19 Eylül 2024 Perşembe

İzmir'de tutsak 4 sosyalist tahliye edildi

İzmir'de 6 aydır tutsak edilen ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Yiğit, SGDF MYK ve ÖGK Merkezi Koordinasyon üyesi Çelebi, ESP PM üyeleri Kılıç ve Polat hakkında açılan davanın ilk duruşmasında, 4 sosyalist hakkında tahliye kararı verildi.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Ebru Yiğit, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) ve Özgür Genç Kadın (ÖGK) Merkezi Koordinasyon üyesi Sinem Çelebi, ESP Parti Meclisi üyeleri Ali Hıdır Kılıç ve Birkan Polat, aylar sonra hakim karşısına çıktı. 

İzmir merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 19 Mart'ta gözaltına alınan Yiğit, Çelebi, Kılıç ve Polat, bir itirafçının yalan beyanları dayanak gösterilerek tutsak edilmişti. 6 aydır tutsak edilen sosyalistlerin yargılandığı davanın ilk duruşması İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir şube yöneticileri ve üyeleri, DEM Parti İzmir İl Örgütü, Özgürlükçü Gençlik, Partizan okurları ve ÖGK üyelerinin de olduğu çok sayıda kişi duruşmayı izledi. 

KILIÇ: KİMSE SOSYALİZMLE TANIŞMASIN İSTİYORLAR
Kimlik tespitinin ardından ilk sözü ESP PM üyesi Ali Hıdır Kılıç aldı. ESP'nin YSK'ya kayıtlı olduğunun altını çizen Kılıç, "ESP, İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenen, aynı zamanda da genel merkezleri, il ilçe binaları olan bir parti. ESP, DEM Parti'nin kurucularındandır. Mevcut iktidar insanların söz, eylem ve örgütlenme hakkını elinden alıyor. Kimse sosyalizmle tanışmasın, sosyalistlerle buluşmasın istiyor. Mevcut iktidar her bireyin ona itaat etmesini istiyor. İşçiler anayasal haklarını kullandıkları için şiddete ve işkenceye maruz kalıyor. ESP işçi sınıfının yanında durduğu için yargılanıyor. İşçiler ters kelepçeyle gözaltına alınıyor, tehdit ediliyor. Adalet var diyorlar, pratiğe gelince adaleti göremiyoruz" dedi. 

'ESP'Lİ OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM'
"Bu topraklar katliamlar toprağıdır" diyen Kılıç; Gazi Aileleri, Cumartesi Anneleri, Suruç Aileleri İnisiyatifi, 10 Ekim Aileleri başta olmak üzere adalet arayanların sesinin duyulmadığını kaydetti. Kılıç, "ESP, tüm bu adaletsizliklere karşı mücadele etmeye, gerçekleri halka ulaştırmaya çalışıyor. Parti çalışmaları engellenmeye çalışıyor. Sosyalistim diyen, ESP'liyim diyen tutuklanıyor. Sokaklarda hakkını arayan kadınlar tutuklanıyor. Ben ESP'liyim ve bu mücadeleyi büyütmekten onur duyuyorum" diye vurguladı.

'POLİS SALDIRIYORSA DİRENİRİM, DİRENİN DERİM'
Kılıç, şöyle devam etti: "Ezilen ve yok sayılan uluslar ve halklar için mücadele ediyorum. Sosyalist yurtsever devrimci olduğum için tutukluyum. Dosyada illegal bir çalışma yapmadığım ortada. Bir suç varsa halkları inançları yok sayan rejimdir sosyalistler değildir. ESP ve HDP binasına girme suç denmiş. Üyesi olduğum partiye girmem neden suç olsun? Milletvekili yoldaşlarımız veya başka siyasi parti temsilcisi ile buluşmak suç mu? Biz bu ülkede siyaset yapmayalım mı kendi tüzüğümüze dair söz söylemeyelim mi? Biz de ESP olarak bu sözleri söylüyoruz. Bunlar tamamen dosyayı şişirmek amaçlı konulmuş. Avukat arkadaşımla buluşmuş olmam yazılıyor ama bir hukukçu ile oturduğum yazılmıyor. Partimizin il yöneticileri, eşbaşkanları ve bireyleri birbiriyle buluşup yolculuklar yapar bu neden suç olsun? Bir partinin kongresi olur bu üyeler hep birlikte yola çıkarlar. Bu suç sayılamaz. Tüm siyasi partiler yapıyor. Nedense ESP veya HDP yaptığında suç olarak dosyaya konmuş. Katıldığım basın açıklamalarına ESP adına katıldım, ESP bayrağı taşıdım. Bir sürü kişi katılıyor bu açıklamalara. Onlarca kişinin katıldığı açıklamalardan biz tutuklanıp, yargılanıyoruz. Bu ülkede emeği ve özgürlüğü savunan herkesle bir araya geliyoruz. Bu suç konusu olamaz. HDP İzmir il binası önünde kitlelere direnin dediğim konmuş dosyaya. Söylemiş olabilirim. Anayasa bize açıklama hakkı veriyor, polis bu açıklamaya cop ve kalkanla saldırıyor. Ben de buna karşı direnin derim, direnirim.

