dönük aralıksız hava bombardımanı başlattı. Sadece bir hafta içinde Lübnan'da en az 569 insanı katletti.
Siyonist faşist Netanyahu, Lübnan savaşının gerekçesini Hizbullah ile Hamas'ın bağını koparmak olarak açıkladı. Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki varlığının siyonist yerleşimcilerin bekasını tehdit ettiğini ileri sürüyor. Yerleşimci sömürgeciliği Lübnan'a taşırmak için kerameti kendinden menkul savaş gerekçeleri üretip emperyalist efendilerine pazarlıyor. Lübnan'ın güneyinde 20 km derinliğinde bir tampon bölge oluşturmayı amaçlıyor. Daha önce işgal ettiği Golan Tepeleri'yle Güney Lübnan'ın bu bölgesini bir köşebent biçiminde birleştirmeyi ve çift taraflı tampon olarak kendi topraklarına dahil etmeyi hedefliyor. Zira Golan Tepeleri ve Lübnan'ın güneyindeki Filistin topraklarına yerleştirilen siyonist yerleşimci sömürgeciler onbinler biçimde bölgeyi boşaltıyor. İsrail bu çözülüşün önünü almaya ve bilakis sömürgeci bir büyüme fırsatı haline getirmeye çalışıyor. Güney Lübnan'ın bu bölgesinin önce insansızlaştırılması, bir adım sonrasında işgal edilmesi ve son etapta yerleşimci sömürgecilik yoluyla ilhak edilmesi siyonist İsrail'in güncel savaş hedefi olarak beliriyor.
Siyonist İsrail, tüm dünyanın gözleri önünde bu soykırımcı savaşı Filistin ve Lübnan halklarına karşı pervasızca yürütüyor. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi AB emperyalist ülkelerinin ve dünya gericiliğinin siyasal ve askeri desteği olmadan kazanamayacağı açığa çıkan siyonist savaş makinası, bir çıkış yolu olarak savaşı bölgeye yayıyor. Emperyalistleri bölgesel savaşın içine daha çok çekiyor. Saflaştırmayı ve politik çelişkileri keskinleştiriyor. Bu saflaşmada gerici Arap devletleri baştan beri emperyalizmin dümeninde halkların sessizliğini örgütlüyor. Boş siyasal tutum ve demagojiyle siyonizm ve emperyalizme karşı Ortadoğu'da gelişen direniş damarlarını çürütmeyi, emperyalizm işbirlikçisi politikaya yedeklemeyi amaçlıyor. Politik islamcı Tayyip Erdoğan bu çizginin en başat oyuncularından biridir.
Faşist şef Erdoğan, Filistin direnişi üzerinden berbat bir demagoji ve riyakarlıkla siyaset yürütüyor. Siyonist İsrail'in Lübnan'a savaşla saldırdığı bir zaman kesitinde BM Genel Kurulu'nda konuşan faşist şef, aynı tutumunu tekrarladı. Güya Filistin ve Lübnan halklarının yanındaymış gibi bir ton demagoji kustu. İsrail devletine atıp tuttu. Netanyahu ile Hitler benzetmesi ve denklemi kurdu. Emperyalist efendilerine, "Hitler insanlığın ittifakıyla durduruldu. Netanyahu'yu insanlığın ittifakıyla durduralım" çağrısı yaptı. BM gösterisinde siyasi demagojiyi bir üst boyuta taşıdı. BM Genel Kurulu'nun 1950 tarihli "Barış için birlik kararı"na atıf yaparak BM siyonist İsrail'i silah kullanarak durdurmalı gibi demagojilerle bol bol geviş getirdi. Siyonist savaş makinasının işlemesi için gerekli olan tüm mallar, enerji, gıda vs. sağlayan, İsrail'le ekonomik ve askeri ilişkileri sürdüren politik islamcı faşist şef, Filistin dostu görünmek için tüm sahtelik maharetini sergiledi.
Bu takiye siyaseti Türkiye'deki politik islamcı hareketin karakteristik özelliğidir. Politik islamcılık bu takiye siyasetiyle muktedir konumunda bile mazlum rolü oynayabiliyor. Ortadoğu'da emperyalizmin jandarmalığını yapan faşist Türk burjuva devletiyle İsrail arasında en kapsamlı stratejik askeri anlaşmanın Refah Partisi döneminde yapıldığını biliyoruz. Refah Partisi içinden çıkıp gelen AKP başından beri politik islamcılığın bu ikiyüzlü siyonizm karşıtlığı popülist siyasetini tepe tepe kullandı. One minute popülizm gösterisiyle bir dönem bölge halklarına kendini pazarlayan faşist şef Erdoğan, bugün de aynı halk dalkavuğu siyasetini güdüyor. Ne var ki, bu siyaset siyonist İsrail'in Filistin, Lübnan ve bölge halklarına karşı sürdürdüğü soykırımcı savaş tarafından boşa çıkarılıyor. Savaş bir turnusol işlevi görüyor. Politik islamcıların maskesini düşürüyor. Faşist saray rejiminin Filistin dostluğu laftadır, sahtedir. Direniş ekseni olarak saflaşan devletlerin pratikleri de politik islamcı saray rejiminin bu sahteliğini ve ikiyüzlü siyasetini ıskartaya çıkarıyor.
Filistin ve Lübnan halkları siyonist savaş makinasının katliamlarıyla yok ediliyor. Filistin ve Lübnan halkları siyonist sömürgeci terör devleti İsrail'e karşı haklı, meşru bir direniş mücadelesi yürütüyor. Siyonist İsrail tam da Aksa Tufanı hamlesinin yıl dönümünde, savaş saldırganlığını boyutlandırarak savaşta yenilmediğini, psikolojik üstünlüğü göstermek istiyor. 7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin yıl dönümü yaklaşırken şimdi tüm dünya halkları Lübnan savaşıyla sınanmaktadır. Emperyalizmin bölgedeki jandarması rolünü üstlenen siyonist terör devleti bu bölgeden sökülüp atılmadıkça tüm bölge halkları siyonist terörün hedefi olmaya devam edecektir.
Emekçi sol hareketimizin önünde güçlü bir antisiyonist, antiemperyalist savaş karşıtı eylemler dizisi örgütlemek, sokakları, meydanları büyük gösteri, yürüyüş ve protesto eylemleriyle doldurmak görevi duruyor. Siyonist terör devletine karşı halkların dayanışmasını yükseltelim. "Soykırımcı İsrail'i durdur", "Filistin ve Lübnan halklarının yanında direniş saflarına", "Emperyalizm ve siyonizm Ortadoğu'dan defol", "Yaşasın Filistin direnişimiz", "Emperyalizm ve siyonizm yenilecek Filistin kazanacak", "Yaşasın demokratik Ortadoğu federasyonu" şiarlarıyla 7 Ekim'e yürüyelim.
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 27 Eylül tarihli 186. sayı başyazısı.