24 Eylül 2024 Salı

Tuncer: SGDF'li olmak suç değil, bir haktır

SGDF davasında üzerine atılan suçları savunmasıyla çürüten Eşbaşkan Yaren Tuncer, "Ailelerimiz, Suruç yaralılarımız, Suruç için adalet kampanyasını düzenleyenler, Suruç katliamının hedefi SGDF olarak elbette 8 yıldır adalet mücadelesini hem sokakta hem mahkemede sürdürmeye gayret ettik. Adalet mücadelesi sonucunda cezalandırılıyoruz" dedi. İddianamenin SGDF'li olduklarını kanıtladığını söyleyen Tuncer, "Ancak SGDF'li olmak bir suç değil, anayasal bir haktır" diye vurguladı. 

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Yaren Tuncer ve Okan Danacı, MYK üyesi Senem Pektaş, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Meclis üyesi Tanya Kara, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Parti Meclisi üyesi Birkan Polat, Özge Doğan, Alev Özkiraz, Can Papila ve Deniz Bahçeci'nin tutsak, muhabirimiz Elif Bayburt ve Gençlik Komünlerinden Devrim Barış Yılmaz'ın tututsuz yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.

Duruşmadan saatler öncesi İstanbul Adliyesinin içi, davanın görüldüğü duruşma salonunun koridorunda çevik kuvvet polisleri ve sivil polislerin konuşlandırıldığı, Çağlayan Meydanı ablukaya alındı, arka sokaklarda bulunan kafeler ve parklar sivillerle ablukaya alındı.

Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı, Cumartesi Annelerinden Hanife Yıldız, BEKSAV, ESP temsilcilerinin katıldığı duruşmayı gençlik örgütleri, çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi de izledi.

Tutsak ve tutuksuz yargılananların bir arada konuşması mahkeme başkanı tarafından engellendi. Öte yandan mahkeme başkanı salona sınırlama getirdi. Avukatların itirazı sonucu sınırlama kararı kaldırıldı. Ancak çok sayıda sivil polis duruşmada konuşlandırıldı.

Danacı'nın ardından SGDF Eşbaşkanı Yaren Tuncer'in savunmasına geçildi.

TUNCER: GENÇLERİN SORUNU KADAR ÜLKE SORUNLARIYLA DA İLGİLİYİZ
Kendisinden önce söz alan Danacı'nın SGDF'ye ilişkin ayrıntılı beyanına katıldığını yalnızca birkaç nokta üstünde duracağını belirten Tuncer, "SGDF dünya görüşü sosyalizm olan gençlerin oluşturduğu bir federasyon; demokratik, açık bir şeffaf yapıdır. Gençliğin ve aynı zamanda ülkenin sorunları kapsamında faaliyetlerini kendi belirler. Yurt ve barınma sorunları, işsizlik ve yoksulluk, geleceksizlik sorunu, parasız eğitime dair itiraz, tutuklama ve gözaltı saldırılarına karşı itirazları, genç kadınların ve gençlerin yaşam tarzına yönelik müdahalelere karşı değişik biçimde eylemleri olmuştur. Demokratik, şiddet içermeyen yasada ‘barışçıl' ifade edilen eylemlerdir" dedi.

'8 YIL ÖNCE 33 YOLDAŞIMIZ KATLEDİLDİ'
SGDF'nin bu kadar hedef gösterilmesi ve kriminalize edilmesinin; eşbaşkanlık ve MYK üyeliğini üstlenmenin, SGDF'nin üyesi olmanın neden bu kadar hedef gösterildiğinin sebeplerini ise şöyle açıkladı: "Bunu biraz emniyete sormak lazım. Akıl yürütebilirim ama bundan 8 sene önce 2015'te 20 Temmuz günü 33 arkadaşımız Suruç katliamında katledildi. IŞİD'in canlı bomba saldırısında katledildi. Maraş depreminde yaraları sarmak için ülkenin değişik noktalarından erzak toplamışsak, gidip Antakya'da Elbistan'da Nurhak'ta değişik bakımlardan arama-kurtarma çalışmalarından, erzak dağıtımına kadar çalışmaya katılmışsak 8 sene önce de Kobanê'de IŞİD'in tarumar ettiği bir kentin yaralarını savunmak için yola çıkmak istemiştik. Üçyüzün üstünde insanla ülkenin çeşitli kentlerinden yola çıkmış Suruç'un Amara Kültür Merkezinde basın açıklaması yapıp Kobanê'de hastane inşasına yardım etmek, oyun parkı kurmak, fidan yapmak için insani yardım malzemeleri ile yola çıkmak istedik.

