28 Eylül 2024 Cumartesi

İnşaat Mühendisleri Odası'ndan depreme ilişkin açıklama

Depremin ardından açıklama yapan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, "Ancak deprem anında yapılması gerekenlerin yanı sıra deprem öncesi hazırlık da son derece önemlidir. Ne yazık ki depremin öncesine dair yapılması gerekenler konusunda ülkemiz sınıfta kalmıştır. Yapıların depreme karşı güvenliğini tesis etmek için tasarım, inşa ve denetim süreçlerinin doğru ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi esastır" dedi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, sabaha karşı merkez üssü Düzce Sarıdere-Gölyaka olan depreme ilişkin açıklama yaptı. 12 Kasım'da ülke genelinde gerçekleşen, "çök-kapan-tutun" tatbikatının hatırlatıldığı açıklamada, "Kamuoyunun depreme duyarlılığı ve deprem durumunda bilinçli olması konusunda çalışmalar yapılması elbette gereklidir. Ancak deprem anında yapılması gerekenlerin yanı sıra deprem öncesi hazırlık da son derece önemlidir. Ne yazık ki depremin öncesine dair yapılması gerekenler konusunda ülkemiz sınıfta kalmıştır. Yapıların depreme karşı güvenliğini tesis etmek için tasarım, inşa ve denetim süreçlerinin doğru ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi esastır. Güvenli yapılaşmanın bu üç sac ayağından her birinde hem yasal düzlemde hem de uygulamada ciddi sorunlar bulunduğu bilinmektedir" denildi.

Deprem sonrası oluşan hasarların büyük çoğunluğunun imalat kusurlarından kaynaklanmasına rağmen inşa sürecinin temel aktörü olan şantiye şefliğine gerekli önemin verilmemesi, konuya dair yaklaşımın ciddiyetsizliğini gösterdiği kaydedilen açıklamada, "TÜİK'in 2021 verilerine göre ruhsata tabi işlerin yüzde 72'si konut üretimi olup, konut üretimin yüzde 64'ü ortalama 1800 m2 civarında inşaat alanına sahiptir. Mevcutta konut üretiminin bu aralıkta yoğunlaşması dolayısıyla Odamız 1500 m2yi geçen işlerde şantiye şefinin bir şantiyede tam zamanlı olarak görevlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Mevcut yönetmelikte ise şantiye şefleri birden fazla işi üstelenebilmekte, şantiye şefliği hizmeti kağıt üzerinde bir prosedür olarak görülmeye devam etmektedir" dedi.

Türkiye'nin mevcut yapı stokunun tam bir bilinmezlik içinde olduğu kaydedilen açıklama şöyle devam etti: "Olası bir büyük depremde yapıların nasıl etkileneceği şüphelidir. Hal böyleyken deprem önlemi olarak yapılması gereken en önemli faaliyetlerden biri yapı stokunun taranmasıdır. Belediyeler tarafından yapı stoku taranarak depreme hazırlık konusunda önemli bir adım atılabilir. 1999 depremlerinden sonra, güvenli ve sağlıklı bir yapılaşma ve çevre için nelerin yapılması, ne tür önlemlerin alınması gerektiği konularında kamu kurumlarınca birçok çalışma yapılmış, raporlar hazırlanmış ve bu yapılan çalışmalar AFAD'ın 2011 yılında yapmış olduğu geniş tabanlı bir çalışma ile hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planında (UDSEP) son şeklini almıştır. Büyük çoğunluğu 2017 tarihinde bitirilmek üzere 2023 yılında tamamlanması hedeflenen çalışmalar Bakanlar Kurulu Kararı olarak 18 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiş olmasına rağmen gelinen aşamada ciddi bir ilerleme kat edilmediği görülmektedir. Üstelik rapora göre çoktan tamamlanması gereken yapı stokunun taranması konusunda, 2020 yılında TBMM'de kurulan Deprem Komisyonunun raporuna yansıdığı kadarıyla yapı stoku taramasının yönteminin bile nasıl olması gerektiğinin belirlenmediği anlaşılmıştır.

Yapı envanterinin taranması, kentsel dönüşümün yapı güvenliği için gerçekleştirilmesi, kamusal bir yapı denetimi sistemin kurulması, mühendislik hizmetlerinin inşa sürecinde maliyet külfeti olarak değil özne olarak görülmesi, mühendislerin meslek odalarınca belgelendirilmesi, imar aflarıyla ruhsatlandırılan kaçak yapılara gerekli inceleme ve uygulamaların yapılması, şantiye şefliğinin tam zamanlı olarak yapılması başlıca önlemlerdir.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak, depremde yaralanan yurttaşlarımıza acil şifalar diliyor, depremden etkilenen tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Topraklarının yüzde 95'i deprem bölgesinde bulunan ülkemizde tüm yurttaşlarımızın deprem korkusu duymadan güvenle yaşayabileceği bir gelecek için yerel ve merkezi tüm yöneticileri, kamu kurumlarını harekete geçmeye davet ediyor, İMO olarak tüm birikimimiz ve deneyimimizle elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu bildiriyoruz."