'SADECE HAPİSHANELERDE DEĞİL SOKAKLARDA DA TECRİT VAR'
İmralı Hapishanesinde Öcalan (PKK lideri Abdullah Öcalan) ve arkadaşları tecritte. Tüm hapishanelerde hak ihlalleri var. Devrimci tutsaklar fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kalıyor. 6 ay tutuklu olduğum sürede ben de çokça hak gasbına uğradım. Artık tecrit hapishanelerde değil sadece. Sokaklarda da tecrit var. Kürtçe halay çektiği için Kürtçe konuştuğu için insanlar tutuklanıyor. Tek amacımız buradaki adaletsizliğe karşı çıkmak ve herkesin ses olmasını istedim. Bir sosyalist olarak bu devrimci bir görevim. İl binamızda il meclisi gerçekleştirdik. Önümüzde 1 Mayıs varsa nasıl program yapacağız, nasıl örgütleneceğiz, şiarımız ne olacak tamamen bunları konuşuyoruz, bunları sosyal medyadan paylaşıyoruz. Saklamıyoruz. Üye olduğuma dair bir belge ve delil yoktur. İtirafçının duyumlarına göre yazılıyor. Bu duyumlar tamamen varsayımdır. Adaletli bir şekilde yargılanacaksak gerçek deliller üzerinden gidilmelidir. Varsayımlar üzerinden suçlamalar yaratılıyor. Ben SGDF ile 2021'de tanıştım. SGDF tarafından İzmir'e gönderildiğim söyleniyor ama 2018'fen beri İzmir'de yaşıyorum ben zaten. SGDF yönlendirmesiyle üniversite tercihi yaptığım söyleniyor ama ben açıktan ortaokul öğrencisiyim. Kişi beni tanımıyor tamamen yönlendirmeyle yazılmıştır.

'33'LERİ ANMAK SUÇSA BU SUÇU İŞLEMEYE DEVAM EDECEĞİM'
"IŞİD tarafından 20 Temmuz'da katledilen SGDF'li yoldaşlarımız anmak suç değildir. SGDF Kobanê halkı ile dayanışmak için 'beraber savunduk beraber inşa edeceğiz' diyerek bir kampanya başlattı. Hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklara oyuncak götürmek, halkla dayanışmaktı amaçları. Kampanya kapsamında birçok kentten insan Amara Kültür Merkezine geldi. Burada 33 yoldaşımız şehit düştü. 33'lerden bayrağı devraldık, yürüttükleri mücadeleyi sürdürüyoruz. Suçlu arıyorsanız dönemin başbakanı ve saray rejimidir. Her yıl Suruç'un yıldönümlerinde sokaklarda adalet mücadelesi büyütüyoruz. 33'leri anmak suçsa ben bu suçu işlemeye devam edeceğim.

'MEZAR ZİYARETLERİNİ ZATEN SOSYAL MEDYADA BİZ PAYLAŞIYORUZ'
"ESP üyelerinin mezarına gitmiyoruz sadece. HDP İzmir İl Örgütü'nde katledilen Deniz Poyraz'ın da mezarına gidiyoruz. Binlerce devrimciyi anıyor basın yoluyla da paylaşıyoruz. Doğançayır mezarlığına gidiyoruz mesela. Fiziki bir şekilde polis denetiminde olan yerler anmalar. ESP'nin SGDF'nin bayrağını taşıyoruz aileler de bizim yoldaşlarımızdır. Mezarlarına gitmek devrimci görevimizdir. Bir Alevi olarak Alevi halkının haklarını atmaya devam ettim. ESP olarak Alevilerin hep yanında olduk bundan sonra da yanında olmaya devam edeceğiz.