'ADALET MÜCADELESİ YÜRÜTEN BİZLER CEZALANDIRILIYORUZ'
"Ancak o kenti tarumar eden IŞİD'in canlı bomba saldırısına uğradık. 8 senedir mücadele ediyoruz. 8 yıldır etkin bir soruşturma olmaması yanında Suruç için adalet mücadelesi yürütenler hedefleştiriliyor. Mahkeme salonlarında değişik biçimlerde ailelerimizin sözlerinden, avukatlarımızın beyanlarına kadar yargılama konusu haline getirildi. Evrim Deniz Erol'un annesi Besra Erol oğlunun mezar başında yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek tutuklandı. Ailelerimiz, Suruç yaralılarımız, Suruç için adalet kampanyasını düzenleyenler, Suruç katliamının hedefi SGDF olarak elbette 8 yıldır adalet mücadelesini hem sokakta hem mahkemede sürdürmeye gayret ettik. Adalet mücadelesi sonucunda cezalandırılıyoruz."

'SAVUNMAYACAĞIM TAPE YOK'
İddianamede kendisine yönelik suçları da reddeden Tuncer, sosyalist bir genç olarak haksızlıklara karşı eylem ve etkinliklere katıldığını belirtti. Tapelere ilişkin konuşan Tuncer, "Bu ülkede her yurttaş, emekli olan örgütlü olmayan hayatında bir eyleme dahi katılmayan kimseler dahi telefonunun dinlendiğini düşünüyor. Ben de SGDF üyesi ve sosyalist kimliğe sahip biri olarak telefonumun dinlenme olasılığını biliyorum. Tapelerde bir şeyi gizlemediğim gibi yaşamımın ne içerdiğine ilişkin konuşmalar meşrudur, gizlilik çabasına da girmiyorum" dedi.

'ARKADAŞIMIN GÖRÜŞCÜSÜ OLMAK SUÇ OLAMAZ'
ÖTSP ile bağının olup olmadığı sorulan Tuncer, "ÖTSP'de olmadı. Ama bu platformu biliyorum. Değişik bakımlardan sosyalist, devrimci, muhalif kimselerin duruşmalarını giden, değişik bakımlardan dayanışma göstermeye çalışan bir platformdur. Ben sanki maddi destekte bulunuyormuşum gibi gösterilmiş. Öğrenciyim, kendi gelirim yok. Destekte bulunmam imkansız. Bir kişinin görüşcüsüyüm arkadaşım, tutuklu. Parasını sormuş olabilirim, ailesinin bana ilettiği parayı yatırmışımdır" dedi.

'GÖRÜŞÇÜM OLAN ARKADAŞLARIMI DA MI TUTUKLAYACAKSINIZ'
Mahkeme başkanı görüşcünün para yatıramayacağını iddiasında bulundu avukatlar yasalarla bunun mümkün olduğunu açıkladı. Kendisinin de arkadaş görüşçüsü olduğunu söyleyen Tuncer, "O zaman yarın bir gün benim görüşüme gelen arkadaşlarımı da mı tutuklayacak, yargılayacaksınız" diye sordu.

'İTİRAFÇI KENDİNİ KURTARMAK İÇİN YALAN SÖYLEMİŞ'
İtirafçı Berfin Ayırkan'ın aynı ifadeleri nedeniyle hem tutuklu hem de tutuksuz yargılandığına dikkat çeken Tuncer, itirafçı Ayırkan'ı tanımadığını, 2016 yılında Türkiye'den ayrıldığını öğrendiğini ve bu yıllarda yaşının küçük olduğunu SGDF'de örgütlü olmadığını belirtti. Ayırkan'ın kendisini kurtarmak için yalan söylediğinin altını çizen Tuncer, "SGDF'nin yönetiminin KGÖ tarafından atandığını söylüyor. Benim eşbaşkan olduğum seçimde Kadıköy Belediyesinden görevli geldi, basına açık gerçekleşti. Oylamaya tüm SGDF'liler katılabilir. Göreve, MYK üyeliğine ya da eşbaşkanlığa önerilir. İtiraz edilebilir. Oturum sonunda ise öneriler oylanır, oy sayımı açık yapılır yani açık ve şeffaf. Başka birilerinin seçme, atama şansı, olasılığı yoktur" diyerek Ayırkan'ın iddiasını çürüttü.

Sosyalist basın Atılım gazetesinin de iddianamede "yasaklı yayın" olarak geçtiğini söyleyen Tuncer, gazetenin birçok bayide satıldığını, gazetede yer alan yazıları okumanın da suç teşkil etmediğini kaydetti.

'İDDİANAME SGDF'Lİ OLDUĞUMUZU KANITLIYOR ANCAK SDGF'Lİ OLMAK SUÇ DEĞİLDİR'
İddianamenin SGDF'li olduklarını kanıtladığını söyleyen Tuncer, "Ancak SGDF'li olmak bir suç değil, anayasal bir haktır" dedi. Gençlerin baskılarla yıldırmak istendiğini belirten Tuncer, "SGDF Eşbaşkanlarını, MYK üyelerini tutuklu tutarak, gözaltına alarak, basında değişik biçimlerle lanse ederek gençleri mücadeleden, sosyalistlerden uzak tutulmak isteniyor" ifadelerini kullandı.