29 Eylül 2024 Pazar

TTB 2. Başkanı Ökten: İktidar intikam alıyor

TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı kimyasal silah kullanımına ilişkin yaptığı açıklamanın ardından hedef gösterildi, gözaltına alındı, tutuklandı. Saldırı bununla sınırlı kalmadı. Tüm Merkez Konsey üyeleri görevden alınmak isteniyor, TTB iktidar güdümüne alınmak isteniyor. Saldırıya ilişkin ETHA'ya konuşan TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, TTB'nin iktidarın sağlık hakkını gasp eden politikalarına karşı halkın ve hekimlerin haklarını savunduğu için hedef haline getirildiğini söyledi. Saldırının TTB ile sınırlı kalmayacağını vurgulayarak, ortak mücadele çağrısında bulundu.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) sadece AKP iktidarının değil daha önceki iktidarların da dönem dönem hedefindeydi. TTB yönetimlerinin yaptığı açıklamalar, birçok kez iktidarda bulunanların, devletin işlediği suçları, halkın sağlığının nasıl tehdit edildiğini açığa çıkarmıştır. TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın Güney Kürdistan'da PKK'lilere yönelik kimyasal silah kullanıldığına ilişkin görüntülere ilişkin değerlendirmeleri de bunun somut örneklerinden biri. Fincancı, görüntüler üzerinden uzman görüşü bildirmiş ve bir an önce bölgede inceleme yapılması gerektiğini söylemişti. Bu sözlerin ardından saray ve saray medyası tarafından hedef alındı. İfadeye gidebileceğini söylemesine rağmen evi basılarak gözaltına alınan Şebnem hoca, saraydan gelen talimatla 27 Ekim günü tutuklandı. Hedefe alınan sadece Şebnem hoca değildi. TTB'nin Merkez Konseyi'nin tamamı hedef alınarak görevden alınmaları, TTB'nin adının değiştirilmesi, yasal düzenleme yapılarak TTB'nin iktidarın güdümüne girmesinin sağlanmasının talimatı sarayın başındaki Erdoğan tarafından verildi.

'İKTİDARLAR TTB'NİN MÜCADELESİNDEN RAHATSIZ OLUYOR'
1953 yılında Anayasa güvencesi altında bir kamu kurumu olarak kurulan TTB, tüm hekimlerin üye olması zorunlu bir meslek örgütü. TTB'nin hekimlik etiğine aykırı davranan doktorlarla ilgili yaptırım uygulama hakkı var. ETHA'ya konuşan TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, TTB'nin, halk sağlığını önemseyen, halkın daha iyi sağlık hizmeti alması için uğraşan, hekimlerin daha iyi sağlık hizmeti sunması, ekonomik ve özlük haklarını korumak için kurulan bir meslek örgütü olduğunu hatırlattı. Bunları yaparken toplumcu, koruyucu sağlık hizmetlerini öncelediklerini, bu nedenle birinci basamağın önemine işaret ettiklerini Ökten, bugünkü ve geçmiş dönemdeki iktidarların TTB'nin bu verileri paylaşması ve bu anlayış doğrultusunda mücadele etmesinden rahatsız olduğu için sık sık hedef haline getirdiğini vurguladı.

'SAVAŞ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR'
TTB ile devlet arasında iki büyük çarpışma yaşandı. Bunlardan ilki 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinden sonra idam cezalarına ilişkin TTB'nin yaptığı açıklamaya dayanıyor. TTB Merkez Konseyi yöneticileri idam cezasına karşı çıktıkları için yargılandı. Diğeri ise 24 Ocak 2018'de TTB'nin yaptığı "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" açıklaması. Açıklamanın hemen ardından TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında soruşturma başlatıldı ve ifade vermeye gideceklerini söylemelerine rağmen tıpkı bugün Fincancı'ya yapıldığı gibi tüm Merkez Konsey üyeleri evleri basılarak gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar serbest bırakılırken açılan davadan da beraat kararı çıktı.

Bu iki örneği hatırlatarak TTB üzerinde iktidarın baskı ve saldırı politikalarını aktaran Ökten, yayınladıkları "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" açıklamasına ilişkin şunları söyledi: "Hekimlik mesleği var olduğundan beri yaşatmak üzerine kurgulanmıştır. Bizim amacımız hastalarımızın acısını hafifletmek, yaşam sürelerini uzatmak, daha iyi koşullarda yaşamalarını ve sağlık hizmeti almalarını sağlamaktır. Savaş milyonlarca insanı öldüren bir durum. Hekimler savaşa, çatışmalara, insanların ölmesine karşı çıkacaktır. Ama bu iktidar tarafından kara propagandayla çarpıtılmış ve şu an olduğu gibi TTB ve Merkez Konsey yöneticilerimiz linç politikasına maruz kalmıştır. Oysa ki biz mesleğimizin evrensel değerlerini savunuyoruz. Geçmişte de savunduk, gelecekte de savunacağız."

'PANDEMİ DÖNEMİNDE TTB KRİMİNALİZE EDİLDİ'
İktidar benzer bir saldırıyı pandemi döneminde gerçekleştirdi. Sağlık Bakanlığı ve iktidar, gerek pandemi verileri, gerekse de halk sağlığının korunması ve alınan önlemler bakımından gerçeklere aykırı açıklamalar yaptı. TTB o dönem hem halkın hem de hekimlerin sağlığını korumak bakımından alınması gereken önlemlere işaret etti, tabip odaları aracılığıyla sahadan aldığı gerçek verileri açıkladı. Bu da iktidarın hoşuna gitmedi.

