28 Eylül 2024 Cumartesi

Kayıplar için üç kentte eylem

İstanbul, Batman ve Diyarbakır'da bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybetmelere, işkenceye, hak ihlallerine karşı mücadeleyi sürdüreceklerini yineledi.

Gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetini sormak için bir araya gelen kayıp yakınları ve hak savunucuları faillerin yargılanmasını istedi. İstanbul, Batman ve Diyarbakır'da düzenlenen eylemlerde, cezasızlık politikalarına tepki gösterildi.

İSTANBUL
Cumartesi Anneleri 924. hafta açıklamalarını da online düzenledi. Bu hafta İbrahim Demir ve Agit Akipa'nın dosyasındaki cezasızlığın son bulmasını ve adaletin sağlanmasını isteyen Cumartesi Anneleri, kayıplarla buluşma ve hafıza mekanı olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

Basın metnini okuyan Agit Akipa'nın torunu Hediye Akipa, Demir ve Akipa'nın İdil İlçesine bağlı Çukurlu köyünde yaşadığını Akipa'nın aynı zamanda köyün muhtarı olduğunu belirtti. Köylülerin üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı olduğunu, köyün giriş ve çıkışlarının asker kontrolü altında olduğunu dile getire Akipa, köy okulunun karakol haline getirildiğini bazı köylülerin evlerine el konularak askerlerin yerleştirdiğini kaydetti.

'TAŞLA ÖRÜLEN BİR MAĞARADA İŞKENCE GÖRMÜŞ CANSIZ BEDENLERİ BULUNDU'
"İbrahim Demir ve Agit Akipa, askerlerin okulu ve evleri boşaltmaları için önce Kaymakamlığa ardından İçişleri Bakanlığı'na başvurdu. Başvurudan sonra üzerilerindeki baskı daha da arttı" diyen Akipa, 12 Aralık 1991 tarihinde İbrahim Demir ve Agit Akipa İdil'deki bir siyasi cinayet taziyesinden evlerine dönmek için köylülerle birlikte traktöre bindiklerini belirtti ve şöyle devam etti: "Traktör yolda askerler tarafından durduruldu. İbrahim Demir ve Agit Akipa Dargeçit Anıtlı Tabur Komutanlığı'na bağlı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı ve askerleri tarafından gözaltına alındılar. Jandarma karakoluna giden ailelere, Karakol Komutanı 'Onları hiç görmedik' dedi. Bir asker gizlice aileleri 'mağaralara gidin' diye yönlendirdi. Aileler köylülerle birlikte askerin işaret ettiği bölgeyi karış karış aradı. 13 Aralık 1991 günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir mağarada, kayıpların işkence görmüş, gözleri ve elleri bağlanmış haldeki cansız bedenlerine ulaşıldı."

'SORUŞTURMA ZAMANAŞIMI GEREKÇESİYLE KAPATILDI'
Olay hakkında başlatılan soruşturmada İdil Cumhuriyet Başsavcılığının Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı Üsteğmen ve ilgili er ve erbaşların "öldürme" suçundan şüpheli olduğuna kanaat getirildiğini söyleyen Akipa, bunun üzerine 18 Aralık 1991 tarihinde soruşturma açma izni almak için dosyayı Dargeçit Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu'na gönderdiğini kaydetti. Dargeçit Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulunun 20 Mayıs 1992 tarihinde "men'i muhakeme" kararı vererek şüphelilerin yargılanmasını engellediğini ifade eden Akipa, "2011 yılında aileler avukatları Tahir Elçi aracılığıyla İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na tekrar başvuruda bulundu. Yeni bir soruşturma başlatan Savcılık dosyaya ulaşmak için ilgili kurumlara başvurdu. Ancak bütün kurumlar arşivlerinde herhangi bir dosya, bilgi veya belgeye rastlamadıklarını bildirdi. Bunun üzerine İdil Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı kaybeden Dargeçit Kaymakamlığı görevlileri hakkında 'görevi görevi kötüye kullanmaktan'tan soruşturma başlattı. Ancak yürütülen soruşturmalardan bir sonuç alınamadı. Sonuçta dosya zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı" dedi.

BATMAN
Batman'da ise İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları Gülistan Caddesinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdikleri 558. hafta eyleminde devletin artan baskılarına dikkat çekildi.

