28 Eylül 2024 Cumartesi

Tanya Kara yazdı | İfşa ediyoruz; bakanlık çocuk istismarını aklıyor!

"Çocuğun üstün yararı" adı altında Aile Bakanlığı 2 yıldır cinsel istismar failini ve bu suça ortak olanları koruyor. Aynı zamanda bu cemaatin faaliyetlerini sürdürmesine de izin veriliyor, destekliyor. Cinsel istismar faillerinin yargılanması için tek bir adım atılmıyor. Bakanlık işlenen bu suçların doğrudan muhataplarından biridir. Bakanlık fail erkeklerin, şiddet yuvası ailelerin, politik islamcı cemaatlerin aklanması ile yetkilendirilmiştir. İşlediğiniz suçları biliyoruz ve sessiz kalmıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşındaki kızını dini nikahla Kadir İstekli ile "evlendirdiği", 6 yaşından itibaren "oyun" denilerek cinsel istismara maruz bırakıldığı ortaya çıkmıştı. Tüm bu gerçekler adalet arayışına başlayan kadın arkadaşımızın çabaları ve uğraşları ile ortaya çıktı. Evlendirildiği kişiden boşanan ve ardından ailesinden şikayetçi olan kadının adalet mücadelesi yıllardır sistematikleşmiş cinsel istismarın devletin tüm kurumları tarafından nasıl üzerinin örtüldüğünü de ortaya çıkarmıştır. Kadın katliamlarının, tecavüzün, tacizin, çocuk istismarının görmezden gelindiği, cezasızlıkla ödüllendirildiği bilinmeyen bir gerçek değil bu coğrafyada yaşayan kadınlar için elbette. Ama bu devlet, ona bağlı tüm kurumları ve erkeklerin bu suç ortaklığını nasıl paylaşıyor gelin yaşanan örnekle bir kez daha görelim, gösterelim ve ifşa edelim.

NELER YAŞANDI?
6 yaşında Kadir istekli tarafından cinsel istismara uğrayan, ardından babası Yusuf Ziya Gümüşel tarafından"evlendirilen" bu süreç içerisinde sistematikleşen cinsel istismar ve fiziksel şiddete uğrayan, gittiği kuran kursunda hocası yaşananları bilmesine rağmen bile isteye susan, 14 yaşındayken adet düzensizliği sebebi ile başvurduğu hastanede bir doktorun istismarı ihbar etmesi üzerine polisin olaya dahil olduğu bir süreç gelişti. Karakola gidildi, ifadeler alındı. Kemik testi yapılmak üzere hastaneye gidildi, 21 yaşında birinin kemik testini verdiler olayın üzerini kapatmak için. Ve dosya kapatıldı. Savcılık doğum belgesini istemedi. Araştırmadı ve takipsizlik kararı verdi.

Cemaati, tarikatı, hastanesi, polisi ve savcısı bu aşamaya kadar nasıl da susup işbirliği ile çalışmış değil mi? Sadece bu kadar mı? Tabii ki değil. Devam edelim suç ortaklarını tek tek ortaya çıkarmaya.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık yaptığı açıklamada 30 Kasım 2020'de 6 yaşındaki bir çocuğun istismarı meselesi savcılığa yansımış ve 2020'den beri bu istismar olayını mağdurun gizliliği nedeniyle sakladık diye ifade etmiştir. 4 Aralık 2020'de ŞÖNİM'e gitmiş, konuk evine yerleşmiştir. O günden beri bakanlık bu suçu işleyenleri korumuş, saklanmış. Bu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere bakanlıkların, devlet kurum ve kuruluşlarının ilk işlediği suç değil.

Cemaat ve tarikatlarla, onlara bağlı vakıf ve okullarla Milli Eğitim Bakanlığı çocukların eğitimi için işbirliği projeleri yaptı. Adalet Bakanlığı cinsel istismarı "küçüğün rızası" olabilir diye aklamaya çalıştı. AKP-MHP milletvekilleri 15 yaş altı evliliğe af getirmeye çalıştı. Ensar Vakfı’nda 45 çocuğun cinsel istismara uğramış olması dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu tarafından "bir kereden bir şey olmaz" denilerek akladı. Ensar Vakfı ve MEB birlikte çalışmaya devam etti. Bir başka dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ise cinsel istismarın sorumluluğunu çocuklara yükleyerek "çocukların çığlık atması gerekiyor" dedi. Hepsi suç ortağı oldu.

