28 Eylül 2024 Cumartesi

Kobanê davası: Halkın iradesine saygı duyacaksınız

Kobanê davasında söz alan Demirtaş'ın konuşması mahkeme heyeti tarafından sık sık kesilirken, mikrofonu kapatıldı. Siyasetçiler duruma tepki gösterirken Yüksekdağ mahkeme heyetine, "Bu halkın iradesine saygı duyacaksınız" dedi.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014'te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17'si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê davasının 20. duruşmasının 1. oturumu, Sincan Hapishane Kampüsü duruşma salonunda başladı.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına, Sincan Kadın Kapalı Hapishanesindeki tutsaklar katılırken, farklı hapishanelerde bulunan siyasetçiler de duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların katıldığı duruşmayı birçok siyasetçi izledi.

DEMİRTAŞ: MÜŞTEKİLERE AÇIK AÇIK SORULAR SORULMUYOR
Dosyaya giren evrakların okunmasıyla başlayan duruşmada, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söz aldı. Dosyada müşteki sıfatıyla dinlenen kişilerin çoğunun neyden şikayetçi olduklarını bilmediğini hatırlatan Demirtaş, "7-8 Ekim provokasyonu ile ilgili, müştekilere açık açık sorular sorulmuyor. Selahattin Çalak, benimle nasıl bir kişisel meselesi varsa özellikle benden şikayetçi olmuş. Burada olsaydı sorardık, bu müştekilerin tamamı usulsüz dinlenildiği ortada. Bunların mahkeme huzurunda dinlenilmesi gerekiyor. 7 bin TL istiyorsa, gidecek tazminat davası açacak, biz burada 37 kere cezalandırılmaktan söz ediyoruz. 7 bin TL nerede, 37 nerede? Bu müşteki beyanlarını kabul etmiyoruz. Türkiye'nin her yerinde bu davanın kumpasçısı olan İçişleri Bakanı'na bağlı ekipler, özellikle bilgi ve belge ile dosyaya sürekli girmeye çalışıyorlar. Hakkari Valiliği'nden gelen belge bir hafta içinde gelmiş, biz istesek bir hafta içinde alamayız. Ama kumpasçı Süleyman Soylu, bir belge gördüğü an hemen delil diye dosyaya gönderiyor" dedi.

'TECAVÜZDEN 67 YIL YARGILANAN SANIK GÖZALTINA BİLE ALINMAMIŞ'
Dosyalarında iki AİHM kararının olduğunu anımsatan Demirtaş, AİHM Ferhat Encü kararının da bugün dosyaya eklendiğini kaydetti. "Ferhat Encü dün İstanbul'da kumpasçı Süleyman Soylu'nun görevlendirdiği polis tarafından tokat atılan, eski milletvekilimiz, Roboksî'de ailesi katledilen kişi. İmamoğlu davasında verilen ceza kararı ile ilgili siyasi olduğundan kaynaklı iddia olduğunu söyleyebiliriz. Ama bizim dosyamız iddia değil mahkumiyet kararımız var. Tarafsız, bağımsız yargı, Türk milleti adına göz yaşartıcı kararlar veriyor. Mahkemeler bağımsız ya; 6 yaşındaki çocuğu yıllar boyunca tecavüz eden kişiler hakkında iki yıl boyunca iddianame hazırlanmamış ve gözaltı kararı dahi verilmemiş. Neredeyse hepimiz, 'örgüt üyeliğinden' yargılanıyoruz, üst sınırdan verirseniz 9 yıl 10 yıl. Yatarı 6 yıl, burada 6 yıldan fazla yatan var. 67 yıl tecavüzden yargılanan sanık gözaltına bile alınmamış, mahkemelerin ne kadar siyasete bakarak karar verdiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.

