28 Eylül 2024 Cumartesi

Umut Erbay yazdı | Alexis ve Jîna Aminice isyan ve ayaklanmaları çoğaltmaya!...

Yunanistan polisince katledilen Alexis Grigoropoulos katledilişinin 14. yılında, Selanik'te 16 yaşındaki Roman genç Kostas Frangoulis Yunanistan polisince başından vuruldu. Berkin Elvan, faşist şeflik rejiminin polislerince katledildiğinde henüz 14 yaşındaydı. Özyönetim direnişleri boyunca katledilen Cemile Çağırga 10, Bünyamin İrci 14, Selman Ağar 9, Hakkı Külte 13, Fatma Elarslan 13, Hüseyin Ertene 16, Mehmet Mete 10, Rozerin Çukur 17, Aydın Mete 17, Cihat Morgül 14, Helin Hasret Şen henüz 12 yaşındaydı. Rojava'da, Başûrê Kürdistan'ında sömürgeci işgal saldırılarında bugüne kadar yüzlerce bebek, çocuk ve genç katledildi ve yüzbinlercesi katliam tehditlerinin gölgesinde yaşamaya devam ediyor.

Kapitalist barbarlık, egemen sınıflar dışındaki toplum sınıfları ve ezilen halklar için sömürü ve katliam düzenidir. Kapitalist dünya ve onun faşist iktidarları, ezilen insanlığın geleceği olan çocuklar ve gençler için geleceksizlik demektir. Kapitalizm, tüm politikalarıyla çocukları, gençleri barbarlık düzeninin devamlılığının yedek güçleri olarak konumlanmaya zorluyor, bunu başaramadığı durumlarda ise, katliam politikalarını her alanda devreye sokarak düzenini tesise soyunuyor.

Katliamlar, kapitalist burjuva devletlerin, polis ve askerlerinin kurşunlarıyla, yağdırdıkları bombalarla; kendi sömürü merkezlerini korumak ya da sömürge alanlarını korumak adına oluşturdukları sınırlarla; sömürü çarklarında ucuz iş gücü sağladıkları sömürgeci politikalarıyla; gerici faşist ideolojilerini sürdürmek için oluşturdukları aile, erkek egemenlikli anlayışın ürünü cins politikaları girdabıyla örgütleniyor. Kimi katliamlar, ezilen insanlığın, kapitalist barbarlığı tanıma ve ona karşı mücadeleyi büyütme kararlılığının silinmez hafızası olarak tarihe geçmiştir.

Yunanistan polisince katledilen Alexis Grigoropoulos bunlardan yalnızca biridir. Bir halk ayaklanmasının fitilini ateşleyen Alexis, katledilişinin 14. yılında binlerin dilinde isyana dönüşmeye devam ediyor. Katledildiğinde henüz 15 yaşında olan Alexis'in, ölüm yıldönümünün ön günü olan 5 Aralık'ta, bu defa Selanik'te 16 yaşındaki Roman genç Kostas Frangoulis, Yunanistan polisince başından vuruldu. Nedeni; aldığı benzin parasını ödememesi. Kapitalist dünyanın yarattığı, yoksulluk ve açlığın karşısında mücadele etmek, sömürü politikalarını reddetmek en büyük "suçlar" arasında bulunuyor. Anarşist Alexis'in isyankar ruhu 14 yıl sonra, 20 Euro bedelinde benzin parasını ödemek istemeyen Kostas'ın zihninde vücut buldu. Katliamcı eller, Alexis'i iki kurşunda katlederken, Kostas'ı başından vurdu. Alexis'in ardından başlayan ayaklanmaların, Kostas'la yeniden başlamasından ölümüne korkan Yunanistan devleti, 6 Aralık günü yapılan anma eylemlerine her noktada saldırılar örgütledi.

Suriye'den yola çıkan ailesiyle mültecilik yollarına düşerek, Türkiye'den Yunanistan'a geçmeye çalışırken bulunduğu botun batmasıyla 7 yıl önce katledilen Aylan Kurdi henüz 3 yaşındaydı. Aylan bebeğin katli sonrasında, kapitalist dünya devletlerinin döktükleri timsah gözyaşları hala hatırdadır. Katliamcı savaşların, açlık ve yoksulluğun sorumlusu değillermişçesine döktükleri timsah gözyaşlarına, sahte vaatleri eşlik etti. Aylan bebeğin katilleri, mültecilere dönük baskıcı ve katliamcı politikaları ağırlaştırarak devam ettirdi. Son dört yılda aileleri ile Avrupa'ya ulaşmaya çalışırken sınır boylarında, denizlerde katledilen bebek ve çocukların sayısı 500'ü aştığı ifade edilse de, sadece Akdeniz sularında daha fazla Aylan bebek katledildi. Mültecilik yollarında kaldıkları ülkelerde barınma sorunları çözülmediği için; sokaklarda donarak, aç kalarak ya da derme çatma barınaklarda çıkan yangınlarda katledilen mülteci çocukların sayısı ise magazinel bir hikayeye konu olmadıkça bilinmeyenler listesinde bulunuyor. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre; sadece 2022 Temmuz ayında Avrupa genelinde 2 bin mülteci çocuk "ortadan kayboldu". Başlarına ne geldiği, yaşayıp yaşamadıkları bilinmeyen bu çocuklar, kapitalist burjuva kurumlar için, istatistiki veri tabanına eklenerek unutulmaya bırakıldı.

