24 Eylül 2024 Salı

Zülfikar Devrim yazdı | Yangın yeri Çanakkale

Çanakkale'de "yangın kontrol altına alındı" diyen Bakan Yumaklı'nın dediğinin aksine Çanakkale hala yanıyor. Yangın şimdilik soğutulma çalışması ile durdurulmaya çalışılıyor. Köylüler hem yaşam korkusu, hem gelecek korkusu yaşıyor. 

Çanakkale Kayadere köyü yakınlarında çıkan yangında yaklaşık 5 bin dönüm hektar yangınlara teslim oldu. 

Bu tür yangınlar ülkemizdeki turizme açılan kapı olarak görülüyor. Kapitalist sistem bu yangından da "yararlanmayı" iştahla bekliyor. Bölgenin coğrafi yapısı sömürgeci, doğa düşmanı faşist iktidarın iştahını açmış olacak ki, yaklaşık 14 köyün etrafını dolaşan ve bir köyün yarısından fazlasının yanmasına seyirci kaldı. Bu durumu yaratan tek sebebi, "tedbirsizlik" olarak açıklamanın ne kadar doğru/etik olacağı elbette tartışma konusu.

Çanakkale'de kapitalizm dolar dışındaki hiç bir yeşili sevmediğine bir kere daha şahit olduk.  

Ayadere (Fevzi Çakmak Mahallesi), Yağcılar, Ulupınar, Belen, Kalabaklı, Aşağıokçular, Kızılcaören, Taşlıtarla gibi köylerin çoğu geçimini çiftçilik ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Bu bölge, Çanakkale köprüsüne yakın ve denizi üç köşeden kuş bakışı gören coğrafi olarak oldukça güzel bir yerleşim yeridir.

Kapitalizmin yeni turizm sömürü sistemi olan bungalow ve otel serileri için ormanlık alanlara ağır darbeler vuruluyor, doğa talan ediliyor ve yeşil bir avuç zengine peşkeş çekiliyor.

Kıt kanaat geçimini sağlayan ve köylerini terk etmeyen emekçi köylülük; yangın bahanesiyle yıldırılmaya çalışılıyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamaları durumu çok açık anlattı. Bakan Yamuklu, "Yangın AFAD'ın koordinasyonunda diğer tüm kurumlarımızın, STK'larımızın, gönüllülerimizin ve Çanakkalelilerimizin, özellikle de bizden dualarını esirgemeyen milletimizin duası, gayreti ve emeğiyle 48 saat dolmadan kontrol altına alındı. Ben bir kez daha Çanakkale ruhunu buradan tüm Türkiye'ye gösteren taraflara canı gönülden teşekkür ediyorum. 7 vatandaşımızın tedbiren müşahede altında olduğunu söylemiştik. Bu vatandaşlarımızdan kronik rahatsızlıkları olanlar vardı. Bir gönüllümüzde hayati tehlike olmayan yaralanma söz konusu idi. Onun dışında diğerleri tedbirendi. Herhangi bir hayati tehlikeleri ya da sorun oluşturacak durumları yok" dedi. Dedi ama 95 kişinin yangından etkilendiği, binlerce kuşun ve diğer canlıların yok olduğu bu süreçte doğayı; sadece ağaçtan ibaret gördüğünü ve yangında yaşam mücadelesi veren diğer canlıları görmezden geldiğini, sürekli ‘kayıp yok’ açıklamalarıyla hayvanları can olarak görmediğini de açıklamış oldu.

Yangına teçhizatlı müdahale dışında tek tekbirin dualar olduğunu kendi söylemlerinden anladık.

Yangın üç günde söndürülemedi. Bölge; arazi araçlarının, yangın söndürme uçaklarının, helikopterlerin rahat girebileceği bir bölgedir. Böyle olmasına rağmen yangın söndürme çalışmalarına köylüler, Çanakkale halkı ve ekolojistler katıldı. Geçen senelerde Marmaris, Fethiye, Antalya, Şırnak, Dersim ve Kürdistan’ın diğer kentlerinde ormanlar yakıldı. Binlerce canlı rant hırsı, patronlar sınıfının büyümesi için yok edildi. Hepsinde de coğrafi zorluk, hava sıcaklığı, rüzgar etkisi gibi benzer bahaneler ile yangına müdahale etmeyip seyirci kalmanın politikasını oluşturmaya çalıştılar. Oysa durum öyle değildi elbette, tıpkı Çanakkale'de "yangın kontrol altına alındı" diyen Bakan Yumaklı’nın dediğinin aksine Çanakkale hala yanıyor. Yangın şimdilik soğutulma çalışması ile durdurulmaya çalışılıyor. Köylüler hem yaşam korkusu, hem gelecek korkusu yaşıyor.

Çanakkale'de yanarak can veren hayvanlar, yaşam alanı tehlikeye giren insanlar, yangın söndürme çalışmalarında yaralanan işçi ve emekçiler, toprağı, geçim araçları ve emeği küle dönen köylüler nezdinde bir kez daha gördük ki: Kapitalizm öldürür.