Suruç katliamı 110. ayında: 33'leri anlatmaya devam edeceğiz
Suruç katliamının 110. ayında Halitağa'da yan yana gelen Suruç Aileleri İnisiyatifi, Büşra Mete, Cemil Yıldız ve Cebrail Günebakan'ın hikayesini anlatarak, 33 düş yolcusunun anısını yaşatma sözü verdi.
Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla çok sayıda kişi, Suruç katliamının 110. ayında bir kez daha Halitağa'da yan yana geldi. "Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılan ve katliamda yaşamını yitiren 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşınan eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekili Çiçek Otlu, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanları Berfin Polat ve Müslüm Koyun da katıldı.
Basın açıklamasını okuyan Adnan Özcan, 110 ay önce yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmek için yola çıkan yüzlerce kişinin mola verdikleri Suruç'ta, DAİŞ çetelerinin canlı bombalı saldırısına uğradığını belirtti.
33 düş yolcusunun ölümsüzleştiği katliamın devletin gözleri önünde gerçekleştiğini belirten Özcan, şöyle devam etti: "Patlamadan önce emniyet birimlerine verilen canlı bomba istihbaratı dikkate alınmadı. Bu ihmalden dolayı sadece 3 polis cezalandırıldı. Bombayı patlatan katille ilişkili olanlardan Yakup Şahin dışında kimse cezalandırılmadı. 9 yıldır devam eden mahkeme sürecinde sunduğumuz deliller görmezden gelindi."
Bütün yaşananlara rağmen Suruç için adalet istemeye ve 33 düş yolcusunu anlatmaya devam edeceklerini belirten Özcan, Büşra Mete, Cemil Yıldız ve Cebrail Günebakan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.
METE: EN ZOR DÖNEMDE BİLE MÜCADELEDE KALDI
Büşra Mete'nin hikayesi şu şekilde: "3 Ağustos 1992'de İstanbul'da doğdu. Ertuğrul Gazi Lisesinde okudu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümüne girdi. Sosyalistlerle Lise yıllarında Gülsuyu mahallesinde tanıştı. İstanbul üniversitesinde genç kadın, Maltepe ve Kartal'da liseli gençlik ve Özgür Gençlik dergisi faaliyetinde yer aldı. Kürecik'te füze kalkanına karşı yürütülen kampanyada ve Van depreminden sonra Van'da yapılan dayanışma çalışmalarında yer aldı. İşgallerden üniversitedeki antifaşist mücadelelere, gençliğin mücadelesinde kesintisiz bir biçimde yerini aldı. Özellikle İstanbul'da en zor dönemlerde bile mücadelede kalmayı ve devrimcilik üretmeyi bildi."
YILDIZ: SİYASET HEP HAYATINDAYDI
Cemil Yıldız'ın hikayesi şu şekilde: "Cemil Yıldız 1956 yılında Sinop'un Efelek ilçesinde doğdu. ESP'nin çeşitli alanlarında çalışma yürüttü. ESP Esenler İlçe Başkanlığı yaptı. Tutsak aileleri kurumunda çalıştı. 7 Haziran 2015 seçimlerinde Sinop HDP Sinop Milletvekili adayıydı. Cemil Yıldız, 12 Eylül öncesi Dicle Üniversitesi Fen Fakültesinde okudu. Lise öğretmeni oldu. Siyasi çalışmaları nedeniyle öğretmenlik yapamadı. 12 Eylül döneminden kısa bir süre önce Diyarbakır'da hapishanede tutuldu. 12 Eylül döneminde de 4.5 ay Elazığ hapishanesinde kaldı.
"Elazığ hapishanesinde tutukluyken yaşanan isyan nedeniyle verilen 3,5 yıl hapsi Bartın ve Sinop hapishanelerinde yattı. Sonrasında ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşti. Geçinebilmek için lokantacılıktan gelinlik dikimine kadar çeşitli işler yaptı, ancak siyaset hayatlarının bir parçası olmaya devam etti.
'KENDİSİ İÇİN YAŞAMAZDI'
"Cemil Yıldız, mücadeleden hiçbir zaman geri durmadı. İstanbul'dan yola çıkarken, gazetecilerin 'Siz Kobane'de ne yapacaksınız?' sorusuna, 'Devrimin işçilere de ihtiyacı varmış. İnşaatlarda çalışacağım' yanıtını vermişti. Olgun, kararlı ve fedakâr bir devrimciydi. Mücadeleci ve dürüsttü. Yüreğinden insan sevgisi akardı. Kendisi için yaşamazdı. İnsanlar için yaşamayı severdi. Politikayla uğraşırken çocuklarına da iyi bir baba olmayı başardı."
GÜNEBAKAN: GEZİ BARİKATLARINDA TEREDDÜTSÜZCE YER ALDI
Cebrail Günebakan'ın hikayesi şu şekilde: "2 Mart 1992'de İstanbul'da doğdu. 2007 yılında Maltepe-Gülsuyu mahallesinde LÖB saflarında örgütlendi. 2010 yılına kadar Maltepe'de liseli gençlik ve semt çalışmasında bulundu. 2010 yılında tutuklandı. Yaklaşık 1.5 yıl Tekirdağ Hapishanesi'nde kaldı. 2012 yılında tahliye olduktan sonra Muğla'da üniversite gençlik çalışması ve Ege bölgesinde gençlik çalışmaları yaptı. 2013 yılında tekrar İstanbul'a geldi. Bu süreçte Gezi eylemlerinin barikatlarında, Taksim'de ve İstanbul'un emekçi semtlerinde gerçekleşen halk forumları ve meclislerde yerini tereddütsüzce aldı. Gezi eylemleri sonrası emekçi semtlerdeki uyuşturucu çeteleri eliyle gerçekleştirilen gözdağı girişimlerine karşı mücadele etti. 2013 yılının yazında çeteler tarafından vurularak ağır yaralandı; 2013 yılının sonbaharında tekrar tutuklanıp 7 ay hapishanede kaldı. 2014 yılı sonbaharında Adana'ya gitti. Adana'da ve Güney bölgesinde politik faaliyetlerini sürdürdü."
Ardından bir süre oturma eylemi yapıldı. Eylem, 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak "Yaşıyor" denmesiyle son buldu.
Eylem boyunca, "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Suruç şehitleri ölümsüzdür", "Katillerden hesabı gençlik soracak" sloganları atıldı.