EMEK
Koçyiğit: Şimdi direnişi mücadeleyi kuşanma zamanıdır
HDK tarafından düzenlenen Emek Kurultayı'nda konuşan ve yaşanan ekonomik krizin kendilerine "yeniden ayağa kalkma fırsatı" verdiğini söyleyen HDK Eşsözcüsü ve HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Şimdi itirazımızı birbirine ekleme zamanı. Şimdi direnişi mücadeleyi kuşanma zamanıdır" dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Emek Meclisi, "Emek Kurultayı" düzenledi. Cağaloğlu'nda bulunan İstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen kurultaya çok sayıda kişi katıldı.
Saygı duruşu ile başlayan kurultayın açılış konuşmasını HDK Eşsözcüsü ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit yaptı.
Türkiye'nin ağır bir ekonomik krizin içinden geçtiğini söyleyen Koçyiğit, krizin ilk yöneldiği kesimlerin ise işçiler ve yoksul kesimler olduğunu ifade etti. Kapitalizmin, yaşadığı bütün krizlerden işçi sınıfının sırtına basarak çıkmaya çalıştığını belirten Koçyiğit, "İktidarların dünyanın birçok yerinde nasıl darbeler gerçekleştirdikleri ve bu darbeler sayesinde nasıl neoliberal politikalarını gerçekleştirdiklerini biliyoruz. En yakın tanıklığımız tabi ki kendi ülkemiz açısından 12 Eylül 1980 darbesidir" dedi.
Darbenin hemen ardından 24 Ocak 1980'de karma ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçildiğini ve bu konuda bir dizi kararlar alındığını hatırlatan Koçyiğit, "24 Ocak kararlarından biz bu ülkede darbenin niçin yapılmak istendiğini ve darbenin sonuçlarını çok acı bir şekilde yaşadık" diye konuştu.
'SINIFIN HAKLARINI GASP ETMEYE DÖNÜŞÜTÜ'
Koçyiğit, değindiği 2001 krizine dair ise şunları söyledi: "2001 krizinden sonra iktidara gelen AKP'nin ilk hedefinin aslında neoliberal politikaların bir bütün ülke safına yayılması ve emeğin haklarının gasp edilmesi olduğunu çok iyi biliyoruz. 10 Haziran 2003 yılında yasallaştırdıkları 4857 sayılı İş Kanunu'yla da buna bir yasal kılıf oluşturdular. Türkiye'de aslında uzun bir süreden beri sermayenin hedeflendiği sınıfın parçalanması, güvencesizleştirmesi ve taşeronlaştırılmasında da kendileri açısından önemli bir adımı atmış oldular. Taşeronlaştırma ve güvencesizleştirme bir asli duruma gelirken, güvenceli çalışma meselesi de bir istisnaya ne yazık ki dönüştü."
'3. HAVALİMANI KOŞULLARINDA YAŞAMAMIZI İSTİYORLAR'
15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapılan yasal düzenlemelere de işaret eden Koçyiğit, "OHAL döneminde yasaklanan grevlere, yayınlanan KHK'lere baktığımızda nasıl bir düzenin kurulmak istendiğini açık bir şekilde görüyoruz. Bütün işçi sınıfının diz çöktüğü, sınıfın aslında kimliksizleştirildiği, emeğin haklarının gasp edildiği ve deyim yerindeyse 3. havalimanı koşullarında herkesin çalıştırıldığı bir ülke ve düzeni tesis etmek istiyorlar" ifadelerini kullandı.
'ÖRGÜTSÜZLÜĞÜMÜZ AKP'YE GÜÇ VERİYOR'
Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin konuşan Koçyiğit, AKP'nin bu yasa ile aslında "Muhalif olanlar açlıktan ölsünler. Muhalif olanlar mümkünse yok olsunlar, bu ülkede barınamasınlar, yaşayamasınlar, ekmek yemesinler" dediğini ifade etti. Koçyiğit, "Örgütsüzlüğümüz, parçalı halimiz bir şekilde sermayeye ve AKP-MHP iktidarına cesaret veriyor. Çok daha ceberut bir şekilde yol almalarına, mevzi kazanmalarına neden oluyor. Mevcut örgütlülük düzeyimiz bütün bu saldırılara cevap olabilecek nitelikte değil. Mevcut örgütlü durumumuzu geliştirmek ve işçi sınıfının da farklılaşan ihtiyaçlarına cevap olmak durumundayız. Tek bir örgütleme biçiminde kalmamız bizi daha da geriletecektir. Onun için bütün farklı örgütlenme modellerine açık olmak gerekir. Emek Meclisleri'ni geliştirmek ve işçi sınıfının ihtiyaçlarını çok hızlı bir şekilde belirlemek gibi bir durumla da karşı karşıyayız" dedi.
'ŞİMDİ DİRENİŞİ KUŞAMA ZAMANI'
Ülkede yaşanan ekonomik krizin kendilerine "Yeniden ayağa kalkma fırsatı" verdiğinin altını çizen Koçyiğit, son olarak şunları söyledi:
"Bütün yoksulları, bütün emekçileri yan yana getirme, onları kendi sınıf kimliklerinde sınıf eksenli örgütleme zemininde buluşturma imkanını bize sunuyor. Eğer güçlü tartışmalar yürütebilirsek, gelişir ve örgütlenme ağını açığa çıkarabilirsek, inanıyoruz ki hem emeğin hakları açısından hem de AKP-MHP faşizmi ve onu bugün için koşulsuz destekleyen sermayenin geriletmesi, yıkılması bakımından da önemli bir mevziiyi kazanmış olacağız. Biz krizin yaratanları değiliz. Krizin sonucuna katlanmak zorunda olanlarda değiliz. Şimdi itirazımızı büyütme zamanı. Şimdi itirazımızı birbirine ekleme zamanı. Şimdi birbirimizle daha fazla dayanışma ve yeni örgütlenme modelleri açığa çıkarma zamanı. Şimdi her zamanınkinden daha fazla meslek örgütlerimize, sendikalarımıza, kurumlarımıza sahip çıkma zamanı. En nihayetinde direnişi mücadeleyi kuşanma zamanıdır."
Kurultay "Emeğin güncel durumu, sorunlar, çözüm arayışları" sunumuyla devam ediyor.