22 Eylül 2024 Pazar

Beştaş ve Çepni basın emekçilerinin sorularını yanıtladı

İstanbul'da basın emekçileriyle buluşan DEM Parti İBB eşbaşkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, merak edilenleri yanıtladı. DEM Parti adaylarına oy verilmesi üzerinden çalışma yürüttüklerini anlatan eşbaşkan adayları, DEM Parti'nin "yok sayılması"nın ezilen, ötekileştirilen halkların yok sayılması anlamına geldiğini vurguladı. Çalışmalar kadar seçim güvenliğinin de önemine dikkat çeken eşbaşkan adayları, İstanbul'da sandıkları koruyacaklarını Kürdistan'daki seçmenlerin de muhakkak oy kullanmak için bölgeye gitmesi çağrısı yaptı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, seçim çalışmaları, seçim vaatleri ve seçimlerin ardından yürütecekleri mücadeleye ilişkin basın emekçilerinin sorularını yanıtladı. Taksim Hill Otel'de gerçekleşen buluşmada Beştaş ve Çepni, İstanbul için politikalarının yalnızca seçimlerle sınırlı olmadığının bir kez daha altını çizdi. Buluşmanın moderatörlüğünü gazeteci Nadiye Gürbüz üstlenirken, eşbaşkan adaylarına DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu ve İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz eşlik etti.

İlk olarak sözalan Çepni, 1 Mart'ta açıkladıkları seçim deklarasyonu üzerine konuşmak istediklerini söyledi. Buluşmanın amacının da basın emekçileri vasıtasıyla yol ve yöntemlerini anlatma ihtiyacını karşılamak olduğunu dile getirdi.

Beştaş ise kapatılan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) olmadığı ortamlarda HDP'nin tartışıldığı gibi şimdi de DEM Parti'siz DEM Parti tartışmalarının yürütüldüğünü hatırlattı. "Kampanyalarımız neleri kapsıyor bir de bizden duyun istedik. Türkiye'nin hemen hemen birçok ilinde adaylarımızı çıkardık, 31 Mart'ta DEM Parti olarak yarışta varız. İddiamızda yerinde demokrasi, yerel demokrasiyi güçlendirmek. Neleri merak ediyorsunuz birlikte konuşalım" dedi.

Açılış konuşmalarının ardından soru, cevaplara geçildi.

'HALK HAREKETİYİZ BU NEDENLE BÜYÜK BİR İLGİYLE KARŞILANIYORUZ'
Pirha'dan yöneltilen sahada yürütülen çalışmalar sırasında halkın ilgisinin nasıl olduğu yönündeki soruyu yanıtlayan Beştaş, her noktaya ulaşacaklarını, yaygın bir şekilde kampanyayı yürüttüklerini dile getirdi. Büyük bir ilgiyle karşılaştıklarını ve bunun sevgi gösterisi olmadığına dikkat çeken Beştaş, "Şunu belirtmekte sakınca yok. Hatırlanacağı üzere 28 Mayıs sonrası en geniş tartışma platformunu yaratan partiyiz biz. Parti kurullarımız, MYK'mız, Parti Meclisi'mizin aldığı kararlarla on binlerce toplantı yaptık, onbinlerce insana temas ettik. Ezici çoğunluk seçimlerde var olmamızı yoğun talep etti. Biz hümanizması yüksek bir parti olduğumuzu, halk hareketi olduğumuzu söylüyoruz. Halka dayalı siyaset yaptığımızı söylüyoruz. Bize yöneltilen ilgiyi bu boyutuyla değerlendirmenizi istiyoruz" dedi.

'DEM'İN YOK SAYILMASI ÖTEKİLENLERİN YOK SAYILMASIDIR'
Seçim çalışmalarının ve propagandasının DEM Parti olmadan yürütülmek istendiğine dikkat çekilen Jin TV adına alınan sözde, "Adaylığınız dengeleri, ezberleri bozdu. Her iki taraftan da DEM Parti kilit yerde duruyorken, hem İstanbul seçimlerine hem de Kürt seçmenlerin oyuna bakıldığında bu kilit yeri adaylığınız pekiştirdi mi? Seçimlere son bir hafta kala DEM Parti'nin stratejisi nasıl olacak, nasıl öngörünüz var" sorusu yöneltildi. Soruya yanıt veren DEM Parti İBB Eşbaşkan adayı Murat Çepni, DEM Parti'nin ve öncellerinin seçim tartışmalarının ve denkleminin dışına itilmesine alışkın olduklarını şeklinde ironik bir yanıt verdi. DEM Parti ve halkın çizgisinin aynı olduğunu belirten Çepni, "Burada çok kasti bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz. İktidarın ötekileştirme, yok sayma, kriminalize etme politikalarından ziyade, DEM Parti'nin partide somutlanmış inançlar, yok sayılanların temsilinin siyasette özneleşmesi meselesi aslında yok sayılan" diye ekledi. Çepni, sadece kendi görünürlüklerini değil aynı zamanda yok sayılanların da görünülüğünün özneleşmesinin inşası çalışması yürüttüklerini dile getirdi.

