28 Eylül 2024 Cumartesi

HBDH YK Üyesi Ferzad Can: Özgürlük isteyenler cephelerimizde yer almalı

HBDH YK Üyesi ve MLKP komutanlarından Ferzad Can, dört yıl önce kurulan HBDH'ın, faşist Saray rejimine karşı eylemlerini büyüttüğünü dile getirdi. Antifaşist birleşik mücadelenin daha da güçlenmesi gerektiğini dile getiren Can, özgürlük isteyen herkese HBDH'in devrimci savaş cephelerinde yer alma çağrısı yaptı. 

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Kurulu Üyesi ve MLKP Hüseyin Demircioğlu Akademisi komutanlarından Ferzad Can, HBDH'ın kuruluşunun dördüncü yılını selamladı, birleşik mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.

HBDH Basın Birimi'nin, birliğin kuruluş yıldönümü dolayısıyla hazırladığı röportaj, "hbdh-online.org" sitesinde yayınlandı.

HBDH Yürütme Kurulu Üyesi ve MLKP komutanlarından Can'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

'BİRLEŞİK ÇİZGİDE İLERLEME STRATEJİSİ, DEVRİM HAREKETİMİZİN TEMEL PERSPEKTİFİDİR'

HBDH'ın kuruluşunun üzerinden 4 yıl geçti. Dört yılda nasıl bir mücadele yoldaşlığı gelişti, bu sürede devrimci mücadelede nasıl bir rol oynadı, ne tür katkılar sundu?

HBDH, Türkiye ve Kürdistan devriminin güncel ihtiyaçlarına birleşik bir cevap olarak ortaya çıktı. İlk çıkışı, hem bileşenlerde hem de halklarımızda önemli bir heyecan yarattı. HBDH bileşenlerinin özellikleri, geniş katılımlı ve silahlı mücadele temelli birleşik bir örgütlenme olması, başlı başına bu heyecanın yaratılmasında faktördü.

Geride kalan dört savaş yılı içerisinde, önemli mücadeleler ve buna bağlı olarak önemli mücadele yoldaşlıkları gelişti. Türkiye ve Kürdistan devrimcileri aynı mevzilerde savaşarak, omuz omuza ölümsüzlüğe yürüdüler. Bu bizim için oldukça anlamlı bir değer ve tarihi bir kazanımdır. Çünkü birleşik mücadelenin ruhu, birlikte savaşmaktır. Çünkü birlikte savaşanlar, politikanın en yoğun biçimi olarak tanımlanan devrimci savaş içerisinde yan yana gelenler, mücadelenin diğer ihtiyaçlarını da birlikte yanıtlayacak gücü yaratabilirler. Siper yoldaşlığının büyüdüğü yerler de savaş cepheleridir. Bilinen tanımlamayla "eylem birleştirir" şiarının ne kadar doğru ve yerinde olduğu pratikte de sınanmıştır. Devrimci hareketimizin ihtiyaç duyduğu birleşik mücadele ve siper yoldaşlığı ruhunun var edilmesi en büyük kazanımlarımızdan biridir.

Bunun yaratıcıları da, Birleşik Devrim Hareketimiz içerisinde görev ve sorumluluklar üstlenmiş, nice değerli komutan ve savaşçılar olmuştur. Onların devrimci fedakarlığıyla ve devrimci savaşın en önünde ölümsüzlüğe yürümesiyle kazanılmıştır. Delal Amed, Atakan Mahir, Ulaş Bayraktaroğlu, Ulaş Adalı, Aynur Ada, Ceren Güneş, Yılmaz Kes, Nubar Ozanyan, Alişer Deniz, Baran Serhat, bu devrimci siper yoldaşlığının yaratıcıları olarak her daim anılacak ve savaşımıza yol gösterecektir.

'FAŞİST SARAY REJİMİNE DARBELER İNDİREN TEK GÜÇ HBDH VE ONUN BİLEŞENLERİDİR'

HBDH'nin devrimci mücadelede oynadığı rol ve katkılar ise esasen onu var eden temel görüş açısında saklıdır. Ona ruhunu veren Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin birleşik çizgide ilerleme stratejisi, devrim hareketimizin temel perspektifidir. Bu birlikteliğin inşa edildiği her alanda sıçramalı devrimci gelişmeler yaşanmıştır. Yakın tarihe ve günümüze bakalım Gezi, Kobanê, Rojava, Medya Savunma Alanları, Türkiye ve Kürdistan dağları, metropolleri. İşte bugün, faşist AKP-MHP ittifakına karşı devrimci savaş buralarda yürütülüyor. Hepsinde devrim hareketimizin ya bileşenleri ya da devrim hareketimizin bizzat kendisi bulunmaktadır. 

