Nourtani'nin cenazesini 'ocak kapanmasın' diye yakmışlar
Zonguldak'ta çalıştığı kaçak maden ocağının patronları tarafından katledilen Afgan madenci Vezir Mohammed Nourtani'nin katledilmesine ilişkin iddianame tamamlandı. İddianamede, ocaktaki iş cinayetinin üstünün örtülmesi ve ocağın kapanmasının engellenmesi için Nourtani'nin cenazesinin öldükten sonra yakıldığı ifade edildi.
Zonguldak'ta kaçak maden ocağında çalışan Afgan işçi Vezir Mohammed Nourtani'nin katledilmesine ilişkin iddianame tamamlandı.
İddianamede, yanmış halde ormanda bulunan cenazenin, kaçak ocaktaki iş cinayetinin üstünü örtmek ve ocağın kapanmasını engellemek için öldükten sonra yakıldığı belirtildi. 3'ü tutuklu 6 sanık hakkında "iştirak halinde kasten öldürme" suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
İş cinayeti 10 Kasım'da Kırat Mahallesi Koca Osman Sokak'ta meydana geldi. Yoldan geçenler, yandaki ormanda yanmış cesedi fark edip, ihbarda bulundu. Benzin dökülerek yakıldığı belirlenen ceset, otopsi için Atatürk Devlet Hastanesi'nin morguna kaldırıldı. Cesedin kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'ye ait olduğunu belirlendi. Otopside Nourtani'nin 9 Kasım'da öldüğü tespit edilirken, ailesinin 10 Kasım sabahı kayıp başvurusunda bulunduğu öğrenildi.
4 GÜN ÖNCE KAPATILDIĞI ORTAYA ÇIKTI
Nourtani, 11 Kasım'da toprağa verildi. Soruşturma kapsamında Nourtani'nin çalıştığı kaçak maden ocağı sahipleri, aynı zamanda MHP Gelik Belde Başkanı da olan, Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Körnöş'ün kuzeni Ahmet Aydın, maden ocağı çalışanları S.K., E.D. ve kömür ticareti yapan A.Ç. gözaltına alındı. Körnöş, Gideroğlu ve Aydın tutuklanırken, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Öte yandan kaçak ocağın jandarma tarafından 4 gün önce kapatıldığı ancak sahiplerince tekrar açıldığı belirlendi. Kaçak ocak, olayın ardından imha edilerek kapatıldı.
MADENDEN ÇIKARILDIĞINDA HAYATTAYMIŞ
İddianamede, Afgan madencinin gündelik işçi olarak kaçak maden ocağında çalıştığı belirtilirken, 9 Kasım'da saat 20.00 sıralarında S.K. ile yer altında geçirdiği kaza neticesinde ağır şekilde yaralandığı, ocaktan çıkarıldığında ise hala hayatta olduğunun ifadeler ile sabit olduğu kaydedildi. Afgan madencinin battaniyeye sarılıp, kamyonetin kasasına yüklendiği ancak kolluk veya sağlık birimlerine haber verilmediği için zamanında müdahale edilemediği belirtildi. İddianamede, S.K. ve E.D.'nin kamera kayıt cihazını kırmaya çalıştığı ve Afgan madenciye ait kıyafetleri yaktığı anların görüntüleri de yer aldı.
3 SAAT KASADA GEZDİRMİŞLER
Afgan madencinin battaniyeye sarılı bir şekilde 3 saat boyunca kamyonet kasasında gezdirildiği belirtilen iddianamede A.Ç.'nin diğerlerinden ayrıldığı ve saat 22.45'te Ahmet Aydın'ın akaryakıt istasyonundan pet şişeye benzin aldığı ifade edildi. İddianamede "23.00 ile 00.00 aralığında olayı gizlemek amacıyla iştirak iradesi içerisinde maktulün cesedini yaktıkları, maktulün cesedi yakıldıktan sonra şüphelilerin benzin bidonunu ve maktulün taşındığı battaniyeyi olay yerinden farklı bir noktalara attığı" ifadeleri yer aldı.
