23 Kasım 2024 Cumartesi

Stuttgart'ta 'Pontos soykırımı tanınsın' mitingi

99. yılında Pontus soykırımında yaşamını yitirenler Almanya'nın Stuttgart kentinde düzenlenen yürüyüş ve mitingde anıldı.
Almanya'nın Stuttgart kentinde Pontoslu Rum dernekleri Baden-Württemberg, 99. yılında Pontos Soykırımı'nın tanınması talebiyle 19 Mayıs günü sessiz yürüyüş ve miting düzenledi.
 
Eyleme SYKP, HDK-A, NAV-DEM, AvEG-Kon, AKM, DİDF'in yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütü katıldı. Willhelmplatz Meydanı'nda kitle kemençe eşliğinde yürüdü ve zaman zaman Yunanca ağıtlar söyledi.
 
Yürüyüş boyunca taşınan Almanca ve Türkçe, "19 Mayıs 1919 Pontus soykırımıdır. Kabul edilsin. Pontosluların hakları iade edilsin", "Mustafa Kemal'den Erdoğan'a soykırımlar sürüyor",  "Pontos soykırımı ve Kemalizm'in bütün katlettiklerinin anma günü", "Türkiye UNESCO'dan çık", "Türkiye Pontos kimliği üzerindeki baskıya ve tahribata son vermelidir" yazılı pankartlar taşındı. Bunların yanısıra "1914-1923 yılları arasında Amasya, Samsun, Giresun'da 134.078, Niksar'da 27.216, Trabzon'da 38.434, Tokat'ta 64.582, Maçka'da 17.479, Şebinkarahisar'da 21.448 ve sürgün yollarda 50.000 kişi Mustafa Kemali'in emri ile merkez ordusu komutanı Nurettin Paşa ve çete reisi Topal Osman tarafından katledildi" yazılı büyük pankartlar da taşındı.
 
Mitingin düzenlendiği Schlossplatz Meydanı'na yakın 'Şehitler Anıtı'na gelen kitle burada saygı duruşunda bulundu. Ardından Baden Württemberg dernekleri adına 19 Mayıs 1919 ile başlayan Pontus Rumlarına Türk rejimi tarafından yapılan katliam anlatıldı. "Türkiye eskide soykırım işlediği gibi, bugün de bu suça devam ediyor. Pontos Rumlarının soykırımı genç Türkler tarafından 1913'te başlayıp, 1923 yılına kadar sürdü. 19 Mayıs 1919'ta Kemal Atatürk, Trabzon'a geldiğinde, çeteler de Yunanlıları baskı altına almaya başladılar. 29 Mayıs 1919 yılında Kemal Atatürk, çete Topal Osman'a Hristiyanları (Pontos Rumları, Ermeni, Asuri, Keldani…) katletmesi görevini verdi. Biz haklarımızı istiyoruz. Türkiye'nin Yunan halkından özür dilemesi, gasp edilen mallarının geri vermesini talep ediyoruz. Eğer Türkiye işlediği suçlardan dolayı özür dilemez ve cezalandırılmazsa, o suçları işlemeye devam eder" diye konuştu.
 
"353.000 sayı değil, insan" diyen Türkan Balaban ise "19 Mayıs 1919'da Samsun'a atılan adımla başlayan büyük soykırımın son etabı, 1923'e kadar devam eden süreçte 353 bin can katledilerek, Karadeniz kana bulandı. Kalanlara da hafızasız bir asimilasyon hayatı dayatıldı. Katledilen, çocuklarından koparılan, ülkesinden sürdürülen Pontos kadınların yüzlercesi Müslüman olmaya zorlandı, erkeklerin haremlerine kapatıldı. Eşlerinin, babalarının, çocuklarının katledilişlerine tanık oldular. Ancak Pontos'lu kadınlar bu kadar katliamlara rağmen korkmadılar, direnenlerin saflarında yer aldılar. Erkek kıyafetlerini giyerek, silahlarıyla dağlara çıktılar. Onun için Topal Osman ve Türk askerleri kadınlarla savaştıklarını bilmediler" dedi.
 
