27 Eylül 2024 Cuma

Cumartesi Anneleri Abdullah Canan için adalet istedi

Cumartesi Anneleri 929'uncu haftalarında 27 yıl önce gözaltında kaybedilen Abdullah Canan ve tüm gözaltında kaybedilenler için adalet istedi.

Cumartesi Anneleri, 929'uncu hafta açıklamalarında 27 yıl önce gözaltında kaybedilen Abdullah Canan için adalet istedi. Online düzenlenen basın açıklamasını Mukaddes Şamiloğlu okudu.

Yargının bağımsız ve tarafsız olmamasının gözaltında kaybedilme dosyalarında etkin soruşturma yürütülmesinin önüne geçtiğini belirten Şamiloğlu, Türkiye'nin ağır bir adalet ve özgürlük krizi yaşadığını kaydetti.

Abdullah Canan'ın dosyasını kamuoyuyla paylaşan Şamiloğlu, Yüksekova'da yaşayan Canan'ın 7 kişiyle birlikte 1996 yılında bölgede yaşanan ağır hak ihlalleri nedeniyle savcılığa başvurduğunu ve Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulunduğunu aktardı. Yurdakul'un Canan ve 2 şikayetçiyi makamına çağırarak şikayetten vazgeçirmeye çalıştığını dile getiren Şamiloğlu, Canan'ın ölümle tehdit edildiğini kaydetti.

Olaydan birkaç gün sonra Canan'ın 17 Ocak 1996'da Hakkari'ye gitmek üzere evinden ayrıldığını, yol üzerinde askerler tarafından durdurularak gözaltına alındığını ve askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürüldüğünü söyleyen Şamiloğlu, ailesinin başvurularının sonuçsuz kaldığını belirtti.

Canan'ın ağır işkence görmüş bedeninin 21 Şubat 1996'da köylüler tarafından bulunduğunu aktaran Şamiloğlu, "Canan, yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüş, elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova- Esendere Karayolundaki bir menfeze bırakılmıştı. Canan ailesi, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, Abdullah Canan'ın öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Binbaşı Yurdakul aleyhine suç duyurusunda bulundu" dedi.

Yüksekova taburunda görev yapan Kahraman Bilgiç'in ifadesinde Canan'ın sorgu sırasında işkence gördüğünü, Yurdakul'un talimatıyla Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattığını hatırlatan Şamiloğlu, "Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı'nca soruşturma açıldı. Bu kişiler, Abdullah Canan'ı tasarlayarak öldürmekle suçlandı. Hakkari Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddiaları yeterli ve inandırıcı bulunmadı. 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar hakkında beraat kararı verildi. 2 Nisan 2001 tarihinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını onadı" ifadelerini kullandı.

Canan ailesinin 1997'de dosyayı AİHM'e taşıdığını ve AİHM'in Türkiye'yi oy birliğiyle mahkum ettiğini söyleyen Şamiloğlu, şöyle devam etti: "Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu'nda, Yargıtay Başsavcısı'nın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na yaptığı itiraz yazısında, AİHM kararında Abdullah Canan'ı gözaltına alanlar, işkence ile katledenlerin isimleri yazılı ve failleri bellidir. Devlet, Abdullah Canan'ın kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlenmeli, fail ve sorumlular üzerindeki koruma kalkanı kaldırılarak yeniden yargılanıp cezalandırılmaları sağlanmalıdır."