Şunu açık belirtmek gerekir. Devrimci savaş, soyut kavramlarla, gerçek olmayan varsayımlarla yürütülmüyor. Ve bu somutluk içerisinde bakarsak, faşist saray rejimine karşı devrimci savaş yürüten, mücadelenin şiddete ve gizliliğe dayanan biçimlerini kullanan, düşmana darbeler indiren tek güç HBDH ve onun bileşenleridir. Devrimci savaşa sempati duyan, destekleyen, içerisinde yer almak isteyen herkes bu devrimci gerçeği kabul etmek ve buna göre konumlanmak zorundadır.

'HBDH DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ POLİTİK ASKERİ ALANDA CEPHELEŞTİRMİŞTİR'

Yine HBDH, önemli bir devrimci odak olarak, politik-askeri mücadele yürütmek isteyen ve devrimci savaşımı büyütmeyi amaçlayan tüm örgüt, parti ve hareketler için birleşme ve ortak savaşma zemini yaratmıştır. 

Açık ki devrim hareketimiz, Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimci öncüleri, devrimci temelde bir araya gelerek, ortak düşmana karşı, ortak devrimci hedef ve amaçlar temelinde, birlik yanlarını öne çıkararak, iradeleşerek, politik askeri alanda cepheleştirmiştir. Bu devrimci adımımız, Erdoğan ve AKP faşizmine, sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı yeni ve birleşik bir savaş ilan etmiştir ve eylemleriyle bunun sürdürücüsü olmayı başarmıştır. Görevimiz bu adımı sürdürmektir. 

HBDH, kendisini devrimci savaş içerisinde inşa etmiştir ve birleşik eyleminin gücüyle devrimimizin yolunu açacaktır. 

'KİTLELERİN BEKLENTİSİ ANTİFAŞİST BİRLEŞİK MÜCADELENİN GÜÇLENDİRİLMESİ YÖNÜNDEDİR'

HBDH'ın faşizme karşı birleşik mücadele şiarı nasıl bir karşılık buldu?

Faşizme karşı birleşik mücadele şiarı, devrim ve özgürlük mücadelesinin en temel sloganı ve taktiği olarak devrimci mücadele içerisindeki önemini koruyor. Öyle ki, sömürgeci faşist saray rejimine karşı savaşım ve politik mücadelenin ihtiyaçları da dönüp dolaşıp "birleşik mücadelenin" politik, örgütsel ve eylemsel varlığını kuvvetlendirme gerekliliğine işaret ediyor. Temel bir anlayış olarak kabul edilmeli ki, "birleşik mücadele" ısrarı daha etkin bir mücadele düzeyi yaratma arayışıdır. Ayrıca devrimci-demokratik kitlelerin beklentisi de antifaşist birleşik mücadelenin güçlendirilmesi yönündedir.

Türkiye-Kürdistan birleşik devrimimizin tarihinde de birleşik mücadele arayışları hiçbir zaman eksik olmamıştır. Ancak kimi özgün mücadele süreçlerini bir kenara alırsak, bu konudaki arayış ve çabalar istenilen devrimci sonuçları yaratamamış, aksine birleşik mücadele fikriyatını zayıflatan sonuçlar doğurmuş, birleşik mücadele başarılamaz düşüncesi yaygınlaşmaya başlamıştır. 

Ancak HBDH'nin birleşik mücadele şiarı ve bunu devrimci eylemiyle somutlaması, devrimci hareketimizin tarihinde kazanılan en ileri ve kalıcı birleşik mücadele mevzisi olmuştur. Çünkü HBDH, başarısızlığa ya da akamete uğrayan deneyimlerin aksine devrimci eylem ve devrimci savaş içerisinde inşa edilmiş, onun birleştirici mayası devrimci pratik olmuştur.

