23 Kasım 2024 Cumartesi

Doğan: Toplumsal çürümenin panzehri örgütlü bir toplumdur

DEM Parti 1. Merkezi Örgütlenme Konferansı Sonuç Bildirgesini açıklayan parti sözcüsü Ayşegül Doğan, "Toplum bir bütün olarak yozlaşma, adaletsizlik ve yoksulluk kıskacında nefes almaya çalışıyor. Bu cendereyi kırabilmenin biricik yolunun, toplumsal çürümenin panzehrinin örgütlü toplum olduğuna konferansımız bir kez daha dikkat çekti" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin Ankara'da bulunan genel merkezinde, 1. Merkezi Örgütlenme Konferansı Sonuç Bildirgesini açıkladı.

Sözlerine, katledilişinin 2. yıldönümü olan Jina Mahsa Amini'yi anarak başlayan Doğan, "Jîna'nın saçları adeta dünyadaki direnişin, kadın özgürlük mücadelesinin simgesine dönüştü. 'Jin Jiyan Azadî' sloganı ve felsefesi dalga dalga yayıldı" dedi.

'DAHA GÜÇLÜ BİR ÖRGÜTLENME SORUNLARA ÇARE OLABİLİR'
Merkezi Örgütlenme Konferansı'nı, Narin şahsında Türkiye, Kürt coğrafyası ve Filistin'de katledilmiş ve kaybedilmiş tüm çocuklara ithaf ettiklerini belirten Doğan, "Neden böyle bir konferansa ihtiyaç duyduk? Çünkü biliyoruz ki daha da güçlü bir örgütlenme ancak sözünü ettiğimiz sorunların çözümüne çare olabilir. Mesela daha güçlü bir örgütlü toplumda Narin gibi çocuklar katledilmez" dedi.

Coğrafya üzerinden yapılandırılan yeni bir örgütlenme modeline geçtiklerini belirten Doğan, "Yerelden başlayarak DEM Parti'nin örgütsel mekanizmalarını öncelikle konu başlığı ve stratejimiz çerçevesinde ele aldık. Çünkü yerelden başlayıp merkeze doğru örgütlenmenin ne kadar önemli bir şey olduğunu yıllardır verdiğimiz mücadeleyle anlatmaya ve yaşatmaya çalışıyoruz. İlmek ilmek ördük bu konferansı yerelden başlayarak" dedi.

'PEK ÇOK KONUYU ENİNE BOYUNA TARTIŞTIK'
İlk 2 gün, 12-13 Eylül'de kadınlar olarak toplandıklarını kaydeden Doğan, partilerini diğer siyasi partilerden ayıran en önemli özelliklerden birinin eşit temsiliyet ilkesi olduğunu ifade etti. Sonraki iki gün, yüzlerce delegenin katılımıyla Merkezi Örgütlenme Konferansını gerçekleştirdiklerini söyleyen Doğan, "Delegasyon yapımızda bileşen, birey, genç kadın, işçi, emekçi, engelli, yani toplumun her kesimi temsil edildi. Tekçiliğe karşı çokluğun ve ortak mücadelenin simgesi olarak, büyük bir coşku ve heyecanla geçirdik bu konferansı. Pek çok konu enine boyuna derinlikli bir şekilde tartışıldı" dedi.

Tarihsel bir eşikte olduklarını dile getiren Doğan, "Dünyadaki kapital sistem yeniden dizayn ediliyor, enerji ve ticaret hatları üzerinden bir hegemonya savaşı sürüyor, küresel ve bölgesel düzeyde kritik gelişmeler yaşanıyor. Ortadoğu'da bir kez daha soykırım trajedisi İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarıyla sürüyor. İktidar ise savaş ve çözümsüzlük politikalarından vazgeçmiyor. Nerede olursa olsun Kürtlerin kazanımlarına saldırıları devam ediyor. Bir yandan Irak Kürdistan Bölgesi'nde saldırılarını yoğunlaştırıyor, diğer yandan Rojava'ya yönelik tehditlerini sürdürüyor. İmralı'daki tecrit rejiminin mutlak iletişimsizliğe dönüştüğü bir tarihsel eşikte gerçekleştirildi bu konferans" ifadelerini kullandı.