'KİMSEYE OY VERMEYİN DEMİYORUZ, BİZE NEDEN OY VERİLMESİNİ GEREKTİĞİNİ ANLATIYORUZ'
Gazete Duvar'ın DEM Parti seçmenlerine "İmamoğlu'na oy vermeyin çağrısı yapıyor musunuz? Anket yaptırdınız mı? Oy oranınız kaç" şeklindeki sorusuna ise Meral Danış Beştaş yanıt verdi. Beştaş, herhangi bir adaya oy verilmemesi değil kendilerine neden oy verilmesi gerektiğini halklara anlattıklarını vurguladı. Bu yarışta aday olduklarını dile getiren Beştaş, "Kazanma stratejimiz var, kendi iddiamız ve politik perspektifimizle seçime giriyoruz. İstanbullu her bir yurttaşa gittiğimizde İmamoğlu'na oy vermeyin demiyoruz, bize neden oy verilmesi gerektiğini, farklılıklarımızla anlatıyoruz" ifadelerini kullandı. Beştaş, bu zamana kadar hiç anket yaptırmadıklarını zaten tüm anket şirketlerinin önce kendilerini ölçtüğünü de alaylı bir şekilde ifade etti.

'BİZ BİR KADIN PARTİSİYİZ'
DEM Parti'nin kadın ve LGBTİ+ politikası, diğer adayların bu konulardaki yaklaşımlarına ilişkin Bianet'in sorusuna yanıt veren Beştaş, diğer partilerin kadına yönelik ayrımcılığa, şiddete karşı mücadele ve kadınların siyasetteki temsiline ilişkin politikalardan oldukça uzak olduğunun altını çizdi. Beştaş sözlerini şöyle sürdürdü: "LGBTİ+ konularda diğer partilerden açık ara farklıyız ve öncelikle yapıyoruz. Bu konuda çok iddialıyız, Türkiye'de eşbaşkanlık sistemini uygulayan parlamentodaki partiler açısından tek parti biziz, eşbaşkanlık sisteminin siyasi partiler yasasında yer alması mücadelesini yürüten, yasallaştıran bir partiyiz. Belediyelerde, il ve ilçe örgütlerinde, genel merkezde yüzde 50 temsiliyeti, cinsler arası eşitlik temelinde yaşama geçiren bir partiyiz. Bunu söylemekten gurur duyuyorum. Diğer partiler henüz bize yaklaşamadılar. Parlamentoda kadınların daha çok temsil alması konusunda örnek alındığımızı görüyoruz, bunu kendileri de söylüyorlar. Maalesef parlamentoda çok az kadın var. Erkek arkadaşlar bazen gülüyor, bazen kızıyor, ama biz bir kadın partisiyiz. LGBTİ+'lara yönelik nefret söyleminin her zaman karşısında olduk. Her yurttaşın cinsiyet kimliği, yönelimi ne olursa olsun bu ülkedeki hak ve özgürlüklerden yararlanması gerekiyor" dedi.

'ENSARİOĞLU'NU CİDDİYE ALMIYORUZ'
Mezopotamya Ajansı, AKP'li Galip Ensarioğlu'nun Meral Danış Beştaş'ın adaylığına ilişkin saldırı içeren röportajını hatırlatarak, bu demece ilişkin Beştaş'ın yanıtını sordu. Bu tip demeçleri takip etmeyi vakit kaybı olarak gördüğünü söyleyen Beştaş, Galip Ensarioğlu'nun geçen sene CHP'den aday olmak istediğini, siyasi pazarlıklar yaptığı bilgisini paylaştı. Beştaş, "Halk deyimiyle kendi partisinde fişi çekilmiş. Süleyman Soylu'ya mı özeniyor nedir her konuda gündem olayım derdinde" diye konuştu.