'İDEOLOJİNİZ ÜZERİNDE CÜBBE OLDUĞU İÇİN ÖRTÜLÜYOR'
Türkiye'de belli başlı mahkemelerin AKP'nin seçim komisyonu gibi hazırlık yaptığını dile getiren Demirtaş, devamında şunları söyledi: "Heyetiniz ve savcınız da bunu yapıyor, seçim kazandırma faaliyeti yürütüyor. Söz konusu biz olunca, dik duran Kürtler, kadınlar olunca gösterilen muamele bu. Ya tokat atılıyor ya özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor ya da annelerimize yapıldığı gibi yerlerde sürükleniyor. Bu trajediye son vereceğiz, seçime 5 ay kaldı. Seçim sonuçlarına göre Türkiye'de nasıl bağımsız tarafsız bir yargı olması gerekiyorsa onun mücadelesini veriyoruz şimdi ve seçimde de vereceğiz. Herkesin gözünün içine baka baka AKP ve MHP'li olmadığını göstermekten çekinmeyen şahıslar gelip hakimlik ve savcılık kürsüsüne oturup bir partiyi yargılıyor ya da cemaatten çıkan şahıslar polis olup ya tokat atıyor ya yerde işkence ediyor ya da kadınları dövüyor ve bunun adına da devlet deniliyor. Dünyada bulunan bütün devletler baskıcıdır ama dünyanın hiçbir yerinde partisi, yargısı yoktur. Nazi döneminde kaldı o. Katar, krallıkla yönetilir ama partisi yargısı yoktur. Sizin siyasi ideolojiniz belli üzerinde cübbe olduğu için örtülüyor, ama bizim siyasi kimliğimiz açık olduğu için yargılanıyoruz.

'SİZLER TARAFLI, BAĞIMLI YARGISINIZ'
Bir yerde Kaftancıoğlu'na ceza verilir, bir yandan İmamoğlu'na, bir yandan Gültan Kışanak'a, bir yandan bize. Bu mu tarafsız bağımsız yargı. Biz bunları teşhir edeceğiz, sizler taraflı bağımlı yargısınız. Bundan da gocunmuyorsunuz, çünkü iktidardan beklentiniz var. Bunlar bizim için iddia değil, AİHM'in kararları ile konuşuyoruz. Sizin görmezden geldiğiniz AİHM kararına dayanarak bunları söylüyoruz. Siz elinizdeki hangi karara dayanarak bizlere suçlu muamelesi yapıyorsunuz? Hangi kararla bizlere 'terörist' muamelesi yapıyorsunuz? Ama bizim elimizde iki tane karar var. Siz suçlu ilan edildiniz, siz hangi kararla bizi yargılıyorsunuz? Siz mahkemeyi, anayasayı tanımıyorsanız, biz neden sizi tanıyalım. Önce siz mahkeme kararını tanıyarak başlamalısınız. Siz bu kararları uygulamadığınız sürece bağımsızlığınız yoktur. Bu kadar zulüm, hakaret yapacaksınız sonra giyeceksiniz cübbelerinizi, hakim taklidi yapacaksınız. Bu dosyadan çekilmelisiniz, sizi reddediyoruz, gerekçelerimiz var. Bu ret gerekçelerine rağmen hala neden yargılıyorsunuz? Bariz bir şekilde savcının Cumhurbaşkanlığı avukatlığını yaptığını görüyoruz. Bunun hesabını soracağız, biz halkımızın iradesini temsil ediyoruz, buradaki herkes milyonların iradesidir, milyonların iradesine İstanbul'da tokat atanlardan da, bizleri yargılayanlardan da hesap soracağız. Sözümüz var, bunlar yargı önünde hesabı görülecek davalardır. Bizler dünkü çocuk değiliz, Türkiye'nin en önemli seçim sonucunun kaderi ile oynadınız, şimdi de öyle yapacaksınız. Ben Selahattin Demirtaş, bu hücrede canımı ortaya koyacağım ama ona o seçimi kazandırtmayacağız. O iktidar sandığa gömülecek. Ömrümüzün 6 yılını burada direnerek geçirdik, bu hakareti içimizde sindirmeyeceğiz, bu kumpasları kuranları sandığa gömeceğiz."

