1 Ekim 2024 Salı

Kadınlar şiddete karşı eylemde: İstanbul Sözleşmesi'ni uygula

Pınar Gültekin'in katledilmesinin ardından eylem yapan kadınlar, İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını istedi. Kadınlar, dayanışmayı büyüteceklerini vurguladı.

Pınar Gültekin'in katledilmesine tepkiler sürüyor. Kadın katliamlarına karşı eylem yapan kadınlar, "İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Şiddet Yasası'nı karalamaktan vazgeçin" dedi.

MUĞLA
Gökova Akyaka Kadın Platformu, Pınar Gültekin'i öldüren Cemal Metin Avcı'nın aklanmasına izin vermeyeceklerini belirterek, "tahrik ve iyi hal indirimi almasına asla izin vermeyeceğiz” dedi.

Ula'da yürüyüş yapan kadınlar, Pazar Meydan'ın da basın açıklaması gerçekleştirdi. "Kadın cinayetleri politiktir" pankartının açıldığı eylemde, "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Yasta değil isyandayız" dövizleri taşındı. 

Açıklama yapan Pınar Hakgüden, tahrik indirimi ve eşitsiz infaz yasaları nedeniyle kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin kıyıma dönüştüğünü belirtti. 

Hakgüden, Muğla'da son 2 ay içinde 3 kadının katledildiğini hatırlatarak, "Bazı iktidar vekilleri 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'a ve İstanbul Sözleşmesi'ne şuursuz bir biçimde imza attıklarını, hata yaptıklarını söyleyecek kadar ileri gitmektedirler" dedi. 

Devlete, kendi yasalarını uygulama çağrısı yapan Hakgüden, şöyle devam etti: "Yaşam ve korunma gibi en temel yurttaşlık haklarının kadınlar için amasız, fakatsız uygulanmasını talep ediyoruz. Katillerin ve erkek egemen iktidarın kadın cinayetleri karşısında hep bir bahaneleri vardır. Kadınların yaşam tarzını sorgulayıp, kadın cinayetlerinin sebebinin medeni durum olduğunu söyleyerek, erkeklere bu cesareti verenler, Pınar'ın öldürülmesinden sorumludurlar. Muğla'da Pınar'ı katleden katil Cemal Metin Avcı'nın aklanmasına, tahrik ve iyi hal indirimi almasına asla izin vermeyeceğiz. Bir kadının daha yaşam hakkının gasp edilmesine izin vermemek için alanlarda ve her yerde olacağız.

Açıklamanın ardından kadınlar, Akyaka sokaklarında sloganlar eşliğinde yürüyüş yaptı.

DERSİM


Dersim Kadın Platformu, Seyit Rıza Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Kayıp Gülistan Doku'nun ablası Aygül Doku'nun da destek verdiği açıklamada, "Kadın, yaşam, özgürlük", "Hepimiz birer Gülistan'ız" sloganları atıldı.

Açıklama yapan Filiz Aktağ, kaybolduğu günden bu yana kaygıyla Pınar Gültekin'in akıbetini sorduklarını belirtti. Her mecradan seslerini yükselttiklerini dile getiren Aktağ, haber alınamayan kadınların akıbetinin taciz, şiddet ve cinayet ile sonuçlandığına dikkat çekti. Aktağ, tüm kadınların hayatlarının tehlikede olduğunu, bunu Gülistan Doku, Şule Çet, Feray Şahin, Ceren Özdemir, Özgecan Aslan'dan bildiklerini söyledi. "Artık yeter, sıramızı beklemiyoruz" diyen Aktağ, kadın katliamlarına, haklarına yönelik saldırılara karşı başta kadınlar olmak üzere tüm toplum kesimlerini sesini yükseltmeye, mücadeleye ve örgütlenmeye çağırdı.

AYGÜL DOKU: NE PINARLAR NE DE GÜLİSTANLAR ÖLMESİN
Gülistan Doku'nun ablası Aygül Doku ise şunları söyledi: "Bugün Gülistan adına Pınar demek için buradayım. Pınar'ı duyduğumda Gülistan'ı, Ceren'i katledilen tüm kadınları yüreğimde hissettim. Ne Pınarların ne de Gülistanların artık ölmesini istemiyorum. Ölen sadece kadınlarımız değil, onların aileleridir de. Ben bunu ailemden biliyorum. Gülistan'ın ailesi 200 gündür ölü, yaşamıyor. 200 gündür Gülistan'ın başına ne geldiğini bilmeden Zeinal Abarakov'un elini kolunu sallayarak yürümesine tahammül edemiyorum. Bugün su tahliye edilmeye başladı. Ben şahsım adına Gülistan'ın orada olduğuna inanmıyorum. Bunu dalgıçların sözlerine dayanarak söylüyorum. Bu olayın burada kalmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu defa evimizi Ankara'ya götürüp Meclis önünde Gülistan'ı arayacağız."

