24 Eylül 2024 Salı

Suruç Katliamı 8'inci yıl dönümü: 8 yıldır hiç yorulmadan sokaklardayız

Suruç Katliamı'nın 8'inci yıl dönümünde bir araya gelen yüzlerce kişi, gerçek adaletin sokaklarda verilen mücadeleyle halkın vicdanında sağlanacağını haykırdı. Polis, anma bitiminde kitleye saldırarak çok sayıda kişiyi işkenceyle gözaltına aldı.

Suruç Katliamı'nın 8'inci yıl dönümünde 33 düş yolcusu Kadıköy, Halitağa'da anıldı. Anmaya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, milletvekilleri Çiçek Otlu, Cengiz Çiçek, Celal Fırat, Kezban Konukçu, Özgül Saki, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Sözcüsü Sera Kadıgil, çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi ve Suruç aileleri katıldı.

"Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılan anmada, 33'lerin fotoğrafları taşındı. Anma öncesinde Halitağa yoğun bir polis ablukasına alınırken, anma 33'ler şahsında emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başladı.

POLAT: BU ABLUKA BOŞUNA, BİZLER BURADAYIZ
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) adına söz alan Birkan Polat, 33 düş yolcusunu anarak sözlerine başladı. Katliamın üzerinden 8 yıl geçtiğini vurgulayan Polat, "Acımız büyük ama öfkemiz daha da büyük" dedi. 33 düş yolcusunun yıkılmış bir kentin yaralarını sarmak, halklar arasındaki dayanışmayı büyütmek için yola çıktığını kaydeden Polat, bunu istemeyenlerin 33 düş yolcusunu katlettiğini dile getirdi.

8 yıldır Suruç davasında bir tiyatro oynandığını ve etkin bir araştırma yapılmadığını kaydeden Polat, şöyle devam etti: "Biz biliyoruz yoldaşlarımızı kimlerin katlettiğini. O bombayı oraya kimlerin koyduğunu biliyoruz. Suruç ailelerimizi yargılamaya çalışıyorlar. Gençlik örgütlerini her türlü baskı, zulüm, tutuklamayla yıldırmaya çalışıyorlar ama nafile. Bu abluka boşuna, bizler buradayız. Bizler 33'lerin yoldaşları olarak her daim burada sizlerin karşısında olacağız. Hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. 33'lere sözümüz devrim olacak. Onların ayak izlerini mutlaka ama mutlaka takip edeceğiz."

UÇAR: BİLSİNLER, DİRENİŞLERİ BİR DEVRİME DÖNÜŞTÜ
Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, 20 Temmuz 2015'te Suruç'ta özgürlük ve eşitlik mücadelesini sadece Kürt halkına bırakmayarak ortak bir yaşamın mümkün olduğunu göstermek için yola çıkan 300 kişi olduğunu söyledi. "O gün Suruç'ta aklımıza gelmeyecek bir yöntemle arkadaşlarımız katledildi. Ve onların başlattığı mücadele, o günden bugüne devlet ne kadar adaletsizliği sürdürse de bizim mücadelemize rehber oldu" diyen Uçar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da halkların özgürlük arayışı karşısında sistemin uluslararası güçlerinin IŞİD'i var edip beslediğini söyledi.

Uçar, şöyle devam etti: "Uzun bir süredir Türkiye'de ortak mücadelenin gerekliliğine inanan bütün demokrasi güçleri SGDF'li arkadaşlarımız öncülüğünde Suruç'ta Amara Kültür Merkezinde bir araya gelmişti o gün. Oyuncak götürüldü, dayanışmaya gidildi ama bunun asıl adı IŞİD'in vahşetine karşı süren direnişi desteklemek ve bir parçası olmaktı. IŞİD, orada hayatını kaybeden arkadaşlarımız şahsında, direnen arkadaşlarımız şahsında Suruç'ta gömülmüştür. IŞİD'in kendisi de vahşeti de onu destekleyenler de Suruç'ta, Ankara Garı'nda gömülmüştür. Bizi bir araya getiren irade karşısında tekrar saygıyla eğiliyorum."

Tüm demokratik kamuoyunun Suruç için adaleti savunmasının büyük bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Uçar, "Tek adam rejimi bu katliamlar üzerinden varlığını inşa etmiştir. Bu katliamlar üzerinden de kendi sürekliliğini sağlamaya çalışıyor. 33 yoldaşımızın bize gösterdiği mücadele, Kobanî'de her türlü bedeli ödeyenlerin direnişi, o günden bugüne adalet mücadelesinden vazgeçmeyen Suruç, Roboski ve Şenyaşar aileleri ve ismini sayamadığım tüm mücadele edenler bize rehberlik ediyor. Onların mücadelesini büyütme sözü veriyoruz. Bilsinler, sesimiz arkadaşlarımıza ulaşsın; sesleri ve direnişleri yerde kalmadı, bir devrime dönüştü. Şimdi bu devrimi omuzlama ve nihayete kavuşturma süreci hepimizi bekliyor" ifadelerini kullandı.