'HBDH STRATEJİK BİR DEVRİM ÖRGÜTLENMESİDİR'

Hatırlayalım, 12 Eylül faşist darbesi karşısında da devrimci örgütler, bir direniş ve savaş çizgisi yaratmak için Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi'ni ilan etmiş bulunuyordu. Ancak gruplar dünyasının aşılamaması ve savaşım isteksizliğinin sonucu olarak zaman içinde birleşik mücadele cephesi dağılmış ve önemli devrimci olanaklar heba olmuştur. Bu, her zaman böyledir. Eğer birleşik mücadele, devrimci eyleme, pratik görev ve sorumluluklara, savaşı örgütleme anlayışına dayanmıyorsa başarılamaz. Yalnızca savaş cephesinde değil, kapsamı en dar mücadelelerde bile eylem görüş açısı yoksa birlik mümkün değildir. 

Buraya bir vurgu yapmamız gerekiyor. Faşizme karşı mücadelede devrimci eylem ve devrimci savaş cephelerinin inşası aynı zamanda devrimimizin temel bir stratejik aracın yaratılması ve ona uygun bir hareket tarzının inşa edilmesi demektir

İşte HBDH, Türkiye- Kürdistan devriminin birleşik karakterde örgütlenmiş, faşizmi yenilgiye uğratmak için devrimci savaş cephelerinde siper yoldaşlığını yaratmış olan stratejik bir devrim örgütlenmesidir. Ve önceki deneyimlerden farklı olarak devrimci savaşın, siper siperlerinin içerisinden doğmuştur. Rojava Devrimi'nin, Gezi Ayaklanması'nın, Kobanê Direnişi'nin içerisinde yaratılan birleşik mücadele ruhu Birleşik Devrim Hareketimizi şekillendirmiştir. Birleşik mücadele başarılamaz görüş açısı yenilgiye uğratılmıştır.

Hareketimiz, Kürdistan devriminin tarihsel anlamdaki politik askeri deneyimini omuzladığı kadar, Türkiye'de yürütülen ve azımsanmayacak ölçekli silahlı mücadele birikiminin üzerinde kurulmuştur. Ve hali hazırda kırlardan kentlere kadar savaş büyütmeye çalışmaktadır. Artık bir eylem sürekliliği de kazanmış, kentlerde ve kırlarda devrimci varlığını eylemsel olarak inşa etmiştir. Bu yüzdendir ki, birleşik devrim mücadelesine omuz vermek isteyen herkese HBDH'nin devrimci bayrağı altında yer vardır. Birleşik mücadelenin görevi, bu cephenin somut ihtiyaçlarına yanıt üretmektir. Bu yüzden yüzü devrimci savaşa ve politik askeri mücadeleye dönük olmayan antifaşist birlik çağrıları stratejik hedeften yoksun, devrim iddiasından uzaktır. Faşizme karşı mücadeleyi bir devrim sorunu olarak gören her özne bunun temel stratejik aracının büyütülmesi görevini de omuzlamak durumundadır. 

Bu görev herkesten önce HBDH bileşenlerinin omuzundadır. Tüm bileşen kuvvetler, HBDH'ın faşizme karşı mücadelede daha aktif bir rol oynaması için güçlerini daha fazla seferber etmelidirler. Faşizmin kitleler içindeki ve kitleler üzerindeki baskısına ve şiddetine karşı yaşamın her alanında aktif mücadele vermelidirler. Sürekliliği sağlanmış eylem çizgimize rağmen, HBDH'ın ve bileşenlerinin bu noktada eksik kaldıklarını belirtmeliyiz. 

'DÜŞMANA ÖNEMLİ KAYIPLAR YAŞATTIK'

Geçtiğimiz yıl boyunca birçok merkezde gerçekleşen HBDH eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birleşik Devrim Hareketi olarak, sömürgeci faşist rejime karşı her alanda devrimci savaşı büyütüyoruz. Bu kapsamda güçlerimiz yoğun ve etkili bir eylem sürecini geçtiğimiz yıl içerisinde hayata geçirdiler. Yalnızca kentlerde değil, kırlarda da düşmana karşı etkili vuruşlar yaptık. Yine eylemlerimiz dar bir coğrafya ya da birkaç kentle sınırlı kalmadı. Türkiye ve Kürdistan'ın birçok yerinde faşist AKP-MHP ittifakına, bu ittifakın sermaye güçlerine ve bunlara destek sunan kaşı devrimci kişi ve odaklara yönelik eylemlerimiz oldu. Birçok kentte, düşmanın kolluk kuvvetlerine önemli kayıplar yaşattık. Belirtebiliriz farklı düşman hedeflerine dönük tüm bu eylemler politik mücadelenin gerekliliği olduğu kadar taktik ve teknik zenginliğin de ifadesidir. Hareketimizin teknik kapasitesi, faşist rejimin ve sermaye kuvvetlerinin en güvenilir gördüğü alanlara sızabilecek, oraları imha edebilecek ve kayıp vermeden çekilebilecek yetkinliktedir. 

