28 Eylül 2024 Cumartesi

'İstanbul yok edilen bir kent, İzmir'i kurtarabiliriz'

"Acil kamulaştırma" kararının alındığı Urfa ve Çeşme'deki 511 arazinin ranta açılacağını ve doğaya geri dönüşümü mümkün olmayan zarar verileceğini belirten HDP İzmir Ekoloji Komisyonu üyesi Hüseyin Çağlar, AKP'nin rant ve talan politikalarına karşı çıkacaklarını kaydetti. Çağlar, "İstanbul'a ihanet edildi ama İzmir'i kurtarabiliriz" dedi. 

Urla ve Çeşme'de bulunan 511 araziye ilişkin "acil kamulaştırma" kararı Resmi Gazete'de yayınlandı. Bunun katliam anlamına geldiğini belirten çevre örgütleri mücadelelerini sürdürüyor. 

Karara göre, Çeşme'nin Alaçatı mahallesindeki 178 adet arazi ile Urla'daki Zeytineli Mahallesinde bulunan 333 arazi olmak üzere toplamda 511 arazi, turizm yatırımlarına tahsis edilerek ranta açılacak. Ayrıca, söz konusu bölgeye, Suudi Albassam Group'un "Yeni Çeşme" isimli birşehir kurduğu ortaya çıktı. Proje ile yüzde 90 lüks konutlar, oteller, havalimanı, marinalar ve AVM yapılacak.

Çeşme'nin suyu kendi nüfusuna dahi yetmezken, yapılacak golf sahaları için su ihtiyacının nereden karşılanacağı net değil. Arap yatırımı olan projenin beş yılda tamamlanması öngörülüyor. Toplam yatırımın 2,5 milyar dolar olacağı projede, 2 lüks otel, 50 butik otel, 4 konser alanı, 700 yat kapasiteli 2 marina yer alıyor.

Bu rant ve talan projesi karşısında doğaya geri dönüşü imkansız zararlar verilecek. "Doğamıza, suyumuza ve havamıza sahip çıkıyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz" diyen Hakların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü Ekoloji Komisyonu üyesi Hüseyin Çağlar, projeyi ve proje karşısında yürüttükleri mücadeleyi ETHA'ya anlattı.

'PROJE HAYATA GEÇERSE BÖLGE TAMAMAN RANTA AÇILACAK'
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ve çevre örgütlerinin karara karşı çeşitli girişimlerde bulunduğunu belirten Çağlar, "Esas olarak KHK ile 'acil kamulaştırma' iptali arazi sahiplerinin dava açmasıyla mümkün olacak. Ama biz de çevre örgütleri olarak projenin 'kamu yararına' olmadığı üzerinden dava açıyoruz. Proje hayata geçerse, o bölge tamamen ranta açılmış olacak" dedi. 

'KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİ YENİDEN GÜNDEME GELEBİLİR'
Sarayın temel yaklaşımının "her şeyi rant olarak ele alıp değerlendirmek" olduğunu kaydeden Çağlar, proje gerçekleştiği takdirde Körfez Geçiş projesinin de yeniden gündeme geleceğini belirtti. Çağlar, "Daha önce bizim çabamızla durdu. İstanbul sermayesine hizmet eden Körfez Geçiş projesi, İstanbul'dan Çeşme'ye geçiş sağlayacak. Eğer Urla-Çeşme projesini engelleyemezsek, turizmin geliştirilmesi adı altında tekrar Körfez Geçiş projesi yeniden gündeme gelecek" ifadelerini kullandı. Çeşme merkezinin artık bittiğinin, dolayısıyla rant için sermayenin yeni alanlar aradığını söyleyen Çağlar, projenin yapılmak istendiği alanların bakir olduğunu ifade etti. Çağlar, "Yapılacak yeni oteller, yat limanı, golf sahası, avm projeleri var. Henüz hükümet bu konuda resmi bir açıklama yapmıyor ama basına da yansıdı, bir Arap firmasının daha önce hazırladığı proje niyetlerini açığa çıkardı. Biz de Sarayın genel yaklaşımını bildiğimiz için önceden düşünülüp ona göre bir işlem yapıldığını düşünüyoruz" diye konuştu.

'AKP SAVAŞ POLİTİKALARINA KAYNAK OLARAK DOĞAYI GÖRÜYOR'
Urla Belediye başkanının yerine kayyum atanmasının, rantın önünü açmak amacıyla yapıldığını ifade eden Çağlar, şöyle devam etti: "Çeşme Belediye Başkanı açık tavır almadı, itiraz etmedi. Belediyeler Sarayın küçük kopyası gibi. Biz her zaman şunu söylüyoruz, AKP şu anda savaş politikası yürütüyor, kaynağı olarak da doğayı rant olarak görüyor. Ve biz havamıza, suyumuza, doğamıza sahip çıkacağız. İstanbul ihanet edilen, yok edilen bir kent, İzmir'i kurtarabiliriz."

KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİ
İzmir Körfez Geçiş Projesi, ilk kez 2011 genel seçimlerinde Milletvekili adayı olan Binali Yıldırım tarafından açıklandı. 

Erdoğan ise yatırım bedeli 2,5 milyar dolar olan projenin, ihalesinin yap-işlet-devlet modeliyle yapılarak, 2023 yılında hayata geçirileceğini duyurdu.
Körfez Geçiş Projesi'ne verilen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporuna karşı, iki ayrı dava açıldı. TMMOB ve bağlı odalar ile İzmirliler tarafından yapılan başvuru üzerine dava açıldı ve proje durduruldu.