'ATILIM SOSYALİST BİR GAZETE, ETHA BİR HABER AJANSIDIR'
Atılım gazetesi basın organıdır. Sosyalist bir gazetedir. İçeriği, sosyalizme dair dünyadaki gelişmelere dair yazıların olduğu bir gazetedir. ETHA da bir haber ajansıdır. Ülkedeki gündemleri haber yapar ve yasaldır."

POLAT: GİZLİ TANIĞIN BİR ŞEYE TANIK OLMADIĞI ORTADA
ESP PM üyesi Birkan Polat da dosyanın magazinsel kısmı çıkarıldığında 15 sayfa kaldığını söyledi. Gizli tanığın hiçbir şeye tanık olmadığını söyleyen Polat, "Gizli tanığın söylediği hiçbir şeyi kabul etmiyorum. 2020'de SGDF önlüğü ile bildiri dağıtıp, tanıştığımız söylüyor. Ben 2020'de Adana'da öğrenciydim, 2021 yılında İzmir'deydim. Üniversite gençliğinin ülke genelinde başlayan demokratik basın açıklamaları, bildiri dağıtımlarına katıldım, SGDF çalışmaları yaptık. Üniversiteli bir genç olarak bunlar en doğal hakkımdır. Ülke gündemine yaşadığımız sorunları taşımak suç olamaz. Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesinde taleplerimizi dile getirdik. Bunlar demokratik haklar çevresinde olan çalışmalardır" dedi. 

'MARKSİZM ÜZERİNE EĞİTİMLER YAPIYORUZ EVET'
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) resmi bir dernek olduğunu kaydeden Polat, "Üniversite gençliğinin yurt sorunlarına, niteliksiz yemek, barınma, lisede staj sömürüsüne söz söyleyen; kadın cinayetlerine, ekolojik kırıma söz söyleyen ve gündemleştiren bir sosyalist gençlik örgütlenmesidir. Hatta bu yaz döneminde yeni yönetimini seçtiği, tartışmalar yürüttüğü bir genel kurul yaptı. İstanbul'un göbeğinde bir genel kurul yapıyor çünkü yasal bir dernek. SGDF faaliyetleri polis tarafından kriminalize ediliyor, itirafçı kendisine dergi kitap verdiğimizi söylüyor. Marksizme ait kitaplarda suç olan ne. Dünya çapında savunulan benimsenen ideolojidir Marksizm. Bunlar üzerine eğitimler de yapıyoruz evet" ifadelerini kullandı. 

'ESP, KURULDUĞUNDAN BU YANA DEVRİMCİLERİN ANMASINI YAPAR'
Mezar ziyaretlerinin dosyada yer aldığını söyleyen Polat, "ESP kurulduğundan bu yana Türkiye'deki tüm devrimcilerin anmasını, mezar anmalarını yapar. Sosyalistleri savunan herkesin mezar anmalarını yapar. Lenin, Che, Rosa, Denizler ve İbrahimler gibi nicelerinin anmaları yapılır. Dünya sosyalist hareketin bir geleneğidir bu. Mesela; Alparslan Özdoğan '68 gençlik kuşağı  önderlerindendir, İzmir'de mezarı bulunmaktadır. İddianamelere koyulur ama hep beraatle sonuçlanır. Sözde komite evi denilen yer senelerdir ikametgahımın olduğu bir ev. Senelerdir operasyon olur o eve, kimi neyi bulmuşlar. Fiziki takiplerde de bir şey yok. Tüm bunlar partimiz ESP'yi kriminalize etmek için yapılmaktadır" dedi. 

SGDF'nin düzenlediği yaz kampının suç olarak dosyaya konduğunu belirten Polat, şöyle devam etti: "Kamp yeri konfederasyon olan DİSK'in Balıkesir'deki Kemal Türkler tesisidir. Jandarmanın takip ettiği, tesiste kayıtlarımızın yapıldığı bir yerdir. Demokratik kitle örgütleri partiler her yaz bu kampları yapar. Film izledik oyun oynadık, havuza girdik. Dönem içinde ne yapıldı konuştuk. Tape kayıtları var. Tüm konuşmalar bana ait ve ortadadır. Büyük konuşmalar magazin gibi koyulup yorumlanmış. Bu tape kayıtları dosyayı şişirmek ve algı yaratmak için.

