28 Eylül 2024 Cumartesi

Pınar Gayıp yazdı | İşçi, emekçi şenliğinden işçi cinayetlerine evrilen futbol

20 Kasım'da Dünya Kupası başlıyor. Dünya Kupası öncesi ev sahibi ülkeler FIFA'nın istediği inşaatları yerine getirebilmek için sayısız işçiyi katletti. Ancak Katar, işçi cinayetleriyle tabir-i caizse bu ülkeleri fersah fersah geride bıraktı. Şu ana dek 20 bin göçmen işçinin 12 stadyum inşaatlarında katledildiği ortaya çıktı. Ancak daha fazla işçinin katledilmiş olması da su götürmez bir gerçek.

2022 Dünya Kupası 20 Kasım'da başlıyor. Bu yıl ev sahipliğini ise Katar üstleniyor. Katar hükümeti ev sahibi olmasının duyurulmasının ardından coşkulu bir açıklama yapmış, eşi benzeri görülmemiş bir inşaat yapacağını ilan etmişti.

20 BİN GÖÇMEN İŞÇİ KATLEDİLDİ
Doğrudur. Dünya Kupası öncesi ev sahibi ülkeler FIFA'nın istediği inşaat ve yapı şartlarını yerine getirebilmek için sayısız işçiyi katletti. Ancak Katar, işçi cinayetleriyle tabir-i caizse bu ülkelerin hepsini fersah fersah geride bıraktı. Şu ana dek 20 bin göçmen işçinin 12 stadyum inşaatlarında katledildiği ortaya çıktı. Ancak daha fazla işçinin katledilmiş olması da su götürmez bir gerçek.

Katar'ın ev sahipliği 2010 yılında açıklandı. Hemen ardından dünyanın en fakir 50 ülkesinden Hindistan, Pakistan, Nepal, Bangladeş, Sri Lanka, Filipinler ve Kenya'dan yüz binlerce göçmen işçi, inşaatlarda çalışmak için getirildi. İşçilerin getirildiği 2010 Aralık'ta onlarca işçinin katledildiği basına yansıdı. Katar resmi bir açıklama yapmadığı gibi üstünü örtmeye dahi ihtiyaç duymadı.

HAYATTA KALAN İŞÇİLERİN ÜCRETLERİ GASP EDİLDİ
Onbinlerce işçinin katledildiği organizasyonda hayatta kalan işçilerin ise hakları gasp edildi. 2021 yılında Al Bandary International Group, göçmen işçilerin ücretlerini ödemedi. Başkent Doha'da da bulunan şirketin önünde eylem yapan işçiler darp edilerek gözaltına alındı, ücretleri ödenmeyerek sınırdışı edildi.

EV SAHİBİ BREZİLYA'DA HALK SOKAĞA DÖKÜLDÜ
İşçilerin cansız bedenleri üzerine varlığını inşa eden FIFA organizasyonlarının tarihinde bu işçi katliamları hep oldu. Dolayısıyla Katar'daki katliam ne ilk ne de son. 2014 yılında ev sahibi Brezilya'da halkların FIFA protestosu; polis saldırısı, işkenceli gözaltılar hala hafızalarda. 2014 yılında Dünya Kupası'na ev sahibi olacağı açıklanan Brezilya'da halk, böyle bir organizasyona harcanacak paranın ekonomiye zarar vereceğini, yoksul halkın daha da yoksullaşacağını vurgulayarak itiraz etmiş sokaklara dökülmüştü. Futbola milyonlarca dolar harcanmasına karşı çıkan en az bir milyon kişi, bu paranın sağlığa, eğitime harcanmasını istemişti.

Öte yandan FIFA'nın inşaatların yetişmesi için sürekli uyardığı ülkede çok sayıda işçi, iş cinayetinde katledilmişti.

ORGANİZASYONLARIN BÜTÇESİ HALKTAN KESİLİYOR
1934 yılına kadar kurayla belirlenen ev sahibi ülkeler 1938'den itibaren seçimle belirleniyor. Bu da ciddi bir rüşvet ağını oluşturuyor. Dolayısıyla FIFA organizasyonlarına harcanan milyonlarca dolar, yerel halkın cebinden çıkıyor, halk daha da yoksullaşıyor.

SERMAYENİN KAR ARACI
Sermayenin en önemli kar aracı olan futbolun kökeni işçi ve emekçilerin sokak aralarında eğlence amacıyla başlattığı, günler hatta aylar süren, kuralsız ve parasız oynanan bir oyundu.

FUTBOLUN KÖKENİ
Futbol Çin'de MÖ 300-200'li yıllarda askeri eğitim olarak "cuju" adıyla oynandı, birkaç yüzyıl sonra Japonya'da "kemari" adıyla devam etti, Antik Yunanda "episkiros", Roma İmparatorluğu döneminde ise "harpastum" adını alarak çeşitli aşamalardan geçti. Askeri eğitimde sabit kurallar ve rekabet varken, daha sonra bu kurallar kaldırıldı rekabetten ziyade eğlence temel alındı.

İŞÇİ VE EMEKÇİLER ARASINDA ŞENLİK, DAYANIŞMA OYUNUYDU
Ancak futbol esas biçimini 18. yy. İngiltere'sinde kazandı. İşçi sınıfı arasında bir eğlence olarak başlayan oyun halkçı ve kolektif bir nitelik taşıyordu. Kuralları ve süresi yoktu. Bazen bir futbol oyunu günlerce hatta aylarca sürer, oyun sırasında açlıktan, uykusuzluktan ve yorgunluktan bayılan oyuncuların yerine yenileri geçerdi. İşçi ve emekçiler arasında tamamen eğlence amaçlı oynanan bu oyun herhangi bir ticari kaygı da gütmüyordu. Çoğu zaman plastik topun yerini, bir taş, konserve kutusu ya da içi doldurularak büyütülmüş bir çaput alıyordu.