O süreçte Pontos'ta yaşananlar bir soykırım politikasının üçüncü etabı olduğunu kaydeden Balaban, "Ne yazık ki son da olmayacak bugün hala yaşananlar gibi… Tekçilik zihniyetine dayatılan bu katliamlar, sürgünler coğrafyamızda sosyal yoksulluğa sebep olmaya devam ediyor. O zaman İttihat- Terakki tarafından başlatılan ve Mustafa Kemal tarafından devam edilen soykırımla, binlerce insanın katledilmesine neden olundu. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a atılan adımla 1923 yılına kadar süren Pontos'lu Rumlarına yapılan soykırımın büyük etabı ile 353.000 kişinin katliamı oldu. Ve Karadeniz kırmızı kana boyandı. Bu 353.000 rakam değil, katledilen hayatlardı, kadın ve çocuklardı… Kalanlara da hafızasız bir hayat dayatıldı. Ancak bizi katletmekle bitiremediler. Mücadelemize devam edeceğiz. Mutlaka biz kazanacağız" diye belirtti.
 
KATLİAMLAR ZİNCİRİ
 
Mitingde konuşan gazeteci ve yazar Ragıp Zarakolu ise "Türk ve Alman ordusu yardımı ile 14 Kasım 1914'te başlayan bir insanlık katliamı yaşandı. Öldürülmeyip de yaşamda kalanlar da Türkiye ile Yunanistan arasında köle ticaretine dönüştürüldüler. Bu katliamları yapanların başında 1950 yıllarında Türkiye'nin başbakanı olan Celal Bayar (Teşkilat-ı Mahsusa) geliyor. Aynı şekildeki katliamlar 1938 yılında Dersim Katliamı ile sürdü. 1964 yılında İstanbul'daki Rum halkının tehcir edilmesiyle devam etti. ittihat Terakkicilerden yarım kalan katliamları, Kemalistler İslam adına tamamladılar. Kemalistler 'modern laiklik' adı altında zor zamanlarında Fanatik İslam'ı her zaman kullanmışlardır. Kemalistler ile İttihatçılar geçmişte de bugünkü gibi 'Cihad'ı politik olarak kullandılar. Ancak her şeye rağmen, gerçeklikler inkar edilemez ve susmakla yok edilemez. Günün birinde 'artık yeter' sloganıyla ezilenlerin, katledilip yok edilmeye çalışılanların egemenliği kendisini inşa edecektir. Bu da içinde yaşadığımız bu süreçtir" dedi.
 
Hala gençlik bayramı olarak kutlanıyor!
 
SYKP Temsilcisi Leyla Zorlu'da yaptığı konuşmada, 19 Mayıs'ın Türkiye'de hala gençlik bayramı olarak kutlandığına dikkat çekerek, "Ne yazık ki Türk devleti halkların katliamları üzerine kurulmuştur. Türk/İslam sentezinden dolayı Ezidi, Süryani, Ermeni, Pontos (Karadeniz) Rumlarının katledilme geleneği bugün Kürtlerin katledilmesiyle devam ediyor. Türk devleti kuruluşundan beri İttihat Terakki sistemiyle yönetiliyor. Yüz yıldan beri yaptığı soykırımlarla yüzleşmeyen bu tekçi zihniyet AKP ile bütün Ortadoğu'da bir kabusa dönüştü. Tekçi ırkçı ve İslamist zihniyet Erdoğan ile güçlenerek, katliamlar yapmaya devam ediyor. Sevgili Pontos'lu halk, biz sosyalist Türk ve Kürtler sizin acınızı paylaşıyor, hissediyoruz. Yüz yıl önce sizin atalarınızı katleden zihniyet, Ermeni Paramaz, Komünist partisi kurucusu Mustafa Suphi, Kürt halkı öncülerinden Alişer, Zarife, Seyid Rıza, Şeyh Said'i de katletti. Bugün biz halkların ortak mücadelesi ile, Erdoğan'ın Kürt halkına uyguladığı inkar ve savaşa karşı kazanabiliriz. Bu faşist ve ırkçı düşünce ancak biz halkların enternasyonalist mücadelesi ile yenilebilir.  Biz, SYKP olarak, Pontos halkına ve diğer halklara uygulanan katliamların resmi olarak tanınmasını ve özür dilenmesini istiyoruz. Bütün gizli arşivler açılmalı; katliamları işleyenlerin gerçeklerle yüzleşmesi şarttır" diye kaydetti.
 
Yürüyüş ve miting boyunca şu anda Türkiye'de tutuklu bulunan Yannis Vasili Yaylalı'nın dövizleri taşınarak, özgür bırakılması da talep edildi.