İran'da ve dünyada ezilen halkların, isyan ve ayaklanma ruhunun hafıza merkezlerinden biri de Jîna Amini oldu. Üçüncü ayına giren İran'daki ayaklanmaların, en önünde yürüyen ve özgürlüğünü kazanma kararlılığını ısrarla haykıran onlarca genç, gerici faşist molla rejimi tarafından katledildi, yüzlercesi sakat bırakıldı.

Faşist şeflik rejiminin Türkiye ve Kürdistan'da çocuk ve gençlere dönük katliamlarının sayılmakla bitirilemeyecek listesinde, sokakta evinin önünde oynayan, ekmek almak için evinden çıkan, mülteci olan, çalışmak zorunda bırakılan, evliliğe zorlanan ve Kürt olarak doğma "suçu" işleyen çocuklar bulunuyor.

Berkin Elvan, faşist şeflik rejiminin polislerince katledildiğinde henüz 14 yaşındaydı. Özyönetim direnişleri boyunca katledilen Cemile Çağırga 10, Bünyamin İrci 14, Selman Ağar 9, Hakkı Külte 13, Fatma Elarslan 13, Hüseyin Ertene 16, Mehmet Mete 10, Rozerin Çukur 17, Aydın Mete 17, Cihat Morgül 14, Helin Hasret Şen henüz 12 yaşındaydı. Rojava'da, Başûrê Kürdistan'ında sömürgeci işgal saldırılarında bugüne kadar yüzlerce bebek, çocuk ve genç katledildi ve yüzbinlercesi katliam tehditlerinin gölgesinde yaşamaya devam ediyor.

Faşist şeflik rejiminin, daha fazla kar etmek için; ucuz iş gücü olarak kullandığı sayısız çocuk ve genç üretim alanlarında katlediliyor. Narenciye fabrikasında mevsimlik işçi olarak çalışırken katledilen Dicle Nur Selçuk 14, çelik kapı firmasında stajyer işçilik yaparken katledilen Ali Sait Karpınar 16, mobilya atölyesinde stajyer olarak çalışırken katledilen Emre Koç 17 yaşındaydı. Ucuz iş gücü aracı olarak, sömürü sisteminin dişlileri arasında, iş güvenliğinden, güvenceden yoksun olarak çalıştırılan 2 milyondan fazla çocuk bulunuyor. Her yıl bu çocukların onlarcası katlediliyor. 

Çocuk yaşta evlenmeye zorlanan yüzlerce kız çocuğu ve genç kadın cinsel taciz ve tecavüz saldırıları ve ölümle koyun koyuna yaşıyor. Faşist şeflik rejimi her fırsatta, kutsal aile safsatası ile bu kıyım ve katliam politikasının alanını genişletmeye çalışıyor, cemaatlerin ağzıyla çocukların evlendirilmesini meşrulaştırma amaçlı fetvalar verdiriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, evlilik yaşının 12'ye düşürülmesini istiyor. Geçtiğimiz günlerde İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı Onursal Başkanı Yusuf Ziya Gümülşel'in kızı H.K.G, babası tarafından 6 yaşındayken zorla evlendirildiğini, çocukluğu boyunca istismara maruz kaldığını açıklayarak, şikayetçi oldu. TÜİK verilerine göre, son 10 yılda 16-17 yaş grubunda 381 bin 418 kız çocuğu evlendirildi. Son 5 yılda kız çocuklarının yaptığı doğum sayısı ise 84 bin 462. Gerçek verilerin, bu oranların çok üstünde olduğu ve zorla evlendirilme yaşının 11'e kadar düştüğü biliniyor.

Ensar, Aladağ, Dikili, Karaman, İstanbul, Yalova ve daha pek çok kentte kurulu cemaat, ev ve yurtlarında yaşanan, çok küçük bir kısmının duyurulduğu bilinen, çocuklara cinsel taciz ve tecavüz saldırıları hafızalardaki canlılığını koruyor. Gelinen aşamada, 1 milyondan fazla çocuğun cemaat evlerinde kaldığı tahmin ediliyor. Cemaatler, giderek daha fazla derinleşen, yoksulluk ve açlığı kullanarak, yoksul aileleri çocuklarını cemaat evlerine yollamaya ikna ediyor. Faşist şefliğin şemsiyesi altında, palazlanarak örgütlenen cemaatlerin evleri ve yurtlarında yaşanan taciz ve tecavüzler örtbas ediliyor.

Kapitalist barbarlık düzeni ve onun uzantısı faşist şeflik rejimi, ufukta öngöremediği geleceğini; ezilen halkların geleceği olan gençliği kimliksizleştirme ve yok etme yolundan kazanmak istiyor. Ezilen halkların barbarlık ve sömürü düzenine karşı isyan ve ayaklanmalarının en dinamik ve öncü kuvveti konumundaki gençlik, geleceğin umut halesi olarak her gün daha fazla parıldıyor. Alexsis'in 14 yıl önce Yunanistan sokaklarında harladığı ayaklanma ruhunu, Jîna Amini İran sokaklarında tutuşturdu. Faşist şeflik rejimine karşı zamanın ruhu, gençliği fiili meşru mücadelede kararlıca yürüyerek, sokakları tutuşturacak isyan ve ayaklanmaları çoğaltmaya çağırıyor.