28 Eylül 2024 Cumartesi

Günün Kitabı: Sandino'nun Kızları

Margaret Randall'ın yazdığı "Sandino'nun Kızları", Nikaragua'da diktatörlüğe karşı verilen devrimci mücadelenin içinde yer alan kadınları anlatıyor. Coronavirüs salgını günlerinde sizlere bugün "Sandino'nun Kızları"nı öneriyoruz.

Sandino'nun Kızları, Nikaragua'da diktatör Somoza'ya karşı özgür Nikaragua için sınırsızca kendilerini ortaya koyarak savaşan kadınların öyküsü… Yediden yetmişe kadınlar bin bir türlü zorluğa ve acıya rağmen özgür ülkelerinde, eşit bireyler olmak için Sandinistler'e katılırlar.

Sandinistler, Nikaragua halkının acılarını yüklenip Che'nin de vasiyetine uyarak, ABD emperyalistlerine ve onların yerli uşağı Somoza diktatörlüğüne karşı, özgür Nikaragua için ayaklanırlar. Onca eşitsiz güce rağmen "ABD'nin hemen arka bahçesinde"  halk devrimini gerçekleştirirler.

Devrime kadınların katılımı oldukça yüksektir. Evin dört duvarı arasına hapsedilen kadınlar yoksulluğu, acıyı iliklerinde hisseder. Feodal değer yargılarının güçlü olduğu Nikaragua'da, evin tüm ihtiyacını gören, çocukları yetiştiren, eşlerinin ve yaşlıların bakımını üstlenen kadınlardı. Kadınlar, çoğunlukla yoksullukla başa çıkamayarak evi terk eden eşlerinin, yerini alarak ailenin geçimi için çalışma yaşamına da girmişlerdi.

Bunca ağır yükü omuzlayan kadınlar için Sandinistler'e katılması, aynı zamanda, geleneksel kadınlık rolüne de isyandı. Ve hayat içerisinde bunca acıyı, yoksunluğu yaratan kapitalist zulme karşı savaşırken onları yenilmez kılan kendi kurtuluşlarını da devrimde gören kadın kurtuluş fikriydi.

Gerçek yaşam öykülerinden yola çıkılarak yazılan Sandino'nun Kızları kitabı, acının rengi gibi mücadelenin dilinin de aynı olduğunu gösterir. Oldukça farklı toplum kesimlerinden kadınların da katıldığı Nikaragua devriminde bu gerçek yaşam öyküleri bize kadınların militan mücadelelerinin yanı sıra, gündelik yaşamın ve tarihsel sürecin canlı ilişkisini de anlatmaktadır.

Kendisine biçilen toplumsal rolleri reddeden kadınlar, bireysel kurtuluş yolunun toplumsal kurtuluşla açıldığını, gerçek kadın özgürlüğünün ise ancak cinsiyet ayrımcılığının ortadan kalkmasıyla mümkün olabileceğini anlatır.

Gücünü militan mücadelesi ve halkın kitlesel katılımından alan Nikaragua devrimi, 19 Temmuz 1979'da Somoza diktatörlüğünü devirerek başarıya ulaşır. Bu kitlesel katılımın yarısını ise neredeyse kadınlar oluşturur. Kadınlar gerilla mücadelesinden, haberleşmeye, propaganda faaliyetlerinden, eğitim çalışmalarına kadar her alanda yer alırlar. Erkek yoldaşlarıyla aynı görevleri büyük bir sorumlulukla üstlenirler. Çoğu zaman çocuklarını, ailelerini geride bırakarak katıldıkları mücadelede erkek gericiliği ile de mücadele etmek zorunda kalırlar. Geleneksel kadınlık rollerini yerine getirmeleri beklenen kadınlar kendilerine çizilen bu dar köleci sınırı aşarak mücadele içerisinde özneleşirler. Sandino'nun Kızları kitabı, özgün mücadele deneyimlerini canlı tanıklarla aktarmanın yanı sıra kadınların tüm yaratıcı yöntemleri kullanarak nasıl örgütlendiklerini anlatması ve deneyimlerini paylaşması bakımından da okunması gereken kitaplardan biri olmayı hak ediyor.