27 Eylül 2024 Cuma

Serhat Güneş yazdı | Avaşîn'e bağlılığın komutanı: Özgür

Tasfiyeci saldırı karşısında takatsizlik, geriye çekilme, kendini sınırlandırma, süreci göğüsleyememe biçiminde etkilenmeler bir tarafta gelişirken, Özgür Avaşîn'e bağlılığın komutanı olarak direnişi, dirilişi ve bir daha devrimci olanı en ileri biçimde temsil etti. O kendi geleceğini, devrimci üretkenliğini, "kendi tarihini yapma eylemi"nin yakın adımlarını "zorunluluklar dünyası"nın dışında, özgür alanlarda, devrimin ortasında, zamanımızın insan iradesinin kurucu faaliyetinin en üretken mekanında, Rojava'da görüyordu.

Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Lenin'in geleneksel olarak anıldığı Berlin yürüyüşü hafta sonunda Avrupa'nın dört bir yanından akın eden farklı uluslardan yüze yakın genç ile bir akşam programında birlikteyiz. Konumuz ve konuğumuz komünist önder Ahmet Şoreş ve genç komutan Firat Newal, özelde de Firat. Zira Firat veya kimlikteki ismiyle Özgür Namoğlu, yeni dönemin uzman savaşçısı ve yeni insanın prototipi olarak bu sıralardan, Avrupa'dan kopup gitti.

Avrupa'daki komünist gençlik çalışmalarının gelişim dinamiği ve "demografisi" gereği onu tanıyan, bire bir çalışma yürüten yoldaşların sayısı çok fazla değil. Firat'la yeni tanışacak olanlar biraz gergin, tanıtacaklar da tabii. Çünkü herkes bu anmanın sonuçta "kendilerinde bağlanacağı"nın farkında.

Atmosfer ve salonun ruhu devrimci, sessiz bir tebessüm ve heyecan var havada -tıpkı Özgür gibi.

AVRUPA'DAKİ ÖZGÜR
Tabii ki devrimciliği mekanla, bölge veya ülkelerle "sınırlayan" yaklaşımlar kaba. Zira Avrupa da dahil dünyanın her tarafında toplumsal devrim çağına akıyor zaman. 21. yüzyıl ayaklanmalar yüzyılı olarak gelişirken emperyalist merkezlerde de devrimci öncüler, kadrolar ve örgütleri doğuyor, yeniden yapılanıyor.

Bu, genel bir doğru olmasına karşın Özgür'ün devrimci tarihinin "doğrusu" değildi.

2008'de 14 yaşında ayak bastığı Avrupa'yı "zorunlu koşul" olarak kabul etti. Göçmen olmanın zorluklarını yaşadı, fakat uyumlu kişiliği, eşit ilişkileniş tarzıyla girdiği ortamlara ayak uydurdu.

Devrimci ailenin bir çocuğu olarak -ve aynı zamanda da öznel irade geliştikçe isteyerek- zamanını dernekte yoldaşlar ile geçirdi ve eylemlere katıldı.

16 yaşında örgütlü yaşamı adımlayan Özgür, başta Dortmund gelmek üzere Ruhr bölgesinin çeşitli kentlerinde gençlik çalışmaları yürüttü.

Bu dönemde Avrupa'da "eskimiş devrimci" kibri ve sınırlandırılmış devrimciliğin "dışsal basıncı"na karşı kararlı, kurallı ve yalın bir ideolojik duruş geliştirdi.

Gençliğinin Avrupa'daki yıllarını geçirdiği Dortmund'da faaliyetlerin gerilemesi ve sonuçta "durma noktasına" gelmesi onun iradesini ve azmini kıramadı. Gençlik çalışmasını sürdürerek, yeni yollar ve örgütlenme biçimleri arayıp deneyerek Dortmund'da iradeyi ve devrimci olanı temsil etti.

