29 Eylül 2024 Pazar

Koramaz: Halkçı bir politika izlediğimiz için iktidarın hedefindeyiz

Kuruluşundan bu yana iktidarların hedefi olan TMMOB, TTB Merkez Konseyi Başkanı Fincancı'nın tutuklanması fırsat bilinerek bir kez daha hedefe alındı. "İş cinayetlerine karşı çıktığımız, insanca çalışılacak işyeri, insanca yaşanacak ilçe istediğimiz, halkımızın eşitliği, özgürlüğü mücadelesini sürdürdüğümüz için hedefteyiz. Hedefte olmaktan gocunmuyoruz" diyen TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Koramaz, ETHA'ya yaptığı değerlendirmede, saldırıların boyutu artsa da bilim ve tekniği emperyalistlerin, sermaye çevrelerinin tekelinden çıkarıp emekçi halkların hizmetine sunma mücadelesini sürdüreceklerini belirtti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bir televizyon kanalında kimyasal silah kullanımının araştırılmasını istemesinin ardından AKP-MHP faşist iktidarı tarafından hedef gösterilerek talimatla tutuklandı. Fincancı'nın tutuklanmasını fırsat bilen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önce TBB'ye ardından da TMMOB'a savaş açtı.

1954 yılında kurulan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TTMOB) mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleklerinin kamu yararına kullanılması konusunda çalışma yürütüyor. Bu alanda uygulanan politikaları tüm boyutlarıyla inceleyerek kamu zararı doğuracak uygulamalar doğrultusunda yetkilileri uyarıyor, kamuoyuna bilgilendiriyor. Bu nedenle de sık sık iktidarların hedefi haline geliyor. Çünkü TMMOB, kamu kaynaklarının halk yararına kullanılması için mücadele ediyor.

'HAYATIN HER AŞAMASINDA GÖREV ÜSTLENİYORUZ'
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ile TMMOB'a yönelik saldırıları, emek ve meslek örgütlerinin neden hedef alındığını, nasıl karşı koymak gerektiğini konuştuk. Anayasa'nın 135. maddesince kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olduklarını hatırlatan Koramaz, kuruluşundan bu yana yürüttükleri çalışmayı şöyle aktardı: "Toplumsal iş bölümünde bizler, mühendisler, mimarlar bilimin ve tekniğin temsilcisiyiz. Ülkeni imarında, sanayileşmesinde, maden bulunup işletilmesinde, tarihi-kültürel varlıkların korunmasında, çevrenin korunmasında, enerji üretimi ve dağıtımında hemen hemen toplumsal hayatın her aşamasında görevler üstleniyoruz. Meslek uygulama alanlarımız oldukça geniş, bu uygulama alanlarının kamu adına denetlenmesi oldukça büyük bir sorumluluk ve görev yüklüyor TMMOB'a."

'ÜRETİMDEN, YATIRIMDAN VE EMEKTEN YANAYIZ'
Yapısı ve temsil ettiği alanlar birlikte düşünüldüğünde kamu kurumu olduklarını belirten Koramaz, TMMOB'un halkça ve toplumcu bir çizgide çalışmalar yürüttüğünü kaydetti. "Planlı şekilde kalkınmış, bağımsız, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye TMMOB'un çalışma ilkeleri başında gelir" diyen Koramaz, üretimden, yatırımdan ve emekten yana olduklarını da ekledi.

'AKP'NİN TEMSİL ETTİKLERİNE KARŞIYIZ'
AKP iktidarının temsil ettiği tüm kamusal varlıkların özelleştirilmesi, devletin ekonomik ve sosyal sorumluluklarından arındırılması; sağlık, eğitim gibi sosyal hizmetlerin piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesine TMMOB'un yapısı ve Anayasa'nın verdiği yetki gereği karşı bir çizgide durduğunu belirten Koramaz, "Bizler derelerimizin, ormanlarımızın, madenlerimizin yağmalanmasına karşı durdukça, raporlarımızla, açtığımız davalarla bu gidişe karşı toplumu, kamuoyunu bilgilendirmeye, bilinçlendirmeye, kamuoyu yaratmaya çalıştıkça AKP'nin hedef olduk" dedi.

'TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK ÖZELLEŞTİRMELERİ AKP DÖNEMİNDE YAPILDI'
2002 yılında iktidara gelen AKP'nin sermaye kesimlerine en büyük vaadinin 1980'li yıllardan itibaren uygulanan neoliberal politikaların takipçisi olmak, özelleştirmeleri tamamlamak, sosyal hizmetleri, eğitim ve sağlığı özelleştirmek olduğunu hatırlatan Koramaz, "Ve iktidara geldikten sonra bu doğrultuda çalışmalar yürüttü. Türkiye tarihinin en büyük özelleştirmeleri AKP döneminde yapıldı. Rantçı, piyasacı, ekonomik yönetim ışığında da kamu kurumları yeniden yapılandırıldı. TMMOB, AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren büyük bir karşı duruş gerçekleştirdi. TMMOB sürekli hedef halindeyken AKP'li Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte TMMOB yasasını değiştirmek üzere birçok girişimde bulunduğuna dikkat çeken Koramaz, şöyle bir hatırlatma yaptı: "Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurumu'nu göreve çağırdı; kamu kurumu niteliğindeki özellikle de TMMOB'un yeniden yapılandırılmasını, anayasadan ve yasasından aldığı özerk yapısının bitirilmesini, seçim sisteminin değiştirilmesini öneren bir rapor da yayınlatmıştı. AKP bu doğrultudaki çalışmalarına devam etti."

'SALDIRILAR GEZİ DİRENİŞİYLE DAHA DA ARTTI'
TMMOB'a yönelik saldırıların Gezi direnişiyle birlikte daha da arttığını belirten Koramaz, nedenini şöyle açıkladı: "Çünkü Gezi bir itirazdı. Belki işaret fişeği TMMOB İstanbul birimlerinin Taksim meydanlarının yeniden düzenlenmek istenmesi, Gezi parkının ortadan kaldırılmasına ve bu yapılırken de kent planlarına aykırı davranılması, imar mevzuatına aykırı uygulamalar noktasında raporlar hazırlamıştık. Bunun anayasaya da yasalara da hem de kent planlarına aykırı olduğunu yargıya taşımıştık. AKP'nin hedefinde olduk.

'AKP'YE KARŞI BİRİKEN TEPKİ GEZİ ÖZELİNDE BİRLEŞTİ'
Ancak Gezi parkı özelinde tüm toplumda itiraz yükseldi. Bir ağaç sevgisiyle başladı belki ama tüm toplumun isyanıydı. Aşağıdan yukarı cemaat eliyle, yukarıdan aşağı devlet kurumlarıyla şeriatçi bir toplum oluşturulması, cumhuriyet değerlerinin ortadan kaldırılması, kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirerek, fabrikaların üretim alt yapısının el değiştirilmesi, aşındırılması, birçok kamu iktisadi teşekkülünün partizan uygulamalarla içinin boşatılması oradaki birikimli, teknik gücün lağvedilmesi, parçalanması, küçültülmesi birçok yerde küçük enerji tesisleri, HES'ler açmak için derelerin, yaşam alanlarının, tarım alanlarının ortadan kaldırılması tüm toplumda AKP'ye karşı birikmiş olan tepki Gezi özelinde birleşti. Gezi, AKP'nin hala unutamadığı çok büyük bir halk direnişi. Gezi'den sonra da TMMOB'a da yönelik saldırılar daha da arttı."

'HER GELİŞMEDEN SONRA HEDEFLEŞTİRİLDİK'
Hemen hemen her gelişmeden sonra AKP'nin en üst düzey yetkililerinin saldırısıyla karşılaştıklarını belirten Koramaz; 2B orman alanlarının tasfiyesinden, Petkim gibi tamu kurumlarının özelleştirme süreçlerine; Zeugma'nın Alioani antik kentinin sular altında bırakılmasına karşı çalışmalarıyla iktidarın hedefinde olduklarını dile getirdi. Erdoğan'ın 2008 yılında TMMOB için "Danıştay'a dava açarlar bunlar, yapılmasın derler belediyemiz bir de bunlarla uğraşır", 2016 yılında ise İzmit Körfezi Asma Köprü Projesi'nde MMO için "Biz yapmak inşa etmek için mücadele ederken yıkmak için uğraşıyorlar" hedef gösteren sözlerini hatırlatan Koramaz, her vesileyle kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşunu etkisizleştirme, yok etme ve hedef göstermenin AKP'nin retoriği haline geldiğini söyledi.

'2017'DE TTB'YE SAHİP ÇIKINCA HEDEF OLDUK'
2017 ve 2020 yıllarında saldırıların daha da büyüdüğünü belirten Koramaz, "2017 yılında TTB'nin yapmış olduğu bir açıklama üzerinden 'TTB ve TMMOB yasasını değiştireceğiz' diye bir saldırıyla geldiler. TTB, 'savaş bir halk sağlığı sorunudur' diye altı kelimelik bir açıklama yaptı, barıştan yana tutumunu dile getirdi. Biz de TTB'ye sahip çıkınca TMMOB ve TTB yasası değişecek dendi.

'2020 YILINDA ANKARA BAROSUNA SAHİP ÇIKINCA HEDEF ALDILAR'
2020 yılında Ankara Baro Başkanı olan Erinç Sağkan, Covid'i eşcinsellere bağlayan bir açıklaması nedeniyle Diyanet'i eleştirdi. Onun üzerinden barolar ve TMMOB yasası değiştirilecek diye bir saldırı başlatıldı. AKP, tek parti iktidarı kendi siyasi, ekonomik, ideolojik ajandasında önünde engel gördüğü tüm kurumlara saldırdığı gibi TMMOB'a da saldırıyor. Özerk demokratik kuruluşları ortadan kaldırmak, kendine bağlamak, tek sesli toplum yaratmak istiyor."