SABAHAT TUNCEL HAKKINDA TUTANAK TUTULDU
Demirtaş'ın sözünü sık sık kesen mahkeme başkanı mikrofonu kapattı. Siyasetçiler, duruma tepki göstermesine rağmen mahkeme heyeti, gelen belgeleri yeniden okumaya devam etti. Demirtaş'ın sözünün kesilmesine karşı mahkeme heyetine tepki gösteren Sebahat Tuncel hakkında "duruşma düzenini bozmaktan" tutanak tutuldu.

Demirtaş'ın mahkeme heyetini reddine karşı kararını değerlendiren heyet, Demirtaş'ın duruşmayı uzatmaya yönelik mahkeme heyetini ret ettiğini öne sürdü. Heyet, reddi hakim talebini reddetti.

YÜKSEKDAĞ: BU HALKIN İRADESİNE SAYGIYI ÖĞRENECEKSİNİZ
Ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ söz aldı. Demirtaş'ın sözünün gasp edildiğini belirten Yüksekdağ, "Bu halkın iradesine saygı duymayı öğreneceksiniz, bu aşamada evraktan önce bu söz ve ifade özgürlüğümüzün hakkının iadesini konuşmak zorundayız. Demirtaş'a yeniden söz verin, bizim mikrofonumuzu kapatamazsınız, siyaset yapma hakkımız engellendiği için 6 yıldır cezaevindeyiz, Heyetiniz suçun kendisi haline geldi, biz suçlu değiliz. Şeklen de sınırsız söz hakkı vardır. Siz, Türkiye ve halkları adına seçilmiş kişileri yargılıyorsunuz. Yıkıcı bir tutumla yaptığınız şeyin yargılama olduğunu iddia edemezsiniz. İmamoğlu hakkında ceza veren mahkeme heyetinden farkınız yok. Bir operasyon masası olduğunu gösteriyorsunuz" ifadelerini kullandı.

KIŞANAK: OPERASYONUNUZUN BİR PARÇASI OLMAYACAĞIZ
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak söz aldı. Kışanak, Demirtaş'a söz hakkının verilmesi gerektiğini kaydetti. Kışanak, "Siyasi saiklerle yargılama yapıldığını yeniden bize göstermek istiyorsanız, biz de sizin yapmak istediğiniz operasyonun bir parçası olmayacağız" ifadelerini kullandı.

Özgür Kadın Hareketi (Tevgere Jinen Azad-TJA) aktivisti Ayla Akat Ata da mahkeme heyetine, "Bizim sesimizi duymuyorsunuz. Eşbaşkanımız, sözünü nasıl kullanacağını bilen bir noktadır" dedi.

TUNCEL: ERKEK DEVLET ŞİDDETİNİN BİR BİÇİMİDİR
Heyet tarafından sürekli gerginlik çıkarıldığını söyleyen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, "Eşbaşkanımız sözünü söyleyebilir, siyasetten buradayız. Bu mikrofonun kapatılması erkek devlet şiddetinin bir biçimidir. 6 yaşındaki çocuğun başına gelenler, bu kadar çürümüşlük… Aile bakanın iki yıldır haberi var ama kamuoyuna yansımadığı sürece bir şey yapılmadı. Bunların münferit olaylar olmadığını biliyoruz. Devlet dersinde Kürtlere zulüm edilmeye devam ediliyor. Ferhat Encü'de tokatla 'terbiye' edilmeye çalışılırken, annelerimiz ve Garibe Gezer de yerlerde sürüklenerek 'terbiye' edilmeye çalışılıyor. Bütün bunları yok mu sayacağız? Cezaevinde, dışarıda, sokakta sürekli hak mücadelesi vermeye çalışıyoruz. Bu aynı zamanda bizim hakkımızın ihlalidir. Her periyot başladığında bu gerginlikle başlıyoruz, Türkiye'de yeterince gergin olaylar var" ifadelerini kullandı.

