28 Eylül 2024 Cumartesi

'Tedavi haktır engellenemez'

İstanbul, İzmir ve Ankara'da hasta tutsakların serbest bırakılmasını isteyen hak savunucuları, hasta tutsakların yaşamının devletin sorumluluğunda olduğunu hatırlattı.

Hak savunucuları hasta tutsaklar için İstanbul, İzmir ve Ankara'da eylemlerini sürdürdü.

İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 559'uncu F oturmasında, Gebze Kadın Hapishanesi'nde tutulan beyin tümörüne sahip ve epilepsi hastası tutsak Özge Özbek'in durumu kamuoyuyla paylaşıldı.

"Hasta mahpus Özge Özbek serbest bırakılsın" ve "Tedavi haktır engellenemez" pankartları açılan eylemde hasta tutsakların fotoğrafları taşındı. Basın açıklamasını okuyan Zehra Demir, bugünün İnsan Hakları haftasının ilk günü olduğunu hatırlattı ve bu nedenle hapishanelerdeki sorunlara çözüm bulunması çağrısını yineledi.

Hapishanelerde sağlık ve tedavi hakkı gasbının, işkence ve kötü muamelenin artarak devam ettiğini söyleyen Demir, bütün bunların özellikle hasta tutsaklar bakımından ölüme terk edilmek anlamına geldiğini söyledi.

Özge Özbek'in beyin tümörü için ameliyat olduğunu ve ameliyatın beyninde bıraktığı hasarla yüzde 70 işitme kaybı yaşadığını aktaran Demir, tümörün nüksettiğine de dikkat çekti. Özbek'in ameliyat olduktan sonra tedavisi bitmeden tutuklandığını söyleyen Demir, sonrasında Özbek hakkında 3 ay infaz erteleme kararı verildiğini ancak Özbek'in tedavisi bitmemesine rağmen infaz erteleme kararının uzatılmadığını ifade etti.

Özbek'in sevk edildiği Darıca Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Özbek için "Hapishanede kalamaz" raporu verdiğini ancak Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) "Hapishanede kalabilir" dediğini kaydeden Demir, "Özge Özbek, beyninde oluşan hasar, yeni tümörler ve epilepsi krizleri nedeni ile yaşamsal ihtiyaçlarını ancak arkadaşlarının desteği ile karşılayabilmekte, hapishane koşullarından kaynaklı olumsuzluklar sağlığının hızla bozulmasına neden olmaktadır" dedi.

6 Aralık'ta Özbek'in tekrar rahatsızlandığını ve hastaneye acil olarak sevk edildiğini, ameliyat olması planlandığını ifade eden Demir, Özbek'in tedavi edilmeden tekrar hapishaneye götürüldüğünü belirtti. Demir, şöyle devam etti: "Beyninde gelişen tümörler nedeni ile yeniden ameliyat olması gereken, daha önceki ameliyatının beyinde bıraktığı hasar nedeni ile kişisel bakımını arkadaşlarının yardımı ile sağlayabilen Özbek'in sağlık ve yaşam hakkının korunması ve tedavi olabilmesi için serbest bırakılması gerekmektedir."

Eylem boyunca, "Özge Özbek serbest bırakılsın", "Tedavi haktır engellenemez", "Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır" sloganları atıldı.

İZMİR
İHD İzmir Şubesi, hasta tutsakların sesini duyurmak için 265'inci kez Konak Eski Sümerbank önünde bir araya geldi. "Hasta mahpuslar ölüyor, susma suça ortak olma" pankartı açılan eylemde açıklamayı İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin okudu.

Serbest bırakılması için pek çok kez çağrıda bulunulan Ahmet Sılık'ın ve hapishanede düşüp beyin kanaması geçirdiği iddia edilen 26 yaşındaki kanser hastası tutsak Emre Abalak'ın yaşamını yitirmesine dikkat çeken İncin, "Bu iki vefat bize hapishanelerdeki durumun vahametini gözler önüne sermektedir. 26 yaşındaki bir kanser hastası neden hapishanede tutulmaya devam edilmiştir" dedi.

Devletin tutsakların yaşam hakkı konusunda hem ulusal hem uluslararası hukuk kapsamında sorumlu olduğunu vurgulayan İncin, "Sağlık hakkı hiçbir zaman yaşam hakkından ayrı düşünülemez. Yaşam hakkı ne kadar vazgeçilemez ve devredilemez bir hak niteliğinde ise sağlık hakkı da bu kapsamda değerlendirilebilir. İşte bu nedenle devletler sağlık hakkı ile ilgili olarak hareketsiz kalamaz" ifadelerini kullandı.