KADIGİL: UNUTMAYACAĞIZ
Polis ablukasına tepki gösteren TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, geçen günlerde gözaltına alınan 6 genç devrimcinin adalet istediği için tutuklandığını vurguladı. "Göz göre göre yapılan katliamı unutmamızı istiyorlar" diyen Kadıgil, "Adalet aramamamızı istiyorlar. Bunları neden yaptıklarını bilmemizi istemiyorlar. Biz de diyoruz ki; bu çocukların mücadelesi adına, inadına unutmayacağız." ifadelerini kullandı.


Suruç Aileleri İnisiyatifi adına ortak basın açıklamasını Ezgi Gürbüz okudu. 8 yıldır 33 düş yolcusu için adalet aradıklarını söyleyen Gürbüz, bin yıl geçse de Suruç için adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini kaydetti. Mahkemede tüm yeni delillere rağmen bir yol alınamadığını vurgulayan Gürbüz, bombacı katil Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün emniyet tarafından katliamdan saatler önce iki kez sorgulandığını, katliam failleri aileleri tarafından ihbar edilmesine rağmen hiçbir önlem alınmadığını, devletin hiçbir yetkilisinin sorumluluk üstlenmediğini, IŞİD'li Kasım Güler'in 2015'te sınır geçişlerinin çok rahat olduğunu itiraf ettiğini hatırlattı.

Öte yandan Suruç yaralılarının yüzde 50 kusurlu gösterilip hakkında soruşturma açıldığına işaret eden Gürbüz, "Deliller karartılıyor. Avukatımız Gülhan Kaya tutuklandı, çocuklarımız ve 33'lerin yoldaşları tutuklu. 3 gün önce bugünkü anmaya çağrı yapan gençlik örgütleri ise işkence ile gözaltına alındı. 33'lerin yoldaşlarından 6'sın hukuksuzca tutuklandı. Suçları ne? Adalet istemek" dedi.

Mahkemenin adalet isteyenlerin hiçbir talebini karşılamadığını vurgulayan Gürbüz, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun "7 Haziran-1 Kasım arası yaşananları anlatırsam yer yerinden oynar" sözlerini hatırlatarak konuşmayı reddetmesine tepki gösterdi.

"Bizim için adaletin sağlanacağı yerin mahkeme salonları olmadığını biliyoruz. Halkımızın vicdanıdır. Bundan dolayı 8 yıldır hiç yorulmadan adalet mücadelesini sokaklarda yükseltiyoruz. 8 yıl boyunca yılmadan yorulmadan mahkeme salonlarında yapılan hukuksuzlukları sokakta anlattık. Sokakta verilen adalet mücadelesi mahkeme salonlarında bize güç verdi. Hiç yorulmadan 8 yıl boyunca Halitağa'da ve 33'lerin katledildiği Amara Kültür Merkezi bahçesinde 33 düş yolcumuzu andık. Onların düşleri unutulmasın diye mücadele ettik, ediyoruz. 8 yıldır yürüttüğümüz adalet mücadelemiz engellenmeye çalışılıyor. Bizlere yapılan zulümler aslında katliamın göz göre göre yapıldığının göstergesidir" diyen Gürbüz, taleplerini şöyle sıraladı:

🔹"Tutuklu bulunan Suruç ailelerimiz, yaralılarımız ve avukatlarımız serbest bırakılsın.
🔹Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu '7 Haziran-1 Kasım arasında nelerin yaşandığını' anlatsın.
🔹Kırmızı bültenle arandığı dönemde Ankara'da 5 yıldızlı otelde MİT görevlileriyle görüşen İlhami Bali'nin neden yakalanmadığı açıklansın.
🔹Mahkeme salonlarında adil yargılama talebini istedikleri için haklarında soruşturma açılanların soruşturmaları iptal edilsin.
🔹Katliam öncesi ve sonrasına ilişkin görüntüler dava dosyasına üç buçuk yıl sonra eklenirken, görüntülerde katliam sonrasına ilişkin 5 saatlik kısmın kesildiği ortaya çıkmıştı. Eksik görüntülerle ilgili bugüne kadar bir işlem yapılmadı. Davanın tek tutuklu sanığı, 103 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Katliamının da sanığı olan Yakup Şahin, hiçbir duruşmaya getirilmedi. Canlı Bomba Abdurrahman Alagöz'e katliam öncesi kimlik kontrolü yapan Suruç Emniyeti neden işlem yapmadığı araştırılsın.
🔹Birbiriyle bağlantılı olan Diyarbakır, Ankara ve Suruç katliamları başta olmak üzere IŞİD katliamları dosyaları birleştirilsin."

Açıklama sonrası 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak "Yaşıyor" denildi. Anma boyunca "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Suruç'un hesabı sorulacak", "Suruç şehitleri ölümsüzdür" sloganları atıldı.

AÇIKLAMA SONUNDA POLİS SALDIRDI
Oturma eylemiyle anma sonlanırken polis son dakika çıkartılan Kaymakamlık yasağını bahane ederek dağılmakta olan kitleye saldırdı. Anmaya katılan yüzlerce kişi polis ablukasına alınıp kalkanlarla sıkıştırılırken, basın emekçileri de darp edilerek alandan uzaklaştırıldı. Abluka içerisindeki kitleye uzun süre işkence yapıldı, biber gazı sıkıldı. Kitle ise polis saldırısına sloganlarla direndi. Yüzlerce kişi işkenceyle gözaltına alınırken, pek çok kişi de fenalaştı.