DEMİRTAŞ: SÖZLERİM SİYASİ AMA HUKUK ÇERÇEVESİNDE
Aranın ardından Demirtaş söz aldı. Söylediklerinin siyasi ama hukuk çerçevesi içerisinde olduğunu belirten Demirtaş, "neden burada siyaseten söz kuruyoruz" diye sordu. Demirtaş, "İmamoğlu'nun davasını siyasi irtibat olduğundan kaynaklı gündeme getirdik. İmamoğlu davası buradan görülmüyor ama bu davaların hepsi Saray'dan ve siyasi saiklerle görülüyor. Mahkemeniz önündeki iddianameye bağlı olduğunu ve başka şeye bakmayacağını söylüyor. Ama dışarıda iktidar bu davayı seçimlerde, alanlarda görüyor. Yargılamaya dair konuşuyorlar, biz cevap vermeyecek miyiz? Dün Bülent Turan 6'lı masa ve benim hakkımda konuşmuş. Heyetiniz cevap vermeyeceğine göre biz cevap vereceğiz" dedi. Demirtaş, Bülent Turan'ın hakkındaki söylemlerini aktardı. Bülent Turan'ın AKP'nin Meclis Grup Başkanvekili olduğunu ve kamuoyuna açık şekilde, kendisine "terörist" denildiğini ifade eden Demirtaş, "Neden bizi bu kadar uzun tutuklu yargıladığınızın resmidir. Ülkü Ocakları 'Demirtaş teröristir' diye devasa pankart asıyor. Çünkü mahkemenizin uzun tutuklama sürecini devam ettirmek için bu algıyı yaratmak zorunda. Günlük ortalama 10 bin ila 100 bin arasında HDP ve Demirtaş aleyhine tweet atılıyor. Sosyal medyada troll ayağını ayrı örgütlüyorlar, Cumhurbaşkanı Mardin'de yaptığı konuşmada, '2023 seçimlerinde terör örgütü uzantısını sandığa gömecek misiniz' dedi.  Bu söylemlerin davayla ilgisi yok mu? Biz buradan ona cevap vermeye kalkınca mikrofonu kapatıyorsunuz. Ortada bir suçlama, iddianame yok ki ortada bir kumpas var ve bu kumpas sahipleri de dışarıda söylüyor" ifadelerini kullandı. Demirtaş'ın sözleri yeniden mahkeme tarafından kesildi.

Selahattin Demirtaş, yargıyı etkilemekten Bülent Turan hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve mahkemenin de ara karar verilmesini talep etti.

'KİMSE FERHAT ENCÜ'YE TOKAT ATAMAZ'
Demirtaş şöyle devam etti: "Kimse bize o kelimeleri kullanıp bir eşbaşkanımıza bunu yapamaz. Kimse bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayamaz. Ferhat Encü gibi birine kimsenin haddi değil o tokadı atmak. Bizim öfkemiz bundandır, Bülent Turan, mahkeme heyetine övgü dizdi size yaptı o övgüyü ne yapalım, buna da cevap vermeyelim mi?. Dün il eşbaşkanımız ki 27 yakını bombalarla katledilen bir insan, vekil iken tutuklanan birinden söz ediyoruz. Ferhat Encü'ye tokat atılıyor siyaseten bize yapılanlar akıl alır gibi değil. Bir yere kadar, onurumuzu çiğnetmeyelim diye sesimizi halka duyurmak istiyoruz ama mikrofon kapatılmaz. Bizim tutukluluğun siyasi şantaj olarak Meclis aralarında konuşulması noktasında heyetinizin zedelendiği kanaatindeyim. Halkımızın onuru kırılıyor, biz nereye gidiyoruz, bu ülke kimin tapulu malı. Bu partinin yönetici olduğumuz için buradayız, partimize atılan bir tokat bizlere ve halkımıza atılmıştır."

