28 Eylül 2024 Cumartesi

Günün kitabı: Portakal Ağacında Oturan Kadın

Giaconda Belli'nin yazdığı Portakal Ağacında Oturan Kadın; sömürüye, eşitsizliğe, ikincilliğe başkaldırarak toplumsal bir devrim için yola çıkan kadının, değişimi esas olarak kendisinde başlatması gerektiğini gösteren, kendisindeki değişimi erkeği değiştirme göreviyle birleştiren, nehir kıyılığını reddederek nehir yatağı olma inadını gösteren kadının öyküsüdür. İlk olarak Akademi Yayınevi tarafından Türkçe basılan kitabı, daha sonra Ceylan Yayınları okurla buluşturdu.

Yer, bir Latin Amerika ülkesi. Cuntayla yönetilmektedir. Baskının şiddetin kol gezdiği, kanın oluk oluk aktığı ülkede Ulusal Özgürlük Hareketi, insanlık onurunu ayakta tutmak için, cuntanın vahşetine karşı mücadele yürütmektedir. Lavinia, aristokrat bir aileye mensup başarılı bir mimardır. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Lavinia huzurlu bir yaşam özlemi içerisindedir. Kökeni Kızılderili olan Lavinia, bağımsızlığına düşkün, geleneksel kalıplara sığmayan, soruları olan, sorgulayan bir kadındır. Ailesiyle manevi bağları zayıf olan Lavinia bağımsızlığına olan tutkusunu kişiliğinin oluşumunda büyük katkısı olan İnes halasından almıştır. 

Felipe, Ulusal Özgürlük Hareketi’nin üyesidir. Cesur, kararlı, adanmış bir devrimcidir. Yaşam, her ikisi bakımından da normal akışında sürer. Ta ki Felipe, aynı işyerinde çalışmaya başlayan Lavinia’yla karşılaşıncaya dek...

Felipe’yle Lavinia’nın arasındaki duygusal ilişki, hareketin yürüttüğü güç savaş ortamında geliştikçe Lavinia’nın özgürleşme adımları da sıklaşır. Portakal Ağacında Oturan Kadın, tarihsel kökleri aynı olan iki ayrı kuşaktan kadının ataerkil geleneklere karşı başkaldırısıdır. Kızılderili yerlilerin İspanyol sömürgecilerine karşı verdiği savaştaki kadın imgelemiyle özdeşlik kuran Lavinia’nın mücadele kökleri aynıdır. İç içe geçen iki romandan oluşan kitapta iki kuşaktan kadının aşkı, kavgası ve özgürleşme mücadelesi anlatılmaktadır. Her kadının kişisel tarihi, aynı zamanda kadınların da tarihidir. Daha doğuştan başlar eşitsizlik, ikincilik. 

Lavinia, tam da bu ikinciliğe, eşitsizliğe karşı isyanını kuşanarak özgürleşen bir kadındır. Kendi yaşamından, kişisel tarihinden yola çıkarak bağımsızlığını elinden almaya çalışan geleneksel role, erkek egemen sisteme, cinsiyetçiliğe karşıdır öfkesi. Yaşamın her alanında kadını ikincil gören tutum ve davranışlarla karşılaşır. Erkek egemen değer yargıları aşk, iş, sosyal yaşam üçgeninde attığı her adımda, döndüğü her virajda karşısına çıkıp onu geriye çekerek geleneksel rolünü oynamasını ister. Erkek egemenliğinin gerici yasaları-kurallarıyla kuşatılmıştır yaşamı. 

Bağımsızlığına, özgürlüğüne düşkün olan Lavinia, bir yandan yaşamın her alanında erkek egemenliğine karşı dövüşürken, diğer yandan Özgürlük Hareketi ile yakınlaşır. Hareketin önder kadrolarıyla görüşen Lavinia, hareketi tanımaya, sempati duymaya başlar. Arkadaşlarıyla, dostlarıyla, sevgilisiyle kurduğu ilişkide; daima sorular soran, itiraz eden, sorgulayan bir kadındır. Ve bu sorgulama süreci, kadının ikincilliğinin esas nedenlerini kavratarak toplumsal mücadeleyle buluşturur onu.
Eski Felipe’yle yeni Lavinia’nın çatışması kitabın sayfalarını çevirdikçe, roman karakterinin iç dünyasına girdikçe büyük bir benzerlikle karşılaşıyoruz. Yaşanılan coğrafyanın farklılığı, yaşadığımız coğrafyadan uzaklığı önemsizleşiyor. Konu devrimci mücadele içerisinde yer alan iki insanın aşkı ve kavgası olunca, anlatılanlar bir anlamda bizim de öykümüz oluyor.

Eskiyle yeninin, geleneksel olanla devrimci olanın çatışmasıdır yaşanılanlar. Bir yanda bin yılların ataerkil sistemin köklü mirasıyla şekillenen erkek, diğer yanda özgürleşme eylemine cinsiyetçi yaklaşımlara, ikincilliğe savaş açan bir kadın. Lavinia yeniyi temsil ediyor. Felipe ise eskiyi. Biri aşanı, diğeri aşılması gerekeni! Felipe; Lavinia’yla kurduğu ilişki içerisinde kelimenin tam anlamıyla ‘erk’ek. Lavinia’yla kurduğu ilişkinin tüm ayrıntılarında bunu görmek mümkün. Devrimci mücadele içerisinde tereddütsüz yer alan cesur, gözüpek, militan bir devrimcidir Felipe. Fakat söz konusu olan özel yaşamı olduğunda ise durum başkadır. Erkek egemen düşünüşle sakatlanmış, kadını anlamayan, ruhuna dokunamayan, sahiplenici, kadının üzerinde tahakküm kuran, kendi doğrularına hayran, benmerkezci bir erkek. Ve çatışma kaçınılmaz oluyor. 

Hareketin aktif bir üyesi olmasına rağmen, Lavinia’yı harekete kazanmak için en ufak bir çaba içerisine girmiyor Felipe. Hareket’in diğer üyeleriyle kurduğu ilişki sonrasında Hareket içerisinde yer almaya karar veren Lavinia, ani bir kararla bunu Felipe’ye açıklar. Felipe’nin tepkisi tam anlamıyla ‘erk’ekçedir. Sevinç duymak bir yana “neden benden habersiz katıldın” tartışması yapar. 

Portakal Ağacında Oturan Kadın; sömürüye, eşitsizliğe, ikincilliğe başkaldırarak toplumsal bir devrim için yola çıkan kadının, değişimi esas olarak kendisinde başlatması gerektiğini gösteren, kendisindeki değişimi erkeği değiştirme göreviyle birleştiren, nehir kıyılığını reddederek nehir yatağı olma inadını gösteren kadının öyküsüdür.