22 Eylül 2024 Pazar

Lice katliamı davasının tek sanığı beraat etti

Lice davasının İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 14. duruşmasında mahkeme heyeti sanık yaşamını yitiren sanık Üsteğmen Tunay Yanardağ hayata olmadığı için dosyadan düşürülmesine, davanın tek sanığı dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı olan emekli Albay Eşref Hatipoğlu'nun da beraatine karar verdi.
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde, 22 Ekim 1993 yılında Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın şüpheli bir şekilde öldürülmesinin ardından polis ve askerlerce yakılan ilçe merkezinde 16 sivilin yaşamını yitirdiği, 36 kişinin ise yaralandığı olaya ilişkin açılan davanın 14'üncü duruşmasına İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
 
Haklarında "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından dava açılan iki sanıktan biri olan Üsteğmen Tunay Yanardağ'ın hayatını kaybetmesi üzerine, davanın tek sanığı dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı olan emekli Albay Eşref Hatipoğlu.
 
Hatipoğlu'nun tutuksuz yargılandığı dava, "güvenlik" gerekçesiyle önce Eskişehir'e, ardından da İzmir'e nakledilmişti.
 
Bugün karar verilmesi beklenen dava duruşmasına başka bir dosyadan tutuklu bulunan sanık Eşref Hatipoğlu hazır bulundurulmazken, avukatı katıldı. Duruşmaya yine mağdurlar ve müdafilerinin yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, ÖHP üyesi avukatlar ve İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri katıldı.
 
Kimlik tespiti ile başlanan duruşmada katılan avukatları, dava dosyanın sanık Eşref Hatipoğlu'nun yine sanık olarak yargılandığı Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden 2014/367 nolu "Kızıltepe Davası" ile birleştirilmesini talep etti. Ancak mahkeme heyeti, dosyanın bu dosyayla bir ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle bu talebi reddetti. Katılan avukatların savcılık mütalaasına karşı beyanlarını hazırlamak bulunduğu süre talebi de yine reddedildi.
 
'BERAAT ÇIKARSA ANNEME SÖYLEYEMEM'
 
Duruşmada savcılık mütalaasına ilişkin olarak ilk Lice olaylarda yaşamını yitiren Jandarma Uzman Çavuş Yüksel Bayar'ın kardeşleri İlhami Bayar dinlendi. 80 yaşındaki annesinin mahkeme sonucunu beklediğini söyleyen Bayar, sanığın beraat ettirilmesi halinde annesine bu kararını asla söylemeyeceğini belirtti.
 
Mağdurlardan Selahattin Kayran da sürekli taleplerinin reddedilmesini eleştirdi. Davaya ilişkin artık umutlarının bittiğini belirten Kayran, "Bu dosya üniversitede öğrencilere ders niteliğinde verilebilir. Ama bilinsin ki biz bir üst mahkemeye de başvuracağız. AİHM'de gideceğiz. Bu dava burada kapanmayacaktır" dedi.
 
Mehmet Tursun ise Türkiye'de adil yargılama yapılmadığı için bu tür dosyaların AİHM gittiğini belirterek, şunları söyledi: "AİHM genellikle bu tür dosyalarda Türkiye'yi çeşitli cezalara mahkum ediyor."
 
'DOSYA 'FAİLİ MEÇHUL' KAPATILMAK İSTENİYOR'
 
Mahkeme heyetinin keyfine göre yargılama yapmakla suçlayan mağdur Metin Bekiroğlu da "Failsiz bir olay yoktur. Lice gibi bir yerde onlarca insan hayatını kaybetti. Ciddi soruşturma yürütülmedi. Failler aklanacağını biliyoruz. Savcılığın mütalaası ile aklandı. Bu dosya 'faili meçhul' bir şekilde kapanmak isteniyor" diye konuştu.
 
Mağdur Yahya Yiğiter de salonda yazan "Adalet Mülkün Temelidir" yazısına inanmadığını dile getirdi. Mahkeme heyetinin sanığa ceza vermemesi halinde aynı suçun yeniden işleneceğini belirten Yiğiter, "Gözümün önünde askerler evimi ve iş yerimi yağmalayıp yaktı. Bu kişinin ceza alması gerekir. Gerçek adil yargılanma yapılıyor diyorsanız eğer sanığı gelin cezalandırın" ifadelerini kullandı.
 