Gürültülü biri değildi Özgür, kendisini, yaptıklarını konuşmayı sevmezdi. Bu bakımdan bazen "arka plandadır". Bu arka plan veya "devrimin mutfağında" kişiliğiyle, duruşuyla ve ortamdaki pratiğiyle parıldar. Gençlerin ilgisi bu bakımdan üzerindedir. İyi bir dinleyicidir ve yoldaşlarına güven verir. İsteklerini, iddialarını "bağırmaz" ama adanmışlığı gözlerinde yazılıdır ve herkesçe kabul edilir.

2013'de Gezi-Haziran ayaklanmasının patlak vermesi ve Rojava devriminin kurumsallaşması, komünistlerin rolünün Serkan Tosun'un ölümsüzlük haberi ile belirginleşmesiyle Özgür'ün hareket tarzı da daha örgütlü, ciddi ve pratik oldu. Çekingen görünümüne rağmen o bir öncüydü. Düşü ve pratiğinde her zaman yeniyi, ileriyi temsil etti, zorladı.

Türkiye ve Kürdistan'ın onu "çekmesi" ve ilgisinin odağında olmasına karşın çalışma alanlarının teorik, siyasi ve ideolojik konularını araştırır, eğitimin konusu yapar, kafa yorardı. Dortmund ve çevresindeki antifaşist eylemlere kendisiyle birlikte çevre gençlerinin katılımını örgütlerdi.

Uzun yıllar Avrupa'da faaliyet yürütmesine rağmen bu döneme ait fotoğrafları azdır. Fakat sınırlı bu fotoğraflarda da yoldaş ortamında sade bir gülümseme vardır. Rojava'dan çıkan fotoğraflardaki gözlerinin gülüşü kadar belirginleşmese de yoldaşlar ile birlikteyken mutludur.

Çok erken bir dönemden itibaren kendisini bir militan, devrimin zor araçlarıyla kuşanan bir gerilla olarak düşünür. Elinin "engeli"ni sorunlaştırdığı dönemde bile söylemese de bu düş ve eğilim belirgindir kendisinde. Zilan ve Yılmaz'ın ardından Mazlum ile güç kazanır, "Avaşîn ile eyleme dönüşür".

Elindeki rahatsızlık giderek "engel" olmaktan çıkar onun için.

AVAŞÎN'E BAĞLILIĞIN KOMUTANI
Ölümsüzlere bağlılık onun en belirgin özelliklerinden biridir.

'68 öğrenci hareketi ile '71 çıkışının önderleri ve partinin ölümsüzlerine bağlılığıyla onların maneviyatı ve değerler birikimi onda tam anlamıyla vücut bulmuştu. Üslubu, giyimi kuşamı ve tarzıyla bu maneviyatı yüksek düzeyde temsil ediyordu.

Kobanê muharebesi, Avrupa'da da yaygın ve kitlesel bir enternasyonalist direniş ile bütünleşerek zafere ulaştı. Özgür, genç komünistlerin ilgisinin yönlendirilmesi ve eylemli bir varoluşa bürünmesinin öncülerinden biri oldu. İvana'nın cenaze töreninde başı dikti ve bu tavrı çevresini de örgütledi.

2015 yazında SGDF'nin Kobanê'yi yeniden inşa kampanyasına paralel olarak ICOR'un örgütlediği "yeniden inşa tabur"una gönüllü olması tabii ki de şaşırtıcı olmadı. O, eylemlerde slogan olarak attığı "Kobanê'de düşene, dövüşene bin selam"ı kendisi götürmek istiyordu. Gittiği Kobanê'de parti güçleriyle buluşmuş, devrimin havasını solumanın özgürleştirici ve dönüştürücü etkisini hissetmişti. AKP'nin DAİŞ eliyle gerçekleştirdiği Suruç katliamı sırasında o düş yolcularının ulaşmak istediği yerde, Kobanê'deydi.

ICOR taburuyla döndüğünde onun "geçici", belki de veda etmek üzere Avrupa'ya geldiği belliydi. Onu her yönüyle yeni dönemin ölümsüzleri, özelde de enternasyonalist savaşçı İvana Hoffmann ile Suruç ölümsüzleri yönetiyordu.

