28 Eylül 2024 Cumartesi

Kayıp yakınları: Ali Tekdağ için adalet istiyoruz

Diyarbakır'da Yaşam Hakkı Anıtı önünde yan yana gelen kayıp yakınları, eylemlerinin 718'inci haftasında 13 Kasım 1994'te Dağkapı'da gözaltına alınıp zorla kaybettirilen Ali Tekdağ için adalet istedi.

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi yöneticileri, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 718'inci haftasında Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan aileler, 13 Kasım 1994'te Diyarbakır'da gözalına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Ali Tekdağ'ın akıbetini sordu.

Gözaltında kaybettirilen Ali Tekdağ'ın kardeşi İffet Mutaş, olay günü yaşananları anlatarak, kardeşinin önce silahlı saldırıya uğradığını ardından kaçırıldığını söyledi. "Biz gözaltına aldıklarını biliyoruz. Devlet hala inkar ediyor. Kardeşimi onlar aldı. Düşmanımız yoktu. Ne varsa çıkarsınlar ortaya, mezarımızı kemiklerini istiyoruz. Kıyamete kadar da davacıyım. Hakkımı helal etmiyorum. Biz yok olmayız, çoğalıyoruz, yeşeriyoruz, bitmeyiz" diyen Mutaş, 1993'te Diyarbakır'da katledilen diğer ağabeyi Mehmet Tekdağ'ı da anarak, failler cezalandırılana kadar mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

İHD Diyarbakır Şube yöneticisi Fırat Akdeniz, Ali Tekdağ'ın kaybedilmesine ilişkin eşi Hatice Tekdağ'ın tanıklıklarını kamuoyuyla paylaştı. 13 Kasım 1994'te eşiyle Dağkapı'ya giden Ali Tekdağ'ın sivil, silahlı 3-4 kişi tarafından takip edildiğini, takip edildiğini fark eden Tekdağ'ın koşmaya başlaması üzerine silahlı kişilerin ona ateş açtığını belirten Akdeniz, Tekdağ'ın kendini yere attığını, silahlı kişilerin Tekdağ'ı alıp bir binanın içine soktuklarını kaydetti.

10 dakika sonra beyaz bir minibüsün geldiğini ve silahlı kişilerin Tekdağ'ı minibüse bindirip karakol yönünde hareket ettiklerini aktaran Akdeniz, bu kaçırma sırasında etrafta bulunan bir grup asker ve polisin olaya hiç karışmadığını dile getirdi.

Hatice Tekdağ'ın ertesi DGM savcılığına başvurduğunu ancak geri çevrildiğini söyleyen Akdeniz, Tekdağ'ın 2 ay boyunca her gün savcılığa gittiğini, 2 ay sonunda savcılıkla görüşebildiğini anlattı. Savcının olayı dinledikten sonra Tekdağ'ın eşi ve kızını odadan çıkardığını, telefonla görüştüğünü, sonra Tekdağ ailesini odaya geri aldığını ifade eden Akdeniz, savcının, "Telefon ettim bizde değilmiş" dediğini kaydetti.

Aynı dönemde Diyarbakır Hapishanesi'nde tutsak olan Seyfettin Demir'in Özgür Gündem gazetesine verdiği, "Ben, Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali, 'Beni öldürecekler, aileme söyleyin' diye bağırıyordu" demecini hatırlatan Akdeniz, Hatice Tekdağ'ın bunun üzerine tekrar savcıya gittiğini, savcının onları reddettiğini söyledi. Hatice Tekdağ'ın sonrasında telefonla aranarak "Bir daha buraya gelme" diye tehdit edildiğini belirten Akdeniz, Ali Tekdağ'dan o tarihten sonra bir daha haber alınamadığını dile getirdi.

Akdeniz, şöyle devam etti: "İç hukuk yollarında bir sonuç elde etmeyen aile, davayı AİHM'e taşır. AİHM, Ali Tekdağ dosyasında Türkiye'yi mahkum eder. Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Ali Tekdağ için adalet istiyoruz."
 
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.