BAKANLIK ÇOCUK İSTİSMARINI AKLAMAK İÇİN İŞ BAŞINDA
İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' davasına Aile Bakanlığı müdahil oldu. Aynı başkaca göz yumdukları, üstünü örtmeye çalıştıkları diğer çocuk istismarı davalarında olduğu gibi. Neden mi müdahil oluyorlar? Nasıl aklayacaklar başka türlü, istismarcıları nasıl koruyacaklar? Davalara müdahil olan bakanlık çocuğun üstün yararı için çalıştığını söylese de durumun böyle olmadığı bütün açıklığa ile ortada.

"Çocuğun üstün yararı" adı altında Aile Bakanlığı 2 yıldır cinsel istismar failini ve bu suça ortak olanları koruyor. Aynı zamanda bu cemaatin faaliyetlerini sürdürmesine de izin veriliyor, destekliyor. Cinsel istismar faillerinin yargılanması için tek bir adım atılmıyor.

Bunlarda yetmezmiş gibi bakanlığın işlediği bu suçlar açığa çıkınca Bakan Derya Yanık yaşananlara tepki gösteren kamuoyuna ve siyasilere şöyle sesleniyor; "Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Bunlar son derece insani ve her zeminde, her toplumda karşılaşılabilecek meselelerdir." Aile Bakanlığı diyor ki; "çocuk istismarı olağandır, münferit olaylardır, bizim toplumsal yaşamımızın içinde doğaldır". Bu açıklamayla suçluyu yine suç üstünde yakaladık. Elbette bakan Derya Yanık gerçekleri ifade ediyor bu açıklamasında. AKP-MHP erkek egemen faşist iktidarının toplumsal yaşamı örgütlemekten anladığı kadın katliamlarını, tacizi, tecavüzü, çocuk istismarını meşrulaştırmak oldu. İktidara geldiği günden beri polisinden yargısına, bakanlığına kadar kadın ve çocuklara karşı işlenmiş her suçu aklamak için var gücüyle çalıştı. Tek tek fail erkekleri ve bu suçların işlendiği aileleri korudular. Aile bakanlığının en üstün görevi erkek egemenliğinin ve faşist AKP-MHP iktidarının çıkarlarını korumak oldu.

Politik islamcı AKP-MHP iktidarı uzunca bir süredir toplumsal ahlaki değerlerin korunması, bu kapsamda da ailenin güçlendirilmesini özel bir şekilde önüne çekmiştir. Şiddetin, katliamın, istismarın olduğu emek ve cinselliğin sömürüldüğü bu ailelerde itaat eden makbul kadınları yaratmak istemiştir. Kadının toplumsal yaşama katılımının niteliksel sınırlarını çizmeye çalışmaktadır. Ailenin güçlendirilmesi, makbul kadınların yaratılması AKP-MHP iktidarının üstün çıkarıdır. "Ailelerimizi yıkacaklar" diyerek LGBTİ+ varoluşunu kabul etmeyen, bu varoluşa karşı açık savaş ilan eden AKP-MHP iktidarıdır. Aileyi tarikatlarla, cemaatlerle ve bakanlıkları ile güçlendirmeye çalışarak kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını geniş bir toplumsal ölçekte örgütlemeye çalışmaktadır. Son dönemde kadınların, LGBTİ+'ların ve çocukların kazanılmış haklarına dönük saldırıların kapsamı da genişlemektedir. Anayasal düzenlemeler, yargı paketleri ile şiddetin, tacizin, çocuk istismarının önünü açmış, cezasızlıkla ödüllendireceğini duyurmuştur. Tüm bunları yaparken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile uyum içerisinde çalışmıştır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işlenen bu suçların doğrudan muhataplarından biridir. AKP iktidarı boyunca bu bakanlığın işlediği değişik suçları ve dönemin bakanlarının yaptığı açıklamaları örneklerle birlikte yukarıda sıraladık. Bu bakanlık fail erkeklerin, şiddet yuvası ailelerin, politik islamcı cemaatlerin aklanması ile yetkilendirilmiştir. Fakat kimsenin atlamaması gereken bir gerçek var: İşlediğiniz suçları biliyoruz ve sessiz kalmıyoruz. Başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere erkek egemenliğinin çıkarlarını korumak için kadınlara, LGBTİ+'lara, çocuklara karşı işlenen suçları münferit olaylar olarak olağan, toplumsal yaşamın akışına uygun hale getirmenize müsaade etmeyeceğiz. Toplumsal yaşamın politik islamcı temelde örgütlenmesine karşı kadınların, LGBTİ+'ların, çocukların kurtuluşunun mümkün olduğunu sözümüz ve eylemimizle örgütleyeceğiz.