İŞÇİ ŞEHİRLERİNDE KULÜPLER KURULDU
19 yy. sonlarında 20. yy. başlarında ise İngiltere'nin proleter yoğunluklu şehirleri Manchester, Liverpool ve başkent Londra'da futbol kulüpleri kuruldu. Bu kulüplerin birçoğu işçi yoğunluklu olmakla birlikte F. Engels Manchester United'in kurucularındandır. Ve bu kulüplerin bayraklarının kırmızı olması da tesadüf değildir.

KARŞI ÇIKAN MONARŞİ DAHA SONRA KURUCUSU OLDU
Ezilenlere ait bir dayanışma, şenlik aktivitesi olan futbol bir süre sonra emekçilerin elinden alınmak istendi. İlk çıkışında İngiliz monarşisi tarafından yasaklansa da 1863 yılında ilk futbol federasyonu yine İngiltere'de kuruldu.

FAŞİZMİN GÜCÜ OLARAK PROPAGANDA EDİLDİ
Burjuvazinin el koymayı amaçladığı futbol bir dönem faşizm tarafından da gasp edilmek istendi. Çünkü futbolun siyasi yönü o yıllarda ticari yönünden daha öncelikliydi. 1922 yılında İtalya'da iktidarı ele geçiren faşist Mussolini, kitleleri saran futbolu bir araç haline getirmek istedi. Kendisi sevmese de popülaritesinden etkilendiği futbolla ilgili ilk adımını 1929'da Seria A takımını kurarak attı devamla büyük stadyum inşaatlarına başlandı. Futbolun gücü o Mussolini'yi öylesine sarmıştı ki "saf İtalyan ırkı"nı tehlikeye atarak Güney Amerika takımlarında yer alan İtalyalı futbolcuları transfer etti, slogan şuydu: "İtalya için ölebiliyorlarsa İtalya için de oynayabilirler." 1938 yılında İtalya ve Macaristan arasında oynanacak maç öncesi faşist Mussolini futbolculara "ya galibiyet ya ölüm" telgrafı yolladı. Maçı kazanan İtalyanlar, kupa törenine faşist ordunun üniformalarıyla çıkınca tüm dünyada ve ülke içinde futbol faşizmin gücü olarak propaganda edildi.

NAZİLERE KARŞI KAZANAN 12 OYUNCU KURŞUNA DİZİLDİ
Faşizmin bir diğer temsilcisi Hitler ise futbolu himayesine almak için çok çabaladı. Almanya'nın Gelsenkirchen şehrinin bir işçi mahallesinde kurulan ve madencilerin takımı olarak bilinen Schalke OL kulübünü sol kimliğinden dolayı düşürüp Nazi partisinin resmi takımı haline getirmeye çalışsa da başarılı olamadı. 1942 yazında Nazi Almanyasıyla Kiev yerel takımı arasında oynanan futbol maçında, Kievli futbolcular ilk yarıyı önde tamamladıklarında Naziler tarafından tehdit edilmiş, kaybetmeleri istenmiştir. Günlerdir aç olan ve koşmaya dermanı olmayan hatta açlıktan ağızları kokan işçi futbolcular bunu faşizme karşı bir direniş olarak kabullenmiş ve açık ara farkla maçı kazanmıştı. 12 oyuncu maçın bitimi sonrası stadyumun dibinde kurşuna dizildi.

1904 YILINDA ÜLKELERİN ŞİRKETLERİ HALİNE GELDİ
1904 yılında Uluslararası Futbol Federasyonlar Birliği'nin (FIFA) kurulmasıyla, futbol tamamen ticarileşti, sermayenin önemli bir gelir kaynağı oldu. 1930'dan bu yana düzenlenen FIFA Dünya Kupası, ülkelere ciddi gelir getirdi. FIFA başkanları patronların toplantılarına katılmaya başladı bu toplantılarda yüksek miktarlarda rüşvetler gündeme geldi. Bugün futbol artık tamamıyla büyük tekellerin himayesi altında bir şirket haline geldi. İşçilerin kurduğu takımlar satın alınarak maçlara dev bütçe ayrıldı. Bu nedenle bugün karşı çıkılan futbol değil artık endüstriyel futbol. Ve pek çok kapitalist sektörü kapsayarak gelişiyor. Dünya Kupası ve benzeri organizasyonlar devasa turizm,reklam ve ticaret panayırları olarak işlev görüyor.Özellikle Dünya Kupası organizasyonlarında geçici genelevler kuruluyor. Kadın bedeni en pervasız ve hoyrat bir sömürünün nesnesi haline getiriliyor. Seks endüstrisi bu eğlence endüstrisinin temel bir bileşeni haline gelmiş bulunuyor. İslam şeriatı kurallarıyla yönetilen Katar'ın Dünya Kupası organizasyonu boyunca alkollü içkilerin tüketimini serbest bırakması endüstriyel futbol sektörünün gücünü gösteren en çarpıcı veridir. Bu dünya kupasınında en büyük kazananları uluslar arası şirketler olacaktır.

Son sözü futbol hakkında yazılarıyla bilinen Simon Kuper'a bırakalım: "Futbol asla sadece futbol değildir."