28 Eylül 2024 Cumartesi

15 barodan 'Kürt sorununa çözüm' çağrısı

15 baro ortak bir açıklama yaparak, Türkiye'nin en önemli ve can yakıcı sorununun Kürt sorunu olduğunu vurgulayarak, çözüm çağrısı yaptı.

Kürt sorununun Türkiye'nin en önemli ve can yakıcı sorunu olduğuna işaret eden 15 baro, "Meselenin eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümü için toplumun tüm kesimlerinin de dahil olacağı geniş bir konsensüs sağlanmasını elzem görüyoruz" dedi.

Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak ve Van baroları, mesleki, hukuki ve toplumsal sorunların çözümünü gündemlerine aldıkları toplantının sonuç bildirgesi açıklandı. Ağrı Barosu'ndaki toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde Kürt sorununun çözümü için çağrı yapıldı.

Bildirgede, "Kürt meselesinin çözümsüzlüğü Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin en önemli bariyerlerinden biridir. Kürt meselesinin şiddet ve güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceği acı bir şekilde tecrübe edilmiştir. Bu bağlamda meselenin eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümü için toplumun tüm kesimlerinin de dahil olacağı geniş bir konsensüs sağlanmasını elzem görüyoruz" denildi. Bildirgede, sorunun "güvenlikçi" politikalarla çözülemeyeceğinin de altı çizildi.

'KAPATMA DAVALARI ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ ESAS ALINARAK REDDEDİLMELİ'
Siyasi partilerin kapatılmak istenmesini ülkeyi hukuk devleti ile demokratik değerlerden uzaklaştırmaya dönük kabul edilemez bir girişim olduğu belirtilen bildirgede, "Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde görülmeye devam eden başta HDP olmak üzere siyasi partilerin kapatılması davalarında örgütlenme özgürlüğü esas alınarak, kapatma davalarının reddi yönünde karar verilmesi gerekmektedir" çağrısında bulunuldu.

'YASAL DEĞİŞİKLİKLE YENİ BİR KAYYUM REJİMİ OLUŞTURULUYOR'
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın Güney Kürdistan'da kimyasal silah kullanımına ilişkin açıklamasının ardından tutuklanmasına değinilen bildirgede, meslek örgütlerine yönelik yeni bir kayyum rejimi oluşturma çabalarına tepki gösterildi. Bildirgede şu ifadelere yer verildi: "Bu durum örgütlenme özgürlüğünün ciddi bir baskı altına alınacağı yeni bir iklime işaret etmektedir. Bu durumu kabul edilemez buluyor ve bu tür girişimlerden vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz."

CEZASIZLIK OLGUSU GÜÇLENDİRİLİYOR
Vartinis ve Musa Anter davalarında olduğu gibi pek çok davada zamanaşımı, cezasızlık, mahkeme kararlarının uygulanmaması pratikleri hatırlatılarak yargıda yaşanan sorunlara işaret edilen bildirgede, kadın katilleri karşısında alınan tutuma da tepki gösterildi.

İran'da Jîna Mahsa Amini'nin katledilmesiyle gelişen isyanın kadına yönelik şiddetin küresel ölçekte yankı doğurduğuna işaret edilerek, Türkiye'de kronik bir sorun olan kadın cinayetlerinin politik olduğu ve devletin cinayetleri önleme konusunda etkin tedbirler alması gerektiği vurgulandı.

15 baronun yayınladığı ortak bildirgede, sansür yasasına da yer verildi: "Özellikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ciddi sıkıntıların olduğu ülkemizde, bu kanunun muhalif düşüncenin ifade edilmesini baskı altına alma amaçlı kullanılmasından ciddi bir biçimde şüphe edilmektedir. Bu hususta basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılarak, yurttaşların kendilerini ifade etmelerinin önü açılmalıdır."

AVUKATLARIN MESLEKİ SORUNLARI
Avukatlara yönelik süren fiziki şiddetin ekonomik şiddetle birleşmesinin avukatlık mesleğinin geleceği yönünde ciddi tehdit oluşturduğu belirtilen bildirgede, Adalet Bakanlığı'nın adli yardım ücreti ve adli yardım ödeneğini arttırması, CMK ücretlerinde KDV oranının yüzde 1'e düşürülmesi istendi. Avukatların mesleki faaliyetlerini yürütürken karşılaştığı fiili ve hukuki engellerin ortadan kaldırılmaması durumunda demokratik haklarını kullanmaktan tereddüt etmeyeceklerini vurgulayan 15 baro, Amasra'da 41 madencinin yaşamını yitirdiği katliamın tüm boyutlarının ortaya çıkarılması, ihmali bulunanların yargılanması talebini de dile getirdi.