Bir anlamda şöyle söyleyebiliriz. HBDH milisleri, gerillanın misyonunu ve eylem zenginliğini kente taşıyan ateş toplarıdır. Gerilla karşısında çaresiz kalan faşist düşmana, kentlerde açılan ikinci bir savaş cephesidir. Ve tıpkı gerilla gibi, en beklemediği anda düşmanı vuran, ona rahat yüzü göstermeyen, hareketli bir savaşın yürütücüsüdür. Nasıl ki faşist rejimin gerilla savaşı karşısında başarı kazanma şansı yok ise milis savaşçıları karşısında da aynı akıbeti yaşayacaktır. Görüldüğü gibi, inisiyatif, irade ve moral üstünlüğü savaşçılarımızdadır.

HBDH'NİN POLİTİK-ASKERİ EYLEM ŞİARI: YA BİR YOL BULACAĞIZ, YA BİR YOL AÇACAĞIZ

Eğer eylemlerimiz hakkında bir değerlendirmede bulunacaksak, iki noktayı öne çıkartmak yerinde olur. Bu iki nokta, devrimimizin gelişim çizgisini belirleyeceği gibi, birleşik devrim hareketimizin varlık sebebini ve savaş tarzını da daha anlaşılır kılacaktır.

Bu anlamda "Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız" şiarı, HBDH'nin politik-askeri eylemlerinin anahtar söylemidir. Çünkü birleşik devrim hareketimiz, yeni bir yol açmaktadır. Bu yol, faşist sömürgeci rejimin zor ve şiddetini devrimci şiddetle yanıtlamaktır. Eylemlerimiz, ezilenlerin ve halklarımızın yalnızca yasal ve barışçıl mücadele metotları ile kendisini sınırlamadığını düşmana göstermektedir. Çünkü faşist rejimin en büyük korkusu, ezilenlerin devrimci şiddete, silaha ya da başkaca zor araçlarına başvurmasıdır. Eğer bunu engelleyebilirlerse, kendi iktidarlarını ve rejimin bekasını sağlama alacağını düşünüyorlar. İşte bakın, faşist Saray darbesinin bütün şiddeti, devrimci savaş yürüten devrimci öncülerin üzerinde toplanmıştır. 

Bu bakımdan HBDH'nin her eylemi, halklarımızın her türden devrimci şiddet eylemine başvurma hakkının kullanılmasıdır. Sömürgeci faşist rejime boyun eğilmeyeceğinin gösterilmesidir. Düşmanın zoruna karşı zor, savaşına karşı savaş kararlılığıdır. Antifaşist ve emekçi soldan kuvvetlere, izlenmesi gereken yolu göstermektedir. Faşist saray rejimine karşı savaşmak isteyenlere adres sunmaktadır. Tüm bu eylemlere devrimci savaş perspektifinden bakıldığında, belki ağır, belki gecikmiş ama sağlam ve kararlı bir savaş cephesinin inşa edildiği görülecektir. 

Ayrıca tüm bu eylemler bizim bakımımızdan, devrimci mücadelenin en önemli unsurları olan ajitasyon, propaganda ve örgütlenme çalışmasının da gereğidir. Tüm bunların devrimci şiddet ve yasadışı biçimlerle yerine getirilmesidir. Faşist AKP-MHP ittifakının, ona bağlı sermaye güçlerinin, işçi düşmanlarının, faşist rejimin kolluk kuvvetlerinin, sömürgeci güçlerin, sivil faşist ve politik İslamcı çetelerin hedeflenmesinin bir amacı da devrim cephesinin büyütülmesi ve daha güçlü örgütlenmesi içindir. Kitlelerin meydanlardan yükselen sesine, direniş ve eylemlerde açığa çıkan istek ve özlemlerine, devrimci savaş cephesinden verilen bir yanıttır. Birleşik devrim hareketimizin eylemleri bu kapsamda düşünülmelidir.