Hasta tutsakların tedavilerinde yaşanan sorunları anlatan İncin, çıplak arama, kelepçeli muayene, hastaneye sevklerde ring aracı, tek kişilik hücre gibi uygulamalarının ve sevklerin yapılmamasının tutsakların yaşamını tehdit ettiğini vurguladı. Kırıklar F Tipi Hapishanesi'nde kalan Bülent Zengi isimli tutsağın diz kapağı ameliyatı olacağı bilgisini ailesine haber vermek istediğinde gardiyanların işkencesine maruz kaldığını ve ameliyat da olamadığını örnek veren İncin, sorumlu kişiler hakkında soruşturma başlatılmadığına işaret etti.

Bir başka sorunun da ATK kararları olduğunu vurgulayan İncin, "Bizler tam teşekküllü diğer hastanelerin verdiği raporların da kabul edilmesini istiyoruz. Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir" dedi. İncin, şöyle devam etti: "Biz insan hakları savunucuları her ne konumda ve durumda olurlarsa olsunlar insanların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşam haklarını savunuruz. Yetkililerden hapishanelerdeki mahpusların da insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakları olduğunu hatırlatır; bu kadar hak ihlalinin olduğu bir ortamda insanca yaşamanın mümkün olamayacağından dolayı hapishanelerin koşullarının hemen düzeltilmesini ve hasta mahpusların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz."

ANKARA
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 431'inci haftasında hasta tutsakların serbest bırakılmasını istemek için İHD Ankara Şubesi önünde toplandı. "Tedavi haktır engellenemez, hasta mahpuslar serbest bırakılsın" pankartı açılan eylemde basın açıklamasını Nuray Çevirmen okudu.

Hapishanelerde 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunduğunu kaydeden Çevirmen, 2022 yılında 74 hasta tutsağın yaşamını yitirdiğini dile getirdi.

Metris R Tipi Kapalı Hapishanesinde tutulan ağır hasta tutsak Emin Güven'in durumunu kamuoyuyla paylaşan Çevirmen, 2016 yılında tutuklanan Güven'in öncesinde herhangi bir sağlık sorunu olmadığını belirtti. Hapishanede unutma, dilde peltekleşme, uyku hali baş gösteren Güven'in Bilkent Şehir Hastanesi'nde beyin ameliyatı olduğunu ve 1 hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra hapishaneye geri götürüldüğünü aktaran Çevirmen, Güven'in koğuşta enfeksiyon kaptığını, hayatını arkadaşlarının yardımıyla idame ettirdiğini söyledi.

1 ay boyunca aileye ATK sürecinin başladığının söylendiğine ancak sonrasında evrak eksikleri olduğu dile getirilerek 24 Aralık'a MR randevusu verildiğine işaret eden Çevirmen, "Ailesinin girişimi ile MR tarihi 14 Aralık'a alınmış ve ışın tedavisi de 28 Kasım'da başlayacak olmasına rağmen 25 Kasım Cuma günü refakatçisine İstanbul Metris R Tipi Hapishanesine sevk edileceği söylenmiş ve apar topar sevk edilmiştir. Metris'e sevk edildiği gün önce Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesine götürülmüştür. 28 Kasım'da ışın tedavisine başlanmış, 30 Kasım'da ailesi hastaneye giderek bilgi almak istemiş ancak alamamıştır" dedi.

Doktorların Güven'in bir hafta ışın tedavisi görüp hapishaneye döneceğini ama aslında durumunun kritik olduğunu ve hastanede kalması gerektiğini söylediğini aktaran Çevirmen, sonrasında Güven'in durumunun ağırlaştığını, bilincinin kapandığını ve ailesinin görüşmesine izin verilmediğini söyledi.

Çevirmen, şöyle devam etti: "Hastanın durumu çok ağır olmasına rağmen tahliye edilmiyor ve ailesine vedalaşma hakkı tanınmıyor. Tüm hastane süreçlerinde ve raporlarında durumunun oldukça kritik olduğu açıktır ve hem hasta açısından hem de ailesi açısından süreç acı verici hale geldiği için acil olarak tahliye edilmelidir."