23 Kasım 2024 Cumartesi

HDK: İnsanlık suçunun adı Çerkes soykırımı

Çerkes soykırımı (Vubıhça) ve sürgününün 154. yılı dolayısıyla açıklama yapan HDK, "İnsanlık suçunun adı; Çerkes soykırımı (Tsıtsekun)" dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Çerkes soykırımı (Vubıhça) ve sürgününün 154. yılı dolayısıyla açıklama yayınladı. HDK, "Çerkesler; eski Rusya ve Avrupa kaynaklı haritalarda -19. yüzyıl dahil- Karadeniz'den Hazar'a Çerkesya olarak isimlendirilen, masalların Kaf dağının kuzeyinde kalan coğrafyanın kadim halkıdır" dedi.
 
Kadim topraklarında iç dinamikleri ile oluşturdukları yazısız anayasa (Xabze) ile yaşayan Çerkesler, 19. yüzyıldan itibaren dönemin iki kolonyal gücü Çarlık Rusyası ve Osmanlı İmparatorluğu arasında kaldığını ifade eden HDK, Hindistan'ı sömürgeleştiren İngiltere'nin de bu coğrafyaya kayıtsız kalmadığını kaydetti.
 
Çarlık'ın "Dünyaya hâkim olmak için İstanbul ve Hindistan'a yakın olmak gerek… Bize Çerkezistan gerekli, Çerkesler değil… Ya tam itaat, ya imha" politikasını belirlediğini hatırlatan HDK, işgal edilen Çerkes köylerine Kazaklar ve Ruslar'ın yerleştirildiğini, Çerkes köylerinde halkın evleri, ekinleri yakıldığırı, hayvanlarının telef edildiğini, ormanların tahrip edildiğini, Karadeniz'i ablukaya alarak ticaretin engellendiğini ve Çerkeslerle gıda ticaretinin yasaklandığını belirtti.
 
Tolstoy "Köylere gece karanlığında dalıvermek adet haline gelmişti. Gecenin kara örtüsü altında Rus askerlerinin ikişer üçer evlere dalmasını izleyen dehşet sahneleri öylesine korkunçtu ki, hiçbir rapor görevlisi olanları aktarmaya cesaret edemezdi" cümlesiyle yaşanan vahşeti ifade ettiğini vurgulayan HDK, Puşkin'in "Çerkesler bizden nefret ediyor. Çünkü onları özgür yaylalarından attık, köylerini yaktık ve kabileleri toptan yok ettik" sözlerini hatırlatarak katliamın kabul edildiğinin altını çizdi.
 
Savaşın belli bir evresinde planlanan sürgün uygulamasının da soykırımın devamı olduğunu kaydeden HDK, Çarlık Rusyası ve Osmanlı bu konuda uzlaştığını belirtti.
 
HDK açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:
"Sürgün sırasında Çerkesler Karadeniz'in Kafkasya sahilindeki birçok noktada toplandı. Bekleme ve birikim süresince açlık ve salgın hastalıklardan kırım devam etti. Osmanlı'dan gelen tekneler kapasitesinin üzerinde insan alarak yola çıktı. Henüz yolda batan/batırılan tekneler ve yolculuk sürecinde teknelerde yine açlık-salgın hastalıklar nedeniyle ölümler devam etti. Sonra da Karadeniz'in Anadolu sahilleri Çerkes mezarlıklarına ev sahipliği yapmaya başladı. Samsun ve Trabzon'da yaklaşık 50'şer bin insanın öldüğü kayıtlardadır.
 
"Sürgün sonrası tabloyu Prof. Dr. N.A. Smirnov; 'Çerkesya'nın yerli halkının neredeyse tamamı Kafkasya dışına atıldı. Üstelik bu vahşet sırasında dağlıların yaklaşık yarısı yaşamını kaybetti. Vatan topraklarında ise Adıgelerin sadece yüzde 10'u kaldı' sözleriyle tanımlıyordu."
 
21 Mayıs, uzun yıllar süren Kafkas-Rus savaşlarında, Çerkeslerin direnişinin kırıldığı gün olduğunun altını çizen HDK, Çerkes halkının direnişleri esnasında yaşananları şöyle özetledi:
"-1.5 milyon Çerkesin sürgün edilmesi,
-Yaklaşık 500 bininin sürgün sırasında yitirilmesi, 
-Çerkeslerin Natuhay kabilesinin savaşta yok edilmesi, 
-Vubıh dilinin kaybolması."
 
Çerkeslerin şimdi dünyanın 40 civarındaki ülkesinde dağınık bir halde yaşamlarını sürdürdüğünü ifade eden HDK, "Vubıh, Abaza ve Adıgelerin Türkiye'deki nüfusu, kadim topraklarında yaşayanlarından çok daha fazla. Halkın iç dinamikleri ile gelişimi kesildi. Özgürce yaşamak, kültürlerini geleceğe taşımak ve insanlığın ortak kültürüne katmak hakları tehdit edildi" dedi.
 
Sürgün sonrası Osmanlı'nın planlı bir iskân politikası uyguladığını kaydeden HDK, "Çerkesler İmparatorluğun sorunlu bölgelerine ve potansiyel tehlikelere karşı bariyer oluşturacak şekilde yerleştirildi. Balkanlar'a Müslüman olmayan halkların civarına, Ortadoğu'da Suriye-Ürdün hattına, Anadolu'da Samsun-Hatay hattı üzerine, İstanbul çevresine, Marmara Denizi doğu ve güneyine. Osmanlıda göçmenlik yasası gereği olan askerlik muafiyeti, 'Gönüllü Birlikler' oluşturularak aşıldı" diye belirtti.
 
1877-78 Osmanlı-Rus savaşları sonucu Çerkesler Balkanlar ve Kafkasya'dan tekrar sürgün edildiğini vurgulayan HDK, Çerkesler 19. yüzyılda yaşadıkları trajediye yönelik adalet mücadelesinde, 1997 yılında Dünya Çerkes Birliği'nin başvurusu sonucu BM'de Temsil Edilmeyen Halklar ve Uluslar Örgütü'nün (UNPO) aldığı kararın gereğinin yapılması için mücadelesini sürdürdüğünün altını çizdi.
 
Açıklamada, alınan kararlar şöyle sıralandı:
"-Çerkes soykırımının kabulü,
-Çerkeslere sürgün ulus statüsü verilmesi,
-Çerkeslere hem Rusya Federasyonu ve hem de yaşadıkları ülke vatandaşlığı yani çifte vatandaşlık hakkı verilmesi,
-Çerkes halkının tarihsel vatanlarına dönebilme garantisi verilmesi."
 
HDK, "Dünya coğrafyasında katliam sürgün soykırım politikalarına maruz bırakılan  halkların varlık mücadelesi; karanlıkta bırkalımaya çalışılan tarihe ve üstü örtülmeye çalışılan hakikatlere ışık olmaya devam ediyor. Tüm bu soykırım ve sürgün esnasında yaşamını yitiren Çerkesleri saygı ve minnetle anıyoruz. Çerkes halkının mücadelesi mücadelemiz, talepleri taleplerimizdir" dedi.