23 Kasım 2024 Cumartesi

'6284' Orada duracaksınız!-SEZİN UÇAR

Baroların adli yardım servislerinde görev yapan pek çok meslektaşımız, ayağında terlik ve komşusundan aldığı yol parasıyla kent merkezinde bulunan birimlere ulaşan, şiddet görmüş kadınlara danışmanlık yapmıştır. Bu birimlere boşanma, nafaka, velayet, tazminat, en çok da şiddetin önlemesi için koruma kararı alınması talebiyle başvurulur. Belgesiz, delilsiz, harçsız başvuru yapılmalı, tedbir kararı alınarak şiddet uygulayan kişi uzaklaştırılmalıdır.
Geçtiğimiz günlerde 6284 sayılı yasanın kaldırılması talebi ile ilgili Aile Koruma Platformu ve Boşanmış Erkekler Platformu gibi oluşumların cılız da olsa kimi eylem ve etkinlik girişimleri oldu. Daha önce yüksek ceza almaları için özsavunma hakkını kullanan kadınların, davalarına çağrı yapan, kadın programları aracılığıyla daha geniş kadın kitlelerini etkilemeye çalışan bu kadınlı-erkekli oluşumlar şimdi de kadınların kazanımlarına saldırıyorlar.
 
Bu tip oluşumlar, 'Aile reisliği geri getirilsin', '6284 sayılı yasa kaldırılsın', 'Çocukların velayeti babaya verilsin', 'Evlilik içinde edinilen malların eşit paylaşımından vazgeçilsin', 'Avrupa Konseyi'nin şiddetle ilgili sözleşmesinden Türkiye imzasını çeksin' gibi talepleri yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.
 
Kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğine dönük kazanımlarının yasal düzenlemelerle yok edilmek istendiğini son birkaç yıl içinde defalarca gördük. Bugün ise meclis aracılığıyla ya da yeni rejimin  olanak tanıdığı Cumhurbaşkanı Kararnameleri'yle doğrudan düzenleme yapmak yerine, ileri dönemlerde toplumsal bir talebi karşılıyormuş gibi görünmek için bu tip oluşumlar özel olarak örgütleniyor.
 
Çok sayıda kadın örgütü 6284 sayılı yasa ve şiddete karşı diğer kazanımlardan vazgeçmeyeceklerini açıkladı. 'Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz' başlığıyla hazırlanan bildirinin yerinde bir refleksten öte, taşıdığı anlamı daha iyi kavrayabilmek için bu hakların ne pahasına kazanıldığını tekrar hatırlatmak önemli.
 
Baroların adli yardım servislerinde görev yapan pek çok meslektaşımız, ayağında terlik ve komşusundan aldığı yol parasıyla kent merkezinde bulunan birimlere ulaşan, şiddet görmüş kadınlara danışmanlık yapmıştır. Bu birimlere boşanma, nafaka, velayet, tazminat, en çok da şiddetin önlemesi için koruma kararı alınması talebiyle başvurulur. Belgesiz, delilsiz, harçsız başvuru yapılmalı, tedbir kararı alınarak şiddet  uygulayan kişi uzaklaştırılmalıdır.
 
Bugün hızlı bir şekilde, sadece kadın beyanıyla bu tedbir kararı alınabilmektedir. Erkek egemenliği tarafından bu hakkın bahşedildiği sanılmasın sakın. Evliliği, birlikte yaşamayı; gerçekleşen şiddete muvafakat olarak algılayan erkek egemen hukukun tüm kurumlarıyla mücadele sonucu kazanıldı bu haklar. 1998 yılında Ailenin Korumasına Dair Kanun yürürlüğe girdi. Daha sonra yürürlüğe giren 6284 sayılı yasa 'Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireyinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlemesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek' amacıyla tanımladı. Kadınların canları pahasına şiddete karşı geliştirdikleri mücadele, hükümetleri yasal düzenleme yapmaya, uluslararası sözleşmeleri imzalamaya ve yükümlülükleri yerine getirmeye zorlamıştır. 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi buna en tipik örnektir.
 
Bu kazanımlar, kadınların yaşamlarında somut değişikliliğe yol açmış, erkek egemenliğini geriletmiştir. Kadınlar bu hakları kullandıkça daha çok özgürleşmiş, özgürleştikçe kendi cinsi adına yeni kazanımlar elde etmiştir.
 
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan sonuçları itibarı ile de eşitsizliği artıran ve erkeğin tahakkümünü güçlendiren şiddete karşı kadınlar, bu kazanımlarıyla 'korunmaya muhtaç' olarak görülen bir statüden kendi yaşamını değiştirerek toplumsal bir dinamik olarak özneleşen bir cins konumuna gelmişlerdir. Tüm bu yasal haklar başta özsavunma olmak üzere son derece meşru olan çeşitli mücadele yöntemleriyle de buluşmuş, birleşmiş ve tamamlanmıştır. O nedenle kadınların fiziksel, cinsel, ekonomik, şiddete karşı ve bu şiddete rağmen mücadelesi sonucu elde ettikleri bu kazanımlarından vazgeçeceklerini düşünenlere en büyük dersi yine kadınlar verecektir. Yüzlerce kadın örgütünün bir arada gösterdiği birikimin arkasında da bu mücadele geçmişi ve kadın özgürlük dinamiği durmaktadır.