'KENTİ HALKLARLA BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ'
Ajansımızın seçimleri aşan bir politik hattan kastedilen ne olduğu sorusunun yanı sıra İstanbul çok sayıda ulus, inançtan insanın yaşadığı, ulusların talepleri, göçmenlere yönelen ırkçı saldırılar ve nefret söylemlerine ilişkin neler yapacakları yönündeki sorusunu yanıtlayan Murat Çepni, "Siyaset yapma tarzının değişmesi gerektiğini esasen söylüyoruz. İki partili, iki bloklu siyaset tarzının kimseye kazandırmadığının altını kalın çiziyoruz. Dolayısıyla seçimleri aşan bir mücadele ederken kastımız bir halk hareketiyiz, demokrasi ve özgürlüklerin bu coğrafyada kazanılması gerektiğini söylüyoruz. Demokrasi kavramının içinin boşaltıldığını görüyoruz. Demokrasi, özgürlük nedir. Bu kentin halklar, emekçiler, yoksullar tarafından yani gerçek özneler tarafından yönetilmesidir. Demorasi milyonlarca İstanbulluya ben senin için en iyisini biliyorum ve yapacağım demek değildir. Demokrasi onlarla birlikte yönetmektir. Bu seçimleri aşan bir paradigmadır. Başta siyaset yapma tarzı, seçimlerde dayatılan iki blok, şantaja varan siyaset, bütün bunların DEM Parti programıyla aşılabileceğini söylüyoruz. Seçimleri aşan boyutu budur" dedi.

İstanbul'un aynı zamanda kadınların, işçilerin,emekçilerin kenti olduğunu, kadim bir kent olduğunu belirten Çepni, kentin bir şantiyeye, İBB'nin de bir şirkete dönüştüğünü ekledi. "Halkların özgürce yaşayabileceği, kendi dilini ve kültürünü, tarihini yeniden ayağa kaldırabileceği bir belediyecilik anlayışı mümkün. İnsanlar bu kentin organik bileşeni olabileceği, kendi iradesiyle özneşebileceği bir belediyecilik inşa edeceğiz. İddia ediyoruz bu anlayış sadece DEM Parti'de var" yanıtını verdi.

'İSTANBUL DEPREMİNE HAZIRLIKLIYIZ'
Rezerv yasasına işaret edilen Dokuz Sekiz adına yöneltilen soruda, İstanbul depremine ilişkin politikaların açıklanması istendi. Bu soruya yanıt veren Çepni, İstanbul'da kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm siyaseti yürütüldüğünü vurguladı. İnsanları öldürenin deprem değil rant politikaları olduğunu kaydeden Çepni, "Deprem konusunda son derece hazırlıklıyız. Eğer bütçeyi depremin sorumlusu olan şirketlere, sermayeye hortumlatmaz, halkın olanı halka harcarsanız hem İstanbul'da hem de Türkiye'de deprem bütçesini karşılarsınız" dedi. AKP'li İBB adayı Murat Kurum'un Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olduğu dönemde uyguladı rant politikalarını hatırlatan Çepni, yapması gerekenleri yapmayıp bugün halklara seçim vaadi olarak sunmasına tepki gösterdi.

'KÜRT SORUNU BU ÜLKENİN TEMEL SORUNUDUR'
Ajansımızın, "2023 seçimlerinde kurulan Emek ve Özgürlük İttifakı'nın seçimler sonrası dağılması ve 31 Mart yerel seçimlerinde ittifakta yer alan birçok partinin DEM Parti'nin olduğu yerlerde kendi adaylarını çıkarmasını nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki sorusuna Murat Çepni şu yanıtı verdi: "DEM Parti olarak bu konuda samimiyetle çok büyük sorumluluk aldık. Yer yer büyük riskleri de göze aldık. Söylediğimiz demokrasi ittifakı faşizme karşı tüm gadre uğrayanların, tüm demokrasi, özgürlük, adalet isteyenlerin yan yana gelmesi gerektiğini söyleyerek buradan hareket ettik. Doğruda muhatap olarak sorunların ancak cesurca çözülebileceğini söyledik. Örneğin bu coğrafyada Kürt sorunu, sorunlardan biri değil sorunların başat olanı. AKP ve MHP faşist bloğundan kurtulmayı tartışıyoruz, peki bu blok en çok nereden besleniyor, gücünü nereden alıyor, en sıkıştığı anda nereye başvuruyor. Kürt düşmanlığına başvuruyor. Bütün muhalefeti hizaya çekiyor. Öyleyse bu sorunun üzerine cesurca gidilmeli. DEM Parti aynı zamanda sosyalist bileşenlerin içinde olduğu bir parti, Türkiye ve Kürdistan'da sosyalist damarın içinde bulunduğu bir parti. Ama biz bunu yeterli görmüyor, daha büyük birlikler kurulması ihtiyacından Emek ve Özgürlük İttifakını kurduk, bugün açısından bir önceki seçim özelinde o dar düzleme özel kurulmuş olduğunu gördük. Daha uzun vadeli bir stratejinin etrafına kurulmadığını gördük.