TUNCEL: BİR ANAYASA BİR DE KÜRTLER İÇİN ÇIKARILAN YASA VAR
Ardından DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Mahkeme heyetinin geçen periyoda, "Sanıkların ve müdafilerin yakınması" kararına dikkat çekti. Tuncel,  "Biz yakınmıyoruz, hakkımız olan şeyin mücadelesini veriyoruz. 19 Aralık hayata dönüş operasyonun yıldönümü. Aslında devletin kendi bekasını korumak adına ne kadar çok hukuk katliamı ve insanların yaşamlarını elinden alındığını biliyoruz. O günden bugüne bir sorgulama yapılmış değil. Roboskî Katliamının yıldönümü yaklaşıyor ve devlet hala bir açıklama yapmış değil. Gerçek ile yüzleşmiyorlar, devlet yoğunlaşmış şiddet aracıdır, ama belli bir ilkeyi de kendisiyle beraber getirmiştir. Türkiye'de bu mekanizma ortadan kaldırıldı, bir anayasa var bir de Kürtler için çıkarılan bir yasa var. Türkiye'de bu katliam gerçeğiyle yüzleşmediğimiz sürece bir adaletin olması mümkün değildir" diye belirtti.

'ADLİ TUTUKLULARA SÜREKLİ AF AMA KÜRT VE SİYASİ TUTSAKLAR ÖLSÜN'
Türkiye'de yargının siyasallaştığına vurgu yapan Tuncel, iktidarın Kürtlere dair AİHM kararlarını uygulamadığını belirtti. Tuncel, "Erdoğan istediğini tanıyor, istemediğini tanımıyor. Bu durum ortadan kalkmadığı sürece gerçek bir yargılamadan söz edilemez. Dünyada bir yandan faşizm oluşuyor bir yandan sol yeşiller oluşuyor. Toplumun arayışları değişiyor, yasalarda değişebilir. Türkiye kadar korkunç bir yasa yapan ülke yok. Ferhat Encü arkadaşımızın yaşadığı olay ne biliyor musunuz; anneler her hafta çocuklarının infazlarının yakılması sonucu eylem yapıyorlar. Öyle bir düzen getirdiler ki cezaevlerinde yeni mahkeme kuruluyor. Cezaevlerinde idare ve gözlem kurulu yapılıyor ve oralar yeniden yargılama yapılıyor. Bu devlet insanların onurlarını ayaklar altına almak istiyor.  ATK kurumu, siyasi partilerin görüşlerine göre karar veriyor. Bizimle sınırlı kalsa anlarız ama topluma sirayet etmiş bu hukuksuzluk. Adli tutuklulara sürekli af çıkarıyor ama Kürt ve siyasiler içeride ölsün diyor işte tamda bu ırkçılıktır" sözlerini kullandı.

'HAK, HUKUK DEMEKLE OLMUYOR'
Hiranur Vakfı'nda meydana gelen tecavüz olayına da değinen Tuncel, "Aile bakanı iki yıldır olayı biliyor ama herhangi bir şey yapmıyor. Bir gazeteci olayı çıkarmazsa öyle duracak. AKP toplumu bu hale getirdi, okumuş bir üniversite araştırma görevlileri ergenliğe giren çocukların evlendirilmesi gerektiğini söylüyor ve Diyanet ilk defa baskılardan kaynaklı açıklama yapmak zorunda. Bir çocuk annesi, babası cezaevinde olduğu için açlıktan ölüyor. Süleyman Soylu, muhalefeti susturmakla, uyuşturucu baronlarla gezme dışında ne yapıyor.  3Y ile mücadele ediyoruz diye iktidara gelenler 3Y ile toplumu bu hale getirdiler. Bütün bunların hukukla alakası var, eğer denetlenseydi bunlar olmayacaktı. Toplumun kanını emenler bunun hesabını verecek. Herkes Türkiye'den kaçmayı planlıyor bunun temelinde ise Kürt sorunu var. Eğer bir yerde bir özgürlük yoksa hiçbir yerde yoktur. 2015'ten beri devlet şiddeti ile karşı karşıyayız. GÖÇİZDER davasında da buna tanıklık ettik. Çürüme derin" şeklinde konuştu. Tuncel "Tayyip Erdoğan son kez oy istiyor, tek adam rejimini kurumsallaştırdığında bir daha seçime gidemeyecek. Oy isterken bile yeni ihlaller yapıyor. Hak, hukuk, adalet demekle de olmuyor. İktidar buraya gelmişse muhalefetin de sorumluluğu var. Biz zayıf ve dağınık olduğumuz için bugün bu haldeyiz" ifadelerinin kullandı.