'HAK İHLALLERİ KORKUNÇ BOYUTLARA GELDİ'
"Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" ve "Görüyoruz, susmuyoruz, mücadele ediyoruz. İnsan haklarıyla insandır" pankartları ile kayıpların fotoğrafları açıldığı eylemde konuşan İHD Şube Yöneticisi Ahmet Şiray, İnsan Hakları Haftası'na dikkati çekti. Artan baskı ve şiddet ortamına değinen Şiray, "İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın her yıl kamuoyu ile paylaştığı yıllık raporları, günlük hayatımızda hepimizin tanık olduğu ve maruz kaldığı hak ihlallerinin geldiği korkunç boyutları açıkça göstermektedir. Özellikle ifade özgürlüğü üzerindeki baskı, yaşam hakkı ve işkence, kötü muamele yasağı gibi hak ihlalleri ciddi boyutlara ulaşmıştır. Ülkedeki en korumasız ve riskli yerlerin başında hapishaneler gelmektedir. Devletlerin insan haklarına yönelik saygısının göstergesi olan hapishaneler, yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ve ciddi ihlallerinin yaşandığı yerlerdir. Salgın dönemindeki kısıtlamalar sürekli hale getirilerek yeni bir 'normal' yaratılmak istenmektedir" ifadelerini kullandı.

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.

DİYARBAKIR
Diyarbakır'da ise "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 722.'si Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendi. Bu hafta 20 Aralık 1993'te Şırnak'ta kaybedilen Hacı Şili'nin akıbeti soruldu.

ZEYTUN: İNSAN HAKLARI MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Söz alan İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, devlet suçlarının ortaya çıkarılması, faillerin yargılanması ve cezasızlıkla yüzleşmek için mücadele ettiklerini kaydetti. Zeytun, "İnsan hakları örgütleri olarak, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinliklerinde bir kez daha gözaltında kaybedilmeler gibi ve bütün ihlallerin çözümüne yönelik bir politikanın geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Eylem ve etkinliklerimizle bu hususu hatırlatmaya devam edeceğiz" dedi.

EREN: SAVAŞA HAYIR DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Amed Barosu Başkanı Nahit Eren ise kayıpların cenazesinin ailelerine teslim edilmemesini "utanç" olarak tanımladı. Kayıp yakınlarının eylemlerinin süreceğini ve faillerden hesabın muhakkak sorulacağını söyleyen Eren, "Bu ülkenin altına imza atmış olduğu uluslararası bütün sözleşmelerde yer alan temel hak ve özgürlüklere uyması talep ve beklentimizdir. Yani, yaşam hakkını savunuyoruz, barışı savunuyoruz ve adalet talep ediyoruz. Maalesef bu taleplerimiz zaman zaman soruşturmalara konu edildiği gibi yine bu hakları talep etme konusundaki her türlü çalışma ve etkinliklerimiz keyfi bir şekilde engellenmek isteniliyor. Yaşam hakkını savunacağımız bu dönemde hala eylem ve etkinlikler keyfi bir şekilde yasaklanmaktadır. Özgürlüğü, barışı, demokrasiyi savunmaya, savaşa, çatışmaya ve operasyonlara hayır demeye devam edeceğiz."

'KARŞILAŞTIKLARI ASKERLERCE SİLAH DİPÇİĞİYLE DARP EDİLDİLER'
Konuşmaların ardından askerler tarafından darp edilerek kaybedilen Hacı Şili'nin hikâyesini okuyan İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Jiyan Ormanlı, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde çobanlık yapan 23 yaşındaki Şili'nin bir çocuğu olduğunu aktardı. Şili'nin 20 Aralık 1993 tarihinde ağabeyi Tahir Şili ile birlikte konakladıkları bölgede hayvanları otlattığını, sabaha karşı operasyon bölgesinden dönen askerlerin karşılaştıkları Hacı ve Tahir'i silah dipçikleri ve tekmelerle darp ettiğini kaydetti. Tahir'in dört dişinin kırıldığını, daha sonra ise yüzbaşı olan kişinin Hacı'dan çantasını askeri araca kadar taşımasını istediğini dile getiren Ormanlı, Tahir Şili'nin darp edildikleri yerde beklerken, Hacı Şili'nin askerler ile birlikte ormanlık alana giderek gözden kaybolduğunu ifade etti.

'1993 YILINDAN BERİ HABER ALINAMIYOR'
Ormanlı, şöyle devam etti: "Akşama kadar bekleyen Tahir, kardeşi dönmeyince Gideran Karakolu'na gider ancak 'bilgimiz yok' yanıtını alır. Bunun üzerine Eruh Jandarma Karakolu'na giden Tahir'e, 'Şırnak'a götürülmüş' bilgisi verilir. Eruh'tan dönerek Şırnak Karakoluna giden Tahir'e bu kez ise 'Eruh'ta olabilir' denilir. Karakollardan bilgi alamayan Şili Ailesi Hacı'nın akıbetini öğrenmek için Siirt Valiliği'ne başvursa da hiçbir sonuç alamaz. Şili ailesi Hacı'nın kaybolmasıyla birlikte gördükleri baskılar nedeniyle Siirt'e göç etmek zorunda kalır. Hacı Şili, kaybedildiğinde henüz 40 günlük olan Kader adındaki kızı (babası yasal olarak yok sayıldığı için) amcasının nüfusuna kaydedilir. Hacı Şili'den 20 Aralık 1993 tarihinden beri haber alınamıyor."

Okunan hikâyenin ardından bir dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.