Ancak "yetinmek" devrimci savaşın düşmanıdır. Bizim başarımızın yegane çıtası, devrimin bizden istedikleridir. Bugün devrim daha fazlasını istiyor. Daha fazlasını yapmak, devrimci eylemin niteliğini yükseltmek, düşmanı her yerde, sistematik ve daha çok vurmak, birleşik devrim hareketimizin en temel görevidir. Devrimci savaşımın haklı ve gerekli olduğunu düşünen, eylemlerimizin ardından "adalet ve hesap sorma" duygusunu hisseden tüm kuvvetler içinde tek çıkar yol bu savaşta yerini almaktır. 

'KBDH, KADIN İRADESİ, KOMUTANLAŞMASI VE ORDULAŞMASININ BİRLEŞİK SAVAŞ ÖRGÜTÜDÜR'

HBDH kadın özgürlük mücadelesinde kendisine nasıl bir misyon biçiyor. Biraz bu temelde çalışmalardan bahseder misiniz?

Türkiye-Kürdistan birleşik devrimimizin en önemli öznelerinden biri kadınlar olduğu gibi, devrimci amaçlarımızdan biri de erkek egemenliğini, ataerkil sistemi ve toplumsal cinsiyetçiliği yıkmaktır. Birleşik devrimimizi karakterize eden kadın devrimi tanımlaması da esas olarak bu niteliğinden ötürüdür. HBDH'nin devrimci savaşımı da bu amaçları gerçekleştirmek içindir.

Ancak söylemeliyiz ki kadın devriminin gelmiş olduğu düzey, kadın isyanının kitlesel niteliği, her geçen gün daha fazla yaygınlaşan devrimci cins bilinci, erkek egemenliğine ve onun biçimlerine duyulan militan öfke kadınların her cephede öz örgütlenmesini gerekli kılmaktadır. İşte görülüyor, dünyayı sarsan halk ayaklanmalarına kadınlar öncülük ediyor, önemli devrimci süreçlerin yaratıcısı oluyor. Üstelik coğrafyamız kadın ordulaşmasının en gelişkin olduğu deneyimlere sahiptir. Dahası tecavüzcü DAİŞ çetelerinin ve her türden erkek egemenliğin yenilgiye uğratıldığı Rojava Kadın Devrimimiz vardır. Bu, kadın iradeleşmesinin ve komutanlaşmasının en yüksek biçimidir. Bizler de yaratıcısı olduğumuz kadın devrimi görüş açısına uygun olarak, kadınların birleşik karakterli politik askeri cephesini Kadınların Birleşik Devrim Hareketi'ni ilan etmiş bulunuyoruz. Devrim hareketimiz bakımından KBDH'nin varlığı, kadın devrimi, kadın iradesi ve kadın komutanlaşması ve kadın ordulaşmasının birleşik savaş örgütüdür. KBDH, kuruluş ilanında söylediği gibi "faşizmi ve erkek egemenliğini yıkacak" politik askeri savaş cephesidir.

Bu slogan, mücadele hedefimizi somutlamaktadır. Ve hedefinde faşist-erkek egemenliğinin politik temsilcisi olan AKP-MHP faşist ittifakı vardır. Politik İslamcı faşist saray rejimi, cinsiyetçilik, ezme sömürme üzerine beş bin yıllık geçmişe sahip olan erkek egemenliğinin sürdürücüsüdür. KBDH'nin eylemleri de bu temelde gelişmiştir. 

Bu anlamda KBDH kendisini hiçbir mücadele araç ve biçimi ile sınırlandırmıyor Bugün faşizme karşı, kadın düşmanı cinsiyetçi politikalara karşı, tacize, tecavüze ve erkek şiddetine karşı, faşist rejimin emek, doğa düşmanı saldırılara karşı ve politik özgürlükler kapsamına girebilecek birçok mücadele başlığında bir araya gelebilecek, milyonları bulan bir kadın kitlesi bulunmaktadır. KBDH aynı zamanda, bu kadınların öz savunma örgütüdür. Bu yüzden KBDH için öz savunma birliklerini kurmak ve işlerli kılmak öncelikli görevler arasındadır. KBDH, öz savunma temelli, milis temelli örgütlenmesini esas alıyor. KBDH, kadınların birikmiş bir öfkesi ve hesabının somutlaşacağı ve erkek egemenliğiyle savaşarak ondan hesap soracağı öz örgütüdür. KBDH, geleceğin kadın ordulaşmasına doğru ilerlemeyi amaçlamaktadır.

