27 Eylül 2024 Cuma

Beştaş: Kamu personeli mevzuatında büyük bir reform yapılmalı

Plan Bütçe Komisyonu'ndan geçen sözleşmelilerin kadroya alınması kanun teklifinin ayrıntılarını aktaran HDP Grup Başkanvekili Beştaş, meslek grubuna ait üst gruplar yaratarak emekçiler üzerinde hem meslek için hem de ekonomik bakımdan büyük adaletsizlikler yaratılmaya devam ettiğini belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Seçim hazırlıkları/yatırımlarının, kadro vermeler, asgari ücret artışları, memurlara ve toplumsal farklı kesimlere yönelik açıklamalar ve ilgili yasal teklifleriyle devam ettiğini belirten Beştaş, dün itibarıyla -Plan Bütçe Komisyonundan geçen sözleşmelilerin kadroya alınması kanun teklifini hatırlattı.

Yıllardır bekleyen EYT'lilerin hala beklediğini belirten Beştaş, "Ancak yetkililerin net bir açıklama yapmak yerine insanları adeta tiye alan yaklaşımları devam ediyor. EYT orta yerde dururken dün de Uludağ için bir talan yasası getirdiler ve ilk 5 maddesi geçti. Bugün de yine Uludağ Alan Yasası daha doğrusu talan yasası ile devam edeceğiz. Yarın da değişiklik olmazsa sözleşme ve kadro meselesi gelecek. Açıkçası buna ilişkin birçok eleştirimiz var. Kamuda farklı statülerde çalışanların olduğunu herkes biliyor. Aynı işte farklı ücretler alan sözleşmelilerin ve kadroluların olduğunu biliyoruz" dedi.

'BÜYÜK BİR HAK İHLALİ OLUŞTURMAKTADIR'
Plan Bütçe Komisyonu'ndaki vekiller olarak muhalefet ettiklerini ancak buna dair bir değişiklik olmadığını dile getiren Beştaş, ayrıntıya ilişkin şu bilgileri aktardı: "Kadroya geçirilen emekçilerin belirli bir süre boyunca atanamamalarını düzenleyen maddeye yeni bir ek yapıldı. Bizler can güvenliği ve sağlık sebeplerinin yanı sıra aile birliği mazeretinin eklenmesini önemsiyoruz. Ancak her fırsatta aileyi, aile birliğini önemsediğini iddia eden iktidar bloku, bu konuda talebimizi görmezden gelmiştir, talebimizi reddetmeyi tercih etmiştir. Bu konuda da ne kadar samimiyetsiz olduklarını bir kez daha test etmiş olduk. Aile birliği Anayasa 41'inci maddenin amir hükmüdür. Eşlerin her birinin ve çocukları da varsa farklı illerde çalışmak zorunda olmaları büyük bir hak ihlali oluşturmaktadır.

'KADEME İLERLEME HAKLARI VERİLMİYOR'
Yine kademe ilerleme hakları verilmiyor bu teklife göre. Bu kademe ilerlemesinin durdurulması hükmü de hem eşitliğe hem de ölçülülük ilkesine aykırı bir şekilde düzenlenmiş. Kadroya geçirilen emekçiler düzenlemeyle dahi 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunundan ayrı tutulmuştur. Bizim bu düzenlemenin, kanun teklifinin ilgili kısmından çıkarılması önerimiz de reddedildi. Kadro ilerleme haklarının ellerinden alınması Anayasa'ya ve genel amir hükümlere aykırıdır. Kazanılmış haklar bu teklifle gasp edilmektedir.

Esas olan kamu personeli mevzuatında büyük bir reform yaparak, kamuda eşitlik ve ölçülülüğü sağlamak olmalıdır. Böyle yamalarla her gün kamuoyunu yanıltacak, algı yönetecek, seçim rüşveti verecek düzenlemeler getirmek yerine kamu personeli mevzuatında değişik yapılması acildir.

