EMEK
'Diyarbakır ve Yozgat'ı emek mücadelesi birleştirir'
HDK tarafından düzenlenen Emek Kurultayı'nda işçilerin krize karşı birlik olması gerektiğini ifade eden işçi ve emekçiler, "Diyarbakır ve Yozgat'ı ancak emek mücadelesi birleştirir" dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Emek Meclisi'nin İstanbul'da düzenlediği Emek Kurultayı, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit'in açılış konuşmasının ardından Kocaeli Üniversitesi'nden ihraç edilen Doç. Dr. Hakan Koçak'ın "Emeğin güncel durumu, sorunlar, çözüm arayışları" başlıklı sunumuyla devam etti.
'KONKORDATOLAR YENİ BİR DİRENİŞİN ORTAYA ÇIKMASI DEMEKTİR'
Sunumunda "Beyaz Yakalılar"ın artmasıyla birlikte işçileşmenin de arttığını söyleyen Koçak, "Eskiden fabrikalar işçi sınıfını temsil ederdi. Ancak bu dönemin eridiğini görüyoruz. Bunların temel nedeni ise Türkiye'nin hizmet sektörüne dönmüş olmasıdır" diye belirtti.
Türkiye'de ağırlıkla sanayi üretimi yapan alanların, sendikalaşmanın bel kemiğini oluşturduğunu ifade eden Koçak, "Fakat günümüzde bu değişti. Daha önce öncü güç, kamu işçileriydi. 90'lı yılların sonlarında yani özelleşme ile birlikte bu kesim erimiş durumda. Türkiye emek hareketi bundan kaynaklı öncüsünü arıyor diyebiliriz" dedi.
Sözlerinin devamında "Her dönem işçi sınıfı parçalıydı ama öncü bir dinamik vardı. Şimdi ise bu dinamikten bahsetmek mümkün değil" diyen Koçak, ilan edilen OHAL ile birlikte yasalaşan KHK uygulamalarına değinerek, şunları söyledi: "Güvencesizleştirilmiş memurlar yaratılıyor. Burada da bir örgütlenme söz konusu olacaktır. Kriz ile birlikte ilan edilen konkordatolar ile birlikte ciddi bir örgütlenme ortaya çıkacaktır. Yerel düzeyde sendikal birliktelikler oluşmaya başlamış durumda. Bu da yeni bir direnişin ortaya çıkması anlamına geliyor."
'KADINLAR BÜYÜK BİR MÜCADELE VERMEK ZORUNDA'
Koçak'ın bu sunumunun ardından "Örgütlenme önündeki engeller ve kadın işçilerin örgütlenme sorunlarına genel bir bakış" ve "İşçiler mücadele deneyimlerini aktarıyor" başlıklı sunumlar yapıldı.
Avukat Sevgi Evren, yaptığı sunumunda DİSK'in 2018 Mart ayında yayınladığı Tarım İşçileri Raporu'na değindi. "Sistem içinde ve sistem dışında, ev içinde veya dışında kadınlar çok büyük bir mücadele vermek zorunda. Bu raporda çok net görülüyor, kadınlar düşük ücretle güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyorlar" diyen Evren, bu nedenle kadınların, kadın hareketiyle ortaklaştığı bir örgütleme modeline ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Kadınların, kadın olmaktan ötürü yaşadıkları sorunlarının çalışırken ikiye katlandığını da vurgulayan Evren, bu durumun üzerinde önemle durulması gerektiğini söyledi.
'İNŞAAT SEKTÖRÜ ÇOK VAHŞİ BİR SEKTÖR'
Onun ardından İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat İş) Yönetim Kurulu üyesi Tezcan Acu kurultayda söz aldı. Acu, "İnşaat sektörü çok vahşi bir sektör. Rantın en çok döndüğü alandır. İnşaat alanı aynı zamanda iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sendikalaşmanın az olduğu bir sektör" dedi.
Bu nedenle inşaat işçilerinin temel haklarını talep ettiklerinde çok büyük baskı ile karşı karşıya kaldıklarına dikkat çeken Acu, "Her işçi direnişi bizim için bir kazanımdır" diyerek, bundan sonraki dönemde de inşaat işçilerinin sorunları üzerinde tartışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
'MÜCADELEYE DEVAM'
Petrol İş Sendikası Genel Örgütleme ve Eğitim Sekreteri Mustafa Mesut Tetik de Flormar işçilerinin eylemi üzerinde durdu. 180 gündür eylemde olan Flormar işçilerinin dayanışmadan etkilendiklerini ifade eden Tetik, yakın bir zamanda işçi buluşması yapmayı planladıklarını dile getirdi.
