23 Kasım 2024 Cumartesi

Namlunun ucundaki kadınlar

Tek başına bireysel silahlanmaya karşı durmak elbetteki yetmiyor. Kadın kırımını durdurmak için başta iktidarın savaş politikalarına karşı güçlü bir ses çıkarmak gerekiyor, ardından kadın katili erkeklere uygulanan yargı zırhını delmek ve daha da önemlisi biz kadınların birbirimize sahip çıkması gerekiyor.
İktidarın savaş politikaları ve iç savaş hazırlıkları, bireysel silahlanmayı teşvike kadar vardı. Kuşkusuz, iktidarın da istediği tam olarak bu; kendi paramiliter güçlerini ve fanatiklerini silahlandırarak iç savaş hazırlıklarını tamamlamak. Suriye'deki savaş politikaları, şiddet söylemleri, emperyalist politikalar toplumda silaha sarılmayı koşulluyor; 'hayat (barış) lobisi' değil, 'silah lobisi' büyüyor.
 
Bu savaş politikalarının ürünü bireysel silahlanmanın sonucunu, kadına yönelik şiddetin cins kırımına dönüşmesinde görüyoruz.
 
Bireysel silahların en çok kadın cinayetlerinde kullanılması, internetten siparişle alınan silahın Helin Palandöken'i vurmasıyla gündeme geldi. Helin'in ardından kadınlar, kadın örgütleri bir kez daha "yaşamak istiyoruz" diye haykırdı. Ve erkek burjuva siyasetçiler bile bu haykırışı görmezden gelemedi. CHP Milletvekili Mehmet Tüm'ün change.org'da başlattığı "Bireysel silahlanmaya karşı bir milyon imza" kampanyası geniş yankı buldu.
 
25 milyon ruhsatsız silah bulunduğu, internetten kolayca 200-300 liraya otomatik silah alınabildiği, silahlı saldırı cinayetlerinin son 8 yılda yüzde 61 arttığı ve artık kadın cinayetlerinin yüzde 80'inin ateşli silahlarla gerçekleştiği bu ülkede, bu kampanyanın yankı bulmaması düşünülemezdi.
 
İktidar ise erkeklerin kolayca aldığı silahları kadınları öldürmede kullanırken ne yapıyor? Elbetteki ikiyüzlü yaklaşımlarla, şiddeti önlediği yanılsaması yaratıyor. Başka da bir şey yapmıyor. Kadına yönelik şiddete karşı kadın yanlısı olup olmadığı bile tartışmalı kamu spotları yayınlıyor. Helin'in babasını üst düzey devlet yöneticileri ziyaret ediyor. Diğer yandan ise 15 Temmuz'un ardından kaybolan silahların nerede olduğuna dair, bireysel silahlanmaya ilişkin verilen soru önergelerini en iyi halle cevaplamıyor, bireysel mermi hakkını 5 katına çıkartıyor.
 
Sosyal medya hesaplarında silahlarla muhalifleri tehdit eden, gövde gösterisi yapan erkeklere hiçbir soruşturma açmadığı gibi 696 sayılı KHK ile sivil faşistlere yargı önünde koruma zırhı hediye ediyor, KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerine silah satışını yasaklıyor, kendi koltukları için kadınların yaşamını hiçe sayıyor.
 
Nevin Yıldırım'a iyi hal uygulamayan veya sistematik işkenceyi yok sayarak Yasemin Çakal'a 15 yıl hapis cezası veren erkek yargı, aynı günlerde Antalya'da eşini ateşli silahla katleden Vural Şentürk'e iyi hal indirimiyle cezasında indirime gidiyor.
 
Tek başına bireysel silahlanmaya karşı durmak elbetteki yetmiyor. Kadın kırımını durdurmak için başta iktidarın savaş politikalarına karşı güçlü bir ses çıkarmak gerekiyor, ardından kadın katili erkeklere uygulanan yargı zırhını delmek ve daha da önemlisi biz kadınların birbirimize sahip çıkması gerekiyor. Bu da ancak yeni Helinler, Alaralar olmaması için sokakta, evde, okulda omuz omuza, yan yana mücadeleden, özsavunmasını yapmak zorunda bırakılan Nevinlere, Nammelere, Yaseminlere sahip çıkmaktan geçiyor. Biz kadınlar silah lobisine karşı yaşamı büyüterek özgürleşeceğiz.