CESET KÖMÜRLEŞME DERECESİNDE YANMIŞ
Afgan madencinin baş, omuz ve ayakları haricinde bütün vücudunun yandığı belirtilen adli tıp raporunda, göğüs karın ve kasık bölgesinden omurga ve kaburga kemiklerinin görünür olduğu, her iki diz seviyesinden kemiklerin bütünlüğünün bozulduğu belirtildi. Ayrıca çene ve köprücük kemiklerinde kırık saptandığı ifade edildi. Cesedin, kömürleşme derecesinde yandığı için kesin ölüm nedeninin belirlenemeyeceği ifade edilen raporda; ölüm sonrası yakıldığı, olay sonrası 112'ye haber verilse ya da hastaneye götürülse kurtulma ihtimalinin olup olmadığının bilinmediği yer aldı.
'KASTEN ÖLDÜRDÜLER'
Öte yandan iş kazasına yönelik alınan bilirkişi raporunda, Afgan madenciye ocak içinde vagon çarpmış olabileceği belirtildi. Raporda, işçiyi gözetme yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve kaçak ocakta sigortasız işçi çalıştıran Hakan Körnöş ile Enver Gideroğlu'nun asli kusurlu, Afgan madencinin ise iş kazası yönünden tali kusurlu olduğu aktarıldı.
İddianamede, "iştirak" iradesiyle hareket ettiği belirtilen Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın, S.K., E.D. ve A.Ç.'nin suçlamaları "kaçak ocakta meydana gelen kazanın ortaya çıkışını gizlemek, maddi getirisi düşünülerek kaçak ocağının kapatılmasına engel olmak ve haklarında adli ve idari işlem yapılmasına engel olmak amacıyla ocakta meydana gelen olay sonucunda alınan ifadelerle de sabit olduğu üzere hayatta olan maktulü kolluk birimlerine ve sağlık kuruluşuna haber vermeksizin kazanın meydana geldiği 20.00 ile yakıldığı 23.30'a kadar geçen süre zarfında araçlarında taşıyarak kasten öldürdükleri" sözleriyle anlatıldı.
Enver Gideroğlu'nun Nourtani'nin ailesini arayıp işe gelmediğini söylediği belirtilen iddianamede, Hakan Körnöş'ün kamyonetin lastiklerini değiştirdiğine yer verildi. İddianamede faillerin olayın başından beri irtibat halinde oldukları ve Nourtani'nin cesedinin suçu gizlemek maksadıyla Ahmet Aydın, Körnöş ve Gideroğlu tarafından yakıldığı ifade edildi.
İddianame, 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilerek sanıkların her birine "iştirak halinde kasten öldürme" suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
'DİRİ DİRİ YAKMAKTAN YARGILANMALARI GEREKİRDİ'
İddianamenin eksik düzenlendiğini öne süren Nourtani ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker ise "Sanıkların kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezasıyla değil, ölmeden önce diri diri bir kimseyi yakmalarından ötürü ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanması gerekmekteydi" diye konuştu.
'SAĞ BÖBREĞİ VE PANKREASI BULUNAMADI'
Öte yandan, İsmail Saymaz'ın köşe yazısına göre, otopsi raporunda Nourtani'nin sağ böbreği ve pankreası bulunamadı. Saymaz, şu ifadeleri kullandı: "Bu da böbreğinin çalınmış olabileceği kuşkusunu doğuruyor. Çünkü Nourtani'nin eşi Qamer Gel Meliki, cinayetten sonra savcılığa başvurmuş ve Enver Gideroğlu'nu suçlamıştı. Gideroğlu'nın cinayetten birkaç gün önce eşini arayıp 'Maden sahiplerinden birisinin babası böbrek hastası. Bir böbreğini verirsen 20 bin dolar öderiz' dediğini iddia etmişti. Eşinin bu teklifi reddettiğini anlatmıştı. Bu ocakta çalışan Hamed Barati adlı Afgan işçi aynı teklifin kendisine de yapıldığını iddia ediyor."
Aynı yazıda, avukat Kerim Bahadır Şeker ise şu ifadeleri kullanıyor: "Sağ böbreğin yanıp sol böbreğinin yanmaması mantıksız. Organ çalınmasını örtbas etmek için yakmış olabilirler. Yakarsanız, kimlik belli olmasın diye yakarsınız, değil mi? Bu adamın eli, yüzü, ayağı ortada, sadece bel bölgesi yanmış. Bu bana mantıklı gelmiyor."