'EN ÇOK KADINLAR VE ÇOCUKLAR SÖMÜRÜLÜYOR'
Tekstil işçileri adına konuşan Ercan Tilmaş ise "Tekstil iş kolu en kalabalık olan bir sanayi iş koludur. Kadın ve çocuk emeğinin en çok sömürüldüğü alandır. Atölyelerde, mesai saatleri düzensiz. Her gece geç saate kadar çalışıyorlar. Hala çalışan arkadaşlarımız var" dedi.
Bu iş kolunda yine çok sayıda göçmen işçinin de çalıştırıldığına dikkat çeken Tilmaş, "Sigortasız çalıştırılıyor. Bize bile ağır gelen mesai saatleriyle çalışıyorlar. Hakaretlere maruz kalıyorlar. Emek sömürüne maruz kalıyor ama aynı ücreti almıyoruz" diye konuştu.
'İNSANCA YAŞAM KOŞULLARI İSTİYORUZ'
Tersane işçilerinin sorunlarını anlatan Limter-İş Sendikası Genel Sekreteri ve Tuzla Tersanesi işçisi Hakkı Demirel de "Tersane işçileri olarak sabah 8'den akşam 8 kadar çalışıyoruz. Biz inatla kampanyalar başlatıyoruz. Sendikalı olmayı adet haline getirdik, bu kampanyalarla" diyerek yaptıkları kampanyaları anlattı.
Tersanelerde insanca yaşam koşullarını talep ettiklerini dile getiren Demirel, "Hepimiz kendimizi bir işçi platformunun içinde yer alarak bu süreci götürmemiz gerekiyor" dedi.
'KURTULUŞ DEMOKRATİK MODERNİTE'
Metal işçisi Mevlut Beldek ise krizin ve sermayenin ilk mağdurlarının metal işçileri olarak kendilerini olduğunu ifade etti.
Beldek, "Kapitalist modernite, kriz ile saldırmaya devam diyor. Geçmişte olduğu gibi işçiler şimdi de krizle işten çıkarılıyor" diyerek kurtuluşun örgütlü ve mücadele içinde olacak bir duruşla mümkün olduğunu söyledi. Beldek, yine krizden kurtulmanın çıkışının ise demokratik modernite olduğunu kaydetti.
'İŞÇİLER İLE BİRLİKTE OLMALYIZ'
Zeytinburnu Belediyesi'nde çalışırken "güvenlik soruşturması" gerekçe gösterilerek ihraç edilen Kenan Güngördü de yaşadıklarını anlattı. "Bütün işçileri birleştiren bir güç haline nasıl gelebiliriz bunu tartışmak gerekir" diyen Güngördü, işçilerle birlikte olunması gerektiğinin altını çizdi.
DİYARBAKIR VE YOZGAT'I EMEK MÜCADELESİ BİRLEŞTİRİR
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde kamu taşeronu işçisiyken, işten atılan Cemal Bilgin ise işçilerin birlik olmasının önemi üzerinde durdu. Bilgin, "Diyarbakır ve Yozgat'ı ancak emek mücadelesi birleştirir" diye ifade etti.
'GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMALIYIZ'
İşçilerin sunumlarının ardından 3. Havalimanı tutuklu işçilerinden ve HDK Emek Meclisi üyesi Özgür Karabulut'un, Silivri Cezaevi'nden kurultaya gönderdiği mektup okundu.
Mektupta şu ifadelere yer verildi:
"Eminim aranızda farklı işkollarından birçok öncü işçi arkadaşımız bulunmaktadır. Tüm işkollarındaki arkadaşlarımız sorunları paylaşacak ve bu sorunlara çözüm üretebilmek için tartışmalar yürütecektir. Biz inşaat işçilerinin sorunlarını 3. Havalimanında yaşanan pratik tüm çıplaklığı ile ortaya koyduğu için daha fazla bu konuda söz söylemeyeceğim. Değinilmesi ve tartışılması gereken en önemli tartışmanın tüm bu sorunlar ortada dururken hangi mücadele pratiğinin bu sorunlara çözüm üreteceğidir. Bu konuda HDK Emek Kurultayına önemli bir görev düştüğünü düşünmekteyim. Ekim Devriminin yıldönümünü yeni geçtiğimiz bu günlerde geçmişteki başarılarımızdan ve hatalarımızdan dersler çıkarmak gerektiğini düşünüyorum. Ekim Devriminde olduğu gibi işçilerin ve emekçilerin kendi oluşturdukları Meclisler ile söz, yetki ve karar sahibi olması gerektiğinin, tüm işçilerin katılımını esas alan doğrudan demokrasi örneklerini işyerlerinden yaratabilmemiz gerektiğini düşünmekteyim. Bu pratiği hayata geçirebilmek için HDK'nin çalışmalarının önemine vurgu yapmak isterim. En yakın zamanda aranızda bu çalışmalara güç verebilmek için sabırsızlandığımı ifade eder."
Kurultay "Yerel emek çalışmalarının aktarılması" ve forum ile devam etti.