24 Eylül 2024 Salı

AYM: Çıplak arama hak ihlalidir

Anayasa Mahkemesi, çıplak aramaya maruz kalan bir kadının başvurusunda, "kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine" karar verdi.
Kolombiya’nın Medellin kentinden B.P.O., Türkiye’de uyuşturucu ithal etme suçundan 25 yıl hapse mahkum oldu.
 
Gözaltına alındığı sırada maruz kaldığı çıplak arama nedeniyle Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru sonucunda ise maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine karar verildi.
 
Kararda, "iç beden muayenesi" olarak adlandırılan işlemin, Ceza Muhakemesi Kanunu 75. Maddesine göre, ancak Cumhuriyet savcısı ve / veya hâkim kararı ile yapılabileceği, ayrıca işlemi doktor veya sağlık görevlisi dışında başka bir kimsenin yapamayacağı belirtildi.
 
HAVALİMANI ÇIKIŞINDA GÖZALTINA ALINDI
 
Bianet'tin haberine göre B.P.O. 8 Şubat 2015’te Brezilya'nın Sao Paulo şehrinden kalkan uçakla İstanbul Atatürk Havalimanına geldi. Burada güvenlik kontrolünden geçerken, kolluk kuvvetlerince izlemeye alındı ve havalimanı çıkışında gözaltına alındı.
 
Polis merkezine götürüldü, burada önce eşyaları arandı, ardından da çıplak aramaya maruz kaldı. Vücudunda kokain bulunması üzerine savcılık talimatıyla Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi, buradaki radyoloji kontrolünde de vücudunda kokain taşıdığı tespit edildi.
 
B.P.O. 10 Şubat 2015’te uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme suçundan tutuklandı. Hakkında aynı suçtan hazırlanan iddianame ile Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Yargılama sonucunda da 25 yıl hapis ve 740 TL adli para cezasına mahkum edildi.
 
Karara itiraz eden B.P.O. dilekçesinde, "kanunun öngördüğü usule aykırı olacak şekilde kolluk görevlisi tarafından arandığını, bu şekilde elde edilen delilin hukuka aykırı olduğunu ve bu durumun mahkemece görmezden gelindiğini" ifade etti.
 
İtirazı Yargıtay 9. Ceza Dairesince reddedilince de aynı gerekçeyle 4 Aralık 2015’te Anayasa Mahkemesine başvurdu. Başvurusunda, "kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının" ve hukuka aykırı şekilde elde edilen delille mahkum edildiği gerekçesiyle de "adil yargılanma hakkının" ihlal edildiğini ifade etti.
 
'ADİL YARGILANMA' HAKKINDA İHLAL YOK'
 
AYM’nin 27 Mart 2019 tarihli kararı, dünkü Resmi Gazete’de yayınlandı.
 
Mahkeme, Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle hükmetti.Kararın gerekçesinde, "kolluk görevlileri tarafından gerçekleştirilen iç beden muayenesinin kanunilik unsurunu taşımadığı, ihlalin polisin fiilinden kaynaklandığı" ifade edildi.
 
Ancak hukuka aykırı delil sonucu mahkumiyetle ilgili başvuruda ise "Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alan adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edilmediğine" hükmedildi. B.P.O. manevi tazminat talebinde bulunmadığı için tazminata hükmedilmedi.
 
'MAKUL ŞÜPHE, HAYSİYETİ ZEDELEMEK İÇİN GEREKÇE OLAMAZ'
 
AYM Başkanı Zühtü Arslan ile üyeler Engin Yıldırım ve Yusuf Şevki Hakyemez ise kararın bazı gerekçelerine şerh düştü, ek gerekçeler yazdı.
 
Gerekçelerde, arama işleminin ancak doktor veya sağlık görevlisince yapılabileceğinin altı çizildi.
 
Arslan’ın ek gerekçesinde, şu ifadeler yer aldı: "Devletin yetkisiz kişiler tarafından iç beden muayenesi yapılmasını önlemeye yönelik tüm tedbirleri alması gerekir. Bu tür olaylar karşısında caydırıcılığı sağlayacak şekilde etkili bir soruşturma yapılması ve sorumlulara yaptırım uygulanması kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının güvenceye alınması bakımından son derecede önemlidir.
 
"Bu başvuruda başvurucunun, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kendisine kanuna aykırı şekilde uygulanan müdahaleden şikayetçi olmasına karşın kamu makamları tarafından konuyla ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır."
 
Arslan ayrıca, yeniden yargılama yapılarak ihlalin sonuçlarının giderilmesine karar verilmesi gerektiğini belirtti.
 
Hakyemez de ek gerekçesinde, "Bireyin suç işlediği konusunda makul bir şüphenin varlığı, bu şüpheyi doğrulayacak delillere mevzuata aykırı bir tarzda ilgili kişiyi rencide edici, küçük düşürücü, öz saygısını yitirtici, haysiyetini zedeleyici bir biçimde ulaşmanın haklı ve meşru bir gerekçesini teşkil edemez" dedi.