Şunu da belirtmeden geçersek eksik kalır. Ayaklanmalarda, kitle örgütlenmesinde, devrimci örgüt ve kurumsallıklarda etkin rol oynayan, öncülük eden kadınlar, KBDH'nin eylemsel varlığını daha belirgin ve görünür hale getirmede yetersiz kaldılar. Kadına yönelik şiddete karşı kadının devrimci şiddetinin adresi olarak KBDH'nin daha fazla öne çıkması gerekiyor.

'FAŞİST SARAY REJİMİNE VE SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI HERKES HBDH CEPHELERİNDE YER ALMALIDIR'

HBDH'ın işçilere, emekçilere, gençlere, kadınlara çağrısı nedir? 

Devrimci hareketlerin tarihsel deneyimleri ve Saray darbesi altında geçirdiğimiz savaş yılları gösteriyor ki, faşist rejimlere, diktatörlüklere ya da darbeci iktidarlara karşı savaşımda, mücadelenin yasadışı-gizli ve silahlı biçimleri öne çıkmak zorundadır. Ancak bu durum, farklı mücadele araç ve biçimlerini reddetmek anlamına gelmez. Aksine faşizme karşı zafer kazanılacaksa, çok yönlü bir mücadeleyle devrimci kitle hareketinin devrimci savaşla bütünleşmesi sonucunda olacaktır. 
    
Bu yüzden biz HBDH olarak, ezilenleri ve faşist saray rejimiyle mücadele halinde bulunan bütün toplumsal kesimleri eylem ve direniş pozisyonuna geçmeye çağırıyoruz. Günün ihtiyacı militan bir sokak çizgisinin inşa edilmesidir. Dövüşen, direnen, geri adım atmayan ve kazanan mücadele deneyimlerini çoğaltmak en temel görevdir. Hangi alanda olursa olsun, herkes bu çizginin etrafında kenetlenirse başarı kazanmak mümkündür. Elbette ki bu görevin ilk uygulayıcıları da devrimci öncüler olacaktır. Halklarımız, devrimci öncünün kararlı ve militan duruşundan güç alarak sokakları dolduracak ve daha radikal bir tutum sergileyecektir. Bir çizgi yaratılacaksa ancak, devrimci gençlik hareketinin, kadın özgürlük mücadelesinin, işçi sendikalarının, özgür ve sosyalist basın geleneğinin, kültür sanat kurumlarının yani örgütlü kesimlerin topyekün duruşuyla olacaktır. Aksi tartışmalar devrimci öncünün misyonunu gözden kaçırmak olur. Bu yüzden çağrımız tüm ezilenlere olduğu kadar antifaşist mücadelenin içerisinde yer alan, devrimci-demokratik mücadelede sorumluluk üslenen herkese dönüktür. Faşist saray rejimine karşı sokakta olmak, militan ve birleşik çizgide dövüşmek, protestoculuk değil hak almayı ve kazanmayı hedefleyen bir tarz yaratılmalıdır.

Ancak başta da belirttiğimiz gibi, tüm bunlar da tek başına yetmez. Devrimci savaş cephelerine katılmak, sömürgeci faşist Saray rejimine karşı özgürlük savaşına güç vermek gereklidir. Bunun adresi ise HBDH gerillaları ve HBDH milisleridir. Bu iki temel devrimci savaş cephesini büyütmeden, faşist Saray rejimine karşı zafer kazanılacağını sanmak ancak ezilenleri ve halkları silahsızlandırmaya yarar. Faşist Saray darbesi altında geçirdiğimiz yıllar, devrimci savaşımın yakıcı önemini gösteriyor. Faşist rejime devrimci savaş ya da silahlı mücadele olmadan karşı koymanın boş bir hayal olduğu daha fazla açığa çıkıyor. Bu konuda da öncülük yapacak olan örgütlü toplumsal kesimler ve antifaşist kuvvetlerdir. Faşist Saray rejimine ve sömürgeciliğe karşı özgürlük isteyen herkes HBDH'ın devrimci savaş cephelerinde yer almalıdır. Kırlarda ve kentlerde gerilla savaşını yükselterek ve milis savaşını büyüterek zafer sürecinin içerisinde yer almalıdır. 