'ADALET TALEBİNİ GÖZ ARDI EDERSENİZ, BU OLAYLARIN TEKRAR OLUR'
 
Esasa dair beyanları alınan mağdurlardan Lice Adalet Arıyor Platformu sözcüsü Şiyar Kaymaz ise 13 yaşındayken tanık olduğu Lice katliamını anlattı. Olayların ertesi günü tüm ilçe sakinlerini meydanda toplayan sanık Eşref Hatipoğlu'nun kendilerine 'Siz daha yaşıyor musunuz' dediğini paylaşan Av. Kaymaz, mahkeme heyetine "Siz gözümüzle gördüğümüz şeye inanmıyorsunuz" dedi.
 
Kaymaz, devamında şunları söyledi: "Lice Davası'nda hakikate ulaşma talebimiz var. Öncelikle bu talep hak savunucumuz Tahir Elçi'nin talepleridir. 4 yıldır mağdurların adalet talebini göz ardı ederseniz, bu ülkede bu olayları tekrarı olacaktır. Mahkeme heyetiniz, biz mağdurlar tüm güvenlik güçlerini suçluyormuşuz gibi bir bakış acısına sahip. Bir ötekileştirme mağdurlara uygulanmakta. Oysaki bugün ben burada ifade verebiliyorsan bir polisin, askerlerin beni öldürmesinden kurtarması sayesindedir. Evimizi yakmaya çalışan bir askerken, aynı şekilde yakmayı engelleyen de bir askerdi. Burada suçu işleyen ve elinde emir komuta gücü olan sanığın yargılanması ve cezalandırılması talebimiz var. Bu ülkede 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşti. Hepimizin gözleri önünde canlı yayında askerler insanları katletti. Uçaklarla, tanklarla meclis bombalandı. Peki, burada tüm TSK mı yargılandı, yoksa emir komuta gücünü kullanarak darbe yapan komutanlar mı yargılandı? Lice'de katliam yapanlarla 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar emir komuta gücünü kullanmışlardır. Bu sebeple buradan tekrar sanığın cezalandırılması talebimiz vardır. Lice'den İzmir'e gelen adalet arayışı talebine ses verin. Adalet istiyor, failin cezalandırılmasını istiyoruz."
 
'GÖZÜMLE GÖRDÜM NEDEN İNANMIYORSUNUZ?'
 
Mağdurlardan Etem Özer de Licelilerin yüreğinin bir nebze olsun soğuması için sanığın cezalandırılmasını talep etti. Yahya Yiğitel ise "24 bin km yol kat ettim, adaleti arama geldim. Evim gözümün önünde yakıldı. Eşref Hatipoğlu yanında da Ünal Erkan vardı. Gözümle gördüm neden inanmıyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
 
AV. MURATAKAN: SESİMİZİ DUYURAMADIK
 
Avukat Yunus Muratakan da olaya ilişkin yürütülen soruşturma sürecindeki çelişkiler üzerinde durdu. İddianamede, hayatını kaybedenlerin nerede, nasıl öldürüldüğünün tespit edilmediğine dikkat çeken Av. Muratakan, heyete "Biz de sizden bunu talep ettik, ama sesimizi duyuramadık" dedi.
 
4 klasörle açılan davanın şimdi 27 klasöre çıktığını, her kurumdan evrak gelmesine rağmen savcının hiçbir delil gelmemiş gibi sanığın ifadelerini mütalaa olarak dosyaya eklediğini belirten Av. Muratakan, konuşmasını şunları söyledi: "Klasörlerce verilen ifadeler, toplanan deliller, bilirkişi incelemesi dahi yapılmayan mevcut otopsi raporları, 16 Licelinin öldürülmesine karşın 25 yıldır sürüncemede bırakılan davada savcının verdiği mütalaa sadece 2 paragraf! Kaçak yapılan yargılamada bizden kaçırarak dinlediğiniz sanık Eşref Hatipoğlu'nun beyanlarını emsal alarak mütalaa hazırlanmıştır. Olay günü 'örgüt mensupları ile çatışma yaşanmış, örgüt üyeleri öldürülmüştür' diyen savcılık mütalaası var. Bir tane örgüt mensubuna ait otopsi raporu yok. 27 klasörde tek bir tane örgüt mensubunun kimliği yok. En az 11 saat tank ve toplarla süren operasyon kime karşı yapılmıştır? 11 saatlik çatışmada ordu hiçbir işe mi yaramadı da tek bir örgüt mensubu yara bile almadı?"
 
Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ise yaptığı savunmada davanın Diyarbakır'dan önce Eskişehir'e, ardından da İzmir'e gönderilmesi üzerinde durdu.
 
Mahkemenin keşif yapılması taleplerini dahi reddettiğini söyleyen Aydın, "Bu dosyada sanıkların da sanık müdafilerinin de güvenlik sorunu yoktur. Temizöz davası 4 yıl Diyarbakır'da görüldü, sorun yaşanmadı. Bu dosyada Tahir Elçi ve Selçuk Kozağaçlı katılan vekilleriydi. Bugün Kozağaçlı tutuklu, Tahir Elçi katledildi. Varsa bizim için güvenlik sorunu vardır" dedi.
 
İZMİR BARO BAŞKANI YÜCEL: CEZA VERİLMESE İNSANLAR BİR KEZ DAHA ÖLÜR
 
İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel de meslektaşı Muratakan'ın dosyayı 7 saate ancak anlattığını belirtirken, savcının mütalaasını 20 satıra yer vermesini anlamadığını söyledi. Mütalaada hiçbir şekilde tanık beyanlarının olmadığını ifade eden Yücel, "Bu dosyada ölen kişilerin yakınlarının beyanlarına yer yok. Yargılama vicdan gerektirir. İnsanlar yalnızca kurşunlar ile ölmez. Bu dava da ceza verilmemesi durumunda insanları bir kez daha ölmüş olur" dedi.
 
'BU KADAR İNSANI KATLEDEN KİŞİ BİZDE TERÖR ÖRGÜTÜDÜR'
 
Dosyanın hem ölenler için hem de Lice'de mağdur edilenler için önemli bir dava olduğunu ifade eden avukat Sidar Avşar da, Lice'de binlerce insanın göç ettirildiğini söyledi. Savcının mütalaasını bu yönlü hazırlanmadı. Eşref Hatipoğlu JİTEM'in içinde kurulmuş bir örgüttür. Sayısız faili meçhul cinayetleri var. Bu kadar insanı katleden kişi bize göre terör örgütüdür. Binlerce kişinin ölümünden sorumlu olan bir kişinin berat edilmemelidir. Bu kişinin beraat edilmesi hem vicdanı hem de hukuku rahatsız etmektedir Sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz" diye ifade etti.
 
Olayların yaşandığı gün Lice ilçesinde tek bir örgütü üyesinin olmadığını söyleyen Avukat Kezban Yılmaz da, "Lice ilçesinde bir saldırı olması varsa neden bunlar tutanakta yok. Yaşamını yitiren bir örgüt üyesi yok. Mahkemeden çıkacak bir karar halkın ve kamuoyunun vicdanı için önemlidir. Buna benzer birçok olay daha önce cezalandırılsaydı Roboski olayları olmayacaktı. Sanığın işlediği suç açıkça ortadadır ve cezalandırılmasını talep ediyoruz" şeklinde konuştu.
 
'TAHİR ELÇİ HAKLIYDI'
 
Avukat Halil Dönmez de, ülkede hukukun üstünlüğü işlenmediğini söyleyerek, yargının gözünün kör kulağının sağıl olduğunu ifade etti. Mahkeme heyeti tarafından bu dosyanın okunmadığını söyleyen Dönmez, "Eğer okusaydın talepler kabul edilirdi.  Tahir Elçi derdi 'Bu duruşmada adli bir karar çıkacağını düşünmüyorum'  bu mütalaa bize Tahir Elçi'nin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor" dedi.
 
'MÜVEKİLİM HUZURSUZ'
 
Sanık Eşref Hatipoğlu'nun avukatı da, "Beyanları kabul etmiyoruz. Bize göre Lice olaylarını PKK yaptı. Müvekkilim huzursuz beraatıni talep ediyorum" dedi.
 
Mütalaaya ilişkin savunmaların ardından mahkeme heyeti kısa bir ara vererek, kararını açıkladı. Yaşamını yitiren Üsteğmen Tunay Yanardağ’ın hayatını kaybetmesinden dolayı dosyadan düşürülmesine, davanın tek sanığı dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı olan emekli Albay Eşref Hatipoğlu'nun da beraatına karar verdi.