29 Eylül 2024 Pazar

Zilan'dan Medya Savunma Alanlarına sayısız kimyasal silah kullanıldı

Türkiye'de Kürtlere yönelik ilk kimyasal silah kullanımı 1930 Zilan katliamıyla başladı. İktidarlar değişse de başvurulan yöntemler hep aynı oldu. Kimyasal silah saldırılarıyla bir halkı yok etmeye çalışan iktidarlar reddetse de yapılan incelemeler kimyasal silah kullanıldığını her defasında ortaya çıkardı.

HPG, son altı ayda Türk devletinin 2 bin 467 kez kimyasal silah kullandığını açıkladı. Kimyasal silah kullanımı gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gerekse de Milli Savunma Bakanlığı tarafından keskin bir dille reddedilse de yayınlanan videolar kimyasal silah kullanıldığını gözler önüne serdi.

Türk devletinin kuruluşundan bu yana Kürtlere birçok kez kimyasal silah kullanıldı. Dönemin iktidarları kimyasal silah kullanımını reddetse de gerek yapılan incelemeler gerek katliamda yer alanların itirafları iktidarları yalanladı.

İLK KİMYASAL SİLAH ZİLAN KATLİAMINDA KULLANILDI
Kimyasal silah kullanımı 1930 yılında Zilan katliamında başladı. 1933 yılında basılan jandarma talimnamesinde mağaraya sığınan Kürtlere gaz ve duman salındığı, yangın ve fosfor bombalarının kullanıldığı yer aldı. Mağaralarda katledilen Kürtlerin cesetlerini imha için bazı ilaçların kullanıldığı itirafının da bulunduğu talimnamede binlerce cenazenin bu ilaçla eridiği ve yok edildiği bilgisine yer verildi.

DERSİM İÇİN ÖZEL KİMYASAL GAZ VE BOMBARDIMAN UÇAĞI
1937-1939 yılları arasında ise Dersim'de kimyasal silah kullanıldı. M. Kemal, Dersim'de izlediği soykırım politikaları için Nazi Almanyası'ndan kimyasal gaz, kullanabilmek için de ABD'den de uçak getirtti. M. Kemal'in emriyle 1937 yılında alınan kimyasal silahlar, Dersim'de halka karşı kullanıldı.

Uzun yıllar kimyasal silah kullanımı inkar edilse de '80 askeri faşist darbesinden önce soykırıma katılan yetkililer aylarca mağaralarda saklanan kadın ve çocuklara kimyasal silah kullanıldığını ve Dersim halkını yok etmeye yönelik soykırım saldırısı sürdürüldüğünü itiraf etmek zorunda kaldı.

Nitekim M. Kemal'in manevi kızı Sabiha Gökçen de halka zehirli gaz attığını büyük bir keyifle anlatırken bu suçu itiraf edenler arasında.

Dersim'de onbinlerce kişinin katledildiği 1937-1938 yıllarına ait ortaya çıkan belgelerde M. Kemal'in zehirli gazların sivillere karşı kullanılmak üzere Elazığ'dan Dersim'e getirilmesini emrettiğini gözler önüne serdi.

Dersim katliamı döneminde Malatya Emniyet Müdürü olan 1965-1971 ve 1975-1977 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yapan İhsan Sabri Çağlayangil, "Abdullah Paşa şimdiye kadar bu işin böyle olduğunu, fakat hükümetin bundan sonra kararlı olduğunu, Dersim'in de yurdun öbür parçaları gibi hükümetin otoritesinin cari olduğu ve hükümetin üstünde tek bir otoritenin bulunmadığı, ağaların lafına kapılmamasını, meseleyi tekrar tezekkür etmelerini söyledi. Bunlar kabul etmediler. Sonra biz geri döndük, yeni mehil istendi. Neticeyi söylüyorum. Bunlar kabul etmediler, mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi de köye ve Dersim'e girdi. Bugün Dersim'e rahatça gidebilirsiniz" şeklindeki sözleri katliamda kimyasal silah kullanıldığının kanıtlarından.

Bir diğer kanıt ise Dersim'deki katliama dair önemli ayrıntılar taşıyan 30 Mart 1937 tarihli 4. Umumi Müfettiş Korgeneral Abdullah Alpdoğan tarafından Elazığ'dan İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen telgraf.

Katliam saldırı yeni başladığı dönemde Abdullah Alpdoğan'ın bilgilendirme amacıyla gönderdiği telgrafta, Dersim'de Türk devletinin halka yönelik saldırının boyutuna ilişkin şu bilgiler yer alıyor; "Tayyare Alay Kumandanı'ndan yangın ve Milli Müdafaa'dan yakıcı ve boğucu gaz bombaları istedim." Alpdoğan'ın gaz temini için talimat verdiği bilgisini içeren telgraf Dersim'de halka karşı kimyasal silah kullanımın en önemli kanıtları arasında yer alıyor.

Kimyasal silah kullanımına ilişkin ikinci belge ise 3 Ağustos 1937 tarihli Tan gazetesinin haberi.

"Kırmanjlar Bunların Kürtlük Denilen Şeyle Hiç Alakaları Yoktur" başlıklı haber, Abdullah Alpdoğan'ın "Yakıcı ve boğucu gaz istedim" sözünün nasıl uygulandığını gösteriyor. Latif Erenel tarafından imzalı haberde, Dersimlilerin öz be öz Türk oldukları öne sürülüyor, Alpdoğan tarafından Elazığ'da zehirli gaz kursu açıldığı belirtiliyor. Haberde Alpdoğan'ın gaz kursunu açarken "Devlete uzanan eli kırmak, devlet kanununu tecavüz edilemez hale getirmek vazifemizdir" sözlerine de yer veriliyor.