DİYARBAKIR


Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) Dünya Kavşağı'nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, HDP Gençlik kolları ve TJA aktivistleri destek verdi.

Burada konuşan Ayla Akat Ata, açıklamaya hazırlandıkları sırada Bağlar'dan bir genç kadının eşi tarafından silahla vurulduğu haberini aldıklarını söyledi. Ata, toplumda değişim dönüşümün önünü açacak çizginin kadın özgürlük mücadelesi olduğunu belirterek, kadınları alanlara çağırdı.

Ardından DAKAP adına açıklama yapan Bahar Karakaş, Pınar'ın "hayır" dediği için işkence ile katledildiğini söyledi. Karakaş, Pınar'ın ilk olmadığını ama son olması sokaklarda olduklarını vurguladı. 

Kadın cinayetlerinin politik olduğunu ifade eden Karakaş, son dönemde Kürdistan kentlerinde uzman çavuşların kadın ve çocuklara yönelik işlediği taciz ve tecavüz suçu işlediğine dikkat çekti.

'KADIN CİNAYETLERİNİN FAİLİ İKTİDARDIR'
Pandemi günlerinde 6284 sayılı kanunun askıya alındığını söyleyen Karakaş, kadın cinayetlerinin sorumlusu/faili olarak iktidarı işaret etti. Karakaş devamında, "Pandemiyi fırsata çevirmeye çalışıp infaz yasasıyla şiddet faillerini kadınların yanına geri gönderen iktidar erkek şiddetinin sorumlusudur/failidir! Çocuk istismarına af getirmeye çalışan iktidar, çocuk istismarlarının sorumlusudur/failidir! İstanbul Sözleşmesi'ni hedef gösteren, uygulamayan, kaldırmaya çalışan bu iktidar yaşadığımız her türlü erkek şiddettinin sorumlusudur/failidir!" dedi.

'BİR KİŞİ DAHA EKSİLMEYE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK'
İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmaması nedeniyle her gün kadınların katledildiğine dikkati çeken Karakaş, "Bugün Pınar için ve katledilen bütün kadınlar için buradayız. Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz kalmadığı için buradayız. İstanbul Sözleşmesini uygulayın demek için buradayız. İstanbul Sözleşmesi bizim yaşam güvencemizdir, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Açıklama, 'Jin, Jiyan Azadi', 'Jin jiyan e jiyanê nekuje' sloganları eşliğinde son buldu. 

İSKENDERUN
İskenderun Kadın Platformu, Arsuz Kent Konseyi ve CHP Arsuz İlçe Kadın Kolları, Eğitim Sen Şube binasında açıklama yaptı.

Pınar Gültekin cinayetini hatırlatan Av. Mehtap Sert, "İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkmak şiddet uygulayan erkeklere teşvik, tüm kadınlara tehdittir" dedi. Sert, TBMM Boşanma Komisyonu Raporu'ndan bu yana İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Şiddet Yasası'na  karşı sistematik bir karalama kampanyasının yürütüldüğünü söyledi.

'ŞİDDETİ KÖRÜKLEYEN SÖZLERİNİZE SON VERİN'
Bu kampanya nedeniyle söz konusu yasaların etkili bir biçimde uygulanmadığını ifade eden Sert, şu önerileri sıraladı: "Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet ile ayrımcılığı körükleyen bu söylemlerinize son verin. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin bir biçimde uygulanmasını ve işlevli bir Alo Şiddet Hattı, ülke çapında yeterli sayıda kadın danışma merkezi, sığınaklar, cinsel şiddet kriz merkezleri ile şiddetle mücadelenin ulusal mekanizmasının yeterli sayı ve nitelikli destek kapasitesine ulaştırılmasını sağlayın."

'AF YASASINI ÜLKENİN GÜNDEMİNDEN TAMAMEN KALDIRIN'
Çocuklara cinsel istismar suçunun affına ilişkin teklifin gündemde tutulmasının, tüm çocuklara tehdit olduğunu vurgulayan Sert, "Bu af girişimi ertelenmekle kalmamalı; bir daha asla gündeme gelmemek üzere ülkenin gündeminden tamamen çıkartılmalı. Ne yazık ki tam tersi söylem ve politikalarla karşı karşıya kalıyoruz. Çocuk cinsel istismarcılarına yönelik af girişimlerinden tamamen vazgeçin ve bunu kamuoyuna derhal ilan edin. İstanbul Sözleşmesi'ni ve 6284 Sayılı Şiddet Yasası'nı karalamaktan vazgeçin. Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddeti durdurun. Kadınların kazanılmış haklarını tehdit etmekten vazgeçin" şeklinde konuştu.

MERSİN


Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi, Pınar Gültekin'in katledilmesini kınayarak, "Failler kadar susanlar, üç maymunu oynayanlar da bu suçun ortağıdır" dedi.

Mersin Adliyesinde önünde açıklama yapan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şirin Güner, "Pınar'ın ve tüm vahşice öldürülen kadınların kanı ellerinizdedir. Bizler bunu görüyoruz" dedi.