'ÖCALAN'IN MUHATAPLIĞININ HAYATİ ÖNEMİNİ VURGULADIK'
5 Nisan 2015'ten bu yana mutlak bir iletişimsizlik haline dönüştürülen tecrit sisteminin değiştirilmesinin Ortadoğu halklarının bir arada yaşamına büyük katkılar sağlayacağını ifade eden Doğan, "Nitekim bunu Türkiye daha önce tecrübe etmeye çok yakın bir aşamaya geldi. İşte konferansımızın önemli başlıklarından biri de buydu. Yani dayatılan emperyal savaşa karşı halkların barışına dair çözüm önerileriyle, Ortadoğu ve dünyada tüm ezilenlerin mücadelesine sunduğu teorik katkılarla ve çatışma ve savaşların son bulmasındaki anahtar rolüyle sayın Öcalan'ın muhataplığının hayati önemini bir daha vurguladık" dedi.

'TOPLUMSAL ÇÜRÜMENİN PANZEHRİ ÖRGÜTLÜ TOPLUMDUR'
İşçilerin, çiftçilerin, emeklilerin, gençlerin, kadınların, açlık ve sefalete mahkum edildiğini, farklı toplumsal kesimlerin eşit yurttaşlık taleplerinin yok sayıldığını, ayrımcılık, ötekileştirmenin artarak sürdüğünü belirten Doğan, "Bu şiddet sarmalı en çok kadınları, çocukları, gençleri, mültecileri hedef alıyor. İktidar-sermaye ortaklığının doyumsuz rant hırsı doğayı sonsuz ve doyumsuz bir talana açmış durumda. İktidar, her türlü şiddet aracına başvurarak sapır sapır dökülen toplumsal çürümeyi ve çözülmeyi hızlandırdı. Toplum bir bütün olarak yozlaşma, adaletsizlik ve yoksulluk kıskacında nefes almaya çalışıyor. Bir kuşatılmışlık söz konusu. Bu cendereyi kırabilmenin biricik yolunun, toplumsal çürümenin panzehrinin örgütlü toplum olduğuna konferansımız bir kez daha dikkat çekti" dedi.

'EŞGÜDÜM İÇİNDE ÇALIŞMAYI TEMEL EKSEN OLARAK BELİRLEDİK'
Doğan, şöyle devam etti: "Konferansımız, 'kongre partisi' paradigmamıza bağlı olarak politik ve örgütsel faaliyetlerinde organların eşgüdüm içinde çalışması ilkesini temel eksen olarak belirledi. Yerel çalışmalarını güçlendirmek amacıyla kongrelerle koordineli şekilde mahalle/köy komisyonları kurma kararı aldı. Daha güçlü bir örgütlenme için bu temelde her il, ilçe, belde ve köy birer eğitim alanına dönüştürülecek. Bunlar eşgüdüm içeresinde yapılacak. Konferansımız; mevcut merkeziyetçi, otoriter, anti-demokratik siyasal sömürü düzenine itirazı olanların gücünü açığa çıkarmayı ve bu gücü örgütleyerek 3. yol siyasetiyle demokratik ve özgürlükçü bir siyasal düzen yaratmayı hedef olarak önüne koydu."

'COĞRAFİ ESASLARA DAYALI 12 BÖLGE ÖZELİNDE ÖRGÜTLENME KARARI ALDIK'
Partilerinin gelecek dönem çalışma modelinin coğrafya esaslı bir bölge modeli olacağını dile getiren Doğan, "Toplumsal alanı örgütleyerek, güçlü dayanışma ağları örerek ve bunları genişleterek mücadeleyi birleştiren ve toplumu savunmayı hedefleyen DEM Parti demokratik, konfederal, yerel ve özgürlükçü mekanizmaların inşa edilmesi amacıyla Türkiye'de coğrafi esaslara dayalı 12 bölge özelinde 'Parti Meclisi Üyeleri Bölge Koordinasyonu' modeliyle örgütlenme kararı aldı" dedi.