'ÖNCELİKLİ GÖREV, DEVRİMCİ SAVAŞ DÜZEYİNİ VE EYLEMİNİ YÜKSELTMEKTİR'

Birleşik devrimin bu ortak mücadele üzerinden güncel ihtiyacı nedir? 
 
HBDH, devrimci savaşımın ve özgürlük mücadelesinin yasadışı ve gizli temelde örgütlenen, politik-askeri karakterli birleşik örgütlenmesidir. Bu yüzden birleşik mücadelenin ihtiyaçlarını ve örgütsel gerekliliklerini belirleyen de, sömürgeci faşist saray diktatörlüğüne karşı yürütmekte olduğumuz savaşın kendisidir. Eğer devrimci görevlerimizi saptayacaksak bunu politik-askeri çerçevede ve tabi ki eyleme odaklanmış bir görüş açısıyla ele almalıyız. Bu bakımdan ilk yapmamız gereken Türkiye-Kürdistan birleşik devriminin güncel ihtiyaçlarını saptamak, devrimimizin karşılaştığı zorlukları tespit etmek, eksiklerimizi açığa çıkarmak ve devrimci başarılarımızdan güç alarak ileriye gitmek olacaktır. 

Bilinen bir savaş kuralıdır. Düşmanınızı yenmek istiyorsanız, onun amaçlarını ve politik-askeri hareketini doğru analiz etmeniz zorunludur. Eğer siz bunu yapmaz ya da devrimci görevlerden kaçınmak adına yanlış bir şekil de yaparsanız o zaman ne savaşabilirsiniz ne de faşist saray rejimini ve ittifak güçlerini yenilgiye uğratabilirsiniz. Bu anlamda Birleşik Devrim Hareketimiz, faşist saray rejiminin güncel ve dönemsel analizini de kapsayan bir dizi değerlendirme yaptı ve bunları devrimci kamuoyu ile paylaştı. Söyleyebiliriz ki, faşist Saray rejimi, savaş yoluyla diktatörlüğünü tahkim etmek istiyor. Türkiye'de, Kuzey Kürdistan'da, Güney Kürdistan'da, Rojava ve Kuzey Suriye'de ve son olarak İdlib'te.

Öyleyse birleşik devrim hareketimizin öncelikli görevi, her cephede devrimci savaş düzeyini ve eylemini yükseltmektir. Bunun anlamı kent ve kır gerillasının politik askeri eylemlerini çoğaltmak, gerillanın etkinlik sahasını genişletmek, nitelik ve nicelik olarak gerillanın gelişimini örgütlemektir. Birleşik devrim hareketimiz, özellikle kentlerdeki politik askeri varlığını büyütmek göreviyle karşı karşıyadır. Düşmana ağır darbeler vuracak ve faşist saray rejiminin kentlerdeki hegemonyasını parçalayacak profesyonelleşmiş kent gerillacılığını geliştirmek en önemli görevlerimizden biridir. Faşist saray rejimi ve ittifak güçlerinin bütün kişi, kurum ve kuruluşları kent gerillasının hedefi olacaktır.

Kırlarda ise güçlerimiz belirli bir düzey yakalamış, düşmana ağır kayıplar yaşatmış, önemli devrimci hamlelerin içerisinde yer almıştır. Önümüzdeki dönem eylem çeşitliliğini ve kapasitesini çoğaltmak, faşist AKP-MHP ittifakını kırlarda da vurmak temel hedefimizdir. Birleşik devrim mücadelesinin en temel ihtiyaçları bunlar olduğu gibi, devrimin zafere ulaşması için de stratejik önem taşımaktadır. 

