23 Kasım 2024 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Bu meydandan korkuyorlar

Cumartesi Anneleri 686. eylemlerinde, 24 Mayıs 1994'te Diyarbakır'da gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan ve 2003 yılında kemikleri bulunan Hasan ve Mehmet Selim Örhan kardeşlerin faillerini ve kemikleri bulunamayan yeğenleri Cezayir Örhan'ın akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 686. kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.
 
Eylemde, üzerine kırmızı karanfiller bırakılan "Failler belli kayıplar nerede" pankartı açılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı. Oturma eylemine çok sayıda kişi katıldı. Bu haftaki eylemde Mehmet Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezair Örhan'ın akıbetini soruldu.
 
İlk olarak 1984'te gözaltında kaybedilen Maksut Tepeli'nin eşi Şehriban Tepeli konuştu. Tepeli, "Devlet kendi eliyle yok ettiği, kendi eliyle kaybettiği bir insanın yerini göstermek istemiyor. Biz sadece kayıplarımızın kemiklerini istiyoruz. Ama devlet bizim kemiklerimizden de korkuyor. Çünkü o kemiklerin her bir parçası delil. Devleti suç üstü yakalatacak. Onun için gösteremiyorlar.  Polis, devlet üzerindeki katil zannını kaldırmak istiyorsa kendi içindeki 'katilleri' bulması gerek. Benim devletim benim insanımı kaybetti. Bizlerin canlarını, çocuklarını, babalarını, eşlerini kaybetti. Devletin görevi kendi vatandaşı korumak ama ne yazık ki bizim devletimiz eşitlik, demokrasi isteyenleri katletti. Son kayıbımızı bulana kadar mücadelemiz devam edecek" diye konuştu.
 
Daha sonra gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak, 17-31 Mayıs'ın Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası olduğunu hatırlattı. Ocak, "Hasan'ı 17 Mayıs 1995'te kimsesizler Mezarlığı'nda bulabilmiştik. 17 Mayıs'ı İHD Genel Merkezi Kayıplarla Mücadele Günü ve o haftayı da Kayıplarla Mücadele Haftası ilan etmişti. 1996'da özellikle Latin Amerika'da yapılan uluslararası toplantılarda 25-31 Mayıs haftası kayıplarla mücadele haftası ilan edilmişti. Bu alana çıkışımızın 23 yılı dolacak önümüzdeki hafta. Bu meydanın her karışına, her kaldırım taşına sevdiğimize olan özlemimizi yazdık. Sadece özlemimizi değil, adalete olan ısrarımızı da yazdık. Bugün Hasan'ı kimsesizler mezarlığından çıkartışımızın yıldönümü. Bugün onlar için Gazi Mezarlığı'na gideceğiz. Bu 23 yılda değişen hiçbir şey olmadı. Hasan'ın kokusu hala burnumuzda. 23 yıl önce onu en son gördüğümüzde kucaklaşmamız hala sıcacık. Biz onların giydiği gömlekleri yıkayamadık, onların yastıklarının yüzünü değiştiremedik, su içtikleri bardakları yıkayamadık. Bugün Hasan ve Rıdvan ile olacağız. 31 Mayıs'a kadar da Arjantin'de, Şili'de ve Uruguay'da kaybedilenlerin sesi olacağız" diye belirtti.
 
AİHM EN KORKUTU KATLİAMA SESSİZ KALDI'
 
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, "Türkiye'de zorla kaybedilmeler bir devlet politikası. Hükümetler değişti ama bu değişmedi. Her hükümet, bu politikayı daha da güncelleyerek sürdürmeye devam etti. Zorla kaybedilmelerle ilgili yapılması gerekenler biliniyor. İdari makamlar, failleri korumayacak; bu suçlarda zaman aşımı olmayacak; Türkiye bununla ilgili sözleşmeye taraf olacak. Biz bunları bu meydanda yüzlerce kez dile getirdik. Bu meydan korkuyorlar. Bu hafta buna AİHM de eklendi. Anayasa Mahkemesi, Roboski konusunda hepimizin içini acıtan olmadık bir karar vermişti; ret kararı üzerine AİHM'e gidildi. İnsanlığa karşı suç olan, yakın tarihimizin en kanlı katliamlarından biri olan Roboski başvurusunu reddetti. Bizim vicdan ortaklığını büyütmekten başka mücadele yöntemimiz yok. Bu suçlar bizim vicdanımızda hiçbir zaman beraat etmeyecektir. Bir gün adalet gerçekleşecektir, o zaman bu meydan yine sizin adil yargılanmanızı talep edecektir" diye konuştu.
 
Bu haftaki basın metnini Cumartesi İnsanlarından Ümit Efe okudu. Bu haftaki eylemlerini 17-31 Mayıs'ın Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'nda gerçekleştirdiklerini ifade eden Efe, "Bu Hafta vesilesiyle; gözaltında kayıp dosyalarındaki adaletsizlik, inkâr ve cezasızlık son bulmalıdır" dedi.
 
NE OLMUŞTU?
 
General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Komando Tugayı'na bağlı askerler 24 Mayıs 1994 günü Diyarbakır Kulp ilçesi Çağlayan (Zıra) köyüde yaşayan 46 yaşındaki Mehmet Selim Örhan, kardeşi 40 yaşındaki Hasan Örhan ve yeğenleri 17 yaşındaki Cezair Orhan'ı gözaltına aldı. Üç gün önce de köyleri yakılmıştı.
 
Gözaltına alınanlar önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da işkence merkezi olarak kullanılan Lice Yatılı Bölge Okulu'na götürüldüler.
 
Onların gözaltına alındıklarına ve gözaltında yoğun işkence gördüklerine dair tanıklar vardı ama gözaltına alındıkları inkar edildi, ailenin tüm başvuruları bugüne kadar sonuçsuz kaldı.
 
AİHM'e taşınan davada ise Mahkeme, Türkiye'yi Örhanların kaybedilmelerinden sorumlu tutarak mahkum etti.
 
Ailenin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulundu. Cezair Örhan'a ise hala ulaşılamadı.