'KONUMUMUZ İKTİDARLARI RAHATSIZ EDİYOR'
Meslek kuruluşları ve yeniden yönetim kuruluşlarının merkezi bütçeden pay almadığını, tüm üyelerinin katıldığı yargı gözetiminde seçimle yönetiminin belirlendiğini, siyasi iktidarlardan da bağımsız olduğunu anımsatan Koramaz, bu bağımsızlık ilişkisini kamu adına söz söyleme, kamu politikaları oluşturma noktasında da hem anayasa hem de yasanın verdiği yetkilerin iktidarları rahatsız ettiğinin altını çizdi.

'DEMOKRASİYE, BİLİME VE AKLA SALDIRI'
Fincancı'nın tutuklanmasını fırsat görerek TTB ve TMMOB yasalarının değiştirileceği gündeminin ortaya atıldığını kaydeden Koramaz, şöyle devam etti: "Geçmiş dönemlerde çok güçlü mücadele verdik. TMMOB 600 bini aşkın üyesi olan çok büyük bir örgüt, 224 odayı temsil ediyor... AKP'nin bize neden saldırdığını hazırladığımız broşürlerle, dağıttığımız bildirilerle kent meydanlarındaki toplu gösterilerle, Meclis'te grubu bulunan partilerle yaptığımız toplantılarda, vekillere gönderdiğimiz açıklamalarla püskürttük. Sessiz kalmayacağımız örgütlü gücümüzle demokratik kamuoyunu arkamıza alarak gösterdik. Çünkü biz bunu demokrasiye, bilime, akla bir saldırı olarak görüyoruz.

'POLİTİKALAR TÜM HALKIN YARARINA OLMALIDIR'
TMMOB ve TTB tüm demokratik oluşumlar gibi bu ülkede demokrasinin can damarıdır. Eğer bir ülkede demokrasi işleyecekse tüm toplum sözlerini söylemeli, seslerini duyurmalıdır. Bu ülkede izlenen politikalar belli çıkar çevrelerini değil tüm halkın yararına olmalıdır. TMMOB bunun için mücadele ediyor."

'HEDEFTE OLMAKTAN GOCUNMUYORUZ'
41 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan Amasra maden katliamından 15 gün önce Zonguldak'ta Uluslararası Kömür Madeni Sempozyumu yaptıklarını belirten Koramaz, böylesi bir madencilik anlayışının daha büyük maden facialarına olacağını söylediklerini dile getirdi, sürecin kendilerini haklı çıkarttığını belirtti. "Bilirkişi ön raporuna bakıyorsunuz, TMMOB'un yıllardır söylediği şey" diyen Koramaz, "İş cinayetlerine karşı çıktığımız, insanca çalışacak işyeri, insanca yaşanacak ilçe istediğimiz, halkımızın eşitlik, özgürlüğünü istediğimiz için hedefteyiz. Ve hedefte olmaktan gocunmuyoruz. Ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar bilim ve tekniği belirli çıkar gruplarının, emperyalistlerin, sermaye çevrelerinin değil emekçi halkımızın hizmetine sunmak için devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Koramaz, son olarak şunları söyledi: "TMMOB gelmiş geçmiş tüm siyasi iktidarlar tarafından temsil ettiği bilimsel, emekten yana çizgi, siyasi iktidarların kamu zararı doğuran uygulamalarına karşı koyduğu tepki, hazırladığı raporlar, yaptığı açıklamalar, yargıya taşıdığı hukuk davaları nedeniyle hedef gösterilmiştir. Bu saldırlar hiçbir zaman AKP dönemindeki kadar üst boyutlu olmamıştır. Bu ülkeyi yönetenleri, yönetmeye tabi olanları TMMOB ile TMMOB'un her yıl yaptığı yüzü aşkın kongreye, sempozyuma, buralardan süzülen sonuç bildirgelerine, özgün çalışmalarını paylaşmaya,bilim insanlarının sesine sözüne bir kulak vermeye çağırıyoruz. TMMOB'la uğraşmayı bırakın, birikimden yararlanın. Bir mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleklerini temsil eden oldukça nitelikli işgücünü içinde barındıran önemli bir kurum. Eğer bu ülkenin aydınlık geleceğini, kalkınmasını, halkımızın çağdaş ve mutlu yaşamasını istiyorsa siyasiler, iktidar veya muhalefet çevreleri buraları etkisizleştirmeyi küçültmeyi, sözünü kesmeyi, yöneticileri hakkında davalar açmayı biryana bırakıp sesine, sözüne kulak vermeli."