'EŞİT TEMSİLİYET İLKESİNDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Bütün saldırılara rağmen eşit temsiliyet ilkesinden asla vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Doğan, "İktidarın cinsiyetçi ve kadınları ve farklı cinsel yönelimleri/cinsiyet kimliklerini düşmanlaştıran politikaları sonucunda örgütlü kadınların ideolojik, politik ve örgütsel olarak karşı karşıya kaldığı zorluklara ve erkek egemenliğine karşı mücadelenin sadece kadınların değil tüm parti yapımızın ortak sorumluluğu olduğu tespiti yapıldı. Bu doğrultuda eşit temsiliyetin partimizin her kademesinde layıkıyla uygulanması için eş başkanlığın asla vazgeçmeyeceğimiz mor çizgimiz olarak ısrarla savunulması ve erkek egemenliğine karşı mücadele edilmesi en temel kararlar arasında yer aldı" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE, RESTORASYONLA ÇÖZÜLEMEYECEK SORUNLARLA BOĞUŞUYOR'
Türkiye'nin restorasyonla, sistem içi düzeltmelerle çözülemeyecek kadar derin yapısal sorunlarla boğuştuğunu söyleyen Doğan, "Sistemden kaynaklı bu sorunların, yine doğrudan ve ancak yeni bir sistem inşasına dayalı olarak çözülebileceğini düşünüyor konferans delegasyonumuz. Siyasal sistem tartışmalarını faşizmin inşası ve restorasyona sıkıştıran ve bunun dışında başka bir alternatif yokmuş gibi gösteren propagandanın neden yapıldığının gayet farkında olarak bu manipülasyona karşı halklar, ezilenler ve emekçilerin sokakta, yerel yönetimlerde ve parlamentoda güçlü bir biçimde özneleştirilmesi ihtiyacının acil bir görev olarak önümüzde durduğu bir daha vurgulandı" dedi.

'DEM PARTİ'NİN FARKLI KESİMLERLE BİR ARAYA GELME STRATEJİSİ HEDEF ALINIYOR'
En çok DEM Parti'nin "3. yol" siyasetini tartıştıklarını ifade eden Doğan, şu ifadeleri kullandı: "DEM Parti'nin farklı kesimlerle bir araya gelme ve bu mücadele alanını genişletme stratejisi en çok hedef alınıyor. Niye? Çünkü bunun nasıl bir korku yarattığını tahmin ediyoruz DEM Parti olarak. Bunu mücadele tarihimizden, DEM Parti'nin mayasından tahmin ediyoruz. Türkiye halklarının tümünü temsil eden, onların direniş ve itirazlarını sahiplenen, Kürt siyasi hareketinin birikimini sosyalist, devrimci, demokratik güçlerin mirasıyla birleştiren bir zemine dayanıyor. Tam da bu zemin aslında hedef alınmak isteniyor. İşte biz bu zeminden vazgeçmeyeceğimizi ve kararlığımızı bu konferansta bir kez daha yüzlerce delegasyonun katılımıyla ilan ettik."

'DAHA FAZLA YAN YANA GELMEYE İHTİYAÇ VAR'
Bütün mücadele alanlarında daha fazla yan yana gelmeye ihtiyaç olduğunu dile getiren Doğan, "DEM Parti halktır diyoruz; DEM Parti sizsiniz, DEM Parti hepimiziz. DEM Parti Kürt'ün, Türk'ün, Ermeni'nin, Roman'ın, Arap'ın, Çerkes'in, Laz'ın, Gürcü'nün, Rum'un, Pomak'ın, Süryani'nin, Êzidî'nin, Yahudi'nin, Hıristiyan'ın, Alevi'nin, Sünni'nin; bu topraklarda yaşayan bütün halkların ve inançların partisidir. DEM Parti; ezilenlerin, emekçilerin, emeklilerin, yoksulların, kadınların, gençlerin, engellilerin, halkların, farklı inançların ve kimliklerin gerçek umududur" dedi.

'PARTİMİZ KONGRE-PARTİ FORMUNU KABUL EDEN TÜM SİYASİ PARTİLERE AÇIKTIR'
Örgütlü bir halkı yenebilecek bir kuvvet olmadığını söyleyen Doğan, "3. yol siyasetini yürütürken karşılaştığımız eksiklikler ve hayata geçirilemeyen konulardan da söz ettik. Dolayısıyla burada çok önemli bir konunun altını çizmek isterim. Partinin çoğulcu yapısını, ortak mücadeleyi büyütme zemini olarak gördüğümüzü söyledik. Yeni dönemi birlikte örgütlemek amacıyla genişleme ve toplumsallaşma stratejisine bağlı olarak kongre-parti formunu kabul eden bütün siyasi partilerin katılımına açıktır. Mutlaka başaracağız" dedi.