Birleşik devrimci savaşımızın bir diğer ihtiyacı ise, uzunca bir süredir başarılı biçimde sürdürdüğümüz milis savaşını yaygınlaştırmak ve daha geniş bir coğrafyaya yaymaktır. Bu eylemler, askeri olduğu kadar politik karakterlidir. Düşmanın şiddet tekelini parçalayan ve şiddet yoluyla politika yapmanın devrimci yoludur. Geride bıraktığımız dönemde, bu yönlü bir çizgi inşa ettiğimizi söyleyebiliriz. Milis eylemleri, şehitlerimizin hesabını sormanın bir biçimi olduğu kadar, düşmanın saldırılarına ve politik gelişmelere hızlı devrimci yanıtlar üretmenin yolu olmuştur. Halklarımız ve ezilenlerin özlemini duyduğu adalet ve hesap sorma arzusu, milis savaşçılarımızın eylemiyle bir ölçüde yaratılmıştır. Ancak savaşta esas olan sürekliliktir. Süreklilik ise mevcudu korumaktan daha çok yenilenmekle ve gelişmekle mümkündür. HBDH'ın üzerinde yürüyeceği temel devrimci güzergah burasıdır. Eylem ve devrimci savaşımı düşünmeyen, savaşın kadro ve komuta sorunlarına odaklanmayan, yeni savaş cephelerine açılmak için somut adımlar üretmeyen hiçbir tartışma, birleşik devrimimizin güncel ihtiyaçlarına yanıt olamayacaktır.

'HALK ÖZSAVUNMASINI ÖRGÜTLEMEK VE HALK SİLAHLANMASINI SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ'

Birleşik devrimimizin güncel ihtiyaçlarını sıralarken iki noktayı daha, devrimci eylem ve örgütlenme görevlerimizin arasına dahil etmemiz zorunludur. Artık daha açık görülüyor ki, sömürgeci faşist rejimin bütün hazırlıkları olası bir iç savaşta devrimci-demokratik kitleleri teslim almak, etkisizleştirmek, kitle katliamları ve karşı devrimin başkaca saldırı biçimleriyle devrim hareketimizi yenilgiye uğratmak üzerine kurulmuştur. Politik İslamcı çeteler, ülkücü faşistlerden devşirilen iç savaş gücü bunun içindir. Yine sayısı her geçen gün artan polis ve son olarak bekçi örgütlenmeleri de bu kapsamdadır. Bu koşullarda birleşik devrim hareketimiz ve özellikle onun milis savaşçıları, halk özsavunmasını örgütlemek ve bunun içinde halk silahlanmasını sağlamak zorundadır. Geride kalan süreçte bu yönlü eylem ve çabalarımız yetersiz kalmıştır. HBDH, olarak bu devrimci görevi yerine getirmek sorumluluğu omuzlarımızdadır. 

Saray faşizminin Suriye politikasının Türkiye ezilenlerine yankısı daha fazla hissedilecektir. Buralarda savaştırılan politik İslamcı faşist çeteler, Türkiye ve Kürdistan halklarına karşı polis ve askerle birlikte katliamcı bir güç olarak devreye sokulacaktır. Halkımızın kendi öz savunmasını şimdiden daha güçlü örgütlemesi gerekiyor.

Yine, tüm dünyada eş zamanlı ayaklanmalar yaşanıyor. Ezilenler, yoksulluğa, faşist rejimlere ve kapitalizme karşı isyan ediyor. Bu ayaklanmalar, kimi zaman geriye çekilse de asla tam olarak sönümlenmeyecek ve belirli aralıklarla üstelik kitleselleşerek ve radikalleşerek tekrar edecektir. Ancak şimdiden ortaya çıkan sonuçlar vardır ki, içlerinde en önemlisi şudur. Eğer halk isyanlarını, silahlı halk ayaklanmasına dönüştürecek politik ve askeri hazırlığınız yok ise buna uygun kadrolarınız mevcut değilse, devrimin zaferini kazanamazsınız. Bunun için şimdiden hazırlık yapmak gereklidir. Gezi Ayaklanması'nın ardından devrimci öncüler de bu noktaya işaret etmiş bulunuyordu. Artık örgütsel olarak dünden daha ileri bir noktadayız ki bunun anlamı ayaklanma hazırlığının güçlenmesidir. HBDH, bu hazırlığın öncüsü olduğu müddetçe, ayaklanmanın da öncüsü olmayı başaracaktır. Bu görev ve sorumluluklara kilitlenen birleşik devrimci çizgi, devrimimizi de zaferle taçlandıracaktır.