Dersim katliamında halka yönelik kimyasal silah kullanıldığı devlet tarafından itiraf edilmesine rağmen uluslararası denetleyici kurumlar Türkiye'ye herhangi bir yaptırımda bulunmadı ve Türk devleti kimyasal silah kullanımını sonraki yıllarda da sürdürdü.

ADIYAMAN'DA 28 KİŞİ KATLEDİLDİ
Yıl 1994 Mayıs 17. Adıyaman'ın Bêzar dağında 22'si dershane öğrencisi olmak üzere 28 kişi kimyasal silahla katledildi. Tanıkların aktarımlarının yanı sıra cenazelerin üzerindeki bulgular kimyasal silah kullanımını doğruladı.

ŞIRNAK'TA 20 PKK'Lİ KATLEDİLDİ
Yıl 1999. Şırnak'ın Bilika köyü yakınlarında PKK'lilere kimyasal gaz kullanıldı, 20 gerilla katledildi. Almanya laboratuvarında yapılan incelemeler sonucu öldürücü kimyasal gaz kullanıldığı belgelendi.

20 HAPİSHANEDE 30 SİYASİ TUTSAK KATLEDİLDİ
Yıl 2000. Siyasi tutsaklar F Tiplerine ve tecrit işkencesine karşı hapishaneleri direniş alanına çevirdi. Bedenlerini açlığa yatıran tutsaklar ölüm orucu direnişine başladı. Tüm tehditlere rağmen tutsaklara diz çöktüremeyen Türk devleti 19 Aralık'ta 20 hapishaneye eş zamanlı olarak "hayata dönüş" adı altında bir katliam saldırısı başlattı. Bu katliamda 30 siyasi tutsak yaşamını yitirdi. Tutsakların üzerine yağdırılan mermilerin yanı sıra kimyasal silah kullanıldığı gündeme geldi. Tutsakların direninişi kırmak için sinir gazı ve başkaca kimyasal silahların kullanıldığının kanıtı ise, Bayrampaşa Hapishanesinden kurtulan kadın tutsaklar oldu. Bayrampaşa Hapishanesinden ağır yaralı olarak çıkarılan Hacer Arıkan'ın kullanılan kimyasal silahtan yanan bedeni hala gözlerimizin önünde, "Diri diri yaktılar" sözleri ise kulağımızda çınlıyor.

ÇUKURCA'DA 8 GERİLLA KATLEDİLDİ
Yıl 2009 bu kez PKK'lilere Hakkari'nin Çukurca ilçesinde kimyasal silah kullanıldı. 8 PKK gerillası yaşamını yitirdi.

KAZAN VADİSİNDE 36 GERİLLA KATLEDİLDİ
Yıl 2011 22-24 Ekim'de ise Kazan Vadisine yönelik bombardımanda 36 HPG gerillası hayatını kaybetti. Vücut bütünlüğü bozulan gerillaların cenazelerinden elde edilen bulgular kimyasal silah kullanımını doğruladı.

EFRÎN'DE 6 KİŞİ KATLEDİLDİ
Yıl 2018. Türk devleti ve bağlı çeteler, Rojava devrimini boğmak ve kentleri işgal etmek için Efrîn'e yönelik başlattığı saldırısında bir köyde kimyasal silah kullanıldı, 6 kişi katledildi.

13 YAŞINDAKİ ÇOCUK FOSFOR BOMBASIYLA YANDI
Yıl 2019 Ekim'in 9'u. Bu kez Serêkaniyê'ye yönelik saldırıda kimyasal silah kullandığı ortaya çıktı. Özerk Yönetim, Mihemed Hemide isimli 13 yaşındaki çocuğunun kullanılan fosfor bombası nedeniyle vücudunda oluşan yanıkları gösteren fotoğraflar yayınladı.

GARÊ'DE KİMYASAL SİLAH KULLANILDI
5 yıldan fazla zamandır PKK'nin elinde bulunan askerlerin kurtarılması adı altında Şubat 2021'de Garê'ye düzenlenen saldırıda, çok kez hava bombardımanı yapıldı. Askerleri kurtarma adı altındaki operasyonda devletin askerleri kurtarma niyeti olmadığı da açığa çıktı. Bu operasyon kapsamında kimyasal silah kullanıldığı ortaya çıkarken, HPG, bölgede bağımsız heyetlerin inceleme yapması çağrısında bulundu.

2 BİN 467 KEZ KİMYASAL SİLAH KULLANILDI
Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlatılan ve 6 ayı dolduran saldırılarda sık sık kimyasal kullanımı gündeme geldi. HPG açıkladığı raporda Türk devletinin yenemediği gerillaya 6 ayda 2 bin 467 kez yasaklı bomba ve fosfor bombası kullanıldığını ortaya çıkardı.

6 ayı dolduran Medya Savunma Alanları'na yönelik saldırılarda, KDP işbirliği ve her türlü yasaklı silahın kullanımına rağmen kazanım elde edemeyenler, son kimyasal silah saldırısında suç üstü yakalandı. 17 gerillanın yaşamını yitirdiği son saldırıda kimyasal silahtan etkilenen gerillaların görüntülerinin yer aldığı videoların ardından başını Erdoğan'ın çektiği devlet erkanı yalanlama yarışına girdi. Ancak hem uluslararası kuruluşların yaptığı açıklamalar, hem açığa çıkan kanıtlar, bilim insanların değerlendirmeleri savaş suçu işlendiğini kanıtladı.