27 Eylül 2024 Cuma

Kayıp yakınları adalet istedi

Diyarbakır, Batman ve İzmir'de gözaltında kaybedilenlerin akıbetini soran kayıp yakınları, gerçek adalet sağlanana kadar mücadele edeceklerinin altını çizdi.

Diyarbakır, Batman ve İzmir'de yan yana gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu ve adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

DİYARBAKIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 727'nci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde toplandı. Kaybedilenlerin fotoğraflarını taşıyan aileler, Cizre'de 6 Mart 1994'te kaybedilen Ömer Candoruk, Süleyman Gaysak, Yahya Akman, Mehmet Gürrü Özer ve Aziz Gaysak'ın akıbetini sordu. Eyleme, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve çok sayıda siyasi parti, sendika temsilcisi katıldı.

İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yakup Güven, hala kemikleri ailelerine teslim edilmemiş yüzlerce kayıp olduğunu belirterek, yıllardır adalet talep ettiklerini söyledi. Güven, "Ortaya çıkarılmamış binlerce fail var, bu faillerin adil bir yargı süreci içerisinde tespit edilmesini, yargılanmasını istiyoruz. Faillerden hesap sorulmasını talep ediyoruz" dedi.

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, faillerin belli olduğunu söyledi ve "Bu cinayetler ve buna karşı yürütülen adalet mücadelesi, Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından ve gerçek bir adaletin tesis edilmesi açısından önemlidir. Ne olursa olsun biz bu kayıplarımızı unutmayacağız. Failler açığa çıkana kadar bu mücadele devam edecek. 2022 yılındaki adalet arayışındaki taleplerimiz yine karşılanmadı, cezasızlık politikaları yürütüldü. 2023 yılında da adalet talebimiz önde olacak. Faillerin yargılanması için haykıracağız" ifadelerini kullandı.

İHD Diyarbakır Yönetim Kurulu üyesi Derya Yıldırım, kaybedilenlerin hikayelerini kamuoyuyla paylaştı. Süleyman Gaysak, Ömer Candoruk, Yahya Akman, Mehmet Gürrü Özer ve Aziz Gaysak'ın Botaş'ta askerler tarafından kaçırılarak vurulduğunu aktaran Yıldırım, Süleyman Gaysak'ın eşi Leyla Gaysak'ın "Eşim yaralıdır düşüncesiyle hastaneye gittim. Ancak hastanenin önünde panzer vardı. Beni içeri sokmadılar, küfür ettiler. Eve döndüm, hepsinin öldürüldüğünü duyduk. Eşim ve kaybolan diğer yakınlarımızı aramaya başladık. Ancak askerler, Cizre'nin dışına çıkmamıza izin vermiyorlardı" ifadelerini aktardı.

Gaysak ve diğer kaybedilenlerin akrabalarının bir süre sonra kaybedilenlerin cesetlerine ulaştığını anlatan Yıldırım, işkence yapıldığına ve yakın mesafeden ateş açıldığına dair izler bulunduğunu kaydetti. Yıldırım, dosyanın üzerinin örtüldüğünü vurgulayarak, gözaltında kaybedilenler için adalet istedi.

BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları 563'üncü kez Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelerek, Hrant Dink için adalet istedi. Eylem öncesi 12 Ocak günü tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren İHD Batman Şube Yöneticisi Mahfuz Akgül anıldı.

İHD Şube Yöneticisi Zeki Tangüner, Şişli'de bulunan Halaskargazi caddesindeki gazete binasının önünde tetikçi Ogün Samast tarafından 19 Ocak 2007'de katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i anarak, hikayesini anlattı.

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.

İZMİR
İHD İzmir Şubesi, Konak Eski Sümerbank önünde bir araya gelerek Güçlükonak Katliamı için adalet istedi. "Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açılan eylemde açıklamayı İHD İzmir Şube Sekreteri Ali Aydın okudu.

10 Ocak 1996'da Şırnak'ın köylerine baskın yapan askerlerin Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldığını söyleyen Aydın, köylülerin işkenceyle öldürüldüğünü hatırlattı.

15 Ocak'ta köy muhtarı Mehmet Öner'i arayan jandarmanın köylülerin serbest bırakılacağını söyleyip araç istediğini belirten Aydın, "Durumdan şüphelenen Mehmet Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi ve korucular Hamit Yılmaz ve Lokman Özdemir'i de yanına alarak Ramazan Nas'ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburuna gitti. Taburdakiler korucuların gelmesini beklemiyordu. Gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı. Başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol; askerler tarafından trafiğe kapatıldı. Minibüs bir noktaya kadar gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Yolu kesen Özel Tim önce minibüsü silahla taradı, atılan roketler sonucunda minibüs ve içindeki 10 ceset kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan minibüs sürücüsü de taranarak öldürüldü. Kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerlerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü" ifadelerini kullandı.

AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiğini hatırlatan Aydın, Güçlükonak'ta katledilen 11 kişi ve tüm kayıplar için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.