28 Eylül 2024 Cumartesi

Newroz: Kürt halkının özgürlük şöleni

Newroz ve Demirci Kawa destanı her ne kadar farklı içerik ve formlarda anlatılagelse de, dört parça Kürdistan'ın her bir parçasında yürütülen özgürlük mücadelesine farklı düzeylerde etkisi olduğu gibi, bütün anlatımların üç ortak noktası vardır. Newroz, en eski özgürlük bayramıdır. Kürt halkının zulme, sömürü ve baskıya karşı başkaldırı ve özgürlük savaşımı günüdür. Kawa'nın direniş ruhu giderek evrenselleşmiş, özgürlük mücadelesi yürüten halkların elinde günümüze değin yaşayagelmiştir.

Kürt mitolojisi şöyle der: Asur'un zalim kralı Dehaq boynunda iki yılan taşırmış. Bu yılanları çocuk beyniyle beslermiş. Bundandır ki, her gün iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yedirirmiş. İki Kürt, Dehaq'ın saray mutfağına sızmayı başarıp kesilip beyinleri çıkarılacak her iki çocuktan birini saklayıp, yerine bir kuzu beyni koyar. Her seferinde, kurtarılan çocukları da gizlice saraydan dışarı çıkarırlar. Halk da o çocukları dağlara kaçırıp mağaralarda büyütür.
Yedi çocuğunun altısı Dehak'ın yılanlarına yem olan Demirci Kawa, çocukları, ateşinde kızdırıp örsünde dövdüğü kılıçlarla silahlandırıp birer savaşçı olarak eğitir.
Bir 20 Mart günü Demirci Kawa önlüğünü çıkarıp bir dalın ucuna asarak bayrak yapmış, elinde çekici, ardında kılıç kuşanmış savaşçı çocuklar dağlardan inip Dehak'ın sarayını basmışlar. Kawa çekiciyle zalim Dehaq'ın başını ezmiş. Mezopatomya halkları Dehaq'ın zulmünden kurtulup özgürlüklerine kavuşmuşlar. 21 Mart'ta da dağlarda yakılan ateşlerin başında özgürlüklerini kutlamışlar. O günden beri de Newroz, bir özgürlük bayramı olarak yakılan ateşler başında kutlanır olmuş.

Bu, hikaye edilişin sadece bir ve en yaygın olan biçimi. Yazıda amaçladığımız şey  tarih yazıcılığı olmasa da Newroz'un ve Kawa'nın tarihsel anlatımlarının farklılık gösterdiğini belirtmenin bir sakıncası olmayacaktır. Bunun sözlü tarih aktarımı bir ayağını oluştursa da birçok tarihsel ve siyasal nedeni de vardır. Bunlardan da en belirleyici olanlardan bir tanesi Kürt, ulusunun parçalanmışlığıdır. Bu birlik, birliktelik sağlanmaksızın da tarihsel aktarımlardaki birliğin sağlanamayacağı bir gerçektir.

Öte yandan Kürt tarihinden aktarımlar sözlü aktarıma adayansa da dönemin şair ve yazarları Newroz ve Kawa Destanı'nı tüm farklılıklarına karşın belirli düzeylerde yazılı hale de getirmişlerdir. Zerdüşt'ün kitabı Zend Avester, Firdevs'in Şerefname'si, Ömer Hayyam'ın Newrozname'si ve Şerefxan'ın Şerefname'si bunlar arasında sayılabilecek yazılı eserlerdir.

Bugün güncel siyasal olaylarla da iç içe geçerek kutlanan Newroz giderek serhildanlarla güçlenirken, aynı zamanda Kürt ve Mezopotamya'nın diğer halklarının kültürel kök ve zenginliklerini de göstermektedir. Ortadoğu halkları ve özellikle Kürt halkının kimliksel ve siyasal şekillenişinde belirleyici bir yer tutmaktadır.

Uluslar, sahip oldukları kültürel ve sosyal zenginliklerle tarihte yer alır. Her ulus da tarihte tuttuğu yerden uluslararası kültürlerin şekillenmesine katkı sunar.

Kültürel ve sosyal olgular ulusların bağımsızlık mücadelesinde de önemli bir yer tutar. Bunu en somut biçimde Newroz ve Kawa destanı üzerinden Kürt tarihinde görmek mümkün. Newroz, Dehaq zulmüne son veren Demirci Kawa'nın önderliğinde başlayan zulme karşı başkaldırının simgesi olmuştur. Bu temel Kürt tarihini, sömürü ve inkara karşı Kürt direnişlerini sürekli besleyen, güçlendiren bir yerde durur.

Gelişip yenilenen Kürt direnişi içinde Demirci Kawa 'efsanesi' de yeniden yeniden gündeme gelir. Kürt özgürlük mücadelesi içerisinde "Modern Kawa" olarak tanımlanan Mazlum Doğan bunun en açık simgesi konumundadır. Bu, halkların direniş geleneğini gösterdiği gibi kültürel ve tarihi kökleri üzerinde kendilerini ve savaşım biçimlerini yenileyerek, sürekli güncelleyerek varlık zeminlerini oluşturduklarını da gösterir.

Kürt özgürlük mücadelesi, tarihle bağı içerisinde zulme, inkar ve sömürüye karşı serhildanlar, direnişler etrafında olgunlaşmıştır. Zindan direnişleri, 84 atılımı, 91-94 Newroz serhildanları, 2004 atılımı ve en nihayetinde Rojava Devrimi bu uzun soluklu özgürlük mücadelesinin sadece belli başlı kesitlerini oluşturur.