YÜKSEKDAĞ: SÖZLERİMİZİ SONLANDIRAMAZSINIZ
Söz söylemek için geldiği duruşmalarda ısrarla sözlerine engel çıkarıldığını ifade eden önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, bu davanın siyasi bir dava olduğunu ve siyasi sözler kuracaklarını belirtti. Yüksekdağ, "Yeni suçlamalar, yeni belgelere karşı siyasi değerlendirme yapmayın diyerek sözlerimizi sonlandırma hakkına sahip değilsiniz. Biz hakikatin savunuculuğunu vermeye devam edeceğiz. Baştan sona bir siyasi yargılama söz konusu ise, karşınıza çıkan insanlar Türkiye toplumuna yön verecek insanların sözünü kesemezsiniz. Biz Saray operasyonu ile tutuklandık, bundan sonraki süreçte Saray'ın yargı makamları tarafından sözümüzün kesilmesine devam edilecek ama biz asla duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz. Bu davanın her bir periyodunda bir kumpas devam ediyor. Size çok basit bir evrak olarak gelebilir ve siz okuyup geçebilirsiniz ama bizim için değil, bizim için yeni operasyonlardır" dedi. Yüksekdağ, Demirtaş ve Encü'ye dair AİHM kararlarının uyulmamasına da tepki gösteren Yüksekdağ, "Bizim lehimizde olan her şey sizin gözünüzde basit bir evrak olarak görülüyor. Bizlerin yıllar boyunca cezaevinde kalmamıza neden olan evrakları basitleştirmemizi istiyorsunuz. Hukuk zorbalığı yapıyorsunuz, bugün siyasi iktidar şiddeti yargı enstrümanlarıyla yürütüyor, siz de onun bir kolu olarak yardım ediyorsunuz. Yazdım oldu davası resmen, bir tahliye kararı verdiniz, şu an ben tahliye edildim mi edilmedim mi bilmiyorum. Muamması olan bir karardan söz ediyoruz. Aylarca AİHM kararı uygulanmaz ve yargı Saray'da AİHM kararı nasıl uygulanamaz diye içtihat çalışıyor. Demirtaş kararı uygulanmadığı gibi uygulamamakta direniyorsunuz ve üstüne bir karar geldi. Üç tane AİHM kararı var elinizde. AİHM kararını uygulamamak ile siyaset yapıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

'TARİHİN TOKADINI KİM YİYECEK GÖRECEĞİZ'
Ferhat Encü'nün polis şiddetine maruz kalmasına değinen Yüksekdağ, "Biz gösteri özgürlüğümüzü kullanmak istediğimiz için saldırılara maruz bırakılıyoruz. Bugün bu yargılama da en büyük şiddet biçimidir. Bu duruşmalarda da savunmamız, ifade etme özgürlüğümüz bile ihlal ediliyor. Bugünün koşullarında tokat da atabilirsin, tokat da yiyebilirsin ama bu işin sonunda kim tarihin tokadını yiyecek. Biz bize vuruldukça inadımızı büyüttük. Aradan geçen 6 yıl ve iki buçuk yıl boyunca biz daha fazla büyüyerek yolumuza devam ettik. Bu zamana kadar  bize dönük hukuksuzluk ve gasp hareketini sürdürmekten vazgeçin. Yazın kararınızı herkes işine baksın" vurgusu yaptı.