22 Eylül 2024 Pazar

Pınar ve Semiha gazetecidir- Evrim Kepenek

Duruşma sadece Pınar ve Semiha'nın davası değil tüm gazetecilerin davasıdır. Çünkü sadece biz değil gazetecilik tehdit altındadır. Yüzlerce gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede demokrasiden de adaletten de söz edilemez. Gerçeğin önündeki karanlık perde aralanamaz. Gerçeğe her zaman sahip çıkacağız gazeteciliğin gereği budur.
Etkin Haber Ajansı’ndan (ETHA) Pınar Gayıp ve Semiha Şahin, yarın, ikinci kez İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısında çıkacak.
 
Belki, ilk duruşmada olduğu gibi yine serbest bırakılmayacaklar.
 
“Tutukluluk halinin devamı” yönündeki kararlarının, gazetecilerin hayatına etkisini Pınar ve Semiha üzerinden anlatmakta fayda var. 
 
Pınar’la her habere çıktığımızda etrafımızdaki kişilere fotoğrafımızı çektirip, “Tutuklanırsak bunu kullanın” diyerek espiri yapardık. Hatta, Pınar'ın, "Gündem çok yoğun biraz dinlenirim, tatil yaparım" demişliği de var. 
 
O dönemlerde, “Kötüyü çağırma” sözü biz gazeteciler için “Espiri yapma kötüyü çağırmaya” dönüşmüştü.  
 
İstanbul'un joker muhabiri Pınar’la ilk olarak İzmir’de gazetecilik yaptığım dönemde tanıştım. Ama ne tanışma. Her basın açıklamasında ya da 8 Mart, Newroz gibi kitlesel meselelerde, hızlıca haberi yetiştirmeye çalıştığım en stresli olduğum anlarda gelir, “Evrim sen nasıl böyle haber yazıyorsun bana da anlat” derdi.
 
Mesleğimize yönelik merakı beni mutlu etse de o stresin içinde kendisine ne kadar yeterli yanıt verebiliyordum, tam bir muamma.
 
İzmir’den ayrıldım, önce Diyarbakır’a, sonra İstanbul'a geçtim. Döner dönmez de sahada Pınar diye bir gazetecinin adını duymaya başladım. Basın metnine ulaşamayan, haberini yetiştiremeyen, fotoğrafını yanlış kadrajla çeken hemen her muhabirin başvurduğu ortak noktaydı. 
 
Açıkçası ben de sahada adını sıkça duymaya başladığım bu hızlı haber yazan gazeteciyi merak etmeye başladım, tanışmak istedim. 
 
Artık gazeteci olmuş Pınarla, ilk kez, İstanbul’da, Cumartesi Anneleri’nin eyleminde karşılaştık. Yere oturmuş bilgisayarını hazırlamış bir yandan haberini yazıyor bir yandan da canlı yayın yapıyordu. Evet, O, İzmir’deki bizim Pınar’dı.
 
O günden sonrada hiçbir haberde birbirimizi yalnız bırakmadık. Adliyede az sayıda muhabirin alındığı davalarda birimiz davayı takip ettik, birimiz dışarıda açıklamayı aldık, haberleştirdik. Basın mensupları arasında giderek azalan dayanışma geleneğini, bir avuç sokak muhabiri olarak yaşatmaya çaıştık. 
 
Habercilik dayanışmamız da dostluğumuz da hiç bitmedi. Aksine, sohbetimiz arttı, gülüşlerimiz çoğaldı.
 
Ta ki Pınar, Nisan 2018’de tutuklanana kadar.
 
Pınar’ın yokluğunu sadece ben değil, sahada çalışan tüm basın emekçileri hissediyor. Ne zaman bir şeyler ters gitse, “Pınar olsa haberi alırdık”, “Pınar’ın canlı yayınından takip ederdik” cümleleri çokca söyleniyor. 
 
"Tüm tutuklu gazetecilerin davası", Cumartesi Anneleri’ni düzenli olarak takip eden Pınar’ın yokluğunu haber kaynakları da her yan yana geldiğimizde hatırlatanlardan. O da, bir mektubunda Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eylemini takip edememenin acısını hep içinde hissettiğini söylemişti. 
 
Pınar’dan duruşma öncesi bir mektup daha geldi.
 
Mektup, özetle şöyle:
 
“Yağmurlu kış günlerinin hakim olduğu hapishanede kendi mahkeme tarihim yaklaşırken çalışmalarımı da hızlandırdım. Dışarıdaki yoğunluğun bir benzeri burada var. Ben de, yoğunluktan dolayı kitap okuyamamaktan şikayet eden gazetecilerdendim. Burada elimden geldiğince kitap okuma açlığımı gidermeye çalışıyorum.
 
"Duruşma sadece Pınar ve Semiha’nın davası değil tüm gazetecilerin davasıdır. Çünkü sadece biz değil gazetecilik tehdit altındadır. Yüzlerce gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede demokrasiden de adeletten de söz edilemez. Gerçeğin önündeki karanlık perde aralanamaz. Gerçeğe her zaman sahip çıkacağız gazeteciliğin gereği budur."
 
Artık haberlerin başına dönme zamanı gelmedi mi? 
 
Pınar'ın mektubunda bahsettiği Semiha Şahin ETHA editörü. Pınar’la birlikte tutuklandı ve yarın hakim karşısına çıkacak.
 
Semiha editörlüğü nedeniyle sokağa pek çıkamayan ancak sokaktaki gazetecilerle de asla bağını kesmeyen arkadaşlarımızdan. Onunla yan yana gelince önce haberler, sonra da kadın haberciliği üzerine derin bir sohbete dalarız. Konu mutlaka döner dolaşır medyanın kadın haberlerindeki diline gelir. Eğer tahliye olursa, mutlaka bir zamanınızı ayırın ve Semiha ile yan yana gelin. Öğrenecek ne çok şey var diyeceğinizi şimdiden tahmin ediyorum.
 
Semiha ile 8 Mart Kadınlar Günü'nde haber takibi yaparken, "Bir fotoğraf çektirelim de cezaevindeki İsminaz'a gönderelim" demiştik. Neyazık ki, Semiha da bu fotoğrafdan kısa bir süre sonra Pınar'la birlikte tutuklandı. Semiha'yı en son,  Bakırköy Adliyesi’nde arkadaşlık teklifini reddettiği erkek tarafından öldürülen Nurcan Aslan’ın davasında gördüm.  
 
Sonrası bilinen süreçler.
 
Pınar ve Semiha, Nisan 2018’den beri tutuklu. Yarınki davada, tahliye olmalarını bekleyen aileleri, yakınları, onlarca arkadaşlarının talebi aynı: Pınar ve Semiha serbest bırakılsın.