'BABAMIN TAZİYESİNE KATILMAM DOSYAYA KONMUŞ'
"DEM Parti'nin il binasına girişim, İzmir Adliyesine gelişim suç gibi konmuş. İstanbul'da taziye çadırına gittiğim dosyaya konulmuş. Ne için olduğu söylenmemiş ben söyleyeyim, tutuklanmadan önce babamı kaybettim onun taziye çadırıydı. 

'PARTİ BİNAMA GİRMEM SUÇ SAYILIYOR'
"SGDF ve ESP içinde yapılan demokratik çalışmalar dosyaya konuluyor. Hepsi kamuya açık, yasal çalışmalardır. Gizli tanığın kim olduğunu bilmiyorum. Siyasi çalışmalarımızı çarpıtmış, uydurmuş kendince yorumlamıştır. Tanık olduğu hiçbir şey yok. ESP'nin SGDF'nin yasal çalışmalarını söylemiştir. Tüm anlattıkları siyasi çalışmalarımız. Tıpkı diğer partiler gibi bugün burada olmamızın 6 aydır tutuklu olmamızın tek sebebi var devrimci ve sosyalist olmamız. ESP'li olarak parti binama girmem, DEM Parti'ye girişim suç ilan ediliyor. Mecliste 58 vekili olan bir partiye giriş çıkışımız suç olamaz. Eğer böyle iddianameye konu olursa DEM Parti'ye saldırı da olur. Burada Deniz Poyraz'ı saygıyla anıyorum. Vekillerin darp edildiği, AYM kararlarının tanınmadığı bir iktidarla karşı karşıyayız. İktidarı eleştiren herkes terörist ilan ediliyor. Devrimciler, sosyalistler hakkını arayan herkes böyle. Bizim gibi demokratik haklarını kullananlar, farklı düşündüğü için yargı ve hapishane sopasıyla karşılaşıyor."

YİĞİT: ESP'NİN FAALİYETLERİ SUÇ OLARAK YANSITILAMAZ
ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ebru Yiğit de, adliyenin nezaretinde ters kelepçeli halde bekletildiklerini, ısrar etmelerine rağmen keyfi şekilde kelepçelerinin çıkarılmadığını söyledi. Yiğit, savunmasında şu ifadeleri kullandı: "ESP Eş Genel Başkan Yardımcısıyım. İddianamedeki yıllarda SKM MYK üyesiydim. Sosyalist bir insanım. Kamuoyunda bilinir. ESP içerisindeki MYK görevim de bilinen takip edilen bir durumdadır. ESP, siyasal yasal bir parti. Belirli aralıklarla kongresini yapar. Mazbatasını alır üye ve yöneticileri. Her siyasi parti gibi söz ve eylem hakkına sahiptir. Ülkenin temel politik gündemlerine dair, işçi gündemlerine, kadın cinayetlerine ve değişik siyasal toplumsal gelişmelere dair çalışmalarını yapar. Kendi politikasını kamuoyuna anlatma hakkına sahiptir her parti gibi.

'PARTİNİN GENEL BAŞKAN YARDIMCISI OLARAK ÇALIŞMA YÜRÜTMEMEM ABSÜRT OLUR'
"Ben de ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı olarak çeşitli şehirlere gidiyor, üyelerimizle toplantılar yapıyorum. İzmir, Artvin, Adana, Ankara gibi illerde gittiğim üyeler ve yöneticilerle görüşmeler yaptığım söylenmiş. Ben İzmir'de uzun bir süre yaşadım. Partimizin değişik görüşleri ile ilgili üye ve yöneticilerle görüşmeler de yaptım. Partimizi tanımak isteyen üye olmak isteyen insanlar geliyor, parti görüşlerini merak edip tartışmak isteyen parti binamıza gelen insanlar oluyor. Ben onlarla oturuyorum tartışmalar yapıyorum. Anayasal, politika yapma, örgütlenme hakkımın garantisi kapsamında. Yas dışı şiddet içeren fiili oluşturabilecek herhangi bir unsur yoktur. ESP'nin yasal faaliyetini yaptığımı zaten ifade ediyorum. Kongrede bu görevleri yerine getirmek için seçiliyorum. Yapmasam olağan akışına ters olurdu. Ben zaten bu faaliyetleri kamuoyuna açık şekilde yapıyorum. Değişik medya basın kuruluşlarında var. Yasal siyasi partiler kendi propagandalarını kapalı alanda yapmazlar. Her siyasi parti genişlemek üye kazanmak örgütlenmek ister. Yaptığım tüm faaliyetler yasaldır, açıktır. Yasa dışı bir partiye üye olduğum yorumlarını reddediyorum.