Faşist şeflik rejiminin Suruç katliamıyla yürürlüğe koyduğu Çöktürme Planı'nın kurucu terörü karşısında direnişin kurucu öncülerinden oldu. Özgür o dönem öne çıkmanın, savaş ve devlet terörüne karşı çizgi devrimciliğini yükseltmenin "zamanı" olduğunu anladı, hissetti ve hissettirdi.

Tasfiyeci saldırı karşısında takatsizlik, geriye çekilme, kendini sınırlandırma, süreci göğüsleyememe biçiminde etkilenmeler bir tarafta gelişirken, Özgür Avaşîn'e bağlılığın komutanı olarak direnişi, dirilişi ve bir daha devrimci olanı en ileri biçimde temsil etti.

O kendi geleceğini, devrimci üretkenliğini, "kendi tarihini yapma eylemi"nin yakın adımlarını "zorunluluklar dünyası"nın dışında, özgür alanlarda, devrimin ortasında, zamanımızın insan iradesinin kurucu faaliyetinin en üretken mekanında, Rojava'da görüyordu.

Bu aynı zamanda hiçbir zaman "tam olarak" alışamadığı Avrupa'dan mutluluğu fethetme, "ben"liğe yolculuğuydu.

Bir karar verdikten sonra adanmışlık ve acabasızlık O'nun düşünüş ve hareket tarzıydı. Avaşîn'e bağlılığın komutanı Firat'ın başarısını koşullayan bu özellik, Özgür'ün Avrupa'nın koşulları içerisinde geliştirdiği bir özelliğiydi.

ÖZGÜR, FİRAT'I AVRUPA'DA YARATMAYA BAŞLAMIŞTI
Daha öncesi bir yana Özgür, "geçici" olarak döndüğü Avrupa'daki aylarında komutan Firat'ı yaratmaya başlamıştı bile.

Bu süreç içerisinde yoldaşlarıyla ilişkilerinde, tartışmalarda, eğitimlerde önceliklerini belirginleştirmiş, her şeyi bir hazırlık anı olarak işlevlendirmişti.

Partisinin açıklamasında belirtildiği üzere "yeni bir yaşam için" yöneldiği Medya Savunma Alanları'ndaki Hüseyin Demircioğlu Akademisi'nden önce Avrupa'da partinin politik-askeri çizgisi, kır ve kent gerillası, politik taktikte devrimci zorun rolü gibi konularda "nitelik biriktiriyordu".

Bu süreç ve daha sonrasında da "geride bırakacakları" konusunda yüksek sorumluluk duygusuyla hareket etti.

Çok sevdiği kardeşini yoldaşlarına emanet etmeyi ihmal etmedi. Dortmund ve çevresi gençlik faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için Avrupa'daki son aylarında özel örgütçü bir yönelim içerisinde oldu.

Bilinçli bir tercih ve kendi gelişimini yönetmenin bir ürünü olarak Özgür, Avrupa'da Firat'laşmaya girişmişti. Daha hızlı adımlar ile yürümek, kopmak-sıçramak ve komutanlaşmak, partinin askeri varlığını güçlendirmek ve Ortadoğu ve dünyada sosyalizme uzanabilecek, yeni bir dünyaya kapı aralanan Rojava'yı savunmak için artık Avrupa'nın sınırlandırıcı sahasından "kurtulmalıydı".

O'nu "dar"layan nehir yatağından özgürleşerek Firat'laştı.

Avrupa'dan "çıkışı" ve komutanlaşma süreciyle tamamlanacak, Avrupa'dan başkaca izlenimler ve anlatımlar, anekdotlar ile zenginleştirilerek aktarılacaktır kuşkusuz zaman ile Firat Newal yeni kuşaklara. Zira o her şeyden önce yeni insanın bir prototipi oldu.

***

Etkinliğin sonunda Firat Newal'in Avrupa'daki gençlere seslendiği video mesaj izlendi. Firat doğrudan kendisi sesleniyor gençlere ve "anlatıcılar aradan çekiliyor". Dahası, Firat o salonda herkese sesleniyor: "Devrime katılın."

Firat'ın çağrısına cevap vermek üzere ayağa kalkan onlarca genç O'nu anladığını söylüyor: "Mesaj bana, başım yukarıda, üç adım öne çıkmalıyım."