29 Eylül 2024 Pazar

Mahkemeye göre, 'Güven'in cezalandırılması acil toplumsal ihtiyaç'

DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'e "örgüt propagandası" suçlamasıyla verilen 11 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezasının gerekçeli kararında, Güven'in söz ve eylemleriyle "PKK'ye dönük sempatiyi arttırdığı" iddia edilerek, Güven'in cezalandırılmasının "acil, toplumsal bir ihtiyaç olduğu" ileri sürüldü.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven'e "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla verilen 11 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 46 sayfadan oluşan gerekçeli kararında, 6 eylem ve etkinlikteki konuşmasının "örgüt propagandası" içerdiği öne sürüldü.

3 ayrı propaganda suçlamasından ayrı ayrı verilen hapis cezasının gerekçeli kararında, Güven'in Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik askeri operasyonları eleştirmesine ilişkin, YPG'nin Türkiye'ye saldırdığı öne sürüldü ve Türkiye'nin operasyonları "PYD/YPG 13 Kasım 2013'de özerklik ilan ederek Türkiye sınır hattında Kuzey Irak benzeri yeni bir Kürt özerk bölgesi şekillendirmeye girişmiştir" ifadeleriyle meşrulaştırılmaya çalışıldı.

Gerekçeli kararda Güven'in katıldığı toplantıların barışçıl olduğu kabul edilirken, Güven'in "şiddeti, PKK'ye yönelik sempatiyi arttırıp örgüte katılmayı teşvik ettiği" öne sürüldü. "Örgütsel çağrı bulunmayan toplantı/eylemlerle ilgili barışçıl bir şekilde başlamış olması değerlendirilebilecek olmakla birlikte, çeşitli provokasyon ve yönlendirmeler ile şiddete başvurulan veya terör örgütlerinin propagandasına dönüşen davaya konu toplantılara benzer toplantılara/gösterilere katılmak her zaman hassas bir mesele olmuştur" denilen kararda Güven'in YPG lehine saf tuttuğu, devlete karşı şiddeti meşru ve haklı gösterdiği savunuldu.

Güven'in davaya konu olan konuşmalarda "baştan beri sergilediği tavrın açıkça örgüt propagandası içerdiği" iddia edilen kararda, "Mahkememizin kanaatine göre davaya konu toplantılar ve sanığın konuşmaları bir bütün olarak Anayasa'nın temel ilkelerine ve insan haklarına dayanan demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin temsil ettiği temel değerlere yönelik açık bir saldırı ve meydan okuma niteliğine bürünmüştür" ifadelerine yer verildi.

Güven'e tam olarak hangi söz veya eylemlerden dolayı ceza verildiği açıklanmayan gerekçeli kararda, Güven'in söz ve eylemlerinin PKK/KCK/YPG'nin hedef ve talimatlarıyla örtüştüğü iddia edildi. Güven gibi siyasetçilerin "toplum üzerinde yaratacağı etkiyi göz önünde bulundurarak" sözlerine dikkat etmesi gerektiği kaydedilen kararda, "Güven'in açıklamalarının toplum üzerindeki etkisinin diğer kişilere nazaran daha ağır olduğu, konuşmalarıyla PKK'ya verdiği desteğin bu bölgedeki patlamaya hazır havayı daha da ağırlaştırdığından mütevellit meydana gelen zarar ve tehlikelerin ağır olduğu anlaşılmıştır" denildi.

Güven'in söz ve eylemlerinin siyasi faaliyet ya da örgütlenme özgürlüğü kapsamında sayılamayacağı dile getirilen kararda, şu ifadelere yer verildi: "Eylemlerinin şiddete ve demokratik olmayan yöntemlere başvurulmasını teşvik eden sanığın, söz konusu eylemlerin demokratik yaşam için ciddi bir tehdit oluşturduğu, silahlı çatışmaların devam ettiği koşullarda örgüte eleman kazandırmak, örgütün yandaş sayısını artırmak ve örgütün şiddet eylemlerini meşru göstermek amacıyla faaliyet gösterdiği kabul edilmiştir. Bu nedenle sanığın cezalandırılması üst norm denetiminde denetlenen acil bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı kabul edilerek cezalandırılması yönünde hüküm kurulmuştur."