"Seçimlerde emekçi sol hareketin ortaya koyduğu pratiğin esasen AKP'den kurtulma odaklı ama nasıl olursa olsuna odaklı olduğunu gördük. Bunun esasen bir kazanım getirmeyeceğinin altını çiziyoruz. Dolayısıyla sosyalist sol partilere çağrımızı yineleyelim; esasen bahsettiğimiz soruların biri devlet konseptinin parçası olduğunu görmek, bunun için de DEM Parti'nin aldığı bir oyun sadece bir oy olmadığını görmek, kaybettiği bir oyun da sadece bir oy olmadığını görmek gerek. Ciddiyet ve sorumluluk çağrısı yapıyoruz. Kayyumlardan bahsettik, tüm Türkiye'ye kayyum politikası uygulanacak dedik. Eğer bir seçim DEM Parti üzerinden, kayyum politikası üzerinden yürüyorsa bunu en çok devrimcilerin, sosyalistlerin kavraması gerekir. Halkımız 7/24 kara propagandaya maruz bırakılıyor. DEM Parti etrafında kenetlenmeyi bazı arkadaşlarımız sadece sandıktan güçlü çıkmak gibi algılıyor, DEM Parti'nin güçlü çıkması dünden bugüne yarına demokrasinin, özgürlüğün hatta sosyalizmin kazanılması mücadelesinde kritik bir önemde. DEM Parti etrafında kenetlenmek öylesine bir laf değil sorumluluk, ciddiyet, tutarlılık çağrısı."

'KİME KAYBETTİRİLECEĞİNİN SORUSU BİZE YÖNELTİLMEMELİ'
Meral Danış Beştaş da bu soruya şu yanıtı verdi: "Kürt olunca sosyalist, demokrat olamazsınız sadece Kürt olursunuz diyorlar. Ben tersten söyleyeyim; solcu, demokrat olmak Türkiye'deki kimliklere özgürlük istemeyi, eşitlik istemeyi gerektirir. İsim vermeyeceğim bir adayın konuşmasını dinledim neredeyse bir iktidar sözcüsü gibi konuşmuş adaylığımız hakkında. Oysa ki biz DEM Parti olarak bileşen parti olduğumuzu, çatı partisi olduğumuzu her fırsatta söylüyoruz. Bileşenlerimizle birlikte demokrat, sol, sosyalist, Kürt, muhafazakar herkesi kapsama derdindeyiz. Aksinin Türkiye halklarına bir faydası yok. Bize kime kaybettirmek istiyorsunuz sorusu yöneltiliyor ya, keşke bu sol sosyalist kesimlere de sorulsa bu soru. İşler belki daha da kolaylaşacak."

'KENT UZLAŞISI SADECE BİR PAZARLIK MESELESİ DEĞİL'
Pirha'nın kent uzlaşasının nasıl olduğu sorusuna ilişkin de Çepni, 2023 seçimlerinden sonra yürüttükleri tartışmaları hatırlattı. Halkların 2019'da bir tercih yaptığını, 2024 yerel seçimlerinde hangi adaya oy vereceklerini kendilerinin belirlemek istediğini söylediğini aktaran Çepni, kent uzlaşısının bu olduğunu belirtti. "Kent uzlaşısı sadece bir pazarlık meselesi değil, şu veya bu partiye kızgınlık tepkisi değil politik bir perspektif" diyen Çepni, birçok handikapının da olduğunu ekledi.

'KÜRDİSTAN'DAKİ SEÇMENLER OY KULLANACAKLARI YERE GİTMELİ'
Son olarak seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağı sorusuna Beştaş, şöyle yanıt verdi: "İl ve ilçe örgütlerimiz ilgili komisyonları kurdu, sandık görevlileri, müşahitlerimiz mutlak surette olacak. Adaylar olarak partimizin burada bulunan PM ve MYK üyeleri ile bir bütün olarak bu konuda seferber olacağız. Hazırlıklar başladı. Burada hayati değel demiyorum ama sandık güvenliği bölgede çok daha hayati önemde. Çünkü küçük oylarla sonuç değişir. Diyarbakır, Mardin, Urfa yani Kürdistan seçmenleri hangi kentte kayıtlıysalar, oy kullanacaklarsa oraya gitmesi yönünde çağrı yapıyoruz. Onların kaçak seçmenlerine karşılık alabileceğimiz en büyük önlemlerden biri bu. Kendi olanaklarıyla gidemiyorlarsa multaka il ve ilçe örgütlerimize başvurmaları gerek. Biz de burada İstanbul'u koruyacağız."