'DEVLET TARAFINDAN YASAL OLARAK ATANDIĞIM, VASİSİ OLDUĞUM TUTSAKLA GÖRÜŞMEM KONMUŞ'
"Hapishanede Fethiye Ok ile yaptığım telefon görüşmeleri koyulmuş iddianameye. Mahkeme tarafından atanmış vasisiyim. Onunla hapishanede görüşme hakkım var. Beni hapishaneden arıyor. Her hükümlü ve tutuklunu yaptığı görüşme kayıt altına alınır. Hapishanenin kayıt alındığına telefon görüşmeleri teknik takip yapıldı denilerek iddianameye koyulması kriminalzie edilmek içindir. Vasisi olduğum kişiyle görüşmek bana verilmiş yasal bir hak.

'SEMPOZYUM HALKA AÇIK YAPILMIŞTIR'
"Lenin'in ölümünün yıldönümünde bir sempozyum düzenlendik. Şişli'de yasal bildirim yapılan bir sempozyum. Gizli bir şekilde örgütlenmedi yani. Gazetelerden, afişlerden, haberlerden duyurusu yapıldı. İstanbul sokaklarında afişler asıldı. Bu kadar aleni, halka açık yapılan bir sempozyumdu. Sempozyumdaki sunumlara ilişkin bir kitabın çıkarılması kararlaştırıldı. Uluslararası katılımcıların olduğu bir sempozyumdu. Ceylan Yayınlarının editörlüğünü yapıyorum aynı zamanda ve kitabı da Ceylan Yayınlarından çıkardığımız için ben bu çalışmada yer aldım, kitabın da editörlüğünü yaptım. Kültür Bakanlığı'ndan onaylı, bandrollü bir kitap bu. Herhangi bir yerden siteden satın alınabilir. O kitapların kimin sunumlarının olduğu, editörlüğünü kimin yaptığı da bellidir. Bir toplatma kararı da yoktur. Kitabın içindeki sunumların telefonumda bulunması absürt değildir. 6 aydır tutukluyum. Yargılama için de uzun bir zaman. ESP'nin yasal bir parti olduğunu, faaliyetlerinin suç unsuru olarak yansıtılamayacağını ifade ediyorum."

ÇELEBİ: YAPTIĞIM HER ŞEY MEŞRUDUR, SUÇ DEĞİLDİR
Duruşmada son olarak Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) MYK üyesi ve Özgür Genç Kadın (ÖGK) Merkezi Koordinasyon üyesi Sinem Çelebi söz aldı. Yasa dışı bir örgüte üye olmadığını ve atılı suçlamayı reddettiğini söyleyen Çelebi, şöyle devam etti: "Sosyalist bir genç kadınım. Bu iktidara dair eleştirdiğim, itiraz ettiğim çok şey var. Her genç kadın gibi benim de var itirazlarım. Bunları ifade etmek suç değildir. Bunları değiştirmeye çalışmak, örgütlü mücadele yürütmek suç değildir. Bize tanınmış bir anayasal haktır. İfade özgürlüğü de aynı şekilde. Bu haklarımdan faydalandığım için yargılanıyorum. İddianameye konu olan şeyler yasa dışı bir örgütle alakası yoktur. Yaptığım her şey meşrudur. İnsan olmanın gereğidir bu. Suç değildir. 6 aydır tutsağım. 

