24 Eylül 2024 Salı

Sinbo işçilerine gözaltında çıplak arama işkencesi

Gözaltında çıplak arama işkencesine maruz kalan Sinbo işçileri, karşı çıktıklarında polislerin 'Biz bunu hep yapıyoruz' yanıtını verdiklerini açıkladı.

Sendikal üyesi olmalarının ardından önce kendi istekleri dışında ücretsiz izne çıkarılan ardından işten atılan Sinbo işçileri, fabrika önünde gözaltına alınıp götürüldükleri Balat Polis Merkezi'nde çıplak arama işkencesine maruz kaldıklarını açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyen Sinbo işçileri ve üyesi oldukları Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası, "Çıplak arama insanlık suçudur" dedi.

SORUŞTURMA BAŞLATILMALI
Basın toplantısında konuşan işçilerin avukatı olan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Seher Eriş, gözaltına alınan işçilerin Balat Polis Merkezi'nde çıplak arama işkencesine maruz kalmalarına ilişkin adli soruşturma başlatılması gerektiğini söyledi.

'AMAÇ GÖZDAĞI VERMEK'
Direnişteki Sinbo işçilerinden Dilbent Türker de, işçilere dönük saldırıların gün geçtikçe arttığını, işten atmanın yasaklandığı günlerde Kod-29'un yeniden devreye girdiğini hatırlattı. İşçilere yönelik baskıların amacının göz dağı vermek olduğunu kaydeden Türker, Kod-29'la işten atmalara karşı başlattıkları direnişlerinin 5 buçuk ayı geride bıraktığını söyledi.

Türker, "Hakları ve geleceği için sokağa çıkan herkes iktidarın her türden işkencesine maruz kalıyor. Eylem alanları demokratik haklarını kullanan işçilerin, kadınların, köylülerin, gençliğin baskı ve zorbalığa karşı çıkan diğer toplumsal kesimlerin sokak ortasında vahşi polis şiddetine uğradığı işkence alanlarına dönüştürüldü" dedi.

POLİSTEN ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİNİ HEP YAPIYORUZ İTİRAFI
Çıplak arama işkencesinin rutin hale getirildiğini belirten Türker, Sinbo fabrikası önünde başlattıkları direnişin 157'nci gününde gözaltına alınarak çıplak arama işkencesine maruz kaldıklarını dile getirdi. Polisin gözaltı aracında başlayan fiziki ve psikolojik şiddetini karakolda sürdüğünü belirten Türker, yaşadıklarını şöyle anlattı: "İmzadan imtina hakkımızı, susma hakkımızı kullandığımızda dahi polisin saldırısına maruz kaldık. Tehdit edildik ve bir gün boyunca keyfi olarak nezarette tutulduk. Zorla ve darp edilerek parmak izi ve fotoğraf çekimine maruz kaldık. Gece yarısı nezaretlerin demir parmaklıklarına sert cisimlerle vurularak rahatsız edildik."

Türker, bu duruma 'insanlık suçu' diyerek karşı çıktıklarında ise polislerin kendilerine 'Biz bunu hep yapıyoruz' diye karşılık vererek çıplak arama işkencesini itiraf ettiklerini aktardı.