TTB 2. Başkanı Ökten, halkın Sağlık Bakanlığının açıklamalarına güvenmediğini, TTB'nin ise en güvenilir kurum haline geldiğini vurgulayarak, "Yine ötekileştirme, kriminalize etme, değersizleştirme çalışmaları ve medya tarafından hedef gösterilme sıkça yapılmıştır. Ama her zaman için gerçekler ve Türk Tabipleri Birliği'nin haklı olduğu ortaya çıkmıştır" diye konuştu.

'5 DAKİKADA HASTA BAKILMAZ DEMEMİZ İKTİDARIN HOŞUNA GİTMİYOR'
AKP iktidarı döneminde uygulanan sağlıkta dönüşüm programının sağlık sisteminin çökmesine neden olacağına işaret ettikleri ve bugün yaşananın da bu olduğunu belirten Ökten, "Geldiğimiz noktada aylar sonraya verilen muayene, tanı ve tetkik randevuları, ameliyatlar bu gerçeği ortaya çıkarmıştır" dedi. Sağlık emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarının gasp edildiğini, şiddetin arttığını, çalışma koşullarının kötüleştiğini, 5 dakikada bir hastaya bakmaya zorlandıklarını, malpraktis yasasının ortaya çıkardığı sonuçlar, Covid-19'un meslek hastalığı olarak kabul edilmemesinin hekimler üzerinde yarattığı etkiye değinen Ökten, bütün bunların halkın sağlığını tehdit ettiğini, her geçen gün hasta ve hastalık sayısının arttığını vurguladı.

'İKTİDAR KENDİ SESİ DIŞINDA SES DUYMAK İSTEMİYOR'
Hekimlerin günde 80-100 hasta baktıklarını bunun iyi bir sağlık hizmeti üretmediğini söylediklerinde ise hedef alındıklarını söyleyen Ökten, "Bunları söylememiz iktidarın hoşuna gitmiyor. İktidar sadece kendi sesini ya da yandaşlarının sesini duymak istiyor. Bunu duymadığı zaman da herkesi ötekileştiriyor, kriminalize etmeye çalışıyor" dedi. 

'ŞEHİR HASTANELERİ SİSTEMİNİ DÜNYA TERK ETTİ'
Şehir hastanelerine de değinen Ökten, bu ülkenin 25 yıllık geleceğinin ipotek altına alındığını söyledi. Ökten, şehir hastanelerinin ekonomik ve bilimsel olarak sürdürülebilir olmadığını belirterek, Kanada, İngiltere, ABD, İtalya gibi ülkelerde terk edildiğini aktardı.

'İKTİDAR İŞ BIRAKMA EYLEMLERİNİN İNTİKAMINI ALIYOR'
Sorunlarını dile getirmek için Sağlık Bakanı ile görüşme taleplerine iki yıldır yanıt verilmediğini bu nedenle 1-2-3 günlük iş bırakma, g(ö)rev eylemleri yaptıklarını hatırlatan Ökten, "Bunlar tabii ki iktidarı rahatsız etti. Ve Türk Tabipleri Birliği'ni hedef almanın başka bir gerekçesini oluşturdu. İktidar açısından bunların bir şekilde intikamı alınacaktı, şu an iktidar o durumda" diyerek, Şebnem Korur Fincancı'nın tutuklanması ve TTB'ye yönelik son dönemdeki saldırının geçmişe dayandığına dikkat çekti.

'SALDIRI TTB İLE SINIRLI DEĞİL'
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın kimyasal silah kullanımının araştırılması yönündeki demecinin ardından tutuklanmasının yandaş medya ve bazı kesimlerin linç politikasının sonucu olduğunu belirten Ökten, Merkez Konsey üyelerinin görevden alınması yönünde hazırlanan ancak hala kendilerine ulaşmayan davanameyi hatırlattı.

Saldırının TTB ile sınırlı kalmayacağını vurgulayarak, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın TTB ve Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) yasasında değişiklik yapılacağı yönündeki açıklamasını hatırlatan Ökten, "Amaçları seçimle ele geçiremedikleri yerleri kendi yöntemleriyle ele geçirmektir" değerlendirmesinde bulundu.

'ORTAK MÜCADELEYLE BU SÜRECİ AŞABİLİRİZ'
Şebnem Korur Fincancı'nın gözaltına alınması, tutuklanması, TTB'ye yönelik saldırının artmasının ardından çok sayıda kurumun destek verdiğini belirten Ökten, saldırının durdurulmasının tek yolunun ortak mücadele olduğunu vurguladı.

Ökten, "Bizim çağrımız şudur: Hepimiz ortak mücadele zemininde, ortak dayanışmayla bu süreci aşabiliriz. Herkesi Türk Tabipleri Birliği'ne destek olmaya çağırıyorum. Bundan sonraki süreçte diğer kurumlara gelecek saldırılara karşı da hazırlıklı olmak durumundayız. Şebnem hocamızın haksız, hukuksuz, antidemokratik tutukluluğunun sona ermesi, en kısa zamanda özgür bırakılması hepimizin ortak hedefidir" diye konuştu.