24 Eylül 2024 Salı

İHD 'Yaşama ses ver nöbeti' başlattı

İHD İstanbul Şubesi açlık grevlerine dikkat çekmek ve tutukluların yaşam hakkına sahip çıkmak için "Yaşama ses ver" nöbeti başlattı. Nöbete katılan aileler, çocuklarını ölüme terk etmeyeceklerini söyledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek ve tutukluların yaşam hakkına sahip çıkmak için 5 gün devam edecek olan "Yaşama ses ver" nöbeti başlattı. Taksim'de bulunan şube binalarında başlatılan nöbet gün içinde saat 16.00'dan 19.00'a kadar süreceğini beliren İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, açlık grevinde olanların durumunun kritik bir aşamaya geldiğini hatırlattı.
 
15 kişinin ise ölüm orucuna başladığını sözlerine ekleyen Yoleri, çözümsüzlüğün derinleştiği ve hükümetin adım atmadığı bir noktada başlayan ölüm oruçlarının kendilerini daha fazla kaygılandırdığını belirterek, bu nedenle yaşam nöbeti tutmaya karar verdiklerini söyledi.
 
'TALEPLERİN MEŞRULUĞUNU SAVUNUYORUZ'
 
Nöbet devam ettiği süre içerisinde tutsak yakınları, toplumun tüm duyarlı kesimlerini burada görmek istediklerini ifade eden Yoleri, burada oluşturulacak olan fotoğrafın aslında yaşama ne kadar kıymet verildiğinin fotoğrafı olacağı söyledi. Herkesin yaşama dair söyleyecek çok şeyi olduğunu dile getiren Yoleri, sözlerine şöyle devam etti: "Hükümetin tavrı siyasi olduğunu bir kez daha söylüyoruz. Çünkü tamamen hukuki bir talebin karşılanmamasından söz ediyoruz. Bu açlık grevi sürecinin belki de en dikkat çekenlerden bir tanesi. Tamamen anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesi yine ceza infaz kanunun hükümlüler için ön gördüğü uygulamalar, Türkiye'nin uygulamakla hükümlü olduğu uluslararası sözleşmeler uygulandığında sorun rahatlıkla çözülebilecektir. Bir sorun insanların, mahpusların canını almaya devam ediyor. Bu noktada aslında bu sorun tüm toplumun sorundur. Bu sorun hepimizin sorunu. Herkes açlık grevini desteklesin demiyoruz. Aslında yaşamı riske edebilecek her türlü eylemin önerilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak açlık grevlerinin protesto amaçlı başlamış olması ve açlık grevindekilerinin taleplerinin meşruluğu yine açlık grevindekilerin yaşadıkları sorunların takip edilmesi ve çözülmesi gerektiğini savunuyoruz."
 
'ÖNCELİĞİMİZ YAŞAMDIR'
 
Tüm toplumun tutsakların talebine ses vermesi gerektiğinin altını çizen Yoleri, esas olarak yaşamı öncelemek gerektiğini belirtti. Yaşam hakkını korumaya çalışmanın herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Yoleri, "Biz devletin mahpusların yaşam hakkını koruması gerektiğinin bir kez daha altını çizmek istiyoruz. Bize esas olarak devletten hükümetten beklentimiz var. Bu sorunu çözmesi gereken güçler bunlar çünkü. Bu yüzden biz bir kez daha buradan hükümete ve devlet yetkililerine çağrıda bulunuyoruz. Bir an evvel hukuk uygulansın. İnsan haklarına aykırı davranılmaktan vazgeçilsin. Her bir birey her bir mahpus bizim için kıymetli" diye belirtti.
 
'ARTIK BİZİ KİMSE DURDURAMAZ'
 
Yoleri'nin ardından Silivri Hapishanesi'nde kalan ve 131 gündür açlık grevinde olan Zafer Sağlam'ın annesi Halime Sağlam söz aldı. Zafer'in sağlık durumunun gittikçe kötüye gittiğini dile getiren Sağlam, "Geçtiğimiz gün kelepçeli halde hastaneye götürülmüş. Hastanede akşama kadar nezarete atmışlar. Sözde hastaneye götürmüşler. Birde cips ikram etmişler. Alay eder gibi cips ikram etmişler. Oğlum zaten tedaviyi kabul etmemiş cezaevine geri götürmüşler. Ben devlete adalet bakanlığına sesleniyorum. Bizde anneyiz. Bizi artık kimse durduramaz biz evlatlarımıza sahip çıkacağız. Biz evlatlarımızı orada ölüme terk edemeyiz. Ne yapıyorlarsa yapsınlar biz anneleri durduramazlar. Toplanalım Ankara'ya gidelim. Neresi olursa olsun gidelim. Eğer biz evlatlarımıza sahip çıkmazsak evlatlarımızı kurtaramazsak hiç kimse evlatlarımızı kurtaramaz. Devlet bizim evlatlarımızı nasıl sağlam alıp oraya koymuşsa biz yine onlardan öyle sağlam istiyoruz. Bu devletin görevidir. Bu devlet buna mecburdur" diye konuştu.
 
'TEHLİKELİ GİDİŞATIN ÖNÜNE GEÇMEK ZORUNDAYIZ' 
 
Silivri Hapishanesi'nde kalan ve 65 gündür açlık grevinde olan Hebun Sumeli'nin babası Naci Sumeli ise hiç kimsenin çocuğunun açlık grevinde erimesini istemediğini söyledi. Ancak açlık grevine girenlerin son derece haklı ve sıradan bir talebi olduğunu belirten Sumeli, şunları dile getirdi: "Bu insanların talebi bu kadar sıradan kanunlarla yasalarla belirlenmiş bir hakkın göz göre gasp edilmesidir. Herhangi bir hukuk devleti böyle bir uygulama yapmaması gerekiyor. Biz şu anda tamamen korsan bir tutumla karşı karşıyayız. Korsan bir biçimde bu insanların hakları gasp edilmiş. Bu gasp oradan başlıyor dalga dalga yayılıp her tarafa gidiyor. Açlık grevinde olan çocuklarımız bunun farkında ve bunu dile getiriyorlar. Biz dışarıda bu hakları kazanmaya yönelik herhangi bir somut adım atamadığımız için bu insanlar kendi hayatlarını ortaya koydular. Bizim bu saatten sonra yapacağımız tek şey hepimizin biraz daha fazla risk alarak bu tehlikeli gidişatın önüne geçmektir."