'KADIN EYLEMLERİNE KATILMAM SUÇ SAYILMIŞ, TABİİ Kİ KATILACAĞIM'
"'İsrail'le ticari ilişkiler kesilsin, Filistin halkının yanındayız' eylemi iddianamede var. Bu tüm dünyada yapılan eylemlerden bir tanesiydi. İzmir'de de bir sürü insan katıldı. Ancak yargılanan benim. Sosyalist olduğum için yargılanıyorum. Madem bunlar yasa dışı biçimde gerçekleşiyor. Neden polisler buna müsaade etmiş, neden buradayım merak ediyorum açıkçası. İstanbul'a gidip gelmem, Anadolu adliyesine gitmem yasa dışı örgüt üyeliğine delil olarak konulmuş. İfade vermeye gitmiştim. İfade versem suç, vermesem suç. İstanbul'a gidişim konulmuş. Kriminalize edilmiş. Ben ÖGK üyesiyim. Kadın özgürlük mücadelesi yürüten, genç kadınların sorunlarına dair çalışma yürüten bir genç kadınım. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününe katılmamı ve İzmir Kadın Platformu'nun taşıdığı pankartın arkasında olmam suç sayılmış. Tabii ki yürüyeceğim. Ben bir kadınım. Şiddetin her biçimini yaşayan bir kadınım. Hapishanede Omzum gözüktüğü için tehdit edilen bir kadınım. Giyim tarzımıza karışılıyor.

'KYK KADIN DAYANIŞMA AĞI'YLA SESİMİZİ YÜKSELTTİK'
"25 Kasım için afiş yapıştırmak suç değildir. 'Yaşamak için sokağa Özgür Genç Kadın yazılı afiş de. Her gün kadınlar katlediliyor, tecavüze, tacize uğruyor, failler yargılanmıyor. Kadınları yaşamak için sokağa çağırmışım. Gayet meşru. KYK Kadın Dayanışma Ağı var. KYK yurtlarında kalan genç kadınların bir araya gelip, kadın dayanışmasıyla KYK'larda yaşanan sorunları çözmeye çalıştığı bir dayanışma ağır. Ben de bu ağda gönüllü olarak faaliyet yürüyorum. Ege Üniversitesi'nde iki yurt var. Bu yurtların öğrencileri geç saatlerde bir markete giderken kullandığı yol var. O ışıksız yolu tespit ettik. Öğrencilerin taciz edildiğini aktardık. Öğrencilerin talepleri doğrultusunda yurdun çevresine gittik. Önünde video çektik, bu yolun aydınlatılmasını istedik. Yetkililer bunu çözsün dedik. Dayanışma Ağı hesaplarından paylaştık bu videoyu. CHP Karabağlar Belediye Başkanı ile görüşmeler var. Özgür TV, ETHA, Halk Tv'ye çıktık. O dönemin belediye başkanları bizimle görüşmek istedi. Geniş kitlelere ulaşmak için ortalığı ayağa kaldırmak istiyorlar demişsiniz. Evet bunu yaptık. Sesimizi daha gür çıkardığımız zaman sonuç alabiliyoruz. yapmam gerekenleri yaptım. Yıllardır ışıklandırılmayan o yolu biz ışıklandırdık, bunu başardık. Biz bunu yaptığımız için cezalandırılıyoruz. AKP-MHP'nin makbul kadınları olsunlar, sussunlar deniliyor. Taciz edilmek istemediğim için kadınlar özgür yaşasın diye mücadele ediyorum.

'HASAN OCAK VE GAZİ KATLİAMIYLA İLGİLİ PAYLAŞIM YAPMAK YÜKÜMLÜLÜĞÜMDÜR'
"Uzun zamandır gündemi takip etmek için Twitter kullanıyorum. Sık sık da paylaşım yaparım ve bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır. Hiçbiri propaganda özelliği taşımıyor. Yüzlerce paylaşımımdan birkaç tanesi seçilmiş eklenmiş. Ben bir Aleviyim. Gazi katliamına karşı paylaşım yapmışım. Yaparım. Alevilere dönük katliamlarda, Aleviler yakılarak katledildi. Ben bu anmalara çocukluğumdan beri gidiyorum. Anmaya da giderim paylaşım da yaparım. Hasan Ocak, Gazi katliamından sağ çıkmıştı, gözaltında işkenceyle katledildi. Ardından gözaltında kayıplara karşı oluşan Cumartesi Anneleri mücadelesi açığa çıkmıştır. Hasan Ocak ve Gazi katliamı ile paylaştım yaptığım için yargılanıyorum. İnsani ve vicdani yükümlülüğümdür."

Çelebi'nin beyanlarıyla sosyalistlerin savunması sona erdi. Duruşma, avukatların beyanıyla devam etti. Mahkeme heyeti, 4 sosyalistin de tahliye edilmesine karar verdi.