Kadınlar için büyük bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesi'ne karşı yürütülen kampanyalardan vazgeçilmesi gerektiğini ifade eden Güner, "Kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz. Kadını ötekileştirmeye, hiçe saymaya, en temel hakkı olan yaşam hakkından mahrum eden zihniyete, takdiri ve hafifletici indirim sebeplerinin uygulanmasına karşı mücadele ettik, ediyoruz, edeceğiz. Pınar Gültekin öldürülen ilk kadın değil ama son kadın olsun istiyoruz. Bunun için herkesi verilen mücadeleye desteğe çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.

ADANA
Adana Kadın Platformu da, Heykelli Park'ta yaptıkları basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Açıklama yapan Pelin Çiçek, "Bizler erkek şiddetinizden, kadın katliamlarınızdan nefes alamıyoruz! 'Ölmek istemiyorum, yaşamak istiyorum' diyoruz, yetmiyor. Kadın cinayetleri erkek politikalarınızla son bulmuyor. Erkeklerin kadınları öldürme hakkını kendilerinde bulmalarını sağlayan eril zihniyete ve bu zihniyeti besleyecek politikaları devreye geçiren iktidara itirazımız var" dedi.

Kadın düşmanı politikaların, kadın katliamlarını ve şiddeti arttırdığına dikkat çeken Çiçek, "Katillerin adları farklı! Onlara cesaret verenler ise İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırmaya çalışanlar! Bizler sokaklardan, mahallelerden, amfilerden, mahkeme salonlarından, bulunduğumuz her yerden bir an olsun ayrılmayacağız. İlmek ilmek ördüğümüz dayanışmamızla tecavüzcüleri, istismarcıları, katilleri, erkek adaleti alaşağı edeceğiz.  İstanbul Sözleşmesi'ne, 6284'e el uzatanlar bu katliamlara ortaktır" diye konuştu.

ANKARA


Batıkentli Kadınlar da, meydanda buluştu. "İstanbul Sözleşmesi'ne dokunma, kadın cinayetlerini engelle" pankartının açıldığı eylemde şunlar belirtildi: "Kadın-erkek eşitliğine inanmadığını defalarca ifade eden Erdoğan-AKP hükümetinin kadınların tüm haklarını ellerinden almak ve sesini kesmek için elinden geleni yapacağını biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin ardından, sırada çocuk istismarına evlilikle affın, boşanma sürecinde ve şiddet davalarında arabulucu getirilmesinin, nafaka hakkının ortadan kaldırılmasının, boşanmaların engellenmesinin olduğunun farkındayız. Ancak iktidarın tüm bu kadın düşmanı politikaları karşısında biz de haklarımızı savunmakta kararlıyız! Geleceklerimizin karartılmak istenmesine, haklarımızın elimizden alınmasına, sırf “ailenin birliği bozulmasın” diye şiddete mahkum bir yaşama mecbur bırakılmaya razı değiliz! İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı yasanın elimizden alınmasına müsaade etmeyeceğiz. Bulunduğumuz her yerde yan yana gelerek bu kadın düşmanı uygulamalara karşı sesimizi yükselteceğiz.Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz!"

İZMİR

İzmir Barosu Kadın Komisyonu, baro önünde açıklama yaptı. 

Eyleme kadın örgütleri de katıldı. Yapılan açıklamada, katliamlara karşı sokağa çıkan kadınlara yönelik saldırılar hatırlatıldı. "Hem de acımasız bir şiddetle, işkenceyle, zorbalıkla. Ve iktidar, böylece bir kez daha; kadına yönelik şiddetle değil, bununla mücadele edenlerle açık bir savaş halinde olduğunu hiç saklamadan, gizlemeden, açıkça gösteriyor" denildi. 

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin devletin kadına karşı görevi olduğu vurgulanan açıklamada, buna rağmen kadınlara, LGBTİ+'lara düşmanca, nefret dolu, cinsiyetçi politikalar uygulandığı belirtildi. 

İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasına itiraz eden kadınlar, "Görünen odur ki; iktidar ve onun koltuğuna yaslananların bugün, 'batının bizi denetlemesinin önünü açıyor' diyerek İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını istemelerinin altında, kendi fail pozisyonlarını koruma saiki yatmaktadır" dedi.

Kadın mezarlığına dönüşen bu ülkede mevcut kazanımlarımızın geri alınmasının, öldürülen kadınların anılarına saygısızlık olduğu ifade edilerek, "Fakat bilinmelidir ki; başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere hiçbir kazanımı geri vermemeye kararlıyız. Kadınlar yılmadan, geri adım atmadan, bıkmadan, usanmadan kazanılmış haklarını savunmaya devam edecekler. Çünkü; bizler İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR DİYOR VE SÖZLEŞMENİN UYGULANMASINI İSTİYORUZ.!"