Özellikle 91-94 Newroz serhildanları Kürt özgürlük mücadelesinin 'sadece' gerillaya dayalı olarak yürütülmesi biçiminden çıkarak halklaşması yönüyle diğer serhildanlardan ayrılır. Tam bir imha saldırısı altında faşist diktatörlüğün sömürgeci politikalarına ve tüm yasaklara rağmen binlerce Kürt'ün başta Botan olmak üzere Bakur Kürdistan'da serhildana durması, serhildan halini Newroz alanlarına taşıyarak şehir direnişlerinin zeminini oluşturması Kürt direniş tarihinin kayda değer bir sıçrama noktasını oluşturur.

İlk kitlesel Newroz olan 91 Newroz'unda, Nusaybin'de kitle üzerine ateş açılır, 31 kişi yaşamını yitirir. Kitle sabaha dek barikatlar kurarak, barikat ateşlerinin başında Newroz'u kutlar.

92 Newroz'u da farklı geçmez. Gercüş'de Newroz'u kutlayanların üzerine ateş açılır, 2 kişi katledilir. Cizre, Nusaybin ve Amed başta olmak üzere birçok yerde yapılan kutlamalara özel harekat timlerinin saldırısında 94 kişi katledilir.

93 Newroz'u Halkın Emek Partisi (HEP) öncülüğünde birçok merkezde kutlanır.

94'de halk tüm devlet kuşatması, daha öncesinden yapılan siyasi operasyonlar ve PKK'nin çağrılarına rağmen Newroz'u bulabildiği bütün alanlarda, sokakta, mahalle aralarında kutlamaya yönelir. Amed'de ve bir çok il ve ilçede esnaf kepenkleri kapatır.

En nihayetinde, 91-94 Newroz'ları sömürgeci Türk devletinin saldırılarına rağmen barikat ateşlerinin başında karşılanır. Sömürgecilik karşısında bir halkın özgürlük arayışı şölenine dönüşür. Aynı zamanda Newroz kutlamalarını direnişe çeviren halk kitleleri, Newroz'u sömürgeci faşist Türk devletine karşı bir mücadele zeminine taşıyarak kendi özgürlük alanlarını da oluşturmaya başlar.  Başka bir deyişle, Kürt halkı kendi tarihini sömürgeciliğe ve faşizme karşı direniş çizgisinde yeniden yaratır.

Bununla beraber faşist sömürgeci Türk devletinin Kürt halkına yönelik saldırı biçimi gelişen halk hareketini şiddet ve zora dayalı olarak bastırmakla sınırlı kalmaz. Türk devlet geleneğiyle bağı içerisinde psikolojik savaş biçimlerinin yanında sömürgeci faşist devlet aklı, Newroz'u içeriğini boşaltıp bağlamından kopartarak sahiplenmeye başlar. Üniversitelere "Nevruz'a hazırlanın" başlığıyla genelgeler gönderilir, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın katıldığı kutlamalar düzenlenir, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ise askeri birliklere gönderdiği mesajla TSK'nın "Nevruz"unu kutlar, bir genelge ile de 17-24 Mart günleri "Nevruz Haftası" olarak ilan edilir.

Sömürgeci faşist devlet karşısında gelişen halk hareketi, sömürgeciliği farklı 'tedbirler' almaya zorlamıştır. Aynı zamanda bu inkarcı, asimilasyona dayanan müdahale, devletin, Kürt özgürlük mücadelesini tarihsel köklerinden koparma hamlesidir.

Fakat özgürlük bilincinin halklaştığı bir dönemde sömürgeci Türk devlet aklı bununla da sonuç alamaz. Bu şüphesiz Newroz'un bir halkın sömürgecilik ve işgale karşı yükselttiği özgürlük mücadelesi olarak politik bir kimlik kazanmış olmasından da ileri gelmektedir. Zira faşist sömürgeciliğin amaçlarından biri de bu politikleşmenin önünü almaktır.

Bu tarihsel kesitlerin ışığında bugün 21 Mart'larda  sokaklara ve meydanlara akan milyonların özgürlük arayışı ve iradesi, özgürlüğünü koparıp almaya kilitlenmiş direnişçi yapısı faşist sömürgeciliğin inkar siyaseti ve imha saldırılarına karşı mücadelenin de geldiği düzeyin göstergesi durumundadır.

Bütün sistematik imha ve asimilasyon politikalarının karşısında bir direniş geleneğinin şekillenişine katkı sunan, Kürt tarihini direniş ve özgürlük ekseninde mücadeleci bir çizgide şekillendiren ve bunun giderek daha güçlü bir şekilde halklaşmasına zemin oluşturan Newroz ve Demirci Kawa artık bir efsaneden daha öte bir anlam kazanmıştır.

Newroz ve Demirci Kawa destanı her ne kadar farklı içerik ve formlarda anlatılagelse de, dört parça Kürdistan'ın her bir parçasında yürütülen özgürlük  mücadelesine farklı düzeylerde  etkisi olduğu gibi, bütün anlatımların üç ortak noktası vardır. Bunlardan birincisi; Newroz, en eski özgürlük bayramıdır. İkinci olarak, Kürt halkının zulme, sömürü ve baskıya karşı başkaldırı ve özgürlük savaşımı günüdür. Üçüncü olarak ise Kawa'nın direniş ruhu giderek evrenselleşmiş, yüzlerce yıl geçmesine rağmen özündeki başkaldırı ve direniş geleneğini yitirmeksizin somut olaylarla örülerek özgürlük mücadelesi yürüten halkların elinde günümüze değin yaşaya gelmiştir.

Mitler veya efsanelerin ötesinde halkların direniş tarihinin gösterdiği  gerçek giderek daha kaçınılmaz olmaktadır; ezilenlerin elindeki çekiç ezenlerin sonunu getirecektir.