'EMEKÇİLER ÜZERİNDE MESLEKİ VE EKONOMİK ADALETSİZLİKLER YARATIYOR'
AKP iktidarı her meslek grubundan kamu emekçisini eşitsiz bir şekilde ayrıştırıyor, bunu yapmaya devam ediyor. Meslek grubunda alt üst gruplar yaratıyor. Emekçiler üzerinde hem meslek içi hem de ekonomik bakımdan büyük adaletsizlikler yaratmaya devam ediyor. Örneğin sözleşmeli öğretmen - ücretli öğretmen ayrımı AKP döneminde çıktı. Aynı uygulamayı şimdi Diyanet İşleri Başkanlığın kapsamında yapıyor. İmam hatip ve müezzinlere vekillik ve kayyımlık nitelemeleri getiriyor. Bu da ilginç bir düzenleme. Kayyımı belediyelere atayarak halk iradesini gasp ettiler, şimdi Diyanetin içine kadar getirdiler. İmama bile kayyım atıyorlar. Çözemedikleri meselelerde her yerde kayyımı bir yöntem halinde yasalara da derç ediyorlar. Açıkçası buna ilişkin eleştirilerimizi ifade ettik.

'SÖZLEŞMELİ PERSONEL 3 YIL SÜREYLE BAŞKA YERE ATANAMAYACAK'
Yine başka bir düzenleme 3 yıl sözleşmeli olarak görev yapan personelin kadroya atanması. Atamadan sonra can güvenliği ve sağlık sorunları hariç olmak üzere 3 yıl süreyle başka yere atanamayacak. Aile birliği ve birçok hakkın gasp edildiğini ifade etmek isterim. Bu kanun teklifinde en önemli konuların başında kanun teklifinin dışında bırakılanlar geliyor. Birçok sözleşmeli emekçi bu kanun teklifinin kapsamı dışında tutuluyor. Şu anda Türkiye'de 90 bin ücretli öğretmene kadro verilmiyor. Çok önemli ve 200 bin öğretmen açığının olduğunu resmi verilerle de biliyoruz. Neden kadro verilmiyor ücretli öğretmenlere? Bunun da kesinlikle peşini bırakmayacağız. Sonuna kadar da takipçisi olacağız. Toplamda 140 bin sözleşmeli ve 90 bin ücretli öğretmen bu teklifin dışında tutuluyor. Hepsini saymak gerekirse; PTT'de çalışan sözleşmeliler, HİT personelleri, belediyelerdeki taşeron işçiler. Taşeron işçiler de kadroya alımın dışında tutuluyor. Bu da çok vahim bir durum. PTT yetkilileriyle de farklı şekillerde görüşmeler yaptık. Onlara yönelik ayrımcılık da tıpkı ücretli öğretmenler gibi kabul edilemez. Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Aynı statülerin farklı şekillerde derecelendirilmesi de mevzuata da aykırıdır.

'ASTEP PERSONELLERİ DIŞINDA'
Yine 4D'li Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uzmanları, ASTEP personelleri de dışında. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünde çalışanlar da var. Hizmet alım işi yapanlar dışında. Belediyelerdeki şehir tiyatroları, senfoni orkestraları, sanat ve sahne uygulayıcıları, hizmet sözleşmesi statüsünde çalıştırılan sanatçı ve sahne uygulayıcısı kamu emekçileri de bu yasa dışında tutuluyor. Biz bu ayrımcılığın son bulması ve yasaya alınması gerektiği talebimizi Genel Kurul'da da yüksek sesle ve ciddi bir muhalefetle ortaya koyacağız. Gerekli önergelerimizi vereceğiz. Söz konusu düzenlemeyle 458 bin 611 sözleşmeli personel kadroya alınıyor. Ancak Türkiye'de toplam 590 bin 257 bin sözleşmeli personel bulunuyor. Mecliste'yiz şu anda, meclis personelini söylemeden geçmek istemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bize hizmet eden, bizimle birlikte çalışan sözleşmeli personeller de emekçiler de bu kapsam dışında tutulmuş. Örneğin bizimle çalışan bazı arkadaşlarda Başbakanlıktan gelen, farklı kurumlardan gelen ve diğerleri arasında hem maaşta hem özlük haklarında uçurum var. Meclis kendi personellerine, kendi çalışma arkadaşlarına, mesai arkadaşlarına bile bu ayrımcılığı yapıyorsa, işte burada ne amaçlandığını aslında çok net görebiliriz. Bu tabii ki taşeronlaşmaya tam gaz devam diyen bir tekliftir. Taşeronun bir sömürü olduğunu ve buna devam etmelerinin kabul edilemez olduğunu da ifade etmek istiyorum."